Şeytan Ayetleri, (ing. The Satanic Verses), Hint asıllı yazar Salman Rüşdi'nin romanı. İlk baskısı 26 Eylül 1988'de İngiltere'de yapılmıştır. Birçok islam ülkesinde yasaklanan kitabın yazarı hakkında İran'da Humeyni tarafından ölüm fetvası verilmiştir.
Rüşdi'nin kitabı yukarıda geçtiği üzere bir romandır. İslam Tarihçilerinin pekçoğu tarafından bu anlatılanların uydurma ve hayal mahsülü(!) olduğu ifade edilir.
1995 yılındaki vefatından 1 yıl kadar önce ünlü yazar Aziz Nesin, kitabı Türkçe'ye çevirmek istemiş ancak toplumda oluşan büyük tepki yüzünden vazgeçmiştir. Kitap halen Türkçe'ye çevrilmemiştir.
--
Şeytan Ayetleri, İslam peygamberi Muhammed tarafından önce vahiy olarak açıklanıp, sonradan şeytan tarafından söyletildiği gerekçesiyle geri çekildiği iddia edilen birkaç Kur'an ayetidir. Kur'an'da, Hacc suresi'nde, şeytan'ların, Tanrı'nın gönderdiği her peygambere musallat oldukları, onları yanılttıkları ve fakat Tanrı'nın bu peygamberleri yanılgıdan ve şeytanın vesvesesinden koruduğu ve böylece tebliğ işinin kusursuz bir şekilde yapılmasını sağladığı yazılıdır. Ayet söyle:
"(Ey Muhammed!) Biz, senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o, bir temennide bulunduğunda, şeytan onun dileğine ille de (beşeri arzular) katmaya kalkışmasın. Ne var ki Allah, şeytanın katacağı şeyi iptal eder. Sonra Allah, kendi ayet'lerini (lafiz ve anlam bakımından) sağlam olarak yerleştirir..." (K. 22 Hacc 52)
Anlaşılan o ki şeytan, bir yolunu bulup peygamberleri yanıltmakta ve böylece onları "peygamberlik" görevini "gereğince" yerine getirmekten alıkoymakta, ve fakat Tanrı şeytanın oyununu bozmaktadır.
Bunu izleyen ayet'de de şeytan'ın böyle yapmasına izin verenin Tanrı olduğu ve çünkü "kalblerinde hastalık olanların" Tanrı tarafından bu şekilde denendiği eklenmiştir.
İslam kaynaklarının bildirmesine göre yukardaki ilk ayet, Muhammed'in şeytan tarafından kandırılmasıyle ilgili olarak inmiştir. Güya şeytan, Muhammed'i, "müşrikler'ce" (putataparlar'ca) kutsal bilinen ve adları Lat, Uzza ve Menat olan üç putu övücü sözler söylemeye kandırmıs ve bu sözleri onun diline ayet olarak sokmuştur. Şeytan'ın bu oyunu sonucunda Muhammed: "Lat'ı, Uzza'yı ve... üçüncü (put) olan Menat'ı gördünüz mü? Iste bunlar, yüce turnalardır... Şefaatleri de elbette ki umulur" diye konuşmuş ve bu sözleri Kur'an'a Tanrı'dan gelmiş vahy'ler olarak koymuştur. Fakat Tanrı, Muhammed'i bu yanılgıdan kurtarmış ve onun şeytan sözleri olarak Kur'an'a koyduğu bu "Şeytan ayet'leri" ni Kur'an'dan çıkarmıştır.
Her ne kadar bazı yorumcular "şeytan ayet'leri diye bir şey yoktur" derlerse de gerek Kur'an ve Hadis hükümlerinden, ve gerek Taberi gibi en sağlam kaynaklardan öğrenmekteyiz ki şeytan ayet'leri olayı diye bir sey vardır ve hikayesi şöyledir:
Mekke döneminde Muhammed, Kureyşlileri kendisine kazanmak için uğraşırken bazen yumuşak davranır fakat çoğu zaman onların putlarına küfürler ederdi. Amcası olan ve kendisini Mekkelilere karşı daima koruyan Ebu Talib, Mekke'nin tanınmış kişilerinden olduğu için sırtını ona dayamıştı. Bu yüzden Mekke'liler Muhammed'e karşı pek birşey yapamazlardı. Yapmak şöyle dursun ve fakat onun rahatsız edici davranışlarından yılmışlardı. Bu nedenle bir gün toplanıp yanına giderler ve hiç değilse bir yıllık uzlaşma teklifinde bulunurlar; söyle derler:
"Ey Muhammed! Sen bizim ilahlarımıza küfretmekten vazgeç... bir yıl boyunca bizim ilahlarımız olan Lat ile Uzza'ya ve Menat'a ve bir yil boyunca da biz senin ilahına (El-İlah: Allah) ibadet edelim. Senin bizi kabule çağırdığın din, bizim dinimizden hayırlı olursa, biz o din'den hissemizi alırız; eğer bizim dinimiz seninkinden hayırlı olursa, sen bizim dinimizden hisseni alırsın" (Bkz. Taberi, age 1966, Cilt II, sh. 150-160; Muhammed Ibn Ishak, age, 1980 sh. 165 ve d.).
Nasıl olsa onları daha sonra kendi yoluma sokabileceğini düşünerek Muhammed taviz yolunu seçer ve teklifi kabul edip Mekke'lilerin putlarını övücü şu sözleri söyler:
"Gördünüz mü Lat'i, Uzza'yi ve üçüncüleri olan ötekini, Menat'ı? Işte bunlar, yüce turnalardır... Şefaatleri de elbette ki umulur"
Bu sözler Kur'an'ın, Necm Suresi'nin 19. ve 20. ayetlerinin ilk şeklidir. Bu sözler üzerine Kureyşliler: "Muhammed bizim ilahlarımızı överek güzel bir surette andı" diyerek hoşnut olurlar. Ancak ne var ki Muhammed'in bu tutumu müslümanlar arasında tepki yaratır. Hele haber, Habeşistan'a göç etmiş bulunan müslümanlara ulaştıkça, onlar tarafindan pek olumsuz şekilde karşılanır. Bunu farkeden Muhammed büyük bir hata işlediğini ve bu hata yüzünden taraftarlarından bir çoğunu kaybedebileceğini anlamakta gecikmez ve hatasını düzeltmenin yolunu arar. Cebrail'in gelip kendisine: "Ey Muhammed sen ne yaptın? Halka, benim sana getirmediğim sözleri söyledin" dediğini ilan eder. Tanrı'dan geldi diyerek Kur'an'a şunu ekler: "Ey Muhammed, senden önce gönderdiğimiz hiçbir elçi ve peygamber yoktur ki, bir şeyi arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna vesvese karıstırmamış olsun. Allah şeytan'ın karıstırdığını giderir, sonra Allah kendi ayetlerini tahkim eder" (K. 22 Hacc 52).
Bunu yaptıktan sonra Kur'an'a şeytan ayet'leri olarak girdiğini söylediği sözlerin son kısmını, yani "Işte bunlar, yüce turnalardır... Şefaatleri de elbette ki umulur" şeklindeki tümceyi Kur'an'dan çıkarır.
Fakat kendisini biraz daha temize çıkarmak için, kendisinin sadece şeytan tarafından değil fakat aynı zamanda Kureyş halkı tarafındanda kandırıldığını anlatmak ister ve Tanrı'nın şöyle dediğini ayet olarak Kur'an'a geçirir:
"(Ey Muhammed!) Seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırıp başka bir şeyi bize karşı uydurman için uğraşırlar. O zaman seni dost edinirler. Eğer seni pekiştirmiş olmasaydık, andolsun ki, onlara eğilim gösteriyordun, az kalsın. O zaman sana, yaşamı da, ölümü de kat kat azab biçiminde tattırırdık. sonra da bize karşi bir yardımcı bulamazdın". (K. 17 Isra 73-75) 68.'
Ateist ya da deistler bu olay nedeniyle (Şeytan Ayetleri Kur'ana konulduğu için) Kur'anın ilahi bir kitap değil de, insani bir yapıt olduğunu öne sürerler. (Bununla birlikte her dinsizin bu konuya bakış açısı da değişiklik göstermektedir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder