Zülkarneyn’nin (a.s.) ismi, soyu, peygamber olup olmadığı hakkında pek çok ve birbirleriyle çelişkili rivayetler vardır.
Kendisinin Kahtanîlerden Sa’b b. Abdullah olduğu iddia edildiği gibi babasının Himyerîlerden biri olduğu da söylenmektedir.
Yine bir rivayette Himyerî krallarından Sa’b b. Karîn b. Hemal’i Yüce Allah (c.c.) kitabında Zülkarneyn (a.s.) ismiyle zikrettiği bildirilir.
Bütün bu rivayetlerden topladığımız bilgilere göre Zülkarneyn (a.s.):
Hem nebi, hem resul idi,
O yalnız nebi idi. Yüce Allah (c.c.) Ona kitap indirmemiştir.
Hz. Ali’den (k.v) gelen diğer bir rivayete göre ise Zülkarneyn (a.s.) ne nebi, ne resul, ne de kraldı. O Allah’ın (c.c.) Salih kullarından bir kuldu. O Allah’ı (c.c.) sevmiş, Allah’ta (c.c.) Onu sevmişti. Allah (c.c.) tarafından Ona başka hiç kimseye verilmeyenler verilmiş, her türlü sebepler, imkânlar bahşedilmişti.
O, yeryüzünün doğusuna, batısına seferler düzenlemiş; ayak basmadığı yer bırakmamış, her yerin halkına hakim olmuştur.
Bulutlar Ona yol aldırır, bozuk yollar Onun için düzeltilir,
Nurlar Ona döşenip yayılır, öyle ki kendisine geceler gündüz olurdu.
Bütün bu bilgiler derlenip toparlanırsa:
İbrahim (a.s.) döneminde Yemen’de yaşayan çok güçlü fakat iyi kalpli, salih bir hükümdar, padişah vardı. Sahip olduğu memleket öyle genişti ki kendisine doğu ve batının, yani iki yakanın sahibi anlamına gelen Zülkar- neyn (a.s.) lâkabı verilmişti.
Asıl ismi Ebu Kesb Şems İbn-i Ubeyd İbn-i İfrıkıyş idi. Kendisi aynı zamanda cesur ve cihângir bir Zattı. Pek çok memleketler fethetmişti.
Zülkarneyn’nin (a.s.) bir ismi de İskender idi. Fakat bu Mekadonya’lı Filip’in oğlu İskender değildir. Yaşadıkları zaman olarak aralarında çok uzun bir zaman farkı vardır.
Zülkarneyn (a.s.) Mekadonya’lı İskender’den çok önce yaşamıştır. Zaten lâkabı da onun Yemenli olduğunu doğrulamaktadır.
Zülkarneyn (a.s.) İbrahim’in (a.s.) yanına gelmiş, Onunla konuşmuş, Ondan feyiz almıştı.
Kâbe’nin inşası bitince tekrar Mekke’ye gelmiş, İbrahim’le (a.s.) Kâbe’yi tavaf etmişti.
Zülkarneyn (a.s.) İbrahim’den (a.s.) sonra Hızır (a.s.) ile de görüştü. Fethettiği ülkelerden birinde peygamberlerin suretleri çizili olan cennetten gelme ipek tomarlarını ele geçirince, götürüp Danyal’a (a.s.) verdi.
Onun peygamber ya da nebi olduğu hakkında çeşitli görüşler vardır.
Peygamber olduğuna dair görüş daha kuvvetlidir. Bunun en kuvvetli delili Kehf suresinin 83 ve 86 ayetidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder