The 7 Sistars of Pleiades Ülker Takımyıldızı Lam-ı ahidle beraber şeklinde özellikle Süreyya yani Ülker yıldızına isim olarak verilmiştir ki bu, “esma-i gâlibe” (yaygın kullanım) kabilinden bir isimlendirmedir. Ülker yıldızı, gökte üzüm salkımı gibi görünür ve ayın menzillerinden üçüncüsü sayılır. Araplar darb-ı mesel olarak “Ülker akşam vakti doğarsa, çoban örtü ister.” derler. Çünkü o zaman güneş, Ülker’in karşısında Akreb’den önce bulunduğundan, güneşin batması ile hemen doğuverir. Bir hadiste de denilmiştir ki, “Ülker sabahleyin doğarsa âfet (belâ, musibet) kalkar.” anlamındadır. Süreyya, yıldızların en göze çarpanı ve menzillerin en meşhuru olması hasebiyle bazı müfessirler buradaki “Necm”i, “Süreyya yıldızı” diye tefsir etmişlerdir. Bir de bu sûrede bulunan “Şi’râ yıldızının Rabbi” (Necm, 53/49) ifadesine dayanarak tefsircilerden bir kısmı da necmin, lâm-ı ahidle beraber Şi’râ yıldızı olduğunu söylemişlerdir. Her iki tefsir şeklinde de âyette yer alan doğmak mânâsınadır. Bir çoğu da “ve’n-necmi”deki lâmı, lâm-ı cinsiyye kabul ederek herhangi bir yıldıza tahsis etmeden mutlak yıldız mânâsına almışlardır. Bunlardan başka söz konusu kelimeyi, hakikat yahut mecaz mânâsında yorumlayanlar da olmuştur. Nitekim Ca’fer-i Sadık Hazretleri, “Necim’le murad Hz. Peygamber, ‘dan maksat, onun mirâcdan inmesi yahut semaya çıkmasıdır, demiştir. Ancak Ebu Hayyân’ın nakline göre, İbnü Abbas, Mücâhid, Ferrâ ve Kadî Münzir b. Saîd söz konusu sûrede geçen “en-Necm”den maksadın Kur’ân’dan inen miktar olduğunu ileri sürmüşlerdir. Nisâbûrî de:” âyetinin “Hikmetli Kur’ân’a andolsun ki, sen elbette gönderilmiş peygamberlerdensin.” (Yâsin, 36/23) mânâsını ifade ettiğini söylemektedir. Biz de bu anlamı tercih etmek istiyoruz. Onun için meâlde “Necm”i yıldız diye terceme etmeyip, bu ihtimallere de uygun olabilmesi için, o yıldıza yemin ederim indiği zaman, yani “inen yıldıza andolsun” şeklinde mânâ vermiş olduk. İkinci babdan gelmektedir. Masdarı, dir ki, şahinin inişi gibi süratle süzülüp inmek, düşmek yahut yukarı fırlamak mânâlarına gelir. Yıldızların doğuşu da, batışı da bir “heveyân” yani ufuktan bir fırlayış, bir iniş yahut bir düşüş demektir. Göğe ait cisimler, “Hepsi bir felekte (yörüngede) yüzmektedirler.” (Yâsin, 36/40) âyetine göre sukut (çekim) kanununa tâbidirler. Fransızca “gravitation” yani “yer çekimi” denilen bu kanun, bir heveyân (çekim) kanunudur. Söz konusu fiil, dördüncü babdan kullanıldığı zaman da mastarı gelir ki, bu da nefsin, şehvete meyletmesi ve arzulara düşkünlüğü anlamını ifade eder. Bu sûrenin ilk âyetinde yer alan kelimesi yıldız mânâsına geldiğine göre, sözü edilen heveyânın (inişin) hem güneşin batışı, hem de doğuşuna ihtimali olduğu söylenebilir. Yolcular, yıldızların doğuş ve batış zamanlarına dayanarak yollarını bulurlar. Bütün yıldızların batması ise sabahın geldiğini gösterir. Şu halde “en-necm”deki elif-lâmdan cins kasdedilirse, yemin sabah vaktine yapılmış olur. Şayet çemen mânâsı verilirse, bu durumda da heveyân, otların yükselip yere yattığı, baharın son vakti demektir. Eğer necm ile Kur’ân’dan inen miktar kasdedilirse “hüviy” de onun inişi mânâsınadır. . Ülker Yıldızı (Skanda): Hindu tanrısının savaş ve güç tanrısı - tanrıların ordularının lideri. Şivanın yarattığı büyülü bir ışıkdan doğdu, adı Ülkerin oğlu anlamında”. (Indian) Mao (昴), batının beyaz kaplanının tüylü başı - ayrıca, yıldız demetleri ya da yıldız çiçekleri demek. (Chinese) Kimah: topluluk demek(כימה). (Hebrew) Al-Thurayya (Süreyya): küme ya da topluluk (الثريا). (Arabic) Subaru: ‘bir araya getirilmiş’. Bu ad ünlü Japon araba üreticisi tarafından kullanılıyor. (Japanese) Hoki Boshi: ‘gökteki fırça darbeleri’, tam kelime anlamıyla, fırça yıldızları. (Japanese) Ãlker (Ülker): İnsanoğlu büyük bir kötülük ve ıztırab içindeyken, Tangri Ulgen (Yaratıcı) göğün batısındaki ülkerin ruhlarıyla buluştu. Oradan bu sorunları çözmek üzere bir kartal gönderdi dünyaya. O yüzden türklere göre Ülker tanrıların insanlarla olan ilişkisinin başlangıç noktasıdır ve Ülker sayesinde rahat ve huzur ilk defa yaşanmaya başlanmıştır. (Turkish) Kungkarungkara: İlk ana demektir. (Australian aboriginal: Pitjantjatjara tribe) Makara: Orion yıldızının eşleri demektir. (Australian aboriginal: Adnyamathanha tribe) Khuseti: Yağmur yıldızı, ya da yağmur taşıyanlar demektir. Dünyada Ülker kümesi görülmeye başlandığında yağmurlarda başlar.(Southern Africa: Khoikhoi tribe) Tianquiztli: the ‘pazar yeri’ veya ‘toplantı yeri’. (Aztec) Tohum dağıtan. (Inca) Eski mısırlılara göre de Pleiades tanrı Net veya Neith, “göklerin kutlu annesi”. Bir salkım üzüm veya bahar bakireleri. (Roman)
30 Haziran 2015 Salı
The 7 Sistars of Pleiades Ülker Takımyıldızı
The 7 Sistars of Pleiades Ülker Takımyıldızı Lam-ı ahidle beraber şeklinde özellikle Süreyya yani Ülker yıldızına isim olarak verilmiştir ki bu, “esma-i gâlibe” (yaygın kullanım) kabilinden bir isimlendirmedir. Ülker yıldızı, gökte üzüm salkımı gibi görünür ve ayın menzillerinden üçüncüsü sayılır. Araplar darb-ı mesel olarak “Ülker akşam vakti doğarsa, çoban örtü ister.” derler. Çünkü o zaman güneş, Ülker’in karşısında Akreb’den önce bulunduğundan, güneşin batması ile hemen doğuverir. Bir hadiste de denilmiştir ki, “Ülker sabahleyin doğarsa âfet (belâ, musibet) kalkar.” anlamındadır. Süreyya, yıldızların en göze çarpanı ve menzillerin en meşhuru olması hasebiyle bazı müfessirler buradaki “Necm”i, “Süreyya yıldızı” diye tefsir etmişlerdir. Bir de bu sûrede bulunan “Şi’râ yıldızının Rabbi” (Necm, 53/49) ifadesine dayanarak tefsircilerden bir kısmı da necmin, lâm-ı ahidle beraber Şi’râ yıldızı olduğunu söylemişlerdir. Her iki tefsir şeklinde de âyette yer alan doğmak mânâsınadır. Bir çoğu da “ve’n-necmi”deki lâmı, lâm-ı cinsiyye kabul ederek herhangi bir yıldıza tahsis etmeden mutlak yıldız mânâsına almışlardır. Bunlardan başka söz konusu kelimeyi, hakikat yahut mecaz mânâsında yorumlayanlar da olmuştur. Nitekim Ca’fer-i Sadık Hazretleri, “Necim’le murad Hz. Peygamber, ‘dan maksat, onun mirâcdan inmesi yahut semaya çıkmasıdır, demiştir. Ancak Ebu Hayyân’ın nakline göre, İbnü Abbas, Mücâhid, Ferrâ ve Kadî Münzir b. Saîd söz konusu sûrede geçen “en-Necm”den maksadın Kur’ân’dan inen miktar olduğunu ileri sürmüşlerdir. Nisâbûrî de:” âyetinin “Hikmetli Kur’ân’a andolsun ki, sen elbette gönderilmiş peygamberlerdensin.” (Yâsin, 36/23) mânâsını ifade ettiğini söylemektedir. Biz de bu anlamı tercih etmek istiyoruz. Onun için meâlde “Necm”i yıldız diye terceme etmeyip, bu ihtimallere de uygun olabilmesi için, o yıldıza yemin ederim indiği zaman, yani “inen yıldıza andolsun” şeklinde mânâ vermiş olduk. İkinci babdan gelmektedir. Masdarı, dir ki, şahinin inişi gibi süratle süzülüp inmek, düşmek yahut yukarı fırlamak mânâlarına gelir. Yıldızların doğuşu da, batışı da bir “heveyân” yani ufuktan bir fırlayış, bir iniş yahut bir düşüş demektir. Göğe ait cisimler, “Hepsi bir felekte (yörüngede) yüzmektedirler.” (Yâsin, 36/40) âyetine göre sukut (çekim) kanununa tâbidirler. Fransızca “gravitation” yani “yer çekimi” denilen bu kanun, bir heveyân (çekim) kanunudur. Söz konusu fiil, dördüncü babdan kullanıldığı zaman da mastarı gelir ki, bu da nefsin, şehvete meyletmesi ve arzulara düşkünlüğü anlamını ifade eder. Bu sûrenin ilk âyetinde yer alan kelimesi yıldız mânâsına geldiğine göre, sözü edilen heveyânın (inişin) hem güneşin batışı, hem de doğuşuna ihtimali olduğu söylenebilir. Yolcular, yıldızların doğuş ve batış zamanlarına dayanarak yollarını bulurlar. Bütün yıldızların batması ise sabahın geldiğini gösterir. Şu halde “en-necm”deki elif-lâmdan cins kasdedilirse, yemin sabah vaktine yapılmış olur. Şayet çemen mânâsı verilirse, bu durumda da heveyân, otların yükselip yere yattığı, baharın son vakti demektir. Eğer necm ile Kur’ân’dan inen miktar kasdedilirse “hüviy” de onun inişi mânâsınadır. . Ülker Yıldızı (Skanda): Hindu tanrısının savaş ve güç tanrısı - tanrıların ordularının lideri. Şivanın yarattığı büyülü bir ışıkdan doğdu, adı Ülkerin oğlu anlamında”. (Indian) Mao (昴), batının beyaz kaplanının tüylü başı - ayrıca, yıldız demetleri ya da yıldız çiçekleri demek. (Chinese) Kimah: topluluk demek(כימה). (Hebrew) Al-Thurayya (Süreyya): küme ya da topluluk (الثريا). (Arabic) Subaru: ‘bir araya getirilmiş’. Bu ad ünlü Japon araba üreticisi tarafından kullanılıyor. (Japanese) Hoki Boshi: ‘gökteki fırça darbeleri’, tam kelime anlamıyla, fırça yıldızları. (Japanese) Ãlker (Ülker): İnsanoğlu büyük bir kötülük ve ıztırab içindeyken, Tangri Ulgen (Yaratıcı) göğün batısındaki ülkerin ruhlarıyla buluştu. Oradan bu sorunları çözmek üzere bir kartal gönderdi dünyaya. O yüzden türklere göre Ülker tanrıların insanlarla olan ilişkisinin başlangıç noktasıdır ve Ülker sayesinde rahat ve huzur ilk defa yaşanmaya başlanmıştır. (Turkish) Kungkarungkara: İlk ana demektir. (Australian aboriginal: Pitjantjatjara tribe) Makara: Orion yıldızının eşleri demektir. (Australian aboriginal: Adnyamathanha tribe) Khuseti: Yağmur yıldızı, ya da yağmur taşıyanlar demektir. Dünyada Ülker kümesi görülmeye başlandığında yağmurlarda başlar.(Southern Africa: Khoikhoi tribe) Tianquiztli: the ‘pazar yeri’ veya ‘toplantı yeri’. (Aztec) Tohum dağıtan. (Inca) Eski mısırlılara göre de Pleiades tanrı Net veya Neith, “göklerin kutlu annesi”. Bir salkım üzüm veya bahar bakireleri. (Roman)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder