Brahma adı Hindistan'da çok saygındı ve etkisi Fırat ve Dicle nehrine dek yayılarak İran'a sarılmıştı. Farsiler Brahma'ya sahip çıkıp uyarladılar. Daha sonra Tanrının Hindistan'a giden yolun ortasında bulunan dağlık Bactria'dan geldiğini söyleyeceklerdi. (sayfa 46-47.)
"Brahmin Abraham'ın Ioud kavimi Hindistan'daki Oude krallığını terk etmiş veya oradan kovulmuştu ve Mısır'da Goshen veya Güneş Evi, Heliopolis'e yerleştiler ve oraya Hindistan'da terk ettikleri yerin ismini verdiler, Maturea" (Anacalypsis; Cilt I, sayfa 405.)
“Yahudiler Tarihi” Kitabında, Yahudi tarihçi ve ilahiyatçı Flavius Josephus, Yunan filozof Aristo’nun “..bu Yahudiler Hint Filozoflardan gelmedirler, Hintliler onlara Kalani derler.” (Kitap 1:22)
Soli’li Clearchus “Yahudiler menşei Hint Filozoflardır. Filozoflara Hindistan’da Kalanilar ve Suriye’de Yahudiler denilir. Başkentlerin adı çok zor telaffuz edilir, ona “Jerusalem” (Küdüs) denilir.
Martin Haug, Ph.D., "The Sacred Language, Writings, and Religions of the Parsis", ([Zerdüşt/Mecüsi] "Farsilerin Kutsal Dil, Yazı ve Dinleri"- sayfa 16) kitabında şöyle yazar: "Magiler (Zerdüşt ve Mazda rahipleri) dini kitaplarını gökten indirdiği inanılan Abraham'a (Hz. İbrahim) atfederler.
Hazırlayan Gene D. Matlock, B.A., M.A.
Türkçe'ye Tercüme Eden: Kemal Menemencioğlu - Copyright © 2002 hermetics.org
Bu yazının İngilizcesi http://www.viewzone.com/abraham.html ve sitemizde Who Was Abraham? sayfasında bulunur, ayrıcxa aynı yazarın diğer bir yazısı Kadim İbranice ve Hintçe Arasında bir Bağ Var Mı?
da benzeri konuları işliyor. Aşağıda "Kalani" kavmi yoksa "Keldani"
olabilir mi? Konuya girmeden Hz. İbrahim konusunda bazı öz bilgiler
vermekte fayda vardır. Hz. İbrahim , Tevrat'ta İbranice adı Abraham
olarak anılır. Nuhun üç oğlu vardı, bunlar: Sam, Ham ve Yafet'tir. Hz.
İbrahim Sam soyundandır, yani Sami ırktandır. Babası Tarah'tır (Azer
olarak da bilinir, İbranicesi Terah), kardeşi Haran ve oğulları İsmail
ve İsak'tır. Tevrat'ta göre Sara'nın oğlu İsakın ikiz oğullarından
Yakub sonrada İsrail adını alır ve on iki oğullu İsrailoğullarının on
iki kavmini oluşturur. Bunlardan onu ortadan kaybolur (günümüzdeki
Yahudileri kendilerinin kalan iki kavmin torunları addederler), ancak
son günlerde on iki kavim tekrar bir araya gelecek diye bir kehanet
vardır. Hz. İbrahim'in Hacer'den (İbranicesi Hagar) oğlu Sara'nın
kıskançlığı yüzünden Hacer ve İsmail Mekke'ye yerleşir ve Arapların
soyunun ondan geldiği kabul edilir. Aşağıdaki bilgiler oldukça
şaşırtıcı bilgilerdir, ama bunları doğrulayacak başka araştırmalar da
var. Anlaşılan hemen hemen bütün dinlerin ortak bir kaynağı var.
KONUYLA İLGİLİ DİĞER YAZILAR:
VİDEO (İngilizce):
KİTAPLAR
|
“Yahudiler
Tarihi” Kitabında, Yahudi tarihçi ve ilahiyatçı Flavius Josephus
(M.S. 37 - 100), Yunan filozof Aristo’nun “..bu Yahudiler Hint
Filozoflardan gelmedirler, Hintliler onlara Kalani derler.” (Kitap
1:22)
Soli’li Clearchus şöyle yazmıştır, “Yahudiler menşei Hint Filozoflardır. Filozoflara Hindistan’da Kalanilar ve Suriye’de Yahudiler denilir. Başkentlerin adı çok zor telaffuz edilir, ona “Jerusalem” (Küdüs) denilir.
Godfrey Higgins "Anacalysis" kitabında (Cilt I, sayfa 400) şöyle yazar. “Seleucus Nicator tarafından İsa'dan üç yüz yıl önce Hindistan'a gönderilen ve yazdıkları gün geçtikçe doğrulanan Megasthenes şöyle diyor: Yahudiler Kalani adında bir Hint kavim veya mezhepti..."
Soli’li Clearchus şöyle yazmıştır, “Yahudiler menşei Hint Filozoflardır. Filozoflara Hindistan’da Kalanilar ve Suriye’de Yahudiler denilir. Başkentlerin adı çok zor telaffuz edilir, ona “Jerusalem” (Küdüs) denilir.
Godfrey Higgins "Anacalysis" kitabında (Cilt I, sayfa 400) şöyle yazar. “Seleucus Nicator tarafından İsa'dan üç yüz yıl önce Hindistan'a gönderilen ve yazdıkları gün geçtikçe doğrulanan Megasthenes şöyle diyor: Yahudiler Kalani adında bir Hint kavim veya mezhepti..."
Martin
Haug, Ph.D., "The Sacred Language, Writings, and Religions of the
Parsis", ([Zerdüşt/Mecüsi] "Farsilerin Kutsal Dil, Yazı ve Dinleri"-
sayfa 16) kitabında şöyle yazar: "Magiler (Zerdüşt ve Mazda rahipleri)
dini kitaplarını gökten indirdiği inanılan Abraham'a (Hz. İbrahim)
atfederler.
Hindu tanrı Brahma ve eşi Saraisvati ve
Yahudi Abraham ve eşi Sarai
arasında tesadüfün ötesinde bazı dikkat edici benzerlikler vardır.
Bütün Hindistan'da Brahma'ya ait sadece bir mabet olmasına rağmen, bu
mezhep Hindistan'ın üçüncü en büyüğüdür.
Meksikalı yazar Tomás Doreste, "Moisés y los Extraterrestres"
kitabında şöyle yazar: "Voltaire Abraham'ın Hindistan'ı terk edip
öğretilerini dünyaya yaymak isteyen sayısız Brahman rahiplerden biri
olduğunu inanırdı ve bunu kanıtlamak için isim benzerlikleri ve
Abraham'ın doğduğu Ur şehrinin İran hududuna yakın Hindistan yolunda
olduğunu ileri sürmüştü.
Brahma
adı Hindistan'da çok saygındı ve etkisi Fırat ve Dicle nehrine dek
yayılarak İran'a sarılmıştı. Farsiler Brahma'ya sahip çıkıp
uyarladılar. Daha sonra Tanrının Hindistan'a giden yolun ortasında
bulunan dağlık Bactria'dan geldiğini söyleyeceklerdi. (sayfa
46-47.)
Bactria
(kadim Afganistan'ın bir bölgesi) ayrıca Ur-Jaguda olarak bilinen
Juhuda veya Jaguda isminde bir Yahudi prototip ülkesinin yeriydi. Ur
[Türkçe'de yurt] "memleket veya köy" anlamına gelir. Dolayısıyla,
Tevrat'ta Abraham'ın "Keldani'lerin Ur"undan geldiğini yazmakla
doğrusunu yazmıştı. "Keldani" veya daha doğrusu Kaul-Deva (Kutsal Kaul)
etnik bir grubun değil, Afganistan, Pakistan ve Hint Keşmir'de
bulunan Hint Brahman bir rahip sınıfıydı.
"Brahmin
Abraham'ın Ioud kavimi Hindistan'daki Oude krallığını terk etmiş veya
oradan kovulmuştu ve Mısır'da Goshen veya Güneş Evi, Heliopolis'e
yerleştiler ve oraya Hindistan'da terk ettikleri yerin ismini
verdiler, Maturea" (Anacalypsis; Cilt I, sayfa 405.)
"Onun menşei İran dini ve Melchizedek'di" (Cilt I, sayfa 364.)
"Farsiler aynı Yahudiler gibi İbrahim'i kurucuları olarak kabul ediyorlar. Dolayısıyla bütün kadim tarihlere göre Farsiler, Yahudiler ve Araplar Abraham/İbrahim soyundandır (sayfa 85)... Abraham'ın babası Terah'ın aslında Keldani, Kaldi ve Kuldili doğu şehri Ur'dan gelip Mezopotamya'da yerleştiği yazılmakta. Orada bir süre bulunduktan sonra Abraham, Abram ve Brahma ve karısı Sara veya Sarai veya Sara iswati babalarının evlerini terk ettiler ve Kenan ülkesine geldiler. Abraham ve Sara'nın Brahma ve Saraiswati ile aynı oluşu ilk kez Jesvit misyonerler tarafından keşfedilmişti" (Cilt I; sayfa 387.)
"Farsiler aynı Yahudiler gibi İbrahim'i kurucuları olarak kabul ediyorlar. Dolayısıyla bütün kadim tarihlere göre Farsiler, Yahudiler ve Araplar Abraham/İbrahim soyundandır (sayfa 85)... Abraham'ın babası Terah'ın aslında Keldani, Kaldi ve Kuldili doğu şehri Ur'dan gelip Mezopotamya'da yerleştiği yazılmakta. Orada bir süre bulunduktan sonra Abraham, Abram ve Brahma ve karısı Sara veya Sarai veya Sara iswati babalarının evlerini terk ettiler ve Kenan ülkesine geldiler. Abraham ve Sara'nın Brahma ve Saraiswati ile aynı oluşu ilk kez Jesvit misyonerler tarafından keşfedilmişti" (Cilt I; sayfa 387.)
Hint mitolojisinde Sarai-Savati Brahma'nın kız kardeşidir. Tevrat
İbrahim konusunda iki hikaye vermektedir. İlk hikayede Abraham
Firavuna Sarai'yı kız kardeşi olarak takdim ettiği zaman yalan
söylediğini açıklar. İkinci hikayede Gerar krallığına da Sarai'yın
gerçekten kız kardeşi olduğunu söyler. Ancak kral yalan söylediği için
azarladığı zaman, Abraham Sarai'yın hem karısı, hem de kız kardeşi
olduğunu söyler: "...o gerçekten kız kardeşimdir. Babamın kızıdır, ama annemin kızı değildir ve karım olmuştur." (Tekvin 20:12)
Ancak benzerlikler burada bitmiyor. Hindistan'da Saraisvati nehrin Ghaggar adında bir kolu vardır. Aynı
nehrin ayrıca Hakra adında bir kolu vardır. Yahudi geleneklere göre,
Hagar Sarai'ın hizmetçisiydi. Müslümanlar onun Mısırlı bir prenses
olduğunu söylerler. Ghaggar, Hakra ve Hagar'ın benzerliklerine dikkat
ediniz.
Tevrat'a
göre Hagar'ın oğlu Ismail ve soyundan gelenlerin Hindistan'da
yaşadıklarını yazar: "İsmail son nefesini verdi ve öldü ve yakınlarına
döndü... Onlar Shur'un yanında ve Asur'a dek Mısır'a yakın olan
Havilah'ta (Hindistan) yaşarlardı (Tekvin 25:17-18.). Hem İsak, hem de
İsmail adlarının Sanskritçe'den gelmesi ilginçtir:
(İbranice) İşak = (Sanskritçe) İşakhu = "Şiva'nın Dostu",
(İbranice) İşmail = (Sanskritçe) İş-Mahal = "Büyük Şiva."
Abraham
hikayesinin üçüncü şekli on bir "Nuhéa çevirir. Abraham'ın Hindistan'ı
terk etmesi bir tufan veya selden olduğunu biliyoruz: "... İsrail'in
Rabbi şöyle der, atalarınız, hatta Abraham ve Naçor'un babası Terah
bile eskiden tufandan önce yaşadılar ve başka tanrılara hizmet
ettiler. Ve babanız Abraham'ı tufandan aldım ve Kenan ülkesinden
geçirdim." (Joshua 24:2-3)
Tekvin 25
cariyesi Ketura'nın bazı torunlarından söz eder (Not: Müslümanlar
Hagar'ın diğer bir adı olduğunu iddia ederler): Jokşan, Şeba, Dedan,
Efer. Nuhun bazı torunları Jokan, Şeba, Dedan, Ofir'dir. Bu farklı
şekiller Tevrat'ı yazanların Yahudiliğin farklı dallarını
birleştirmeye çalıştırdıkları konusunda düşünmeme sevk etti.
Yaklaşık olarak M.Ö. 1900 yılında şiddetli yağmur ve depremler kuzey Hindistan'ı parçaladığında hatta İnduz ve Saraisvati nehirlerin yönlerini değiştirdikten sonra bazı Hint gruplar tarafından Brahm kültü Orta Doğu ve Yakın Doğu'ya aktarıldı. Klasik
coğrafyacı Strabo Kuzey Batı Hindistan'ın terkinin ne denli geniş
çapta olduğunu anlatır: "Aritobolus der ki Hindistan'a belirli bir
görev için gönderildiğinde, İndus nehrinin yatağını değiştirdiği için
köyleriyle birlikte bin şehirden fazla yerin boşaldığı bir ülke
görmüştü." (Strabo Coğrafya, XV.I.19.)
"M.Ö. 1900 yıllarında Saraisvati nehrinin kuruması Sindhu ve Saraisvati vadilerinde önemli göçlere neden olmuştu
ve Hindistan'dan batıya doğru bir göce sebep olan olay olabilir.
Bundan kısa bir süre sonra Batı Asya, Mısır ve Yunanistan'da Hint unsuru
gözükmeye başlıyor." (Indic Ideas in the Graeco-Roman World,
(Grek-Roma Dünyasında Hint Öğeler) yazan Subhash Kak, IndiaStar online
literary magazine; sayfa 14)
Hint
tarihçi Kuttikhat Purushothama Chon, Abraham'ın Hindistan'dan
kovulduğuna inanıyor. (Hint Avrupalı) Ariler, Asuraslara (Bir zamanlar
İndus Vadisini hükmeden ticari sınıf ve Harappanlar) karşı yıllardır
savaşmışlardı ve onları yenmek için devasal suni göl ve sulama kanal
sistemlerini yok edip sellere sebep oldular. Bunun üzerine Abraham ve
yakınları vatanlarını terk edip Batı Asya'ya doğru göç ettiler (Bakınız
"Remedy the Frauds in Hinduism," "Hinduizmdeki Aldatmacalar ve
Düzeltilmesi"). Dolayısıyla, Kuzey Irak'tan seller tarafından
kovulmaları dışında, Ariler ayrıca Hint tüccarlar, sanatçı ve eğitimli
sınıfların Batı Asya'ya kaçmalarını zorladılar.
"India
in Greece" (Yunanistan'daki Hindistan) kitabında Edward Pococke
şöyle yazıyor: "Uzun yıllar Hindistan'ı baştan başa kasıp kavuran bu
büyük dini savaşlara kıyasla hiç bir benzeri olay bu denli ciddi
sonuçlara yol açmamıştı. Bunun sonucunda erken uygarlık sanatlarında
usta ve büyük çoğunluğu savaşçı büyük bir insan kitlesi ülkelerinden
dışarıya kovuldu. Kuzeyde Himalaya dağların ötesine, güneyde son
kaleleri Siri Lanka'ya ve İndus vadisinden batıya itilen bu zülüm
edilen halk Avrupa'nın sanat ve bilimlerinin tohumlarını taşıdılar.
Punjab engelini aşan bu insan seli sonuçta Avrupa ve Asya'ya vararak
uygarlığın filizlenmesine neden olacaktı. Bu göçün mesafesi o denli
uzundu ki, isimlerin kılık değişikliği on denli iyiydi ki,
Yunanlıların anlattıkları o denli yanıltıcıydı ki, ancak teorik
ilkeleri bir kenara koyarak ve bağımsız araştırma yaparak doğruyu
eğriden ayıklama ile doğru bir teşhise varma şansımız olur." (sayfa
28)
Eğer
bütün bu göçmen idareci halklar tamamıyla Hint asılıysa neden harih
onlardan söz etmiyor? Kadim Hindistan'dan göçler hepsi aynı anda
olmadı, ama yaklaşık olarak bin yılı aşan bir dönemde oluştu. Tarih
onlardan Kasit, Hitit, Suriyeli, Huri, Arami, Hiksos, Mitani,
Amalekit, Etiyop (Atha-Yop/Habeş), Finikeli, Keldani ve daha bir
çokları olarak söz etmiştir. Ancak bize hatalı olarak onları sadece
Batı Asya'ya ayıt etnik gruplar olarak kabul etmeye öğretilmiştir.
Tarih
kitaplarımız onlara "Hint-Avrupalılar" demiştir ve onların menşei
konusunu yanıtsız bırakmıştır. "Hint halkı sosyal kimliklerini ırk ve
kavim bazında değil, Varna ve Jati (kast sınıf sisteminin sosyal
işlevleri) bazında görmeye alışmıştır" (Foundations of Indian Culture;
"Hint Kültürün Temelleri", sayfa 8).
What a strange world in which we live! Içinde yaşadığımız Ne tuhaf bir dünya! The
Catholic Church has always known that Christianity did not begin with
Jesus Christ, but yet it tries to make us think it did. Katolik
Kilisesi, Hıristiyanlık, İsa Mesih ile başladı olmadığını her zaman
bilinir, fakat henüz bize yaptığını düşünüyor yapmak için çalışır. St.
Augustine of Hippo (354-430 AD) wrote: "This, in our day, is the
Christian religion, not as having been unknown in former times, but as
having recently received that name." Hippo St Augustine (354-430
AD) şöyle yazdı: "Bu, günümüzde, eski zamanlarda bilinmeyen olan değil,
Hıristiyan din, ancak son zamanlarda bu ismi almış."
Eusebius of Caesarea (circa 283-371 AD) said: "The religion of Jesus Christ is neither new nor strange." Caesarea Eusebius (yaklaşık 283-371 AD) şöyle dedi: "İsa Mesih'in din, ne yeni ne de garip."
In Anacalypsis, The 17th century British orientalist and iconoclast, Godfrey Higgins, insisted that Christianity was already firmly in place in both the West and the East, many centuries before Jesus Christ was born. Anacalypsis, 17. yüzyıl İngiliz oryantalist ve geleneklere karşı çıkan, Godfrey Higgins, İsa Mesih doğdu Hıristiyanlığın Batı ve Doğu, yüzyıllar önce zaten sıkıca yerinde olduğu konusunda ısrar etti. He said, The Crestians or Christians of the West probably descended directly from the Buddhists, rather than from the Brahmins. O, Batı'nın Crestians veya Hıristiyanlar, muhtemelen yerine Brahmanlar, Budistler doğrudan soyundan dedi. (Vol. 2, pp 438, 439.) (Cilt 2, s. 438, 439.)
The existence of the Christians both in Europe and India, (existed) long anterior to the Christian era... Hristiyanlık dönemine kadar uzun ön Avrupa ve Hindistan hem de Hıristiyanlar, (var) varlığı ... (Vol 2, p. 202.) I think the most blind and credulous of devotees must allow that we have the existence of the Cristna of the Brahmins in Thrace, many hundred years before the Christian era-the birth of Jesus Christ. (Cilt 2, s. 202) İsa Mesih'in Hıristiyan dönemin doğum öncesi Trakya'da Brahmanlar, birçok yüz yıl Cristna varlığını olduğunu adanmışlar en kör ve saf izin vermelidir düşünüyorum. (Book X, p. 593.) (Kitap X, s. 593)
"Melito (a Christian bishop of Sardis) in the year 170, claims the patronage of the emperor, for the now so-called Christian religion, which he calls "our philosophy," on account of its high antiquity, has having been imported from countries lying beyond the limits of the Roman empire, in the region of his ancestor Augustus, who found the importation ominous of good fortune to his government." , "170 yıl Melito (Sardis bir Hıristiyan piskopos), yüksek antik hesap felsefe," diye sesleniyor şimdi sözde Hıristiyan din, patronaj, imparatorun iddia "dan ithal edilmiş sahip olan, bölge hükümetinin iyi bir servet ithalatı uğursuz bulundu onun atası Augustus, Roma İmparatorluğu sınırları ötesinde yalan. " This is an absolute demonstration that Christianity did not originate in Judea, which was a Roman province, but really was an exotic oriental fable, imported from India, and that Paul was doing as he claimed, viz: preaching a God manifest in the flesh who had been "believed in the world" centuries before his time, and a doctrine which had already been preached "unto every creature under heaven." Bu mutlak bir gösteri olduğunu, Hıristiyanlığın Roma eyaleti olan Yahudiye kaynaklı yaptım, ama gerçekten iddia ettiği gibi, yani Paul yaptığını, Hindistan'dan ithal edilen, egzotik bir oryantal masal, ve eti bir Tanrı tezahür vaaz yüzyıllar önce, onun zaman ve zaten vaaz eden bir doktrin "Dünyada inanılan" olmuştu "gök altında her yaratık dediler." ( Bible Myths and Their Parallels in Other Religions; TW Doane, p. 409.) (İncil Mitleri ve Diğer Dinler Parallels; TW Doane, s. 409)
Religious historians have for hundreds of years struggled to find out how and why the stories about Jesus and Krishna, who were born 2,000 years apart, are so nearly identical. Yüzlerce yıl nasıl ve neden 2.000 yıl arayla doğmuş İsa ve Krishna, hakkında hikayeler hemen hemen aynıdır bulmak mücadele Dini tarihçiler var.
The Hindu Equivalent of our Old Testament Story of Abraham. İbrahim'in Eski Ahit'teki Story Hindu eşdeğerdir.
The story begins with our Abraham or Brahma as the Hindus called him. Hindular onu denilen İbrahim veya Brahma ile hikaye başlar. His father was Lord Krishna; his brother was Mahesh aka Maheshvara who would be our Moses (Heb: Moshe ). Babası Lord Krishna; kardeşi Mahesh aka Maheshvara bizim Musa (İbraniler: Moşe) olacaktır.
The Hindu triad consists of the Gods Brahma, the equivalent of our God, and Gods Shiva and Vishnu. Hindu üçlü Tanrıların Brahma, bizim Tanrı eşdeğer ve Tanrılar Şiva ve Vişnu oluşur. Actually Shiva and Vishnu are one and the same deities. Shiva ve Vishnu Aslında tek ve aynı tanrılar. Together, they are Brahma (God). Birlikte, Brahma (Tanrı). Today, in India, there are only two temples dedicated to God Brahma because the Hindus say mankind is not yet ready to worship such a lofty concept. Bugün Hindular ki insanlığın böyle yüce bir kavram ibadet için henüz hazır değil çünkü, Hindistan, sadece Tanrı Brahma adanmış iki tapınak vardır.
Hindu Proof That Jesus Is the Son of God! İsa'nın Tanrı'nın Oğlu Olduğunu Hindu kanıtı!
The Bible tells us that Jesus was both Shiva and Vishnu, for Jesus' biblical names are Isa/Isha (Shiva), Yeshua (Skt. Yishvara, pronounced in Sanskrit as Yeshwara), Kristos, and Yesu, another name of Krishna . Kutsal Kitap, İsa'nın İncil'deki isimleri İsa / Yatsı (Shiva), Yeshua (Sanskritçe Yeshwara olarak telaffuz Skt. Yishvara,), Kristos ve Yeşu, Krishna'nın başka bir isim İsa, hem Shiva ve Vishnu olduğunu söyler . Even in India, Lord Krishna was and still is called Yesu Krishna and Kristna. These names prove to us that Jesus was both Shiva and Vishnu, thus making Jesus the begotten son of the Unbegotten-Brahma. Hindistan'da bile, Lord Krishna ve hala Yeşu Krishna ve Kristna denir. Bu isimler İsa böylece doğmamıştır oğlu İsa doğmamış-Brahma, Şiva ve Vişnu olduğunu kanıtlamak.
Picture of Christ. İsa'nın resmi.
The preceding information shows us that the Hindus are as Christian as the Christians are. Yukarıdaki bilgiler, Hindular, Hıristiyanlar gibi Hıristiyan olduğunu bize gösterir. Morever, the Hindus can prove that Jesus was the son of God, but we have to accept this as a matter of faith only. Dahası, Hindular, İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğunu kanıtlamak, ama biz sadece bir inanç meselesi olarak kabul etmek zorunda. Even
so, there is no lack of Christian sects wanting the Hindus to
"convert" to their way of thinking although we must credit the Hindus
with the honor of proving to us that Jesus is the son of God.
Böyle bile olsa, biz bize İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğunu ispat onuruna
Hindular kredi rağmen düşünme tarzlarını "dönüştürmek" Hindular
isteyen Hıristiyan mezhepleri hiçbir eksikliği yoktur. But the Hindus don't need to convert to the spiritual knowledge they bequeathed to us. Ama Hindular, bize miras kalan manevi bilgiye dönüştürmek için gerekmez. They were "converted" thousands of years before our Jesus was born. Bizim İsa doğmadan yıl "dönüştürülmüş" Binlerce edildi. I say, leave them be. Diyorum, gibi bırakın.
Since Krishna was not born of man, he was not actually the earthly father of Brahma and Mahesh. Krishna insanın doğmuş olduğu için, aslında, Brahma ve Mahesh dünyasal babası değildi. Therefore, he himself was the protector (Tara) of Brahma. Bu nedenle, kendisi Brahma koruyucusu (Tara) idi. In Sanskrit, Tara means "savior; protector." Tara, Sanskrit dilinde "kurtarıcı. Koruyucusu" anlamına gelir. It is a term generally used with the gods Rudra, Shiva, Vishnu and Brahma. Rudra, Şiva, Vişnu ve Brahma tanrıları ile genellikle kullanılan bir terimdir. Even our Old Testament says that the father (protector) of Abraham was Terah ( Genesis 11:26.) The Bible tells us that Abraham and Sarah were half-siblings. Hatta Eski Ahit (koruyucu) İbrahim'in babası Terah (Yaratılış 11:26). İncil'de İbrahim ve Sara'ya yarı-kardeşleri olduğunu söyler olduğunu söylüyor. ( Genesis 12:19-20.). (Tekvin 12:19-20). The Hindu holy books also tell us that a blood relationship existed between them. Hindu kutsal kitapları da aralarında bir kan bağı var olduğunu bize bildirin. The Puranas relate Sarasvati to Brahma and Vishnu. Brahma, Vişnu Puranas Sarasvati ilgilidir. Most frequently, she is associated with Brahma. En sık, o Brahma ile ilişkilidir. Her connection with him dates earlier than to any other God. Onun ile olan bağlantısı, herhangi bir başka Tanrı daha önceki tarihler. She is portrayed mostly as his wife and occasionally as his daughter. O daha çok eşi ve bazen onun kızı olarak tasvir edilir. When Vishnu's popularity in India increased, myths relating Saraswati to him appeared. Hindistan'da Vişnu popülaritesi arttı, ona Saraswati ilgili mitleri ortaya çıktı. (Ref: Sarasvati and the Gods ; www.vishvarupa.com.) Therefore, Brahma or Vishnu would also have been the Tara (Terah) of Sarasvati because of her divine origins. (Ref: Sarasvati ve Tanrılar; www.vishvarupa.com) Bu nedenle, Brahma ve Vişnu, çünkü onu ilahi kökeni Sarasvati Tara (Terah) olurdu .
Brahm (Abraham) Brahm (İbrahim)
Sarasvati (Sarah) Sarasvati (Sarah)
Abraham or Brahma's home was the land of Haran (Genesis 1:4.) Haran was the coastal principality governed by Krishna. İbrahim veya Brahma ev Haran (Yaratılış 1:04). Haran Krishna tarafından yönetilen kıyı bir prenslik arazi oldu. It was even named after him because Hara (Sun God) is another name of Krishna. Hara (Güneş Tanrısı) Krishna'nın başka bir isim çünkü ondan sonra bile seçildi. Brahma/Abraham was 75 years old when he left Haran. Haran sol Brahma / İbrahim 75 yaşında idi.
Just as Christ was crucified on a cross and then returned to life, Krishna, also known as Haran, was crucified on a tree and then returned to life. Mesih'in çarmıhta çarmıha gerilmiş ve sonra hayata geri döndü gibi, Krishna, Haran olarak da bilinen, bir ağaç üzerinde çarmıha gerilmiş ve sonra hayata geri döndü. This fact appears to cause some confusion in The Bible. Bu aslında İncil'in içinde bazı karışıklıklara neden görünür. (Read Genesis 11:26-31). (Tekvin 11:26-31).
There is also another "Haran" in India-today's state of Haryana. Haryana Hindistan bugün devlet başka bir "Haran" da vardır. It is the region where Abraham decided to stop making idols and worship only one God. İbrahim putlara durdurmak ve sadece tek bir Allah'a ibadet için karar veren bir bölgedir. Brahmavarta, a region in Northeastern Haryana, is said to be the place where mankind was first created. Brahmavarta, Northeastern Haryana bir bölge, insanlığın ilk oluşturuldu yer olduğu söylenir. (Varta=Dwelling.) Brahmavarta was the site of the Kuruksetra War between the Kurus and Pandavas, in which Lord Krishna distinguished himself. (Varta = Apartmanlar.) Brahmavarta Lord Krishna sivrildi Kuruş ve Pandava'ları arasında Kuruksetra Savaşı yerdi. An ancient and holy river, now dried up, the Sarasvati, once flowed through Brahmavarta. Şimdi kurumuş bir antik ve kutsal nehir, Sarasvati, bir kez Brahmavarta akardı. The Hakra (the biblical Haggar) was a tributary of the Sarasvati. Hakra (Kutsal Kitap Haggar), Sarasvati bir kolu idi. The relationships of these three geographical entities make sense. Bu üç coğrafi varlıkların ilişkiler mantıklı. If Brahma provided the channel or bed for the Sarasvati river, Brahmavarta could easily have been the symbolical father or brother of Sarasvati. Brahma Sarasvati nehir, kanal veya yatak, Brahmavarta kolayca Sarasvati sembolik baba ya da erkek kardeşiniz olabilir. Hakra (Haggar), being a tributary of Sarasvati, depended on Sarasvati . Hakra (Haggar), Sarasvati bir kolu, Sarasvati bağlıydı. So what were Abraham, Sarah, and Haggar? Yani İbrahim, Sarah ve Haggar ne oldu? People, things, or places? İnsanlar, şeyler ve yerler?
Map of India, showing Haryana Haryana gösteren Hindistan haritası
Map showing Brahmavarta Brahmavarta gösteren harita
I have stated that the Bible mentions Haran and Haryana. Ben belirttiğimiz İncil bahseder Haran ve Haryana. The Hindu holy books also say that Brahma/Abrahan lived in Ur of the Chaldees. Hindu kutsal kitaplar da Brahma / Abrahan Kildanilerin Ur yaşadığını söylüyorlar. Ur was a Sumerian name for "town; city." Ur için Sümer adı "şehir; şehir" Chaldee (pronounced Kaldee) derives from the Sanskrit Kaul, a Brahman caste, and Deva (demi-god). Keldani (telaffuz Kaldee), Sanskritçe Kaul, Brahman kast ve Deva (yarı tanrı) türemiştir. The North Indian Kauldevas worshiped idols representing their ancestors. Kuzey Hint ataları temsil eden putlara tapan Kauldevas. According to the Hindus, Brahma married Sarasvati in Chaldea, the part that is now Afghanistan. Hindular göre, Brahma, bugün Afganistan Chaldea parçası Sarasvati evlendi.
Northern Afghanistan was called Uttara Kuru and was a great center of learning. Kuzey Afganistan Uttara Kuru olarak adlandırılır ve büyük bir öğrenme merkezi oldu. An Indian woman went there to study and received the title of Vak ie Saraisvati (Lady Sarah). Hintli bir kadın çalışmak için gitti ve Vak yani Saraisvati (Lady Sarah) unvanını aldı. It is believed that Brahm, her teacher, was so impressed by her beauty, education, and powerful intellect, that he married her. O evlendi, Brahm, onun öğretmen, bu yüzden ona güzellik, eğitim, güçlü ve akıl etkilendim olduğuna inanılmaktadır. ( The Hindu History , by Ashkoy Kumar Mazumdar; p. 48, in passim. ) Lord Krishna, the divine father (Terah/TSa) of Brahma/Abraham, was the king of Haran, with the seaport of Dwarka as its capital. (Ashkoy Kaya Mazumdar Hindu Tarihi, s. 48, vd) Lord Krishna, ilahi Brahma / İbrahim'in babası (Terah / TSA), sermaye olarak Dwarka liman, Haran'ın kralıydı.
In about 1900 BC, hundreds of thousands of native Indians emptied Northern and Central India and fled to the Middle East after Krishna's Dwarka sank under the water. Yaklaşık M.Ö. 1900 yılında yüz binlerce yerli Kızılderililer, Kuzey ve Orta Hindistan boşalttı ve Krishna'nın Dwarka su altında batmasından sonra Ortadoğu'ya kaçtı.
Krishna gathered his family together and fled either to the Middle East or to what is now Iraq. Krishna ailesiyle birlikte toplanan ve ya Orta Doğu ya da şimdi de Irak'ta ne kaçtı. Only some gigantic natural disasters, such as earthquakes and floods could have caused such an exodus. Göç, deprem ve sel gibi sadece bazı devasa doğal afetler, böyle bir neden olabilir. It was at this time that the Saraisvati and the Indus changed their proper beds. Saraisvati ve İndus uygun yatak değişti bu zaman oldu. The Saraisvati dried up. Saraisvati kurudu.
Map showing the path of the Sarasvati before it dried up. O kadar kurumadan önce Haritası Sarasvati yolunu gösteren.
The drying up of the Saraisvati... Saraisvati kurutma kadar ... led to a major relocation of the population centered around the Sindhu and the Sarasvati valleys... Sindhu ve Sarasvati vadiler etrafında toplanmış, nüfusun büyük bir tehcir yol açtı ... caused a migration westward from India. Hindistan'dan göç batıya neden oldu. It is soon after this time that the Indic element begins to appear all over West Asia, Egypt, and Greece. Hint elemanı Batı Asya, Mısır ve Yunanistan üzerinden gelmeye başladı bu zaman kısa bir süre sonra. ( Indic Ideas in the Graeco-Roman World , by Subhash Kak, taken from IndiaStar online literary magazine; p. 14.) (Greko-Romen Dünya IndiaStar online edebiyat dergisi alınan Subhash Kak Hint Fikirleri, s. 14)
And Joshua said unto all the people, Your fathers dwelt... Ve Joshua tüm insanların Allah'a, babalar yaşadı söyledi ... in old time, even Terah, the father of Abraham, and the father of Nachor, and they served other gods. eski zaman bile Terah İbrahim'in babası ve Nachor babası ve diğer tanrılara hizmet.
Many people don't understand what is meant by Joshua's remark about "the other side of the flood." Birçok kişi hakkında Joshua sözler ile ne kastedildiğini anlamıyorum "sel diğer tarafında."
And Joshua said unto all the people, Your fathers dwelt... Ve Joshua tüm insanların Allah'a, babalar yaşadı söyledi ... in old time, even Terah, the father of Abraham, and the father of Nachor, and they served other gods. eski zaman bile Terah İbrahim'in babası ve Nachor babası ve diğer tanrılara hizmet.
And I took your father Abraham from the other side of the flood, and led him throughout all the land of Canaan... (Joshua 24:2-3.) Ve ben, babası İbrahim diğer taraftan sel aldı, ve tüm arazi boyunca Kenan götürdü ... (Joshua 24:2-3 )
Many people don't understand what is meant by Joshua's remark about "the other side of the flood." Birçok kişi hakkında Joshua sözler ile ne kastedildiğini anlamıyorum "sel diğer tarafında." They think he was referring to the Noachide flood. Onlar o Noachide sel atıfta düşünüyorum. He was referring to the time when God Krishna's Dwarka and Haran province, in today's Gujarat, sank under water in about 1900 BC. Tanrı Krishna Dwarka ve Haran'ın il, bugünkü İstanbul, su altında yaklaşık 1900 M.Ö. battı O zaman söz ediyordu. Abraham, Sarah, and their followers escaped southward, to the coastal ports of Kalyan and Sopara (Sophir or Sauvira), in Maharashthra. İbrahim, Sarah ve onların takipçileri Maharashthra Kalyan ve Sopara (Sophir veya Sauvira) kıyı limanlarına, güneye doğru kaçtı. From there, they sailed northward to the Middle East. Oradan, Orta Doğu kuzeye gitti. Sarah (Sarsvati) embarked from the port of Kalyan. Sarah (Sarsvati) Kalyan limanına girişti. At one time, Kalyan was located closer to the coast, but is now located more than 50 miles inland. Kalyan bir anda, kıyıya yakın yer oldu, ama şimdi fazla 50 km içeride yer almaktadır. Sarasvati is the patron saint of Kalyan. Sarasvati Kalyan, koruyucu azizi. The patron saint of Sophir or Sauvira was Parasu Rama (possibly a name of our biblical Abraham/Brahma). Sophir veya Sauvira koruyucu azizi Parasu Rama (muhtemelen bir isim İncil'deki İbrahim / Brahma) idi.
And I took your father Abraham from the other side of the flood, and led him throughout all the land of Canaan... Ve ben, babası İbrahim diğer taraftan sel aldı, ve tüm arazi boyunca Kenan götürdü ... ( Joshua 24:2-3.) (Joshua 24:2-3).
Indian Author Paramesh Choudhury, author of The India We Have Lost , claims that Krishna and his family probably fled to Iraq. Hint Yazar Paramesh Alo, kaybettiğimiz Hindistan yazarı, Krishna ve ailesi muhtemelen Irak'a kaçtığı iddia ediyor. But I'm certain that they went to Jerusalem. Ama onlar Kudüs'e gitti eminim. The word Jerusalem is derived from Sanskrit: Yadu -Ishalayam, meaning "The Holy Rock of the Yadu Tribe." Kudüs Sanskritçe türetilmiş sözcük: Yadu-Ishalayam, "Yadu Tribe Kutsal Rock" anlamına . Lord Krishna was a Yadu. Lord Krishna Yadu oldu. The Moslems still revere this huge rock under the Dome of the Rock on Jerusalem Temple Mount. Müslümanlar hala saygı Kudüs'teki Tapınak Dağı Rock Kubbe altında bu kocaman bir kaya.
Temple [top] Mount and Dome of the Rock. Temple [üst] Rock Mount ve Dome. [bottom] Abraham's tomb. [Altta] İbrahim'in türbesi.
Until now, I have been wondering why Krishna's name did not appear in Jerusalem after his arrival there. Şimdiye kadar, ben orada onun geldikten sonra Kudüs Krishna'nın adı görünmüyor, bunu neden yaptığını merak ediyorum. Yet, the name of the king of Jerusalem, Melchizedek , the mentor of Abraham, did. Ancak, Kudüs kralı Melchizedek, İbrahim'in akıl hocası, isim yaptı. I once thought that Melchizedek was the name of a certain person. Bir keresinde Melchizedek belirli bir kişinin isim olduğunu düşündüm. I made this mistake by thinking that a prince and a son of a Kassite king, Melik-Sadaksina , was a supernaturally endowed prince, magician and spiritual giant. Ben bir prens ve bir Kassite kralın oğlu, Melik-Sadaksina, doğaüstü donatılmış bir prens, bir sihirbaz ve manevi dev olduğunu düşünerek bu hatayı yaptı . I thought he had accompanied Krishna, Abraham, and Sarah to the Middle East. Ben Orta Doğu Krishna, İbrahim, ve Sarah eşlik eden düşündüm. Later on, I came to realize that the Sanskrit word Sadhaka
applies to anyone who is an adept, a magician, one possessed of
supernatural powers gained by worshipping a deity or by uttering
magical chants. Daha sonra, ben, Sanskritçe bir kelime
Sadhaka, bir usta, bir büyücü herkes için geçerli olduğu fark ettim,
tek bir ilah ibadet ya da büyülü Chants söylediği tarafından doğaüstü
güçler kazanmış sahipti.
I have additionally shown in this article that the New Testament words for Jesus all refer to Lord Krishna and his holy names. Ben ek olarak, İsa'nın Yeni Ahit deyişle bütün Lord Krishna ve onun kutsal isimleri bakın, bu makalede göstermiştir. The early Christians were convinced that Melchizedek was just a prior incarnation of Jesus Christ, The remains of the Nag Hammadi manuscript entitled Melchizedek seem to confirm this. Melchizedek , king of Jerusalem and mentor of his son Abraham, was none other than ancient India's God Krishna. İlk Hıristiyanlar bu onaylamak için görünüyor Melchizedek İsa Mesih'in sadece bir önceki enkarnasyon, Melchizedek başlıklı Nag Hammadi el yazması kalıntıları idi ki ikna edildi. Melchizedek, Kudüs kralı ve onun oğlu İbrahim akıl hocası, eski Hindistan Kullanıcı Tanrı Krishna başkası . The early Christians thought that Jesus was a reincarnation of Krishna, for who else had the name Yesu Kristna, Isa, Krishna, etc.? İlk Hıristiyanlar, İsa, Krişna bir reenkarnasyon olduğunu düşündüm başka kimlerin adı Yeşu Kristna, İsa, Krişna, vb oldu mu?
St. Paul states in the New Testament book of Hebrews: İbraniler Yeni Ahit kitabında Aziz Paul şöyle der:
Melchisedek (Krishna) Melchisedek (Krishna)
In
closing this article, I want to mention the dissatisfaction I have
always had with fanatical religious sectarians who yell that only they
are right and that everybody else is wrong. Bu makalede, kapanış,
ben Ben her zaman sadece doğru ve başka herkesin yanlış olduğunu
bağırma fanatik dini sekter oldu memnuniyetsizliği söz etmek istiyorum. They often insult, deprecate, mock, and reject those with whom they disagree, hoping to shut the formers' mouths.
Bunlar genellikle, şiddetle karşıyız, sahte hakaret ve
şekillendiricileri 'ağızlarını kapatmaya umuduyla katılmıyorum kiminle
reddetmek. In many cases, these religious squabbles over suspected "differences" cause widespread bloodshed and misery in the world. Pek çok durumda, şüpheli "farklılıklar" üzerinden bu dini çekişmelerin dünyada yaygın kan ve sefalet neden olur. I am a Roman Catholic and proud of it. Ben bir Roma Katolik ve bundan da gurur duyuyorum. But it grieves me when I hear priests, nuns and laity preach that anyone who isn't a Catholic is hell-bound. Cehennem bağlı rahipler, rahibeler ve rahip sınıfından bir Katolik olduğunu herkes vaaz duyduğunuzda Ama bu beni üzer.
The word "Catholic" itself derives from the Sanskrit Ketu-Loka , meaning "Universal Leader." Kelimesi, "Katolik" kendisi, yani Sanskrit Ketu-Loka kaynaklanmaktadır "Evrensel Lideri." But how can a religion be "universal" if it is exclusive, locking out nations like India who not only gave Catholics their own bible, but even the Christ they worship? Ama nasıl özel ise bir din, sadece Katolikler değil, kendi İncil verdi Hindistan gibi ülkeler kilitleme, "evrensel", ancak Mesih bile onlar ibadet? I have shown how nearly parallel our bible and the Hindu holy books concur in almost every way-linguistically, culturally, spiritually, etc. Even the incestuous relationship between Brahma and Sarasvati squares with that of Abraham and Sarah. Neredeyse hemen hemen her bizim İncil ve Hindu kutsal kitaplar hemfikir paralel göstermiştir yolu-dilbilimsel, kültürel, ruhsal, vb İbrahim ve Sarah ile Brahma ve Sarasvati kareler arasındaki ensest ilişki bile. India more than qualifies to be the real holy land of all mankind. Hindistan daha fazla tüm insanlığın gerçek kutsal topraklar için nitelendirir. The main differences between Christians and Hindus arise from the fact that the Hindu form of Christianity stayed behind in India, and that the western Christianity we know was exported abroad. Hıristiyanlar ve Hindular arasındaki temel farklar Hıristiyanlığın Hindistan'da Hindu formu arkasında kaldı gerçeği ortaya çıkar ve bildiğimiz batı Hıristiyanlığı yurtdışında ihraç edildi. Naturally, geographical separation has caused some variations in the two similar teachings, as well as culturally. Doğal olarak bazı benzer iki öğretilerine varyasyonların yanı sıra kültürel, coğrafi ayrılık neden oldu. Additionally, we have to keep in mind that for many hundreds of years, these stories were passed down orally, from father to son. Buna ek olarak, yüzlerce yıl, bu öyküler, babadan oğula sözlü olarak geçmiş olduğunu akılda tutmak gerekir. Changes, embellishments, and varying opinions crept through the woodwork. Değişiklikler, bezemeler, ve farklı görüşleri ahşap sürüne sürüne.
It is a strange anomaly that our Christian sects want to convert the Hindus to the same religious teachings the latter gave to the world and still practice! Hıristiyan mezhepler aynı dini öğretileri ve dünya ikincisi verdi hala uygulamada Hindular dönüştürmek istediğiniz tuhaf bir şey!
I have amply demonstrated that all of us, no matter what our respective religions and nationalities, are grandchildren of India, Will this knowledge help keep us from tearing ourselves and the world apart? Ben fazlasıyla hepimizi, hayır bu bilginin dışında kendimizi ve dünyayı yırtarak bizi tutmaya yardımcı olacak, ilgili dinler ve milliyetler, Hindistan torunları önemli olduğunu göstermiştir var mı?
Addendum: Ek:
If, until now, you are still unconvinced that Melchizedek was Lord Krishna, and that Jesus was an incarnation of Krishna (Melchizedek) as Paul himself explained, I have no other recourse but to give you solid proof directly from the mouths of the Hindus themselves! Şu ana kadar hala Melchizedek Lord Krishna olduğuna ikna, ve İsa (Melchizedek) Paul kendini açıkladığı gibi Krishna'nın bir enkarnasyon olduğunu, başka hiçbir başvuru var ama doğrudan Hindular kendi ağzından sağlam bir kanıt vermek için, ! This should put an end to the question. Bu soruya bir son vermek gerekir. It is a verifiable fact that one of the names of Krishna was Sadhaka. Krishna'nın isimlerden biri Sadhaka olduğunu doğrulanabilir bir gerçektir. Being a king, Krishna would have been addressed as Malika (King) Sadhaka ). Krishna, bir kral olan Malika (Kral) Sadhaka) olarak ele alınmış olacaktı . If you are still doubtful, go to the web and type in Krishna Sadhaka . Hala şüpheli iseniz, web ve Krishna Sadhaka türüne gidin. You'll instantly get all the proof you'll; ever need. Olacak tüm kanıtı anında alacaksınız, bugüne kadar gerek. Note: This article is a chapter from Gene's upcoming book, now in preparation: Searching for God -- Now a Valid Science! It will be released in autumn, 2007. Not: Bu makale şimdi hazırlık Gen yaklaşan kitap, bir bölüm: - Allah için arama Geçerli bir Bilim Şimdi sonbahar, 2007 yılında piyasaya sürülecek.
Eusebius of Caesarea (circa 283-371 AD) said: "The religion of Jesus Christ is neither new nor strange." Caesarea Eusebius (yaklaşık 283-371 AD) şöyle dedi: "İsa Mesih'in din, ne yeni ne de garip."
In Anacalypsis, The 17th century British orientalist and iconoclast, Godfrey Higgins, insisted that Christianity was already firmly in place in both the West and the East, many centuries before Jesus Christ was born. Anacalypsis, 17. yüzyıl İngiliz oryantalist ve geleneklere karşı çıkan, Godfrey Higgins, İsa Mesih doğdu Hıristiyanlığın Batı ve Doğu, yüzyıllar önce zaten sıkıca yerinde olduğu konusunda ısrar etti. He said, The Crestians or Christians of the West probably descended directly from the Buddhists, rather than from the Brahmins. O, Batı'nın Crestians veya Hıristiyanlar, muhtemelen yerine Brahmanlar, Budistler doğrudan soyundan dedi. (Vol. 2, pp 438, 439.) (Cilt 2, s. 438, 439.)
The existence of the Christians both in Europe and India, (existed) long anterior to the Christian era... Hristiyanlık dönemine kadar uzun ön Avrupa ve Hindistan hem de Hıristiyanlar, (var) varlığı ... (Vol 2, p. 202.) I think the most blind and credulous of devotees must allow that we have the existence of the Cristna of the Brahmins in Thrace, many hundred years before the Christian era-the birth of Jesus Christ. (Cilt 2, s. 202) İsa Mesih'in Hıristiyan dönemin doğum öncesi Trakya'da Brahmanlar, birçok yüz yıl Cristna varlığını olduğunu adanmışlar en kör ve saf izin vermelidir düşünüyorum. (Book X, p. 593.) (Kitap X, s. 593)
"Melito (a Christian bishop of Sardis) in the year 170, claims the patronage of the emperor, for the now so-called Christian religion, which he calls "our philosophy," on account of its high antiquity, has having been imported from countries lying beyond the limits of the Roman empire, in the region of his ancestor Augustus, who found the importation ominous of good fortune to his government." , "170 yıl Melito (Sardis bir Hıristiyan piskopos), yüksek antik hesap felsefe," diye sesleniyor şimdi sözde Hıristiyan din, patronaj, imparatorun iddia "dan ithal edilmiş sahip olan, bölge hükümetinin iyi bir servet ithalatı uğursuz bulundu onun atası Augustus, Roma İmparatorluğu sınırları ötesinde yalan. " This is an absolute demonstration that Christianity did not originate in Judea, which was a Roman province, but really was an exotic oriental fable, imported from India, and that Paul was doing as he claimed, viz: preaching a God manifest in the flesh who had been "believed in the world" centuries before his time, and a doctrine which had already been preached "unto every creature under heaven." Bu mutlak bir gösteri olduğunu, Hıristiyanlığın Roma eyaleti olan Yahudiye kaynaklı yaptım, ama gerçekten iddia ettiği gibi, yani Paul yaptığını, Hindistan'dan ithal edilen, egzotik bir oryantal masal, ve eti bir Tanrı tezahür vaaz yüzyıllar önce, onun zaman ve zaten vaaz eden bir doktrin "Dünyada inanılan" olmuştu "gök altında her yaratık dediler." ( Bible Myths and Their Parallels in Other Religions; TW Doane, p. 409.) (İncil Mitleri ve Diğer Dinler Parallels; TW Doane, s. 409)
Religious historians have for hundreds of years struggled to find out how and why the stories about Jesus and Krishna, who were born 2,000 years apart, are so nearly identical. Yüzlerce yıl nasıl ve neden 2.000 yıl arayla doğmuş İsa ve Krishna, hakkında hikayeler hemen hemen aynıdır bulmak mücadele Dini tarihçiler var.
- Both Christ and Krishna descended from Noah. Hem Mesih ve Krişna Nuh soyundan gelen.
- The future births of both messiahs were predicted ahead of time. Hem mesihlerin gelecekteki doğum vaktinden önce tahmin edilmiştir.
- Christ was descended from Abraham Mesih İbrahim soyundan gelen
- Krishna was the father of Abraham (Brahma). Krishna, babası İbrahim (Brahma).
- Christ was at once a Koresh, a Hebrew, and a Yehudi. Mesih seferde bir Koresh, İbranice ve Yehudi oldu.
- Krishna was at once a Kurus, an Abhira, and a Yadava. Krishna Kuruş, bir Abhira ve Yadava bir kez oldu.
- Christ was an incarnation of Yah-Veh. Mesih Yah-Veh bir enkarnasyon oldu.
- Krishna was at once an incarnation of Vishnu and Shiva. Krişna, Vişnu ve Şiva bir enkarnasyon seferde oldu.
- Christ's first name, Jesus, was Yeshua. Mesih'in ilk isim, İsa, Yeshua oldu.
- A title of Krishna, meaning "love; devotion," was Yesu. Anlamı Krishna bir başlık, "sevgi, bağlılık," Yeşu oldu. Even today, many Hindu parents name their sons, Yesu Krishna. Bugün bile, pek çok Hindu anne-babalar, Yeşu Krishna, oğulları isim.
- Both men were born of virgins and in a stable. Hem erkek hem de bakireler ve istikrarlı bir doğmuştur.
- Krishna's mother was named Devaki. Krishna'nın annesi Devaki seçildi.
- Jesus mother was called Mary. İsa'nın annesi Meryem denirdi.
- Krishna did not have an earthly father as such, but a protector, named Vasudeva. Krishna Vasudeva adlı dünyevi gibi bir babası, ama bir koruyucusu yoktu.
- Jesus did not have an earthly father as such, but a mortal protector named Joseph. İsa gibi bir dünyasal babası, Joseph adında bir ölümlü koruyucusu yoktu.
- An evil king tried to kill Christ and Krishna when they were both infants. Kötü bir kral, her ikisi de bebeklerin zaman Mesih ve Krişna öldürmeye çalıştı.
- To protect the infant Jesus, Joseph and Mary took him to Maturai, Egypt. İsa, Yusuf ve Meryem bebek korumak için Maturai, Mısır'a götürdüler.
- To protect the infant Krishna, his parents, Vasudeva and Devaki, took him to Mathura, India. Mathura, Hindistan, bebek Krishna, anne ve babası, Vasudeva ve Devaki korumak için götürdüler.
- It was predicted that both men would die to atone for the sins of their people. Bu hem erkek hem de kendi halkının günahları için kefaret öleceğini tahmin edilmiştir.
- As you have probably noticed, they took refuge in places having almost identical names. Muhtemelen fark etmiş gibi, onlar hemen hemen aynı isimler olan yerlere sığındı.
- Both men preached to their people. Hem erkek hem de kendi insanları için vaaz.
- Christ was crucified and then resurrected. Mesih'in çarmıha gerilmiş ve sonra dirildi. Krishna was killed by a hunter's arrow and impaled on a tree. Krishna, bir avcı ok tarafından öldürüldüğünü ve bir ağaç kazığa oldu. Later, he returned to life. Daha sonra hayata döndü.
- Christ was crucified in Jerusalem. İsa Kudüs'te çarmıha gerildi.
- Some Hindu scholars think that Krishna died in Jerusalem, having gone there when his coastal city of Dwarka sank under the sea. Bazı Hindu bilginleri Krishna Dwarka onun kıyı kenti deniz altında gömüldü gitti, Kudüs öldüğünü düşünüyorum. Others say he went to Iraq. Diğerleriyse, Irak'a gitti.
- Christ appeared after his "death." Mesih'in sonra ortaya çıkan "ölüm." Krishna appeared after his "death." Krishna onun sonra ortaya çıkan "ölüm."
- Both of them have a major holiday dedicated to them on December 25th. Her ikisi de 25 Aralık'ta onlara adanmış büyük bir tatil var.
- Christ had a female admirer named Mary Magdalene. İsa'nın Mecdelli Meryem adlı bir kadın hayranı vardı. Krishna had a female admirer named Marya Maghadalena. Krishna Marya Maghadalena adlı bir kadın hayranı vardı.
The Hindu Equivalent of our Old Testament Story of Abraham. İbrahim'in Eski Ahit'teki Story Hindu eşdeğerdir.
The story begins with our Abraham or Brahma as the Hindus called him. Hindular onu denilen İbrahim veya Brahma ile hikaye başlar. His father was Lord Krishna; his brother was Mahesh aka Maheshvara who would be our Moses (Heb: Moshe ). Babası Lord Krishna; kardeşi Mahesh aka Maheshvara bizim Musa (İbraniler: Moşe) olacaktır.
The Hindu triad consists of the Gods Brahma, the equivalent of our God, and Gods Shiva and Vishnu. Hindu üçlü Tanrıların Brahma, bizim Tanrı eşdeğer ve Tanrılar Şiva ve Vişnu oluşur. Actually Shiva and Vishnu are one and the same deities. Shiva ve Vishnu Aslında tek ve aynı tanrılar. Together, they are Brahma (God). Birlikte, Brahma (Tanrı). Today, in India, there are only two temples dedicated to God Brahma because the Hindus say mankind is not yet ready to worship such a lofty concept. Bugün Hindular ki insanlığın böyle yüce bir kavram ibadet için henüz hazır değil çünkü, Hindistan, sadece Tanrı Brahma adanmış iki tapınak vardır.
Hindu Proof That Jesus Is the Son of God! İsa'nın Tanrı'nın Oğlu Olduğunu Hindu kanıtı!
The Bible tells us that Jesus was both Shiva and Vishnu, for Jesus' biblical names are Isa/Isha (Shiva), Yeshua (Skt. Yishvara, pronounced in Sanskrit as Yeshwara), Kristos, and Yesu, another name of Krishna . Kutsal Kitap, İsa'nın İncil'deki isimleri İsa / Yatsı (Shiva), Yeshua (Sanskritçe Yeshwara olarak telaffuz Skt. Yishvara,), Kristos ve Yeşu, Krishna'nın başka bir isim İsa, hem Shiva ve Vishnu olduğunu söyler . Even in India, Lord Krishna was and still is called Yesu Krishna and Kristna. These names prove to us that Jesus was both Shiva and Vishnu, thus making Jesus the begotten son of the Unbegotten-Brahma. Hindistan'da bile, Lord Krishna ve hala Yeşu Krishna ve Kristna denir. Bu isimler İsa böylece doğmamıştır oğlu İsa doğmamış-Brahma, Şiva ve Vişnu olduğunu kanıtlamak.
Since Krishna was not born of man, he was not actually the earthly father of Brahma and Mahesh. Krishna insanın doğmuş olduğu için, aslında, Brahma ve Mahesh dünyasal babası değildi. Therefore, he himself was the protector (Tara) of Brahma. Bu nedenle, kendisi Brahma koruyucusu (Tara) idi. In Sanskrit, Tara means "savior; protector." Tara, Sanskrit dilinde "kurtarıcı. Koruyucusu" anlamına gelir. It is a term generally used with the gods Rudra, Shiva, Vishnu and Brahma. Rudra, Şiva, Vişnu ve Brahma tanrıları ile genellikle kullanılan bir terimdir. Even our Old Testament says that the father (protector) of Abraham was Terah ( Genesis 11:26.) The Bible tells us that Abraham and Sarah were half-siblings. Hatta Eski Ahit (koruyucu) İbrahim'in babası Terah (Yaratılış 11:26). İncil'de İbrahim ve Sara'ya yarı-kardeşleri olduğunu söyler olduğunu söylüyor. ( Genesis 12:19-20.). (Tekvin 12:19-20). The Hindu holy books also tell us that a blood relationship existed between them. Hindu kutsal kitapları da aralarında bir kan bağı var olduğunu bize bildirin. The Puranas relate Sarasvati to Brahma and Vishnu. Brahma, Vişnu Puranas Sarasvati ilgilidir. Most frequently, she is associated with Brahma. En sık, o Brahma ile ilişkilidir. Her connection with him dates earlier than to any other God. Onun ile olan bağlantısı, herhangi bir başka Tanrı daha önceki tarihler. She is portrayed mostly as his wife and occasionally as his daughter. O daha çok eşi ve bazen onun kızı olarak tasvir edilir. When Vishnu's popularity in India increased, myths relating Saraswati to him appeared. Hindistan'da Vişnu popülaritesi arttı, ona Saraswati ilgili mitleri ortaya çıktı. (Ref: Sarasvati and the Gods ; www.vishvarupa.com.) Therefore, Brahma or Vishnu would also have been the Tara (Terah) of Sarasvati because of her divine origins. (Ref: Sarasvati ve Tanrılar; www.vishvarupa.com) Bu nedenle, Brahma ve Vişnu, çünkü onu ilahi kökeni Sarasvati Tara (Terah) olurdu .
Sarasvati (Sarah) Sarasvati (Sarah)
Just as Christ was crucified on a cross and then returned to life, Krishna, also known as Haran, was crucified on a tree and then returned to life. Mesih'in çarmıhta çarmıha gerilmiş ve sonra hayata geri döndü gibi, Krishna, Haran olarak da bilinen, bir ağaç üzerinde çarmıha gerilmiş ve sonra hayata geri döndü. This fact appears to cause some confusion in The Bible. Bu aslında İncil'in içinde bazı karışıklıklara neden görünür. (Read Genesis 11:26-31). (Tekvin 11:26-31).
There is also another "Haran" in India-today's state of Haryana. Haryana Hindistan bugün devlet başka bir "Haran" da vardır. It is the region where Abraham decided to stop making idols and worship only one God. İbrahim putlara durdurmak ve sadece tek bir Allah'a ibadet için karar veren bir bölgedir. Brahmavarta, a region in Northeastern Haryana, is said to be the place where mankind was first created. Brahmavarta, Northeastern Haryana bir bölge, insanlığın ilk oluşturuldu yer olduğu söylenir. (Varta=Dwelling.) Brahmavarta was the site of the Kuruksetra War between the Kurus and Pandavas, in which Lord Krishna distinguished himself. (Varta = Apartmanlar.) Brahmavarta Lord Krishna sivrildi Kuruş ve Pandava'ları arasında Kuruksetra Savaşı yerdi. An ancient and holy river, now dried up, the Sarasvati, once flowed through Brahmavarta. Şimdi kurumuş bir antik ve kutsal nehir, Sarasvati, bir kez Brahmavarta akardı. The Hakra (the biblical Haggar) was a tributary of the Sarasvati. Hakra (Kutsal Kitap Haggar), Sarasvati bir kolu idi. The relationships of these three geographical entities make sense. Bu üç coğrafi varlıkların ilişkiler mantıklı. If Brahma provided the channel or bed for the Sarasvati river, Brahmavarta could easily have been the symbolical father or brother of Sarasvati. Brahma Sarasvati nehir, kanal veya yatak, Brahmavarta kolayca Sarasvati sembolik baba ya da erkek kardeşiniz olabilir. Hakra (Haggar), being a tributary of Sarasvati, depended on Sarasvati . Hakra (Haggar), Sarasvati bir kolu, Sarasvati bağlıydı. So what were Abraham, Sarah, and Haggar? Yani İbrahim, Sarah ve Haggar ne oldu? People, things, or places? İnsanlar, şeyler ve yerler?
Map showing Brahmavarta Brahmavarta gösteren harita
Northern Afghanistan was called Uttara Kuru and was a great center of learning. Kuzey Afganistan Uttara Kuru olarak adlandırılır ve büyük bir öğrenme merkezi oldu. An Indian woman went there to study and received the title of Vak ie Saraisvati (Lady Sarah). Hintli bir kadın çalışmak için gitti ve Vak yani Saraisvati (Lady Sarah) unvanını aldı. It is believed that Brahm, her teacher, was so impressed by her beauty, education, and powerful intellect, that he married her. O evlendi, Brahm, onun öğretmen, bu yüzden ona güzellik, eğitim, güçlü ve akıl etkilendim olduğuna inanılmaktadır. ( The Hindu History , by Ashkoy Kumar Mazumdar; p. 48, in passim. ) Lord Krishna, the divine father (Terah/TSa) of Brahma/Abraham, was the king of Haran, with the seaport of Dwarka as its capital. (Ashkoy Kaya Mazumdar Hindu Tarihi, s. 48, vd) Lord Krishna, ilahi Brahma / İbrahim'in babası (Terah / TSA), sermaye olarak Dwarka liman, Haran'ın kralıydı.
In about 1900 BC, hundreds of thousands of native Indians emptied Northern and Central India and fled to the Middle East after Krishna's Dwarka sank under the water. Yaklaşık M.Ö. 1900 yılında yüz binlerce yerli Kızılderililer, Kuzey ve Orta Hindistan boşalttı ve Krishna'nın Dwarka su altında batmasından sonra Ortadoğu'ya kaçtı.
And Joshua said unto all the people, Your fathers dwelt... Ve Joshua tüm insanların Allah'a, babalar yaşadı söyledi ... in old time, even Terah, the father of Abraham, and the father of Nachor, and they served other gods. eski zaman bile Terah İbrahim'in babası ve Nachor babası ve diğer tanrılara hizmet.
Many people don't understand what is meant by Joshua's remark about "the other side of the flood." Birçok kişi hakkında Joshua sözler ile ne kastedildiğini anlamıyorum "sel diğer tarafında."
And Joshua said unto all the people, Your fathers dwelt... Ve Joshua tüm insanların Allah'a, babalar yaşadı söyledi ... in old time, even Terah, the father of Abraham, and the father of Nachor, and they served other gods. eski zaman bile Terah İbrahim'in babası ve Nachor babası ve diğer tanrılara hizmet.
And I took your father Abraham from the other side of the flood, and led him throughout all the land of Canaan... (Joshua 24:2-3.) Ve ben, babası İbrahim diğer taraftan sel aldı, ve tüm arazi boyunca Kenan götürdü ... (Joshua 24:2-3 )
Many people don't understand what is meant by Joshua's remark about "the other side of the flood." Birçok kişi hakkında Joshua sözler ile ne kastedildiğini anlamıyorum "sel diğer tarafında." They think he was referring to the Noachide flood. Onlar o Noachide sel atıfta düşünüyorum. He was referring to the time when God Krishna's Dwarka and Haran province, in today's Gujarat, sank under water in about 1900 BC. Tanrı Krishna Dwarka ve Haran'ın il, bugünkü İstanbul, su altında yaklaşık 1900 M.Ö. battı O zaman söz ediyordu. Abraham, Sarah, and their followers escaped southward, to the coastal ports of Kalyan and Sopara (Sophir or Sauvira), in Maharashthra. İbrahim, Sarah ve onların takipçileri Maharashthra Kalyan ve Sopara (Sophir veya Sauvira) kıyı limanlarına, güneye doğru kaçtı. From there, they sailed northward to the Middle East. Oradan, Orta Doğu kuzeye gitti. Sarah (Sarsvati) embarked from the port of Kalyan. Sarah (Sarsvati) Kalyan limanına girişti. At one time, Kalyan was located closer to the coast, but is now located more than 50 miles inland. Kalyan bir anda, kıyıya yakın yer oldu, ama şimdi fazla 50 km içeride yer almaktadır. Sarasvati is the patron saint of Kalyan. Sarasvati Kalyan, koruyucu azizi. The patron saint of Sophir or Sauvira was Parasu Rama (possibly a name of our biblical Abraham/Brahma). Sophir veya Sauvira koruyucu azizi Parasu Rama (muhtemelen bir isim İncil'deki İbrahim / Brahma) idi.
And I took your father Abraham from the other side of the flood, and led him throughout all the land of Canaan... Ve ben, babası İbrahim diğer taraftan sel aldı, ve tüm arazi boyunca Kenan götürdü ... ( Joshua 24:2-3.) (Joshua 24:2-3).
Indian Author Paramesh Choudhury, author of The India We Have Lost , claims that Krishna and his family probably fled to Iraq. Hint Yazar Paramesh Alo, kaybettiğimiz Hindistan yazarı, Krishna ve ailesi muhtemelen Irak'a kaçtığı iddia ediyor. But I'm certain that they went to Jerusalem. Ama onlar Kudüs'e gitti eminim. The word Jerusalem is derived from Sanskrit: Yadu -Ishalayam, meaning "The Holy Rock of the Yadu Tribe." Kudüs Sanskritçe türetilmiş sözcük: Yadu-Ishalayam, "Yadu Tribe Kutsal Rock" anlamına . Lord Krishna was a Yadu. Lord Krishna Yadu oldu. The Moslems still revere this huge rock under the Dome of the Rock on Jerusalem Temple Mount. Müslümanlar hala saygı Kudüs'teki Tapınak Dağı Rock Kubbe altında bu kocaman bir kaya.
I have additionally shown in this article that the New Testament words for Jesus all refer to Lord Krishna and his holy names. Ben ek olarak, İsa'nın Yeni Ahit deyişle bütün Lord Krishna ve onun kutsal isimleri bakın, bu makalede göstermiştir. The early Christians were convinced that Melchizedek was just a prior incarnation of Jesus Christ, The remains of the Nag Hammadi manuscript entitled Melchizedek seem to confirm this. Melchizedek , king of Jerusalem and mentor of his son Abraham, was none other than ancient India's God Krishna. İlk Hıristiyanlar bu onaylamak için görünüyor Melchizedek İsa Mesih'in sadece bir önceki enkarnasyon, Melchizedek başlıklı Nag Hammadi el yazması kalıntıları idi ki ikna edildi. Melchizedek, Kudüs kralı ve onun oğlu İbrahim akıl hocası, eski Hindistan Kullanıcı Tanrı Krishna başkası . The early Christians thought that Jesus was a reincarnation of Krishna, for who else had the name Yesu Kristna, Isa, Krishna, etc.? İlk Hıristiyanlar, İsa, Krişna bir reenkarnasyon olduğunu düşündüm başka kimlerin adı Yeşu Kristna, İsa, Krişna, vb oldu mu?
St. Paul states in the New Testament book of Hebrews: İbraniler Yeni Ahit kitabında Aziz Paul şöyle der:
Whither the forerunner is for us entered, even Jesus, made a high priest forever after the order of Melchisedec. Nereye öncüsü bizim için İsa Melchisedec sırasını sonra sonsuza kadar yüksek bir rahip, hatta girilir. (6:20.) For this Melchisedec, king of Salem, priest of the most high God, who met Abraham returning from the slaughter of the kings, and blessed him...(7:1); For he was yet in the loins of his father when Melchisedec met him. (06:20). Krallarının katliam dönen İbrahim, ve onu mübarek bir araya geldi Tanrı, en yüksek ... (07:01) Bu Melchisedec, Salem kralı, rahip için, o henüz için Melchisedec tanıştım babasının rahim. (7:;10);...what further need was there that another priest should arise after the order of Melchisedec...(7:11); Thou art a priest forever after the order of Melchisedec (7:17);. (7: 10 );... Melchisedec sipariş ... (07:11) sonra başka bir rahip ortaya gerektiğini ne daha fazla ihtiyaç yoktu; Sen bir rahip Melchisedec (07:17) sırasını sonsuza kadar sonra; .
The word "Catholic" itself derives from the Sanskrit Ketu-Loka , meaning "Universal Leader." Kelimesi, "Katolik" kendisi, yani Sanskrit Ketu-Loka kaynaklanmaktadır "Evrensel Lideri." But how can a religion be "universal" if it is exclusive, locking out nations like India who not only gave Catholics their own bible, but even the Christ they worship? Ama nasıl özel ise bir din, sadece Katolikler değil, kendi İncil verdi Hindistan gibi ülkeler kilitleme, "evrensel", ancak Mesih bile onlar ibadet? I have shown how nearly parallel our bible and the Hindu holy books concur in almost every way-linguistically, culturally, spiritually, etc. Even the incestuous relationship between Brahma and Sarasvati squares with that of Abraham and Sarah. Neredeyse hemen hemen her bizim İncil ve Hindu kutsal kitaplar hemfikir paralel göstermiştir yolu-dilbilimsel, kültürel, ruhsal, vb İbrahim ve Sarah ile Brahma ve Sarasvati kareler arasındaki ensest ilişki bile. India more than qualifies to be the real holy land of all mankind. Hindistan daha fazla tüm insanlığın gerçek kutsal topraklar için nitelendirir. The main differences between Christians and Hindus arise from the fact that the Hindu form of Christianity stayed behind in India, and that the western Christianity we know was exported abroad. Hıristiyanlar ve Hindular arasındaki temel farklar Hıristiyanlığın Hindistan'da Hindu formu arkasında kaldı gerçeği ortaya çıkar ve bildiğimiz batı Hıristiyanlığı yurtdışında ihraç edildi. Naturally, geographical separation has caused some variations in the two similar teachings, as well as culturally. Doğal olarak bazı benzer iki öğretilerine varyasyonların yanı sıra kültürel, coğrafi ayrılık neden oldu. Additionally, we have to keep in mind that for many hundreds of years, these stories were passed down orally, from father to son. Buna ek olarak, yüzlerce yıl, bu öyküler, babadan oğula sözlü olarak geçmiş olduğunu akılda tutmak gerekir. Changes, embellishments, and varying opinions crept through the woodwork. Değişiklikler, bezemeler, ve farklı görüşleri ahşap sürüne sürüne.
It is a strange anomaly that our Christian sects want to convert the Hindus to the same religious teachings the latter gave to the world and still practice! Hıristiyan mezhepler aynı dini öğretileri ve dünya ikincisi verdi hala uygulamada Hindular dönüştürmek istediğiniz tuhaf bir şey!
I have amply demonstrated that all of us, no matter what our respective religions and nationalities, are grandchildren of India, Will this knowledge help keep us from tearing ourselves and the world apart? Ben fazlasıyla hepimizi, hayır bu bilginin dışında kendimizi ve dünyayı yırtarak bizi tutmaya yardımcı olacak, ilgili dinler ve milliyetler, Hindistan torunları önemli olduğunu göstermiştir var mı?
Addendum: Ek:
If, until now, you are still unconvinced that Melchizedek was Lord Krishna, and that Jesus was an incarnation of Krishna (Melchizedek) as Paul himself explained, I have no other recourse but to give you solid proof directly from the mouths of the Hindus themselves! Şu ana kadar hala Melchizedek Lord Krishna olduğuna ikna, ve İsa (Melchizedek) Paul kendini açıkladığı gibi Krishna'nın bir enkarnasyon olduğunu, başka hiçbir başvuru var ama doğrudan Hindular kendi ağzından sağlam bir kanıt vermek için, ! This should put an end to the question. Bu soruya bir son vermek gerekir. It is a verifiable fact that one of the names of Krishna was Sadhaka. Krishna'nın isimlerden biri Sadhaka olduğunu doğrulanabilir bir gerçektir. Being a king, Krishna would have been addressed as Malika (King) Sadhaka ). Krishna, bir kral olan Malika (Kral) Sadhaka) olarak ele alınmış olacaktı . If you are still doubtful, go to the web and type in Krishna Sadhaka . Hala şüpheli iseniz, web ve Krishna Sadhaka türüne gidin. You'll instantly get all the proof you'll; ever need. Olacak tüm kanıtı anında alacaksınız, bugüne kadar gerek. Note: This article is a chapter from Gene's upcoming book, now in preparation: Searching for God -- Now a Valid Science! It will be released in autumn, 2007. Not: Bu makale şimdi hazırlık Gen yaklaşan kitap, bir bölüm: - Allah için arama Geçerli bir Bilim Şimdi sonbahar, 2007 yılında piyasaya sürülecek.
Hz. İbrahim (Abraham) Kimdi?
Hazırlayan Gene D. Matlock, B.A., M.A.
Türkçe'ye Tercüme Eden: Kemal Menemencioğlu - Copyright © 2002 hermetics.orgBu yazının İngilizcesi http://www.viewzone.com/abraham.html ve sitemizde Who Was Abraham? sayfasında bulunur, ayrıcxa aynı yazarın diğer bir yazısı Kadim İbranice ve Hintçe Arasında bir Bağ Var Mı? da benzeri konuları işliyor. Aşağıda "Kalani" kavmi yoksa "Keldani" olabilir mi? Konuya girmeden Hz. İbrahim konusunda bazı öz bilgiler vermekte fayda vardır. Hz. İbrahim , Tevrat'ta İbranice adı Abraham olarak anılır. Nuhun üç oğlu vardı, bunlar: Sam, Ham ve Yafet'tir. Hz. İbrahim Sam soyundandır, yani Sami ırktandır. Babası Tarah'tır (Azer olarak da bilinir, İbranicesi Terah), kardeşi Haran ve oğulları İsmail ve İsak'tır. Tevrat'ta göre Sara'nın oğlu İsakın ikiz oğullarından Yakub sonrada İsrail adını alır ve on iki oğullu İsrailoğullarının on iki kavmini oluşturur. Bunlardan onu ortadan kaybolur (günümüzdeki Yahudileri kendilerinin kalan iki kavmin torunları addederler), ancak son günlerde on iki kavim tekrar bir araya gelecek diye bir kehanet vardır. Hz. İbrahim'in Hacer'den (İbranicesi Hagar) oğlu Sara'nın kıskançlığı yüzünden Hacer ve İsmail Mekke'ye yerleşir ve Arapların soyunun ondan geldiği kabul edilir. Aşağıdaki bilgiler oldukça şaşırtıcı bilgilerdir, ama bunları doğrulayacak başka araştırmalar da var. Anlaşılan hemen hemen bütün dinlerin ortak bir kaynağı var.
KONUYLA İLGİLİ DİĞER YAZILAR:
VİDEO (İngilizce):
KİTAPLAR
|
“Yahudiler Tarihi” Kitabında, Yahudi tarihçi ve ilahiyatçı Flavius
Josephus (M.S. 37 - 100), Yunan filozof Aristo’nun “..bu Yahudiler Hint
Filozoflardan gelmedirler, Hintliler onlara Kalani derler.” (Kitap 1:22)
Soli’li Clearchus şöyle yazmıştır, “Yahudiler menşei Hint Filozoflardır. Filozoflara Hindistan’da Kalanilar ve Suriye’de Yahudiler denilir. Başkentlerin adı çok zor telaffuz edilir, ona “Jerusalem” (Küdüs) denilir.
Godfrey Higgins "Anacalysis" kitabında (Cilt I, sayfa 400) şöyle yazar. “Seleucus Nicator tarafından İsa'dan üç yüz yıl önce Hindistan'a gönderilen ve yazdıkları gün geçtikçe doğrulanan Megasthenes şöyle diyor: Yahudiler Kalani adında bir Hint kavim veya mezhepti..."
Soli’li Clearchus şöyle yazmıştır, “Yahudiler menşei Hint Filozoflardır. Filozoflara Hindistan’da Kalanilar ve Suriye’de Yahudiler denilir. Başkentlerin adı çok zor telaffuz edilir, ona “Jerusalem” (Küdüs) denilir.
Godfrey Higgins "Anacalysis" kitabında (Cilt I, sayfa 400) şöyle yazar. “Seleucus Nicator tarafından İsa'dan üç yüz yıl önce Hindistan'a gönderilen ve yazdıkları gün geçtikçe doğrulanan Megasthenes şöyle diyor: Yahudiler Kalani adında bir Hint kavim veya mezhepti..."
Martin Haug, Ph.D., "The Sacred
Language, Writings, and Religions of the Parsis", ([Zerdüşt/Mecüsi]
"Farsilerin Kutsal Dil, Yazı ve Dinleri"- sayfa 16) kitabında şöyle
yazar: "Magiler (Zerdüşt ve Mazda rahipleri) dini kitaplarını gökten
indirdiği inanılan Abraham'a (Hz. İbrahim) atfederler.
Hindu tanrı Brahma ve eşi Saraisvati
ve Yahudi Abraham ve eşi Sarai arasında tesadüfün ötesinde bazı dikkat
edici benzerlikler vardır. Bütün Hindistan'da Brahma'ya ait sadece bir mabet
olmasına rağmen, bu mezhep Hindistan'ın üçüncü en büyüğüdür.
Meksikalı yazar Tomás Doreste, "Moisés y los
Extraterrestres" kitabında şöyle yazar:
"Voltaire Abraham'ın Hindistan'ı terk edip öğretilerini dünyaya yaymak
isteyen sayısız Brahman rahiplerden biri olduğunu inanırdı ve bunu kanıtlamak
için isim benzerlikleri ve Abraham'ın doğduğu Ur şehrinin İran hududuna
yakın Hindistan yolunda olduğunu ileri sürmüştü.
Brahma adı Hindistan'da çok saygındı
ve etkisi Fırat ve Dicle nehrine dek yayılarak İran'a sarılmıştı.
Farsiler Brahma'ya sahip çıkıp uyarladılar. Daha sonra Tanrının
Hindistan'a giden yolun ortasında bulunan dağlık Bactria'dan geldiğini söyleyeceklerdi.
(sayfa 46-47.)
Bactria (kadim Afganistan'ın bir bölgesi)
ayrıca Ur-Jaguda olarak bilinen Juhuda veya Jaguda isminde bir Yahudi prototip
ülkesinin yeriydi. Ur [Türkçe'de yurt] "memleket veya köy" anlamına
gelir. Dolayısıyla, Tevrat'ta Abraham'ın "Keldani'lerin Ur"undan
geldiğini yazmakla doğrusunu yazmıştı. "Keldani" veya daha doğrusu
Kaul-Deva (Kutsal Kaul) etnik bir grubun değil, Afganistan, Pakistan ve Hint Keşmir'de
bulunan Hint Brahman bir rahip sınıfıydı.
"Brahmin Abraham'ın Ioud kavimi
Hindistan'daki Oude krallığını terk etmiş veya oradan kovulmuştu ve Mısır'da
Goshen veya Güneş Evi, Heliopolis'e yerleştiler ve oraya Hindistan'da terk
ettikleri yerin ismini verdiler, Maturea" (Anacalypsis; Cilt I, sayfa
405.)
"Onun menşei İran dini ve
Melchizedek'di" (Cilt I, sayfa 364.)
"Farsiler aynı Yahudiler gibi İbrahim'i kurucuları olarak kabul ediyorlar. Dolayısıyla bütün kadim tarihlere göre Farsiler, Yahudiler ve Araplar Abraham/İbrahim soyundandır (sayfa 85)... Abraham'ın babası Terah'ın aslında Keldani, Kaldi ve Kuldili doğu şehri Ur'dan gelip Mezopotamya'da yerleştiği yazılmakta. Orada bir süre bulunduktan sonra Abraham, Abram ve Brahma ve karısı Sara veya Sarai veya Sara iswati babalarının evlerini terk ettiler ve Kenan ülkesine geldiler. Abraham ve Sara'nın Brahma ve Saraiswati ile aynı oluşu ilk kez Jesvit misyonerler tarafından keşfedilmişti" (Cilt I; sayfa 387.)
"Farsiler aynı Yahudiler gibi İbrahim'i kurucuları olarak kabul ediyorlar. Dolayısıyla bütün kadim tarihlere göre Farsiler, Yahudiler ve Araplar Abraham/İbrahim soyundandır (sayfa 85)... Abraham'ın babası Terah'ın aslında Keldani, Kaldi ve Kuldili doğu şehri Ur'dan gelip Mezopotamya'da yerleştiği yazılmakta. Orada bir süre bulunduktan sonra Abraham, Abram ve Brahma ve karısı Sara veya Sarai veya Sara iswati babalarının evlerini terk ettiler ve Kenan ülkesine geldiler. Abraham ve Sara'nın Brahma ve Saraiswati ile aynı oluşu ilk kez Jesvit misyonerler tarafından keşfedilmişti" (Cilt I; sayfa 387.)
Hint mitolojisinde Sarai-Savati Brahma'nın
kız kardeşidir. Tevrat İbrahim konusunda iki hikaye vermektedir. İlk
hikayede Abraham Firavuna Sarai'yı kız kardeşi olarak takdim ettiği zaman
yalan söylediğini açıklar. İkinci hikayede Gerar krallığına da Sarai'yın
gerçekten kız kardeşi olduğunu söyler. Ancak kral yalan söylediği için
azarladığı zaman, Abraham Sarai'yın hem karısı, hem de kız kardeşi olduğunu
söyler: "...o gerçekten kız kardeşimdir. Babamın kızıdır, ama
annemin kızı değildir ve karım olmuştur." (Tekvin 20:12)
Ancak benzerlikler burada bitmiyor.
Hindistan'da Saraisvati nehrin Ghaggar adında bir kolu vardır. Aynı nehrin
ayrıca Hakra adında bir kolu vardır. Yahudi geleneklere göre, Hagar Sarai'ın
hizmetçisiydi. Müslümanlar onun Mısırlı bir prenses olduğunu söylerler.
Ghaggar, Hakra ve Hagar'ın benzerliklerine dikkat
ediniz.
Tevrat'a göre Hagar'ın oğlu Ismail ve
soyundan gelenlerin Hindistan'da yaşadıklarını yazar: "İsmail son
nefesini verdi ve öldü ve yakınlarına döndü... Onlar Shur'un yanında ve
Asur'a dek Mısır'a yakın olan Havilah'ta (Hindistan) yaşarlardı (Tekvin
25:17-18.). Hem İsak, hem de İsmail adlarının Sanskritçe'den gelmesi ilginçtir:
(İbranice) İşak = (Sanskritçe) İşakhu = "Şiva'nın Dostu", (İbranice)
İşmail = (Sanskritçe) İş-Mahal = "Büyük Şiva."
Abraham hikayesinin üçüncü şekli
on bir "Nuhéa çevirir. Abraham'ın Hindistan'ı terk etmesi bir tufan
veya selden olduğunu biliyoruz: "... İsrail'in Rabbi şöyle der, atalarınız,
hatta Abraham ve Naçor'un babası Terah bile eskiden tufandan önce yaşadılar
ve başka tanrılara hizmet ettiler. Ve babanız Abraham'ı tufandan aldım ve
Kenan ülkesinden geçirdim." (Joshua 24:2-3)
Tekvin 25 cariyesi Ketura'nın bazı
torunlarından söz eder (Not: Müslümanlar Hagar'ın diğer bir adı olduğunu
iddia ederler): Jokşan, Şeba, Dedan, Efer. Nuhun bazı torunları Jokan, Şeba,
Dedan, Ofir'dir. Bu farklı şekiller Tevrat'ı yazanların Yahudiliğin farklı
dallarını birleştirmeye çalıştırdıkları konusunda düşünmeme sevk
etti.
Yaklaşık olarak M.Ö. 1900 yılında
şiddetli yağmur ve depremler kuzey Hindistan'ı parçaladığında hatta İnduz
ve Saraisvati nehirlerin yönlerini değiştirdikten sonra bazı Hint gruplar
tarafından Brahm kültü Orta Doğu ve Yakın Doğu'ya aktarıldı. Klasik
coğrafyacı Strabo Kuzey Batı Hindistan'ın terkinin ne denli geniş çapta
olduğunu anlatır: "Aritobolus der ki Hindistan'a belirli bir görev için
gönderildiğinde, İndus nehrinin yatağını değiştirdiği için köyleriyle
birlikte bin şehirden fazla yerin boşaldığı bir ülke görmüştü." (Strabo
Coğrafya, XV.I.19.)
"M.Ö. 1900 yıllarında Saraisvati
nehrinin kuruması Sindhu ve Saraisvati vadilerinde önemli göçlere neden
olmuştu ve Hindistan'dan batıya doğru bir göce sebep olan olay olabilir.
Bundan kısa bir süre sonra Batı Asya, Mısır ve Yunanistan'da Hint unsuru gözükmeye
başlıyor." (Indic Ideas in the Graeco-Roman World, (Grek-Roma Dünyasında
Hint Öğeler) yazan Subhash Kak, IndiaStar online literary magazine; sayfa 14)
Hint tarihçi Kuttikhat Purushothama
Chon, Abraham'ın Hindistan'dan kovulduğuna inanıyor. (Hint Avrupalı) Ariler,
Asuraslara (Bir zamanlar İndus Vadisini hükmeden ticari sınıf ve Harappanlar)
karşı yıllardır savaşmışlardı ve onları yenmek için devasal suni göl
ve sulama kanal sistemlerini yok edip sellere sebep oldular. Bunun üzerine
Abraham ve yakınları vatanlarını terk edip Batı Asya'ya doğru göç
ettiler (Bakınız "Remedy the Frauds in Hinduism," "Hinduizmdeki
Aldatmacalar ve Düzeltilmesi"). Dolayısıyla, Kuzey Irak'tan seller tarafından
kovulmaları dışında, Ariler ayrıca Hint tüccarlar, sanatçı ve eğitimli
sınıfların Batı Asya'ya kaçmalarını zorladılar.
"India in Greece" (Yunanistan'daki
Hindistan) kitabında
Edward Pococke şöyle yazıyor: "Uzun yıllar Hindistan'ı baştan başa
kasıp kavuran bu büyük dini savaşlara kıyasla hiç bir benzeri olay bu
denli ciddi sonuçlara yol açmamıştı. Bunun sonucunda erken uygarlık
sanatlarında usta ve büyük çoğunluğu savaşçı büyük bir insan kitlesi
ülkelerinden dışarıya kovuldu. Kuzeyde Himalaya dağların ötesine, güneyde
son kaleleri Siri Lanka'ya ve İndus vadisinden batıya itilen bu zülüm edilen
halk Avrupa'nın sanat ve bilimlerinin tohumlarını taşıdılar. Punjab
engelini aşan bu insan seli sonuçta Avrupa ve Asya'ya vararak uygarlığın
filizlenmesine neden olacaktı. Bu göçün mesafesi o denli uzundu ki,
isimlerin kılık değişikliği on denli iyiydi ki, Yunanlıların anlattıkları
o denli yanıltıcıydı ki, ancak teorik ilkeleri bir kenara koyarak ve bağımsız
araştırma yaparak doğruyu eğriden ayıklama ile doğru bir teşhise varma şansımız
olur." (sayfa 28)
Eğer bütün bu göçmen idareci
halklar tamamıyla Hint asılıysa neden harih onlardan söz etmiyor? Kadim
Hindistan'dan göçler hepsi aynı anda olmadı, ama yaklaşık olarak bin yılı
aşan bir dönemde oluştu. Tarih onlardan Kasit, Hitit, Suriyeli, Huri, Arami,
Hiksos, Mitani, Amalekit, Etiyop (Atha-Yop/Habeş), Finikeli, Keldani ve daha
bir çokları olarak söz etmiştir. Ancak bize hatalı olarak onları sadece
Batı Asya'ya ayıt etnik gruplar olarak kabul etmeye öğretilmiştir. Tarih
kitaplarımız onlara "Hint-Avrupalılar" demiştir ve onların menşei
konusunu yanıtsız bırakmıştır. "Hint halkı sosyal kimliklerini ırk
ve kavim bazında değil, Varna ve Jati (kast sınıf sisteminin sosyal işlevleri)
bazında görmeye alışmıştır" (Foundations of Indian
Culture; "Hint Kültürün Temelleri", sayfa 8).
Hint halkının insanları nasıl sınıflandırdıkları
konusunda işte bir örnek: Hükmeden sınıfa Kasis (Kasitler), Kuşi (Kuşitler),
Kazaklar (Rus askeri sınıf), Kaiser ve Sezarlar (Roma hakim sınıfı), Hatiya
(Hititler), Kutit (Hititçe'nin bir lehçesi), Kathay (Çin liderleri), Kaşitıl/Kaşikeh
(Azteklerde), Kaşikhel/Kişeh (Mayalarda) ve Keşuah/Kuş (İnkalarda).
Suryaniler, İngilizce'de Assyrians, İspanyolca'da Asiros, Hindistan'da Asuras
eya Ashuras, Sümer ve Babil'de Aşuriya, Asuriya, Arabistan'da Asir, İranda
Ahura, Meksika'da Sure vs. Bunlara Surya'ya (güneş) tapan halklar.
Tabii ki bu dinin yaygın olduğu
yerlerde ülkelerinin gerçek adları ne olursa olsun "Suryaniler"
olarak bilinirdiler.
Alimlerin Hint-Avrupalıları Hintli olarak tanımada
diğer bir sorun, Hindistan'ın hiç bir zaman bir ülke olmamasında yatar. Ayrıca
onun adı Hindistan bile değil, "Bharata"dır [Baharatlar adını nereden
geldiği anlaşılıyor] ve Bharata bile bir ülke değildir. Bharata aynı
Avrupa gibi bir ülkeler topluluğudur ve şu şimdilik İslam'ın yayılması
gerçek veya hayali korkusuyla birleşmektedir. Hint alimler bu yayılma durduğu
anda "Bharata Birliği" tekrar koparak birçok ayrı devlet oluşur.
"Arap tarihçileri Brahma ve ataları
Abraham'ın aynı kişi olduğunu öne sürürler. Farsiler (İranlılar)
genelde Abraham'a İbrahim Zerdüşt derler. Kirüs Yahudi dinini kendi diniyle
aynı olduğunu kabul ederdi. Hindular Abraham'da veya İsrailoğlular
Brahma'dan gelmiş olmalıdır." (Anacalypsis; Cilt I, sayfa 396.)
Abraham gerçekten Hindu tanrısı Ram mıydı?
Ram ve Abraham muhtemelen ya aynı kişiydi veya aynı kavimdendi. Örneğin
"Ab" veya "Ap" Keşmir dilinde baba demektir. Prototip
Yahudiler Ram'a "Ab-Ram" veya "Baba-Ram" demiş olabilirler.
Brahm kelimesinin de "Ab-Ram"dan geliştiği de düşünülebilir, ama
tersi değil. "İlahi merhamet" Keşmir dilinde "Raham"dır
[Rahmet, Rahim, Rahman??] ve bu da Ram'dan türemiştir. Dolayısıyla, Ab-Raham
= İlahi Merhametin Babası. İbranice'de Rakham = "İlahi Merhamet".
Ram ayrıca da İbranice'de "yüksek makamlı lider veya hükümdar"
anlamına gelir. Vedic Age'de çıkan "Traditional History From the Earliest Times"
("En Erken Devirlerden Geleneksel tarih") makalesinin yazarı Hint
tarihçi A.D. Pusalker, Ram'in M.Ö. 1950 yılında hayatta olduğunu yazıyor,
bu da Hint-İbraniler ve Hint-Arilerin Büyük Tufandan beri Hindistan'dan
Orta-Doğuya göçü gerçekleştirdikleri döneme rastlar.
"Kabe'deki tapınakların biri de
Hint Yaratıcı Tanrı Brahma'ya adanmıştı, bundan dolayı İslam'ın eğitimsiz
peygamberi Muhammet onun Abraham'a adandığını iddia etmişti. "Abraham"
kelimesi Brahma kelimesinin yanlış telaffuzundan başka bir şey değildir.
Her iki kelimenin kök anlamlarına inerseniz bu açıkça kanıtlanır. Abraham,
Sami ırkının en eski peygamberlerinden biri olduğu söylenir. Adının iki
Sami kökenli kelimelerden kaynaklarını, baba anlamına gelen "Ab"
ve yüce anlamına gelen "Raam/Raham." Tevrat'ın Tekvin kitabında,
Abraham basit olarak "Kalabalık Topluluk" anlamına gelir. Abraham
kelimesi Sanskirtçe'de Brahma'dan kaynaklanır. Brahma'nın kökeni "Brah"tır
ve büyümek, sayı olarak çoğalmak anlamına gelir. Ayrıca, Hinduizm'in
Yaratıcı Tanrısı Brahma'nın İnsanların Babası ve bütün tanrıların en
yücesi olarak kabul edilir. Çünkü bütün varlıklar ondan zuhur etmiştir.
Burada yeniden "Yüce Baba" anlamına rastlarız. Bu açıkça
Abraham'ın semavi baba Brahma olduğunu açıkça ima eder."
(Vedic Past of Pre-Islamic Arabia; İslam Öncesi Arabistan'ın Vedik/Hint Geçmişi,
Bölüm VI; sayfa.2.)
"Abram"dan bir kaç sözcük
anlamını çıkartabiliriz, bunlardan her biri onun yüceltilmiş konumuna işaret
edebilir.
Ab = "Baba;" Hir veya H'r = "Baş; Üst; Yüceltilmiş;" Am =
"Halk." Dolayısıyla, Abhiram veya Abh'ram
"Yüceltilmişin Babası." Bir örnek daha: Ab - î
- Ram = "Merhametlilerin Babası." Ab, ayrıca "Yılan"
demektir, Ab-Ram (Yüceltilmiş Yılan) bir Naga kralı olduğunu ima eder. Bileşken
"Abraham" adından çıkarılacak bütün anlamlar takipçilerin ilahi
kaderini gösterir. Örneğin Kral Süleyman'ın yakın dostu Tireli Hiram
"Yüce Halk" veya Ahi-Ram (Yüce-Yılan)'dır.
Kadim Hindistan'da Aryan Kültüne
"Brahm-Aryan" denilir. Aryanlar birçok tanrıya taparlardı. Abraham
çoktanrıcılığa sırtını çevirmişti. Böyle yapmakla "A-Brahm"
(Gayri-Brahman) olmuştu. Aryanlar Asuralara "Ah-Brahm" derlerdi.
Dolayısıyla, İndus uygarlığın atalarının muhtemelen Yahudi prototipleri
olduğunu güvenle söyleyebiliriz.
Abraham'ın ölümü sırasında Kudüs
(Jerusalem) bir Hitit (Hint hükmedici sınıfı) şehriydi. Tekvin 23:4'de
Abraham Kudüslü Hititlerden bir mezar alanı satmalarını ister. Hititler'in
cevabı "..aramızda bir prensiniz, kabrimizde istediğiniz yerde
ölülerinizi gömünüz, hiç kimse sizi esirgemez." (sayffa 6).
Abraham Hititler tarafından bir prens sayıldıysa, demek ki Hindistan'ın
soylu hakim ve savaşçı kast sınıfının saygın bir üyesiydi. Eski Ahit
Abraham'ın bir Hitit olmadığını hiç yazmamıştır. Sadece "Aranızda
yabancı bir misafirim" (Tekvin 23:4). Hititler'in dediği gibi, Abrahamı
kendilerinden bile üstün saymışlardı. Hititer özgün bir etnik grup olmadığı
gibi, Amorit veya Amarrular için de aynı şey geçerli. Marruta avam
için kullanılan kast sınıfın adıydı. "Amorit" (Marut) Hint Vaişiyaların:
sanatçılar, çiftçiler, sığır çobanları, tacirler, vs., ilk adlarıydı.
G.D. Pande, "Ancient Geography of
Ayodhya", "Ayodya'nın Kadim Tarihi" kitabında "Marutlar
Visah'ı temsil ederler. Marutlar sürüler veya ordular oluşturdukları söylenir.
Marutların babası Rudra sığırların efendisidir (sayfa 177). Malita J.
Shendge şöyle demiştir: "... Marutlar halktır" ("The
Civilized Demons", "Uygar İfritler", sayfa 314). Kattiler
(Hititler) ve Marutları (Amoritler) Kudüs'ün babaları (koruyucuları) olarak anaları
(hizmetkarları) olarak işlev görmeleri bizi şaşırtmamalıdır.
Hindistan'da Hititler Cedi veya Chedi (Hatti
veya Ketti olarak telaffuz edilir) olarak bilinirler. Hint tarihçileri onları
Yadavasların en eski kastlarından biri olarak sınıflandırırlar.
"Cediler erken Vedik dönemde Ksatriyaların (Hititler ve Kassitlerden oluşan
aristokrat sınıf) en eski kavimlerinden birini oluşturdular. Rig Veda kadar
erken bir dönemde Cedi krallar çok ünlenmişlerdi... bu büyük destanda
kuzey Hindistan'ın hakim güçlerinden biriydiler." (Yadavas, Through the
Ages, Çağlar Boyunca Yadavaslar, sayfa 90) Ram veya Rama da Yadava aşiretindendi.
Eğer Abraham, Brahm ve Ram aynı kişilerse, Abraham Kudüs'e kendi halkına
katılmak için gitmişti.
Ram'in toplulukları Sanskritçe'de
"Yenilmez" anlamına gelen Ayodhya adında kendi cemaatlarında ayrı
ayrı gruplara bölündüler. Sanskritçe'de savaşçı Yuddha veya Yudh
demektir. Abraham ve grubu Ayodhya (Yehudiya, Judea) inançsızlardan ve
Amalekitlerden (Ariler?) kendilerini ayrı tutan topluluğa mensuptu.
Şimdiye dek söylediklerim yeterli değilse
Melkizadek... Salem arifi konusunu ele alalım. Melkizadek gizli mistik ve
sihirli güçlere sahip Kudüs'in (Jerusalem) kralıydı. Aynı zamanda Abraham'ın
hocasıydı.
Kassit bir kralın oğlu, Melik-Sadaksina
büyük bir Hint prensi, majisyen ve ruhani önderdi. Keşmiri ve Sanskritçe'de
Sadak = "sihirli, majikal, doğa-üstü güçlere sahip kimse" anlamına
gelir. Ayrıca Zadok (Sadak?) adında biri Kral Süleyman'ı kutsamıştı. Nasıl
oluyor da Kassit (asil kastten) Melik-Sadaksina, efsanevi bir Hintli, aniden kudüste
Abraham'ın dostu ve öğretmeni olarak ortaya çıkıyor? "Hindu History",
Hindu tarihini yazan Akshoy Kumar Mazumdar'e göre, Brahm Arilerin ruhsal
lideriydi. Bir Ari, Aryan (Yah'dan değil [not Sanskritçe'de önde bir a
eki değil anlamına gelir]) olarak doğal olarak putlara
inanırdı. Tevrat'a göre onları imal bile etmişti. Putperestlik ve dini
hayalperestlik halkına nasıl zarar verdiğini görünce, Abraham Arilikten
uzaklaştı ve her ne kadar onun da insan yapımı kusurlarla çökmekdeyse
de kadim Hint (Yah) felsefesine (Maddi Evren Kültüne) geri döndü. İnsanoğlunun
sadece gerçeklere dönerek kendini kurtarabileceğini inanmıştı.
Halkın barbarlığına ve körlüğüne karşı
şok olan Proto (ilk) -İbraniler
arasındaki bilginler ve eğitimli kişiler
kendilerini halktan soyutladılar. Dr. Mazumdar şöyle demişti: "Ahlaki
düşüşü çok hızlıydı. Kahinler ve bilge kişiler halktan ayrı yaşarlardı.
Ender olarak evlenirdiler ve çoğu zaman kendilerini dini tefekküre
verirlerdi. Yönlendirme ve bilgilendirmeden uzak kalan halk aşırı yabanileşmeye
ve kabalaşmaya başladı. Tecavüz, zina, hırsızlık vs. yaygınlaşmaya başladı.
İnsan doğası sapıtmaya başladı. Brahma (Abraham) bir reform yapıp
insanları diriltmeye karar verdi. Kahin ve bilge kişilerin halkla
evlenmelerini ve karışmalarını sağladı. Çoğu evlenmeyi kabul etmedi, ama
30 kişi kabul etti." Brahm üvey kız kardeşi Saraisvati ile evlendi. Bu
bilge kişiler prajapatis (üretenler) olarak anıldılar.
"Kuzey Afganistan Uttara Kuru
olarak bilinirdi ve büyük bir bilim merkeziydi. Oraya bir Hintli kadın gitti
ve Vak unvanını aldı - Saraisvati (Leydi Sarah). Onun üvey kardeşi ve öğretmeni
Brahm, güzelliği, eğitimi ve zekası ile o denli, etkilenmiş ki evlenmiş"
(Hindu History, Hindu Tarihi; sayfa 48).
Güney Afganistan'daki kutsal
topluluktan benzeri topluluklar dünyanın her tarafına yayıldı: Hindistan'ın
tamamı, Nepal, Tayland, Çin, Mısır, Suriye, İtalya, Filipinler, Türkiye,
İran, Yunanistan, Laos, Irak - hatta Amerikalara bile! Brahma'nın dünyanın
muhtelif yerlerinde varlığı bariz dil kanıtlarıyla açıkça gözükmekte:
Farsi/Acemce: Braghman (Kutsal); Latince: Bragmani (Kutsal); Rusça: Rachmany
(Kutsal); Ukraynaca: Rachmanya (Rahip, Kutsal); İbranice: Ram (Baş Lider);
Norveççe: From (Tanrısal). Hindular arasında kutsal bir sözcük mistik hece
OM, üçlü evren, yeryüzü, gök ve sema ile bağlantılıdır. Aynı zamanda
Brahm'ın başka bir adıdır. Aztekler de OM'u evrenin ikilemli ilkesi olarak
zikredip tapmışlardı. Mayaların rahip sınıfı Balam (B'lahm teleffuz
edilir). Eğer maya dilinde "R" harfi olsaydı, Brahm telaffuz
edilirdi. Perulu İnkalar güneşe İnti Raymi (Hindu Ram) olarak taparlardı.
Rama'dan geldiği inkar edilmez olan
kelimeler Amerikan Kızılderili dilde çok yaygındır. Özellikle Amerikanın
güneybatısından Meksika'ya ve oradan güneye Peru'ya kadar inen bölgelerde.
Chihuahua'nın Tarahumara Kızılderililer buna ideal bir örnektir. Gerçek
adları
Ra-Ram-Uri'dir. Sümer ve Kuzey Hindistan'da olduğu gibi
Ra-Ram-Uri "Uri" = "Halk." İspanyol "R"
vurgulandığı için bu "Uri" savaşçı, fatih için Sanskritçe
kelime Udi veya Yuddi de olabilir. Birçok Meksika kavmi eskiden Yuri adında
yabancı bir kavmin o civarları işgal ettiklerini anlatırlar.
Ra-Ram-Uri güneş tanrısı Ono-Rúame'dir. Keşmirce Ana = "En Çok
Sevilen Oğul;"
Ra-Ram-Uri ay Ono-Rúame'nın eşi, Eve-Rúame'dır. Keşmice Hava =
"Havva, Eve" veya Kadın İlkesi.
Bir Ra-Ram-Uri valisine Si-Riame
denilir. Sanskritçe/Keşmirçe Du-Rama = "Büyük Rama." Meksika
efsanelere göre Yoris Surem (Su-Ram?) adında bir kavime mensuptu.
Fetihlerinden önce, Orta Meksika ve Amerikan Colorada'ya kadar Güneybatısı
Suré olarak bilinirdi. Keşmirce'de Suré= güneş. Tarahumara şifacı şaman
veya rehber Owi-Ruame olarak bilinir. Sanskritçe'de Of = "Ümit." Şeytan
Repa-Bet-Eame olarak bilinir. Keşmirce'de: Riphas (Görüntü) + Buth (Kötü
Ruh) + Yama (Ölüm Meleği). Ra-Rama-Uri dilinde daha bir çok şaşırtıcı
benzerlikler vardır. Kadim Finike, Sümer ve Kuzey Hindistan'a ilişkisi şüphe
götürmez. Bir çok insan Finikelileri bir zamanlar bugünkü Lübnan'da mekan
eden bir denizci kavim olduğunu düşünürler. Ancak, Hindular tarafından
Pancika veya Pani olarak bilinen veya Romalılar tarafından Puni (kökeni Rama
olan başka bir kelime) çingeneler gibi dünyanın dört bir yanına dağılmışlardı.
İspanyollar Ra-Ram-Uri ülkesine
Chiahuahua ülkesi derlerdi. Bunu yerliler Şivaya" olarak telaffuz
ederler. Sanskritçe'de Şivaya = "Şiva'nın Mabedi." Hindu dini
alimlere göre, Ram ve tanrı Şiva bir zamanlar aynı ilahtılar. Şiva ve Yah
(Kitabi Mukaddes'te söz edilenle aynı) adları Amerikan yerli dinlerinde yaygındır
ve yaygın olarak Amerikan güneybatısında taş oymalarda kazıldığı görülür.
("India Once Ruled
the Americas!", "Hindistan Bir Zamanlar Amerikaları Hükmetti"
kitabıma bakınız).
Ayodhya ayrıca Tanzania Afrika'da ve
Kudüs'te (Judea) Dar-es-Salam için başka bir addı. Yerusalemitler'e (Kudüslüler)
Yehudiya veya Judeans (Yah Savaşçıları) denildiği bilinir, bu da
Yahudilerin Hint kökenini kesin bir şekilde doğrular.
Çin dahil, kadim dünyada Ram'ın dini fikirlerinden
etkilenmeyen bir taraf yoktu. Örneğin, Hıristiyanlar ve Yahudiler Muhammet'in
öğretilerini Yahudi kaynaklardan kopya ettiği konusunda beyinleri yıkanmıştır.
Oysa, Muhammet'in zamanında Ram veya Abraham'ın ilahiyatı bütün dini
mezheplerin temelini oluşturuyordu. Muhammet'in tek yaptığı şey bunları
putperestlikten arındırmaktı.
"... Mekke Mabedi Hindistan'dan
gelen Brahmin misyonerleri tarafından kurulmuştu. Muhammed'in zamanında
kutsal bir yerdi ve ölümünden sonra bir kaç asır oraya haça gitmelerine
izin verildi. Onun peygamberden çok önce kutsal bir yer doluğunu inkar
edilmez bir gerçektir." (Anacalypsis, Cilt I, sayfa 421.)
"... Brahminler eski kitaplarındaki
kayıtlara dayanarak Mekke şehrinin Hindistan'dan gelen bir koloni tarafından
kurulduğunu söylerler ve sakinleri en eski devirlerden beri onun Agar'ın oğlu
İsmail tarafında inşa edildiğini söylerler. Bu şehre İndus dilinde İsmailistan
denilirdi." (Anacalypsis, Cilt I, sayfa 424.)
Muhammed'in zamanından önce, Arap halkının
Hinduizmine Tsaba denilirdi. Tsaba veya Saba "Tanrıların Meclisi"
anlamına gelen bir Sanskritçe kelimedir. Tsaba ayrıca Işa-ayalam (Şiva'nın
Mabedi) denilirdi. Müslüman kelimesi Moşe-ayalam (Şiva'nın Mabedi)
Sabaizm'in başka bir adıdır. Kelime şimdi İslam olarak kısalmıştır.
Muhammet kendisi Kureyşi kaviminin bir mensubu olarak ilk başta bir
Sabaist'ti. Tsabaistler Abraham'ı bir tanrı olarak görmezlerdi. Onu bir
avatar veya Tanrı tarafından seçilmiş bir öğretmen, Avather Brahmo (yeraltı
dünyanın yargıcı) olarak kabul ederlerdi.
İsa'nın zamanında Arapların ve
Yahudiler'in dilleri, dini simgeleri ve gelenekleri hemen hemen aynıydı. Eğer
zaman makinesi ile geçmişe dönsek, çoğumuz Yahudi ve Araplar arasında fazla
fark görmezdik. Tarihi kayıtlara göre İsa'nın zamanında Araplar putlara
taparlardı. Alt tabaka ve kırsal Yahudiler için de aynı şey geçerliydi.
Bundan dolayı Orta Doğudaki Yahudi ve Müslümanlar; ile Hindistan'daki Müslüman
ve Hindular arasındaki kavga son derece saçmadır. Tamamen bir hiç uğruna, Müslümanlar
Yahudilere ve Hindulara karşı savaşıyor veya tersi, zira her üç grup aynı
kaynaktan geldiler.
Hebron'un (İbranice'de Khev'run) Keşmirce
-Sanskritçe karşılığı Kudüs'ün eski sakinlerinin Hint kökenini açıkça
gösterir: Khab'ru (mezar; tabut). (Grierson'un Sözlüğü'ne bakınız; sayfa
382.) İbranice'de bile Kever = "Tabut."
Hint dil bilimci ve oryantalist Maliti
J. Shendge'in "The Languages of Harappans" (Harappanların Dilleri)
kesin bir şekilde Batı Asya ve İndus Vadisi Uygarlığı bir araya getirir.
Sadece Harrappa dilinin Akkatça ve Sümerce olduğunu kanıtlamıyor, ilk "Abraham"
Havva göğüs kemiğinden yaratılmadan önce Adem olduğunu kanıtlıyor.
"... denilebilir ki, Fırat-Dicle'den
İndus ve doğusuna dek, kendilerine sonra Asshuriau diyen Akkatça konuşan
Samiler bulunuyordu. Onların Hint adı Rig Veda'dan "Asura" olarak
bilinirdi. Bu bölgenin aynı etnik grubundan değişik aşiretler tarafından
mekan edilmesi bizi şaşırtmaması gerekir. Ancak onların ırk olarak homojen
bir grup olduklarını düşünmek doğru olmaz. Dil bilimi kanıtları gösterdiği
gibi Akkatlılar ve Sümerler oluşmuş karışık bir nüfusları vardı. İleride
araştırmaya konu olabilecek diğer etnik grupların da bulunma olasılığı
var. Bu karışık nüfus günümüzdeki bilgiye ters düşmemektedir. İndus
vadisinde bu değişik etnik mozaik muhtemelen tarih öncesinden uygarlığın
başlarında mevcut olan bir demografik yapıydı.
"Eğer bu Akkatlılar Batı Asya aşiretleriyle
aynıysa, Vedik mitolojide ilk çift konusunda eşit derecede söz edilmesi
gerekir. Ancak, şifreli bir atıf dışında bu çift'den hiç söz
edilmiyordu. Bu biraz kafa karıştırıcı. Tanrıları Asura olmasına karşın
bu kavimin ilk atası olmaması pek anlaşılır değil. Rig Veda'da Brahman'ın
tarih öncesi baba olarak mevcut olması yeterli değildir, çünkü tek başına
eril bir unsurdur. Brahman yakından incelendiğinde iki sözcükten oluştuğu
görülür Abu + Rahmu, bunlar da Sami mitolojide ilkel çifttir. Rahmu'nun
Akkad karşılığı Lahmu'dur, bu da sonradan denizden doğan ve tanrılar
ve ifritler tarafından kur yapılan tanrıça Laksmi'ye dönüşmüştü. Lahmu
Akkadlarda bir ejderhadır, ama Ugaritçe'de Rahmu Abu'nun genç kızıdır.
Brahma (abu + rahmu = abrahma = brahma), burada düşünülen bütün değişimler
bu eşleştirmelerle açıklanabilir, veya Abu Samilerin en büyük tanrısının
kızı birçok dönüşümden geçmiştir ve Hindu panteonda birçok karşılığı
vardır, bunların arasında Laksmi, bütün maddi tezahüratların tanrıçası
olarak önemlilerden biridir. Dolayısıyla Indus vadisinin Asura aşireti ilkel
çift olarak Abu-Rahmu'ya tapıyorlardır." (sayfa 269-270).
Bayan Shendge'nin araştırmaları
Hebron'daki Abraham ve Sarai mezarları gerçekten Brahm ve
Saraisvati'ninikiler olduğu inancımı iyicene güçlendiriyor. Bizim Abraham
anlaşılan bir rahipti, belki de Abu-Rahmu (Adem ve Hava) kültünün
kurucusuydu ve tektanrılı dinini Batı Asya'ya taşıdı. Kendisi ve Sarai
yurtları Hindistan'da ilahlaştırılmalarına karşın Yahudilikte insan
olarak anılmışlardı.
Who Was Abraham?
by Gene D. Matlock, B.A., M.A.
This article
was published through courtesy of http://www.viewzone.com
, where you can the find the original and lots of other incredible, mind-
boggling articles on forbidden archeology and unsolved mysteries.
In his History of the Jews, the Jewish scholar and theologian Flavius
Josephus (37 - 100 A.D.), wrote that the Greek philosopher
Aristotle had said: "...These Jews are derived from the Indian
philosophers; they are named by the Indians Calani." (Book I:22.)
Clearchus of Soli wrote, "The Jews descend from the philosophers of
India. The philosophers are called in India Calanians and in Syria
Jews. The name of their capital is very difficult to pronounce. It
is called 'Jerusalem.'"
"Megasthenes, who was sent to India by Seleucus Nicator, about three
hundred years before Christ, and whose accounts from new inquiries are
every day acquiring additional credit, says that the Jews 'were an Indian
tribe or sect called Kalani...'" (Anacalypsis, by Godfrey Higgins,
Vol. I; p. 400.)
Martin Haug, Ph.D., wrote in The Sacred Language, Writings, and
Religions of the Parsis, "The Magi are said to have called their
religion Kesh-î-Ibrahim.They traced their religious books to Abraham, who
was believed to have brought them from heaven." (p. 16.)
There are certain striking similarities between the Hindu god
Brahma and his consort Saraisvati, and the Jewish
Abraham and Sarai, that are more than mere coincidences.
Although in all of India there is only one temple dedicated to Brahma,
this cult is the third largest Hindu sect.
In his
book Moisés y los Extraterrestres, Mexican author Tomás
Doreste states,
Voltaire was of the opinion that Abraham descended from some of
the numerous Brahman priests who left India to spread their
teachings throughout the world; and in support of his thesis he
presented the following elements: the similarity of names and the
fact that the city of Ur, land of the patriarchs, was near the
border of Persia, the road to India, where that Brahman had been
born.
The name of Brahma was highly respected in India, and his
influence spread throughout Persia as far as the lands bathed by the
rivers Euphrates and Tigris. The Persians adopted Brahma and made
him their own. Later they would say that the God arrived from
Bactria, a mountainous region situated midway on the road to India.
(pp. 46-47.)
Bactria (a region of ancient Afghanistan) was the locality of a
prototypical Jewish nation called Juhuda or Jaguda, also called
Ur-Jaguda. Ur meant "place or town." Therefore, the bible was
correct in stating that Abraham came from "Ur of the Chaldeans."
"Chaldean," more correctly Kaul-Deva (Holy Kauls), was not the name
of a specific ethnicity but the title of an ancient Hindu
Brahmanical priestly caste who lived in what are now Afghanistan,
Pakistan, and the Indian state of Kashmir.
"The tribe of Ioud or the Brahmin Abraham, was expelled from or
left the Maturea of the kingdom of Oude in India and, settling in
Goshen, or the house of the Sun or Heliopolis in Egypt, gave it the
name of the place which they had left in India, Maturea."
(Anacalypsis; Vol. I, p. 405.)
"He was of the religion or sect of Persia, and of
Melchizedek."(Vol. I, p. 364.)
"The Persians also claim Ibrahim, i.e. Abraham, for their
founder, as well as the Jews. Thus we see that according to all
ancient history the Persians, the Jews, and the Arabians are
descendants of Abraham.(p.85) ...We are told that Terah, the father
of Abraham, originally came from an Eastern country called Ur, of
the Chaldees or Culdees, to dwell in a district called Mesopotamia.
Some time after he had dwelt there, Abraham, or Abram, or Brahma,
and his wife Sara or Sarai, or Sara-iswati, left their father's
family and came into Canaan. The identity of Abraham and Sara with
Brahma and Saraiswati was first pointed out by the Jesuit
missionaries."(Vol. I; p. 387.)
|
In Hindu mythology,
Sarai-Svati is Brahm's sister. The bible gives two stories of Abraham. In
this first version, Abraham told Pharaoh that he was lying when he
introduced Sarai as his sister. In the second version, he also told the
king of Gerar that Sarai was really his sister. However, when the king
scolded him for lying, Abraham said that Sarai was in reality both his
wife and his sister! "...and yet indeed she is my sister; she is the
daughter of my father, but not the daughter of my mother; and she became
my wife." (Genesis 20:12.)
But the anomalies don't end here. In India, a tributary of the river
Saraisvati is Ghaggar. Another tributary of the same river is Hakra.
According to Jewish traditions, Hagar was Sarai's maidservant; the Moslems
say she was an Egyptian princess. Notice the similarities of Ghaggar,
Hakra and Hagar.
The bible also states that Ishmael, son of Hagar, and his descendants
lived in India. "...Ishmael breathed his last and died, and was
gathered to his kin... They dwelt from Havilah (India), by Shur, which is
close to Egypt, all the way to Asshur." (Genesis 25:17-18.) It is an
interesting fact that the names of Isaac and Ishmael are derive from
Sanskrit: (Hebrew) Ishaak = (Sanskrit) Ishakhu = "Friend
of Shiva." (Hebrew) Ishmael = (Sanskrit) Ish-Mahal =
"Great Shiva."
A third mini-version of the Abraham story turns him into another
"Noah." We know that a flood drove Abraham out of India. "...Thus saith
the Lord God of Israel, your fathers dwelt on the other side of the flood
in old time, Even Terah, the father of Abraham, and the father of Nachor;
and they served other gods. And I took your father Abraham from the other
side of the flood, and led him throughout all the land of Canaan."
(Joshua 24:2-3.)
Genesis 25 mentions some descendants of his concubine Ketura (Note: The
Moslems claim that Ketura is another name of Hagar.): Jokshan; Sheba;
Dedan; Epher. Some descendants of Noah were Joktan, Sheba, Dedan, and
Ophir. These varying versions have caused me to suspect that the writers
of the bible were trying to unite several different branches of Judaism.
About 1900 BC, the cult of Brahm was carried to the Middle and Near
East by several different Indian groups after a severe rainfall and
earthquake tore Northern India apart, even changing the courses of the
Indus and Saraisvati rivers. The classical geographer Strabo tells us just
how nearly complete the abandonment of Northwestern India was.
"Aristobolus says that when he was sent upon a certain mission in
India, he saw a country of more than a thousand cities, together with
villages, that had been deserted because the Indus had abandoned its
proper bed." (Strabo's Geography, XV.I.19.)
"The drying up of the Sarasvati around 1900 BCE, which led to a
major relocation of the population centered around in the Sindhu and the
Sarasvati valleys, could have been the event that caused a migration
westward from India. It is soon after this time that the Indic element
begins to appear all over West Asia, Egypt, and Greece." (Indic
Ideas in the Graeco-Roman World, by Subhash Kak, taken from IndiaStar
online literary magazine; p.14)
Indian historian Kuttikhat Purushothama Chon believes that Abraham was
driven out of India. He states that the Aryans, unable to defeat the
Asuras (The mercantile caste that once ruled in the Indus Valley or
Harappans) spent so many years fighting covertly against the Asuras, such
as destroying their huge system of irrigation lakes, causing destructive
flooding, that Abraham and his kindred just gave up and marched to West
Asia. (See Remedy the Frauds in Hinduism.) Therefore, besides being driven
out of Northern India by floods, the Aryans also forced Indian merchants,
artisans, and educated classes to flee to West Asia.
Edward Pococke writes in India in Greece,
"...in no similar instance have events occurred fraught with
consequences of such magnitude, as those flowing from the great
religious war which, for a long series of years, raged throughout
the length and breadth of India. That contest ended by the expulsion
of vast bodies of men; many of them skilled in the arts of early
civilization, and still greater numbers, warriors by profession.
Driven beyond the Himalayan mountains in the north, and to Ceylon,
their last stronghold in the south, swept across the Valley of the
Indus on the west, this persecuted people carried with them the
germs of the European arts and sciences. The mighty human tide that
passed the barrier of the Punjab, rolled on towards its destined
channel in Europe and in Asia, to fulfill its beneficent office in
the moral fertilization of the world.the distance of the migratory
movement was so vast, the disguise of names so complete, and Grecian
information so calculated to mislead, that nothing short of a total
disregard of theoretic principles, and the resolution of independent
research, gave the slightest chance of a successful elucidation."
(p. 28.)
|
why doesn't History mention them?
The exodus of refugees out of ancient India did not occur all at once
but over a period of one or more thousand years. If all these refugee
ruling peoples were exclusively of Indian heritage, why doesn't History
mention them? Indeed they are mentioned as Kassites, Hittites, Syrians,
Assyrians, Hurrians, Arameans, Hyksos, Mittanians, Amalekites, Aethiops
(Atha-Yop), Phoenicians, Chaldeans, and many others. But we have been
wrongly taught to regard them as ethnicities indigenous to Western Asia.
Our history books also call them "Indo-Europeans," causing us to
wonder where they were really from. "The people of India came to
realize their social identity in terms of Varna and Jati (societal
functions or caste); not in terms of races and tribes." (Foundations
of Indian Culture; p. 8.)
Here's an example of how the ancient Indians identified people: The
leaders were called Khassis (Kassites), Kushi (Kushites), Cossacks
(Russian military caste) Caesars (Roman ruling caste), Hattiya (Hittites),
Cuthites (a dialectical form of Hittite), Hurrite (another dialectical
form of Hittite), Cathay (Chinese leaders), Kasheetl/Kashikeh among the
Aztecs, Kashikhel/Kisheh by the Mayans, and Keshuah/Kush by the Incas. The
Assyrians (in English), Asirios (in Spanish), Asuras or Ashuras (India),
Ashuriya, Asuriya (Sumer and Babylonia), Asir (Arabia), Ahura (Persia),
Suré in Central Mexico, etc., were people who worshipped Surya (the Sun).
Naturally, in areas where this religion prevailed, they were known as
"Assyrians," no matter what the real names of their respective kingdoms
were.
Another problem that western scholars have in identifying the
Indo-Europeans as Indians is that India was not then and never was
a nation. Furthermore, it is not "India." It is Bharata, and even
Bharata is not a nation. Bharata is a collection of nations, just as
Europe is a collection of nations, presently held together by the real or
perceived threat of Moslem expansionism. Indian scholars have told me that
when and if this expansionism ever disappears, the "Bharata Union" will
again splinter into many smaller nations.
"The Arabian historians contend that Brahma and Abraham, their
ancestor, are the same person. The Persians generally called Abraham
Ibrahim Zeradust. Cyrus considered the religion of the Jews the same as
his own. The Hindoos must have come from Abraham, or the Israelites from
Brahma..." (Anacalypsis; Vol. I, p. 396.)
Ram and Abraham were possibly the same person or clan. For example, the
syllable "Ab" or "Ap" means "father" in Kashmiri. The prototypical Jews
could have called Ram "Ab-Ram" or "Father Ram." It's also conceivable that
the word "Brahm" evolved from "Ab-Ram" and not vice-versa. The Kashmiri
word for "Divine Mercy," Raham, likewise derives from Ram. Ab-Raham =
"Father of Divine Mercy." Rakham = "Divine Mercy" in Hebrew; Ram is also
the Hebrew term for "highly placed leader or governor." Indian historian
A. D. Pusalker, whose essay "Traditional History From the Earliest
Times" appeared in The Vedic Age, said that Ram was alive in
1950 BC, which is about the time that Abraham, the Indo-Hebrews, and the
Aryans made the greatest India-to-the-Middle East migration since the
Great Flood.
"One
of the shrines in the Kaaba was also dedicated to the Hindu
Creator
God, Brahma, which is why the illiterate prophet of Islam
claimed it
was dedicated to Abraham. The word "Abraham" is none other
than a
malpronunciation of the word Brahma. This can be clearly
proven if
one investigates the root meanings of both words. Abraham is
said to
be one of the oldest Semitic prophets. His name is supposed
to be
derived from the two Semitic words 'Ab' meaning 'Father' and
'Raam/Raham' meaning 'of the exalted.' In the book of Genesis,
Abraham simply means 'Multitude.' The word Abraham is
derived from
the Sanskrit word Brahma. The root of Brahma is 'Brah' which
means -
'to grow or multiply in number.' In addition Lord Brahma,
the
Creator God of Hinduism is said to be the Father of all Men
and
Exalted of all the Gods, for it is from him that all beings
were
generated. Thus again we come to the meaning 'Exalted
Father.' This
is a clear pointer that Abraham is none other than the
heavenly
father Brahma."
(Vedic Past of Pre-Islamic Arabia; Part VI; p.2.)
|
Several word-meanings can be extracted from "Abram," each of which
points directly to his exalted position. Ab = "Father;" Hir or H'r =
"Head; Top; Exalted;" Am = "People." Therefore, Abhiram or Abh'ram can
mean "Father of the Exalted." Here's still another: Ab - î - Ram = "Father
of the Merciful." Ab, also meaning "Snake," could indicate that Ab-Ram
(Exalted Snake) was a Naga king. All the meanings that can be extracted
from the compound word "Abraham" reveal the divine destiny of his
followers. Hiram of Tyre, Solomon's close friend, was "Exalted People" or
Ahi-Ram (Exalted Snake).
In ancient India, the Aryan cult was called "Brahm-Aryan." The Aryans
worshiped multiple gods. Abraham turned away from polytheism. By so doing,
he could have become "A-Brahm" (No longer a Brahman.) The Aryans called
the Asuras "Ah-Brahm." Therefore, we can logically assume that the fathers
of the Indus civilization were probably prototypical Jews.
Jerusalem was a Hittite (Indian hereditary leadership caste) city at
the time of Abraham's death. In Genesis 23:4, Abraham asked the Jerusalem
Hittites to sell him a burial plot. The Hittites answered, "...thou art
a prince among us: in the choice of our sepulchres bury thy dead; none of
us shall withhold from thee." (p. 6). If Abraham was revered as a
prince by the Hittites, he, too, was a highly regarded member of India's
hereditary ruling and warrior caste. The bible never did say that Abraham
wasn't a Hittite. It just said, "I am a stranger and a sojourner with
you." (Genesis 23:4.) As the Hittites said, they recognized Abraham as
being even above them. Just as the Hittites were not a unique ethnicity,
neither were the Amorites or Amarru. Marruta was the Indian caste name of
commoners. The word "Amorite" (Marut) was the first caste name of the
Indian Vaishyas: craftsmen, farmers, cattlemen, traders, etc.
G. D. Pande writes in Ancient Geography of Ayodhya, "Maruts
represented the Visah. The Maruts are described as forming troops or
masses. Rudra, the father of the Maruts, is the lord of cattle." (p.
177.) Malita J. Shendge states: "...the Maruts are the people."
(The Civilized Demons; p. 314.) We should not be surprised to find the
Khatti (Hittites) and Maruts (Amorites) functioning as the fathers
(protectors) and mothers (helpmates or assistants) of Jerusalem.
In India, the Hittites were also known as Cedis or Chedis (pronounced
Hatti or Khetti). Indian historians classify them as one of the oldest
castes of the Yadavas. "The Cedis formed one of the most ancient tribes
among the Ksatriyas (the aristocratic class made up of Hittites and
Kassites) in early Vedic times. As early as the period of the Rgveda the
Cedi kings had acquired great reknown... they are one of the leading
powers in northern India in the great epic." (Yadavas Through the
Ages, p. 90.) Ram or Rama also belonged to the Yadava clan. If our
Abraham, Brahm, and Ram are the one and the same person, Abraham went to
Jerusalem to be with his own people!
Ram's congregations segregated themselves in their own communities,
called Ayodhya, which in Sanskrit means "The Unconquerable." The Sanskrit
word for "fighter" is Yuddha or Yudh. Abraham and his group belonged to
the Ayodhya (Yehudiya, Judea) congregation who remained aloof from
non-believers and Amalekites (Aryans?).
If what I have said thus far isn't convincing enough, maybe the word
"Melchizedek" will be. Melchizedek was a king of Jerusalem who possessed
secret mystical and magical powers. He was also Abraham's teacher.
Melik-Sadaksina was a great Indian prince, magician, and spiritual
giant - the son of a Kassite king. In Kashmiri and Sanskrit, Sadak = "a
person with magical, supernatural powers." A certain Zadok (Sadak?) was
also a supernaturally-endowed priest who annointed Solomon. Why does the
Kassite (of royal caste) Melik-Sadaksina, a mythical Indian personage,
suddenly appear in Jerusalem as the friend and mentor of Abraham?
According to Akshoy Kumar Mazumdar in The Hindu History, Brahm was
the spiritual leader of the Aryans. As an Aryan (Not of Yah), he naturally
believed in idols. The bible says that he even manufactured them. Upon
seeing how increasing idol worship and religious guesswork were
contributing to the further downfall of his people, Brahm backed away from
Aryanism and reembraced the ancient Indian (Yah) philosophy (Cult of the
MaterialUniverse) even though it, too, was foundering in manmade evils. He
decided that mankind could save himself only by dealing with what was
real; not the imagined.
Shocked at the barbarism and blind selfishness of the people, the wise
men and educated people among the proto-Hebrews isolated themselves from
the masses. Dr. Mazumdar wrote, "The moral fall was rapid. The seers
and sages lived apart from the masses. They seldom married and were mostly
given to religious contemplation. The masses, without proper light and
leader, soon became vicious in the extreme. Rape, adultery, theft, etc.,
became quite common. Human nature ran wild. Brahma (Abraham) decided to
reform and regenerate the people. He made the chief sages and seers to
marry and mix with the people. Most refused to marry, but 30 agreed."
Brahm married his half sister Saraisvati. These sages became known as
prajapatis (progenitors).
"Northern Afghanistan was called Uttara Kuru and was a great center of
learning. An Indian woman went there to study and received the title of
Vak, i.e. Saraisvati (Lady Sarah). It is believed that Brahm, her teacher
(and half brother), was so impressed by her beauty, education, and
powerful intellect, that he married her." (The Hindu History; p. 48,
in passim.)
From the holy community in Southern Afghanistan, similar communities
spread all over the world: the whole of India, Nepal, Thailand, China,
Egypt, Syria, Italy, the Philippines, Turkey, Persia, Greece, Laos, Iraq,
- even the Americas! The linguistic evidence of Brahm's presence in
various parts of the world is more than evident: Persian: Braghman (Holy);
Latin: Bragmani (Holy); Russian: Rachmany (Holy); Ukranian Rachmanya
(Priest; Holy); Hebrew: Ram (Supreme Leader); Norwegian From (Godly). A
sacred word among the Hindus was and is the mystic syllable OM. It is
associated eternally with the earth, sky, and heaven, the Triple Universe.
It is also a name of Brahm. The Aztecs also worshiped and chanted the
syllable OM as the dual principal of all creation: OMeticuhlti (Male
Principle) and OMelcihuatl (Female Principle). The Mayan priestly caste
was called Balam (pronounced B'lahm). Had an "R" sound existed in Mayan,
it would have been Brahm. The Peruvian Incas worshiped the sun as Inti
Raymi (Hindu Ram).
Names that undeniably derive from Rama literally pepper Native-American
languages, especially the languages of those tribes extending from our
American Southwest, to Mexico, and all the way to South America, beyond
Peru. The Tarahumara Indians of Chihuahua are an ideal example. Their real
name is Ra-Ram-Uri. As in Sumeria and Northern India, the Ra-Ram-Uri "Uri"
= "People." Because the Spanish "R" is trilled, this "Uri" could also be
Udi or Yuddhi, the Sanskrit name for "Warrior; Conqueror." Many Mexican
tribes mention that a foreign race of Yuri once invaded their part of the
world. The Ra-Ram-Uri sun god is Ono-Rúame. In Kashmiri, Ana = "Favorite
Son;" The Ra-Ram-Uri moon goddess, the consort of Ono-Rúame, is Eve-Ruame.
Kashmiri Hava = "Eve, or The Female Principle."
A Ra-Ram-Uri governor is called Si-Riame. In Sanskrit/Kashmiri,
Su-Rama
= "Great Rama." According to ancient Mexican legends, the Yoris belonged
to a tribe called Surem (Su-Ram?) Before the conquest, Central Mexico and
the American Southwest, as far as Eastern Colorado, were known as Suré.
Suré = "Sun" in Kashmiri. The Tarahumara cure doctor or spiritual guide is
an Owi-Ruame. In Sanskrit, Oph = "Hope." Their devil is called
Repa-Bet-Eame. Kashmiri: Riphas (Appearance) + Buth (Malignant Spirit) +
Yama (Angel of Death). Many other astonishing Kashmiri/Sanskrit
correspondences appear in the Ra-Ram-Uri language. Their relation to
ancient Phoenicia, Sumeria, and Northern India is beyond question.
Most people think of the Phoenicians as a tribe of
sailor-traders that inhabited what is now Lebanon. However, the Pancika or
Pani as the Hindus called them, or Puni, by the Romans (a name also
derived from Rama), were, like gypsies, scattered all over the globe.
The Spaniards called the land of the Ra-Ram-Uri Chiahuahua, pronounced
as Shivava by the natives themselves. In Sanskrit, Shivava = "Shiva's
Temple." According to Hindu religious scholars, Ram and God Shiva were
once the same deity. Shiva and Yah's (the same one we read about in the
Bible) name are also prominent in Native-American religious practices and
can be found inscribed as petroglyphs all over the American Southwest.
(Refer to my book India Once Ruled the Americas!)
Ayodhya was also another name for Dar-es-Salam in African Tanzania and
Jerusalem (Judea). It is true that the Jerusalemites were known as
Yehudiya or Judeans (Warriors of Yah), a fact making the Jews' Indian
origins incontrovertible.
There was no part of the ancient world, including China, that wasn't
influenced by Ram's religious views. For example, Christians and Jews have
been brainwashed to believe that Mohammed copied his teachings from Jewish
sources. The truth is that in Mohammed's time, Ram or Abraham's theology
was the foundation stone of all religious sects. All Mohammed did was to
purge them of idol worship.
"...the Temple of Mecca was founded by a colony of Brahmins from India.it was a sacred place before the time of Mohamed, and.they were permitted to make pilgrimages to it for several centuries after his time. Its great celebrity as a sacred place long before the time of the prophet cannot be doubted." (Anacalypsis, Vol. I, p. 421.)"...the city of Mecca is said by the Brahmins, on the authority of their old books, to have been built by a colony from India; and its inhabitants from the earliest era have had a tradition that it was built by Ishmael, the son of Agar. This town, in the Indus language, would be called Ishmaelistan." (Ibid, p. 424.)
Before Mohammed's time, The Hinduism of the Arab
peoples was called Tsaba. Tsaba or Saba is a Sanskrit word, meaning
"Assembly of the Gods ". Tsaba was also called Isha-ayalam (Shiva's
Temple). The term Moslem or Moshe-ayalam (Shiva's Temple) is just another
name of Sabaism. The word has now shrunk to Islam. Mohammed himself, being
a member of the Quaryaish family, was at first a Tsabaist. The Tsabaists
did not regard Abraham as an actual god, but as an avatar or divinely
ordained teacher called Avather Brahmo (Judge of the Underworld).
At the time of Jesus, the respective languages, religious symbolism,
and traditions of the Arabs and Jews were nearly identical. If we could
take a time machine to the past, most of us would not see any real
differences between the Arabs and Jews. History tells us that the Arabs of
Christ's time worshiped idols. So did the lower class and rural Jews. For
this reason, the Middle Eastern squabble between the Jews and the Moslems
and the hate between the Moslems and Hindus in India are ridiculous. The
Moslems are fighting the Jews and Hindus, or vice-versa, over nothing. All
three groups sprang from the same source.
The Kashmiri-Sanskrit equivalent of Hebron (Khev'run in Hebrew) screams
out the Indian origins of Jerusalem's earliest inhabitants: Khab'ru
(grave; tomb). (See Grierson's Dictionary.; p. 382.) Even in Hebrew, Kever
= "Tomb."
Indian linguist and orientalist Maliti J. Shendge's The
Languages of Harappans welds together, once and for all, West
Asia and the Indus Valley civilization. Not only does she prove that
Harappa was Akkadian and Sumerian, she also proves that the first
"Abraham" was none other than Adam before Eve was created from one
of his ribs.
"...it may be said that the region from Tigris-Euphrates to the
Indus and its east was inhabited by the Akkadian speaking Semites
who later called themselves as Asshuraiu. Their Indian name as known
from Rgveda is 'Asura' which is not far removed. That this region
should be inhabited by different clans of the same ethos is not very
surprising. It would however be wrong to think that it was a
racially homogenous group. As our linguistic evidence shows it was a
mixed population of the Akkadians and Sumerians. The other ethnic
groups also may have been present, whose traces may be looked for in
future work. This mixed composition of the population is not
inconsistent with the present state of knowledge, as the presence of
these ethnic elements in the Indus valley only confirms and extends
an identical demographic pattern, which was in existence probably
from the earliest times of prehistory and civilization.
"If these Akkadians were the same as the West Asian clan, there
should have been an equal preponderance of this primaeval couple in
the Vedic mythology. However, beyond one cryptic reference, there is
no reference to them. This was baffling. It seemed unlikely that
this clan was without the primaeval parents, though their god was
Asura. The predominance of Brahman in RV as the primaeval father is
there which is also inadequate as he is male principle alone. A
close look at Brahman revealed its ancestry to be made of two words
Abu + Rahmu which is the primaeval pair in the Semitic mythology.
The Akkadian counterpart of Rahmu is Lahmu which later became
goddess Laksmi, born in the sea and courted by both gods and demons.
Lahmu is a dragon in Akkadian but in Ugaratic Rahmu is the lass of
Abu. Brahma (abu + rahmu = abrahma = brahma) all the changes
postulated here being covered in the above correspondences, or lass
of Abu, the supreme Semitic godhood, has undergone many
transformations and has many counterparts in the Indian pantheon,
amongst whom is Laksmi one of the important ones being worshipped as
the goddess of all material creation. Thus the Asura clan of the
Indus valley worshipped Abu-Rahmu as the primaeval couple."
(pp.269 - 270.)
|
Kabileler, Kast Sınıfları ve Alt Kast SınıflarıMs. Shendge's research really strengthens my conviction that the remains of Abraham and Sarai in Hebron may really be those of the real Brahm and Saraisvati. Our Abraham was evidently a priest, perhaps even the founder, of the Abu-Rahmu (Adam and Eve) cultus, who brought his monotheistic religion to West Asia. Though he and Sarai were deified in various forms back in their native India, they remained as humans in Judaism.
Abri- Ibri (1 Tarihler 24-27)
Amal - Amal (1 Tarihler 7:35).
Asaul - Asahel (2 Tarihler 17:18)
Asheriya - Asher (Tekvim 30:13)
Azri - Azriel (! Tarihler 5:24)
Bal. - Baal (1 Tarihler 5:5)
Bala; Balah - Bala (Yeşu 19:3)
Bakru - Bokheru (1 Tarihler 7:6)
Baktu - Baca (1 Tarihler 8:38)
Banniya - Baana (1 Tarihler 11:30)
Bellu - Bela (Tekvim 14:9)
Bera; Baru - Beerah (1 (Tarihler 5:6)
Basaya - Basseiah (1 Tarihler 6:40)
Beroth - Beeroth (2 Sam. 4:2)
Bilgai - Bilgah (Neh. 12:5)
Buhana - Bohan (Yeşu 15:6)
Buir - Beor (Ps. 23:4)
Butt - Bath (1 Krallar 7:26)
Caleb; Kleb - Caleb (1 Tarihler 2:18)
Dar; Dhar; Darku - Dor (1 Krallar 4:11)
Dara - Dara (1 Tarihler 2:6)
Dum - Dumah (1 Tarihler 1:30)
Gabba - Geba (Yeşu 18:24)
Gaddar - Gedor (1 Tarihler 4:4)
Gadha - Gad (1 Tarihler 2:2)
Gaddi - Gaddi (Sayılar 13:11)v Gani; Gani - Guni (1 Tarihler 1:40)
Gareb - Gareb (1 Tarihler 7:13)
Gomer - Gomer (Tekvim 10:2)
Hahput - Hatipha (Neh. 7:56)v Iqqash - Ikkesh (1 Tarihler 11:28)
Ishai - Ishui (1 Sam. 14:49)
Israel - Israel (Tekvim 32:28)
Kahan Masu - Kahana; Kan, Kanah (Yeşu 19:28)
Kalkul - Calcol (1 Tarihler 2:6)
Kanaz - Kenaz (Hakimler 3:9)
Kar - Careah (2 Krallar 25:23)
Karrah - Korah (Sayılar 26:9)
Kaul - Caul (İşaya 3:18)
Kadu; Kaddua; Khadu - Cauda (Resullerin İşleri 27:16)
Kotru - Keturah (Tekvim 25:4)
Laddu - Lud (1 Tarihler 1:17)
Lavi; Laveh - Levi (1Tarihler 2:1)
Magar - Magor (Jeremya 22:3)
Mahlu - Mahali (Çıkış 6:19)
Maikri - Machir (Yeşu 17:1)
Malla; Maula - Maaleh (Yeşu 15:3)
Mallak - Mallouck (1 Tarihler 6:44)
Matri - Matri (1 Samuel 10:21)
Meresh - Meres (Ester 1:14)
Mir - Mearah (Yeşu 13:4)
Mahsa; Mahsi - Massah (Çıkış 17:7)
Moza - Moza (1 Tarihler 7:36)
Musa - Moses
Nehru - Nahor (1 Tarihler 1:26)
Opal; Upal - Ophel (2 Tarihler 28:3)
Pareh - Paruah (1 Krallar 4:17)
Phalu; Pau - Phallu; Puah; Pua (Sayılar 26:23)
Poot; Put - Phut; Put (2 Tarihler 1:8)
Raina - Rinnah (1 Tarihler 4:20)
Raphu - Raphu (1 Krallar 11:23)
Reshu; Resh; Reshi - Rhesa (Lukaya 3:27)
Reu; Reu-wal - Reu (Tekvim 12:18)
Reual - Reuel (Sayılar 2:14)
Sachu - Sechu (1 Samuel 19:22)
Sam - Shem (Tekvim 5:32)
Sapru; Sapra - Saphir (Mika 1:11)
Seh - Siah (Nehemya 7:47)
Shahmiri - Shamir (1 Tarihler 24:24)
Shaul - Shaul (1 Tarihler 4:24)
Shavi - Shaveh (Tekvim 14:17)
Shora - Sherah (1 Tarihler 7:2)
Shuah - Shuah (1 Tarihler 4:11)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder