23 Haziran 2015 Salı
Mundan astroloji ve horoskop adıyla da bildiğimiz natal astroloji.
.
Astroloji temelde ikiye ayrılır: Mundan astroloji ve horoskop adıyla da bildiğimiz natal astroloji. Mundan astroloji, astrolojinin çıkış noktasıdır ve gökyüzünü gözlemleme yoluyla ülkelerin / halkların kaderleri hakkında kehanette bulunma işidir. Babillilerin Enuma Anu Enlil adlı tabletleri gökyüzüne bakarak kehanette bulunma geleneğinin ilk yazılı örneklerini oluşturur ve bu tabletler gökcisimleri ile dönemin siyasal / ekonomik / demografik olaylarıyla ilişki kurar.
İlgili dönemde gelişmiş uygarlıklarda geçerli siyasal sistemlerden başılıcası krallıklardı. Dolayısıyla bu gökyüzü falları konusu gereği krallar içindi ve onları ilgilendirmekteydi. Ancak bu fallara olan inancın artması ile bir süre sonra sadece kral hakkında değil, kralın akrabaları hakkında da kehanette bulunmalar başgösterdi. Zamanla aristokratların da astrologlara fal baktırmaya başlaması ile mundan astroloji genele yayıldı; bir zaman sonra ortaya bugün horoskop olarak bildiğimiz, doğum haritasına bakarak kehanette bulunma modası ortaya çıktı; ama biraz daha basit düzeyde; çünkü o tarihlerde sadece çıplak gözle görülen beş gezegenin varlığından haberdar idiler. Bu beş gezegenin, ayın ve güneşin hangi takım yıldızından doğdukları / battıkları / bulundukları kehanetin yönünü belirlemekteydi ve zenginler arasında giderek popülerleşen fal bakma biçimi, kişinin doğduğu gündeki yıldız haritasına bakarak onun karakterini okumak şeklindeydi. Horoskop olarak anılan “doğum kartları”, doğum gibi önemli olayların gerçekleştiği herhangi bir gün ve saatte gökcisimlerinin konum ve açılarını gösteren araçlardır. İlk rastlanan tablet üzerine çivi yazısı ile işlenmiş horoskoplar, M.Ö. 410 yılında Babilliler tarafından oluşturulanlardır(1). Daha sonra Mısır’a ve oradan da Antik Yunan’a sıçramış, herkesçe paylaşılan bir inanç haline gelmiştir. MS 2. yüzyıldan bir örnek vermek gerekirse, Batlamyus’un Tetrabiblos adlı kitabında Satürn, avcı takımyıldızındayken doğanlar için şöyle söylüyordu:
“Satürn, Avcı (Orion) takımyıldızında iken doğan çocuklar esmer, gürbüz, siyah ve kıvırcık saçlı, kıllı göğüslü, orta büyüklükte gözlere sahip, orta boylu, soğuk ve rutubetten fazlasıyla etkilenip sinirli olurlar.”
Kısacası bir süre sonra ulusların yakın gelecekteki kaderini tayin eden mundan astroloji ile natal astrolojinin (yani horoskopun) birleşmesinden günlük, haftalık, aylık, yıllık kehanetler ortaya çıktı. Özellikle 18 ve 19. yüzyılda İngiltere’de bu kehanetler ile fal bakmak oldukça popüler hale gelmişti. Hala astrologlar aracılığıyla yürütülen bu eylemin gazeteler aracılığıyla yaygınlaşması ise 1930’ları buluyor. Bugün hemen hemen tüm gazetelerde ve dergilerde birer tane astrologa rastlamak mümkün. Bu astrologlar genelde günlük, o da olmadı aylık, hiç olmadı yıllık fallar yazıyorlar, kitaplar yayınlıyorlar, televizyonlarda boy gösteriyorlar. Her yılın sonunda da mutlaka davet edildikleri mecralarda hem mundan astrolojisi hem de horoskop bağlamında yeni gelecek olan yılın değerlendirmesini yapıyorlar.
Astroloji ve astrologların ciddi olarak ele alındığı, kehanetlerinin test edildiği bazı bilimsel çalışmalar yapıldı. 1985 yılında yapılan Carlson deneyi meşhurdur. Carlson bu deney için Avrupa’nın ve ABD’nin en çok saygı duyulan 30 astroloğunu davet etti ve astrologlar da davete icabet ettiler. Deneyin işleyişi şöyleydi: Toplamda 116 bireye ait horoskop, yani doğum anlarındaki gökyüzü haritaları mevcuttu. Astrologlara her seferinde bir birey ve birisi gerçekten o bireye ait olan, diğer ikisi ise rasgele olan 3 adet horoskop veriliyordu. Astrologlar kişiye -burçları hariç- istedikleri soruyu sorabiliyor, kişiyi görebiliyor, kısaca kişiyle sözlü, görsel etkileşime girebiliyorlardı. Astrologlardan istenen hangi horoskopun o kişiye ait olduğunu tahmin edebilmeleriydi. Bilin bakalım ne oldu? Tahmin edemediler. Astrologların başarma oranı 1/3’tü… Yani herhangi birimizin gidip rasgele bir kart seçmesi halinde elde edeceği başarı oranı kadar
1990 yılında ise başka bir çalışma yapıldı ve altı uzman astrologdan ellerine verilmiş 23 doğum yıldız haritasıyla, rahatlıkla konuşup sohbet edebildikleri, burçları hariç istedikleri soruyu sorabildikleri 23 kişiyle eşlemelerini istediler. Sonuç yine aynı oldu ve bunu başarma kabiliyetlerinin herhangi bir insandan daha fazla olmadığını ortaya koyan McGrew ve McFall, başarılı bir çalışmaya imza atmış oldular
2011 yılında Güney Afrika’daki işçi bulma kurumuna kayıtlı 65.268 kişinin burçları ile onlara kurum tarafından uygulanmış olan karakter testlerinin sonuçlarını karşılaştırarak, burçlar ile karakterler arasında hiçbir bağlantı olmadığını ortaya koyan Renier Steyn de yüzyüze etkileşim olmadan ve araya astrologları katmadan, yeni bir anket doldurmak suretiyle ortaya çıkabilecek her tür seçilim hatasını da bertaraf ederek astrolojinin karakter tezlerinin bir geçerliliği olmadığını ortaya koydu
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder