ZEKERİYYA'NIN ÖLÜMÜ:
Hırıstıyan kaynaklarından:
Zekeriya Aleyhisselâm da yeni doğmuş olan Yahya Aleyhisselâm ile meşgul olmaktadır. Yahya Aleyhisselâm; İsa Aleyhisselâm'dan yaklaşık olarak beş altı ay önce doğmuştur. Bu doğum ihtiyar babayı son derece mutlu etmiştir. Bu mutluluğunu bozan İsa Aleyhisselâm'ın durumudur. Netice olarak, Yahya gelişip büyümekte, İsa Aleyhisselâm da annesi ile birlikte Mısır'da yaşamını sürdürmektedir. Bu arada iftira kampanyası hızla devam etmektedir.Çocuğun Zekeriyya'dan olduğu iddia edilmektedir.
Bu iftiraları çıkaranların elebaşları, Zekeriya Aleyhisselâm'a kızgındırlar ve kötülük etmeye karar verirler. Onu takibe alırlar. Bir gün tenha bir yerde Zekeriya Aleyhisselâm'ı kıstırırlar. Yaşı oldukça ilerlemiş bulunan Zekeriya Aleyhisselâm adamların kötü niyetli olduklarını anlar ve onlardan uzaklaşmaya çalışır. İsrailoğulları'nın teröristlerinden kaçarken, rivayet edildiğine göre; bir ağacın yanından geçmekte idi. Ağaç dile gelerek:
"Ey Allah'ın resûlü, bana gel!" der.
Ağaç birden yarılır ve Zekeriya Aleyhisselâm ağacın içine girer ve kurtulur. Ancak şeytan burada yapacağını yapar. Ağacın içine girerken, giydiği elbisenin eteğinden bir parça dışarıda kalır. Ağacın yanına gelen teröristler ağaçtan dışarı sarkan elbise parçasını görünce bu işte bir tuhaflık olduğunu anlarlar ve ağacı kesmeye karar verirler. Ağacı ortadan keserler. Böylece ağacın içinde bulunan Zekeriya Aleyhisselâm da ağaçla birlikte kesilir ve şehit peygamberler kervanına katılır. (Peygamberler Tarihi, Osmanlı Yayınevi, c.1, s.275 İbrahim Usema)
Hırıstıyan kaynaklarından:
Zekeriya Aleyhisselâm da yeni doğmuş olan Yahya Aleyhisselâm ile meşgul olmaktadır. Yahya Aleyhisselâm; İsa Aleyhisselâm'dan yaklaşık olarak beş altı ay önce doğmuştur. Bu doğum ihtiyar babayı son derece mutlu etmiştir. Bu mutluluğunu bozan İsa Aleyhisselâm'ın durumudur. Netice olarak, Yahya gelişip büyümekte, İsa Aleyhisselâm da annesi ile birlikte Mısır'da yaşamını sürdürmektedir. Bu arada iftira kampanyası hızla devam etmektedir.Çocuğun Zekeriyya'dan olduğu iddia edilmektedir.
Bu iftiraları çıkaranların elebaşları, Zekeriya Aleyhisselâm'a kızgındırlar ve kötülük etmeye karar verirler. Onu takibe alırlar. Bir gün tenha bir yerde Zekeriya Aleyhisselâm'ı kıstırırlar. Yaşı oldukça ilerlemiş bulunan Zekeriya Aleyhisselâm adamların kötü niyetli olduklarını anlar ve onlardan uzaklaşmaya çalışır. İsrailoğulları'nın teröristlerinden kaçarken, rivayet edildiğine göre; bir ağacın yanından geçmekte idi. Ağaç dile gelerek:
"Ey Allah'ın resûlü, bana gel!" der.
Ağaç birden yarılır ve Zekeriya Aleyhisselâm ağacın içine girer ve kurtulur. Ancak şeytan burada yapacağını yapar. Ağacın içine girerken, giydiği elbisenin eteğinden bir parça dışarıda kalır. Ağacın yanına gelen teröristler ağaçtan dışarı sarkan elbise parçasını görünce bu işte bir tuhaflık olduğunu anlarlar ve ağacı kesmeye karar verirler. Ağacı ortadan keserler. Böylece ağacın içinde bulunan Zekeriya Aleyhisselâm da ağaçla birlikte kesilir ve şehit peygamberler kervanına katılır. (Peygamberler Tarihi, Osmanlı Yayınevi, c.1, s.275 İbrahim Usema)
Hz. Zekeriya'nın bir ağacın içine gizlenmesi ve bu ağacın kesilmesi olayının, nedenini ve nasıl olduğunu açıklar mısınız?
| Tarih:
Pa, 10/09/2006 - 21:52
Değerli kardeşimiz;
Kur'an-ı Kerim'den öğrendiğimize göre,
Hz. Meryem hurma ağacının altında ilâhî rahmete ve feyze muhatap
olmuştu. Üzerindeki korku, mahzunluk gitmişti. Mevsim kış olmasına
rağmen hurma ağacı meyvesini vermiş, daldaki hurmalar Hz. Meryem'in
önüne dökülmüştü. İşte bu sırada İsa Aleyhisselâm dünyaya teşrif eder.
Anne heyecan ve sevinç içinde yavrusunu kucağına alır. Ancak yine de
kalbindeki sıkıntı geçmemiştir. Evlenmeden bir çocuğu olmuştur. Bunu
kavmine nasıl anlatacaktır? Onlar inanmayacaklar; ne yapsa, ne etse, Hz.
Meryem'i anlamayacaklardı. Âlemlerin Rabbi buyuruyor ki:"Ye, iç. Gözün aydın olsun! Eğer insanlardan birini görürsen de ki: Ben çok merhametli olan Allah'a oruç adadım; artık bugün hiçbir insanla konuşmayacağım." (Meryem, 19/26)İsa Aleyhisselâm'ın doğumunda bazı harikulâde olaylar meydana gelmiştir. Bunların birkaçını burada zikredeceğiz. Bir hadis–i şerifte Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz buyuruyor ki:
"Âdemoğlundan doğduğu vakit şeytanın dürtüp de ağlatmadığı kimse yoktur. Bundan sadece Meryem oğlu İsa hariçtir." [Buhârî, Enbiya 44, Bed'ü'l–Halk 11, Tefsir, Âl–i İmran 2; Müslim, Fezâil 147, (2366)]Rivayet edilmiştir ki, İsa Aleyhisselâm'ın doğumu meydana gelmek üzere iken bir grup şeytan bunu görür. Ona yaklaşmak isterler; fakat buna muvaffak olamazlar. Durumu reisleri olan İblis'e haber verirler. İblis; emir eri şeytanları dinledikten sonra bu işte bir iş var diyerek, kendisi olay mahalline gider. Bir de bakar ki, meleklerden meydana gelmiş bir ordu tarafından koruma altına alınan bir anne ve çocuğu vardır. Yukarıdaki hadis–i şerifin işaret ettiği olay budur.
Bir başka rivayette de şöyle anlatılır: Hz. Meryem'i aramaya çıkan birkaç kişi, yolda bir çobana rastlarlar. Hz. Meryem'e rastlayıp rastlamadığını sorduklarında çoban: "Söylediğiniz gibi birini görmedim. Fakat dün gece yaşadığım olayı, bunca senedir çobanım, hiçbir zaman yaşamadım. İneklerim dün gece hep birlikte şu gördüğünüz vadiye yönelerek secde ettiler."
Bir başka rivayette ise; çoban, vadi tarafını işaret ederek, gece oraya bir nurun indiğini gördüğünü söyler.(İbn Kesir, Hadislerle Kur'an–ı Kerîm Tefsiri, çev. Bekir Karlığa – Bedrettin Çetiner, X/5135)
Doğum olayından sonra amcaoğlu Yusuf, Hz. Meryem'i bir mağaraya götürür ve Hz. Meryem nifâstan temizleninceye kadar orada kalır. Kırk gün dolunca çocuğunu kucağına alır ve şehre doğru yola koyulur.
Şehre yaklaştıkça Hz. Meryem'in heyecanı artar. Meryem'in kucağında bir bebekle geldiği haberi şehre ulaşır. Haberi duyan fitne odakları rahat durur mu? Hz. Meryem'i büyük bir kalabalık karşılar. Ona sorarlar:
"Ey Meryem! O kucağındaki çocuk kimin?"
Konuşma orucu tutan Hz. Meryem cevap vermez. Cevap alamayan kalabalıktan değişik sorular gelmeye başlar. Bu durum Kur'an–ı Kerîm'de şöyle bildirilmektedir:
"Nihayet onu (kucağında) taşıyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen iğrenç bir şey yaptın." (Meryem, 19/27)Hz. Meryem sorulan sorulara cevap vermez, sabreder. Sataşmalar olur:
"Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi." (Meryem, 19/28)Âyet–i kerimede adı geçen "Harun"un kim olduğu hakkında birkaç değişik görüş ileri sürülmüştür. Bunlardan birinde, Hz. Meryem'in atası olan Harun Aleyhisselâm'ın kastedildiği söylenmiştir. Bir diğer görüşte ise, bunun, o devrin İsrailoğulları arasında ahlâksızlığı ile bilinen "Harun" ismindeki kişi olduğu söylenir. Sırf Hz. Meryem'e hakaret olsun diye, onu onunla kardeş olarak anarlar. Bir başka rivayete göre de bu kişi, babasının akrabalarının içinde şeref ve namusu ile zirveye çıkmış "Harun" ismindeki bir kişidir. En doğrusunu hiç şüphesiz Allah Celle Celâluhu bilir.
Sataşmalar karşısında Hz. Meryem daha fazla dayanamaz ve el işareti ile kucağındaki çocuğu gösterir. İşaret ederek, "Bana değil; bu çocuğa sorun, size o cevap verecek." demek ister. Bu durum Kur'an–ı Kerîm'de şöyle anlatılmaktadır:
"Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz," dediler, "beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?" (Meryem, 19/29)Meryem'in bu tavrı, orada bulunan kalabalığın tansiyonunun iyice yükselmesine sebep oldu. Nasıl olurdu da bir bebekle konuşulabilirdi. Meryem de işi iyice azıtmıştı, yaptığı ahlâksızlığın yanında bir de kendileri ile alay ediyordu. Dediler ki: "Bunun bizimle alay etmesi, zinasından daha beter!"
Rivayet olunduğuna göre; tam o sırada Hz. İsa Aleyhisselâm meme emiyordu. Bu sözü duyunca memeyi bıraktı, yüzünü onlara çevirdi, sol tarafına yaslandı ve ardından şehadet parmağı ile işaret etti. İsa Aleyhisselâm'ın onlara beşikte iken konuştuğu, bundan sonra çocukların konuşabilecekleri yaşa gelinceye kadar bir daha konuşmadığı da söylenmiştir. Bu olaylar meydana gelirken, Zekeriya Aleyhisselâm'ın da olaydan haberi olur ve derhal olay mahalline gelir. Ana kucağında duran İsa Aleyhisselâm'a hitaben:
"Eğer konuşman emredildiyse, konuş; hüccetini ortaya koy." der.
Tam bu esnada akılara durgunluk veren olay cereyan eder. Kur'an–ı Kerîm'e kulak verelim:
"Çocuk şöyle dedi: "Ben, Allah'ın kuluyum. O, bana Kitab'ı verdi ve beni peygamber yaptı." (Meryem, 19/30)Çocuğun konuştuğunu gören kalabalık, dehşete düşer. Böyle bir olay, o güne kadar ne görülmüş, ne de duyulmuştur. Bebek konuşmaya devam eder:
"Nerede olursam olayım, O beni mübarek kıldı. Yaşadığım sürece bana namazı ve zekâtı emretti. Beni anneme saygılı kıldı, beni bedbaht bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirden kaldırılacağım gün esenlik banadır." (Meryem, 19/31–33)Bu olaya şahit olanların söyleyecek sözleri kalmamıştı. Kalabalık sessizce dağıldı. Ne var ki, fitne ve fesat durur mu? Hiçbir zaman durmadı ki, o zaman dursun. İsrailoğullarının fesat, yalan, iftira ve bozgunculuk damarı bir defa kabarmıştı. Bunca açık mucizeyi gördükten sonra bile Hz. Meryem'e iftira atmaktan vazgeçmediler. Şimdi de Hz. Zekeriya Aleyhisselâm'ı olayın içine çekmeye çalışıyorlardı.
Hz. Meryem evladının büyümesi ile meşgul olurken, içten içe yayılan dedikodu ve fesat zehirleri de büyük rahatsızlık meydana getiriyordu. Baskı her geçen gün artarak çoğalıyordu. Artık dayanılacak gibi değildi. Kararını verdi, buralardan uzaklaşacaktı. Mısır'a gitmeye karar verdi, Amcaoğlu Yusuf ile birlikte Mısır'a gidip, yerleşti. Anne oğul Mısır'da bir süre kaldılar. Rivayet edildiğine göre; Mısır'da on iki yıl kaldılar.
Onlar Mısır'da yaşamlarını sürdürürken, Zekeriya Aleyhisselâm da yeni doğmuş olan Yahya Aleyhisselâm ile meşgul olmaktadır. Yahya Aleyhisselâm; İsa Aleyhisselâm'dan yaklaşık olarak beş altı ay önce doğmuştur. Bu doğum ihtiyar babayı son derece mutlu etmiştir. Bu mutluluğunu bozan İsa Aleyhisselâm'ın durumudur. Netice olarak, Yahya gelişip büyümekte, İsa Aleyhisselâm da annesi ile birlikte Mısır'da yaşamını sürdürmektedir. Bu arada iftira kampanyası hızla devam etmektedir.
Bu iftiraları çıkaranların elebaşları, Zekeriya Aleyhisselâm'a kötülük etmeye karar verirler. Onu takibe alırlar. Bir gün tenha bir yerde Zekeriya Aleyhisselâm'ı kıstırırlar. Yaşı oldukça ilerlemiş bulunan Zekeriya Aleyhisselâm adamların kötü niyetli olduklarını anlar ve onlardan uzaklaşmaya çalışır. İsrailoğullarının teröristlerinden kaçarken, rivayet edildiğine göre; bir ağacın yanından geçmekte idi. Ağaç dile gelerek: "Ey Allah'ın resûlü, bana gel!" der.
Ağaç birden yarılır ve Zekeriya Aleyhisselâm ağacın içine girer ve kurtulur. Ancak şeytan burada yapacağını yapar. Ağacın içine girerken, giydiği elbisenin eteğinden bir parça dışarıda kalır. Ağacın yanına gelen teröristler ağaçtan dışarı sarkan elbise parçasını görünce bu işte bir tuhaflık olduğunu anlarlar ve ağacı kesmeye karar verirler. Ağacı ortadan keserler. Böylece ağacın içinde bulunan Zekeriya Aleyhisselâm da ağaçla birlikte kesilir ve şehit peygamberler kervanına katılır. (Peygamberler Tarihi, Osmanlı Yayınevi, I/275)
Zekeriya Aleyhisselâm, İsrailoğullar'nın şehit ettikleri ilk peygamber değildir, son peygamber de olmayacaktır. Oğlu Yahya da babasının yolunda olacaktır. O da İsrailoğullarının azgın teröristleri tarafından öldürülecektir.
Geçmiş peygamberlerle ilgili anlatılan bazı bilgiler İsrailiyata dayanmaktadır. İslami kaynaklarda geçmeyen bilgilere itimat etmemek gerekir. Ayrıca peygamberler masumdur, günah işlemezler...
Isaiah chosen as a prophet
While Isaiah, says the Midrash, was walking up and down in his study he heard God saying, "Whom shall I send ?" Then Isaiah said, "Here am I; send me!" Thereupon God said to him," My children are trouble-some and sensitive; if thou art ready to be insulted and even beaten by them, thou mayest accept My message; if not, thou wouldst better renounce it" (Lev. R. x.).[1] Isaiah accepted the mission, and was the most forbearing, as well as the most ardent patriot, among the Prophets, always defending Israel and imploring forgiveness for its sins. When Isaiah said, "I dwell in the midst of a people of unclean lips" Isaiah 6:5 he was rebuked by God for speaking in such terms of His people (Canticles Rabbah 1.6).
Death of Isaiah
It is related in the Talmud that Rabbi Simeon ben Azzai found in Jerusalem an account wherein it was written that King Manasseh killed Isaiah. King Manasseh said to Isaiah, "Moses, thy master, said, 'There shall no man see God and live' Exodus 33:20; but thou hast said, 'I saw the Lord seated upon his throne'" Isaiah 6:1; and went on to point out other contradictions—as between Deuteronomy 4:7 and Isaiah 40:6; between Exodus 33:26 and 2 Kings 20:6. Isaiah thought: "I know that he will not accept my explanations; why should I increase his guilt?" He then uttered the Unpronounceable Name, a cedar-tree opened, and Isaiah disappeared within it. Then King Manasseh ordered the cedar to be sawn asunder, and when the saw reached his mouth Isaiah died; thus was he punished for having said, "I dwell in the midst of a people of unclean lips" (Yeb. 49b).
A somewhat different version of this legend is given in the Jerusalem Talmud (Sanhedrin x.). According to that version Isaiah, fearing King Manasseh, hid himself in a cedar-tree, but his presence was betrayed by the fringes of his garment, and King Manasseh caused the tree to be sawn in half.[1] A passage of the Targum to Isaiah quoted by Jolowicz ("Die Himmelfahrt und Vision des Prophets Jesajas," p. 8) states that when Isaiah fled from his pursuers and took refuge in the tree, and the tree was sawn in half, the prophet's blood spurted forth.[1] From Talmudical circles the legend of Isaiah's martyrdom was transmitted to the Arabs ("Ta'rikh," ed. De Goeje, i. 644).
Isaiah
1:1 Yahuda kralları Uzziya, Yotam, Ahaz ve Hizkiya zamanında Amots oğlu Yeşayanın Yahuda ve Yeruşalimle ilgili görümü:1:2 Ey gökler dinleyin, ey yeryüzü kulak ver!
Çünkü RAB konuşuyor:
‹‹Çocuklar yetiştirip büyüttüm,
Ama bana başkaldırdılar.
1:3 Öküz sahibini, eşek efendisinin yemliğini bilir,
Ama İsrail halkı bu kadarını bile bilmiyor,
Halkım anlamıyor.››
1:4 Günahlı ulusun, suç yüklü halkın,
Kötülük yapan soyun,
Baştan çıkmış çocukların vay haline!
RABbi terk ettiler,
İsrailin Kutsalını hor gördüler,
Ona sırt çevirdiler.
1:5 Neden bir daha dövülesiniz?
Neden vefasızlığı sürdürüyorsunuz?
Baş büsbütün hasta, yürek büsbütün yaralı.
1:6 Bedeniniz tepeden tırnağa sağlıksız,
Taze darbe izleriyle, yara bereyle dolu,
Temizlenmemiş, yağla yumuşatılmamış, sarılmamış.
1:7 Ülkeniz ıssız, kentleriniz ateşe verilmiş.
Yabancılar topraklarınızı
Gözünüzün önünde yiyip bitiriyor!
Sanki ülkenin kökünü kazımışlar.
1:8 Siyon kızı bağdaki çardak,
Salatalık bostanındaki kulübe gibi,
Kuşatılmış bir kent gibi kalakalmış.
1:9 Her Şeye Egemen RAB bazılarımızı
Sağ bırakmamış olsaydı,
Sodom gibi olur, Gomoraya benzerdik.
1:10 Ey Sodom yöneticileri,
RABbin söylediklerini dinleyin;
Ey Gomora halkı,
Tanrımızın yasasına kulak verin.
1:11 ‹‹Kurbanlarınızın sayısı çokmuş,
Bana ne?›› diyor RAB,
‹‹Yakmalık koç sunularına,
Besili hayvanların yağına doydum.
Boğa, kuzu, teke kanı değil istediğim.
1:12 Huzuruma geldiğinizde
Avlularımı çiğnemenizi mi istedim sizden?
1:13 Anlamsız sunular getirmeyin artık.
Buhurdan iğreniyorum.
Kötülük dolu törenlere,
Yeni Ay, Şabat Günü kutlamalarına
Ve düzenlediğiniz toplantılara dayanamıyorum.
1:14 Yeni Ay törenlerinizden, bayramlarınızdan nefret ediyorum.
Bunlar bana yük oldu,
Onları taşımaktan yoruldum.
1:15 ‹‹Ellerinizi açıp bana yakardığınızda
Gözlerimi sizden kaçıracağım.
Ne kadar çok dua ederseniz edin dinlemeyeceğim.
Elleriniz kan dolu.
1:16 Yıkanıp temizlenin,
Kötülük yaptığınızı gözüm görmesin,
Kötülük etmekten vazgeçin.
1:17 İyilik etmeyi öğrenin,
Adaleti gözetin, zorbayı yola getirin,
Öksüzün hakkını verin,
Dul kadını savunun.››
1:18 RAB diyor ki,
‹‹Gelin, şimdi davamızı görelim.
Günahlarınız sizi kana boyamış bile olsa
Kar gibi ak pak olacaksınız.
Elleriniz kırmız böceği gibi kızıl olsa da
Yapağı gibi bembeyaz olacak.
1:19 İstekli olur, söz dinlerseniz,
Ülkenin en iyi ürünlerini yiyeceksiniz.
1:20 Ama direnip başkaldırırsanız,
Kılıç sizi yiyip bitirecek.››
Bunu söyleyen RABdir.
1:21 Sadık kent nasıl da fahişe oldu!
Adaletle doluydu, doğruluğun barınağıydı,
Şimdiyse katillerle doldu.
1:22 Gümüşü cüruf oldu,
Şarabına su katıldı.
1:23 Yöneticileri asilerle hırsızların işbirlikçisi;
Hepsi rüşveti seviyor,
Armağan peşine düşmüş.
Öksüzün hakkını vermiyor,
Dul kadının davasını görmüyorlar.
1:24 Bu yüzden Rab, Her Şeye Egemen RAB,
İsrailin Güçlüsü şöyle diyor:
‹‹Hasımlarımı cezalandırıp rahata kavuşacağım,
Düşmanlarımdan öç alacağım.
1:25 Sana karşı duracak,
Kül suyuyla arıtır gibi seni cüruftan arıtıp temizleyeceğim.
1:26 Eskiden, başlangıçta olduğu gibi,
Sana yöneticiler, danışmanlar yetiştireceğim.
Ondan sonra ‹Doğruluk Kenti›,
‹Sadık Kent› diye adlandırılacaksın.››
1:27 Siyon adalet sayesinde,
Tövbe edenleri de doğruluk sayesinde kurtulacak.
1:28 Ama başkaldıranlarla günahlılar
Birlikte yıkıma uğrayacaklar.
RABbi terk edenler yok olacak.
1:29 ‹‹Sevip altında tapındığınız yabanıl fıstık ağaçlarından utanacaksınız,
Putperest törenleriniz için seçtiğiniz bahçelerden ötürü yüzünüz kızaracak.
1:30 Yaprakları solmuş yabanıl fıstık ağacına,
Susuz bahçeye döneceksiniz.
1:31 Güçlü adamlarınız kıtık gibi,
Yaptıkları işler kıvılcım gibi olacak;
İkisi birlikte yanacak ve söndüren olmayacak.››
2:1 Amots oğlu Yeşayanın Yahuda ve Yeruşalimle ilgili görümü:
2:2 RABbin Tapınağının kurulduğu dağ,
Son günlerde dağların en yücesi,
Tepelerin en yükseği olacak.
Oraya akın edecek ulusların hepsi.
2:3 Birçok halk gelecek,
‹‹Haydi, RABbin Dağına,
Yakupun Tanrısının Tapınağına çıkalım›› diyecekler,
‹‹O bize kendi yolunu öğretsin,
Biz de Onun yolundan gidelim.››
Çünkü yasa Siyondan,
RABbin sözü Yeruşalimden çıkacak.
2:4 RAB uluslar arasında yargıçlık edecek,
Birçok halkın arasındaki anlaşmazlıkları çözecek.
İnsanlar kılıçlarını çekiçle dövüp saban demiri,
Mızraklarını bağcı bıçağı yapacaklar.
Ulus ulusa kılıç kaldırmayacak,
Savaş eğitimi yapmayacaklar artık.
2:5 Ey Yakup soyu, gelin RABbin ışığında yürüyelim.
2:6 Ya RAB, halkını, Yakup soyunu terk ettin,
Çünkü yürekleri doğu kökenli inançlarla dolu.
Filistliler gibi falcılıkla uğraşıyor,
Yabancılarla el sıkışıyorlar.
2:7 Ülkeleri altınla, gümüşle dolu,
Hazinelerinin sonu yok,
Sayısız atları, savaş arabaları var.
2:8 Ülkeleri putlarla dolu;
Elleriyle yaptıkları,
Parmaklarıyla biçim verdikleri
Putların önünde eğiliyorlar.
2:9 Bu yüzden herkes alçaltılıp dize getirilecek.
Onları bağışlama, ya RAB!
2:10 RABbin dehşetinden,
Yüce görkeminden kaçmak için kayalıklara gidin,
Yerin altına saklanın.
2:11 İnsanın küstah bakışları alçaltılacak,
Gururu kırılacak.
O gün yalnız RAB yüceltilecek.
2:12 Çünkü Her Şeye Egemen RAB o gün
Kibirlileri, gururluları, kendini beğenmişleri alçaltacak;
2:13 Lübnanın bütün ulu, yüksek sedir ağaçlarını,
Başanın bütün meşelerini yok edecek;
2:14 Bütün ulu dağları, yüksek tepeleri,
2:15 Bütün yüksek kuleleri, güçlü surları
Yerle bir edecek;
2:16 Ticaret gemilerinin, güzel teknelerinin hepsini yok edecek.
2:17 İnsanların gururu, kibiri kırılacak,
O gün yalnız RAB yüceltilecek,
2:18 Putlar tümüyle ortadan kalkacak.
2:19 RAB kalkıp yeryüzünü sarsmaya başlayınca,
İnsanlar Onun dehşetinden
Ve yüce görkeminden kaçmak için
Kayalık mağaralara, yeraltı kovuklarına saklanacaklar.
2:20 O gün insanlar
Yeryüzünü sarsmak üzere harekete geçen RABbin dehşetinden
Ve yüce görkeminden kaçmak için
Tapmak amacıyla yaptıkları altın, gümüş putları
Köstebeklere, yarasalara atıp
Kaya kovuklarına, uçurumlardaki yarıklara saklanacaklar.
2:22 Ölümlü insana güvenmekten vazgeçin.
Onun ne değeri var ki?
3:1 Bakın, Rab, Her Şeye Egemen RAB,
Her türlü yardım ve desteği,
Yani ekmek ve suyu,
Yiğitlerle savaşçıları,
Yöneticilerle peygamberleri,
Falcılarla ileri gelenleri,
Takım komutanlarıyla soyluları, danışmanları,
Hünerli büyücülerle bilge muskacıları
Yeruşalimden ve Yahudadan çekip alacak.
3:4 Çocukları onlara yönetici atayacak,
Küçük çocuklar onlara egemen olacak.
3:5 İnsan insana, komşu komşuya haksızlık edecek.
Genç yaşlıya,
Sıradan adam onurlu kişiye
Hayasızca davranacak.
3:6 Ailede bir kardeş öbürüne sarılıp,
‹‹Hiç olmazsa senin bir üstlüğün var,
Önderimiz ol! Bu yıkıntıları sen yönet›› diyecek.
3:7 O zaman adam şöyle yanıtlayacak:
‹‹Ben yaranızı saramam.
Evimde ne yiyecek ne giyecek var.
Beni halkın önderi yapmayın.››
3:8 Yeruşalim sendeledi, Yahuda düştü.
Çünkü söyledikleri de yaptıkları da RABbe karşı;
Onun yüce varlığını aşağılıyor.
3:9 Yüzlerindeki ifade onlara karşı tanıklık ediyor.
Sodom gibi günahlarını açıkça söylüyor, gizlemiyorlar.
Vay onların haline!
Çünkü bu felaketi başlarına kendileri getirdiler.
3:10 Doğru kişiye iyilik göreceğini söyleyin.
Çünkü iyiliklerinin meyvesini yiyecek.
3:11 Vay kötülerin haline!
Kötülük görecek, yaptıklarının karşılığını alacaklar.
3:12 Çocuklar halkımı eziyor,
Kadınlar onu yönetiyor.
Ey halkım, sana yol gösterenler
Seni saptırıyor, yolunu şaşırtıyorlar. da ‹‹Yetkililer halkımı eziyor, tefeciler başa geçti››.
3:13 RAB davasını görmek için yerini aldı,
Halkları yargılamak için ayağa kalkıyor.
3:14 RAB halkının ileri gelenleri ve önderleriyle davasını görecek.
Rab, Her Şeye Egemen RAB onlara diyor ki,
‹‹Bağları yiyip bitiren sizsiniz,
Evleriniz yoksullardan zorla aldığınız malla dolu.
Ne hakla halkımı eziyor,
Yoksulu sömürüyorsunuz?››
3:16 RAB şöyle diyor: ‹‹Siyon kızları kibirlidir, burunları bir karış havada, göz kırparak geziyor, ayaklarındaki halhalları şıngırdatarak kırıtıyorlar.
3:17 Bu yüzden onların başlarında yaralar çıkaracağım, mahrem yerlerini açacağım.››
3:18 O gün Rab güzel halhalları, alın çatkılarını, hilalleri, küpeleri, bilezikleri, peçeleri, başlıkları, ayak zincirlerini, kuşakları, koku şişelerini, muskaları, yüzükleri, burun halkalarını, bayramlık giysileri, pelerinleri, şalları, keseleri, el aynalarını, keten giysileri, baş sargılarını, tülbentleri ortadan kaldıracak.
3:24 O zaman güzel kokunun yerini pis koku,
Kuşağın yerini ip,
Lüleli saçın yerini kel kafa,
Süslü giysinin yerini çul,
Güzelliğin yerini dağlama izi alacak.
3:25 Erkekleri kılıçtan geçirilecek,
Yiğitleri savaşta yok olacak.
3:26 Siyon'un kapıları ah çekip yas tutacak;
Kent, yerde oturan,
Terk edilmiş bir kadın gibi olacak.
4:1 O gün yedi kadın bir erkeği tutup, ‹‹Kendi yemeğimizi de giysimizi de sağlarız; yeter ki senin adını alalım. Utancımızı gider!›› diyecekler.
4:2 O gün RABbin dalı, İsrail halkından sağ kalanların güzelliği ve görkemi olacak; ülkenin meyvesi de onların kıvancı ve övüncü olacak.
4:3 Siyonda, yani Yeruşalimde sağ kalanlara, ‹‹Yeruşalimde yaşıyor›› diye kaydedilenlere, ‹‹Kutsal›› denilecek.
4:4 Rab Siyon kızlarını pisliklerinden arındıracak. Yeruşalimde dökülen kanı adil ve ateşten bir ruhla temizleyecek.
4:5 Sonra RAB Siyon Dağının her yanını, orada toplananların üzerini gündüz bulutla, gece dumanla ve parlak alevle örtecek. Yüceliği onların üzerinde bir örtü olacak.
4:6 Bu, bir çardak, gündüzün sıcağına karşı gölge, yağmura, fırtınaya karşı sığınak ve korunak olacak.
5:1 Sevgilimin bağı için yaktığı ezgiyi sevgilim için okuyayım:
Toprağı verimli bir tepede
Sevgilimin bir bağı vardı.
5:2 Toprağı belleyip taşları ayıkladı,
Seçme asmalar dikip orta yere bir gözcü kulesi yaptı.
Üzüm sıkmak için bir çukur kazdı
Ve bağının üzüm vermesini bekledi.
Ama bağ yabanıl üzüm verdi.
5:3 Sevgilim diyor ki, ‹‹Ey Yeruşalimde yaşayanlar ve Yahuda halkı, lütfen benimle bağım arasında hakem olun!
5:4 Bağım için yapmadığım ne kaldı? Ben üzüm vermesini beklerken niçin yabanıl üzüm verdi?
5:5 Şimdi bağıma ne yapacağımı size söyleyeyim: Çitini söküp atacağım, varsın yiyip bitirsinler; duvarını yıkacağım, varsın çiğnesinler.
5:6 Viraneye çevireceğim onu; budanmayacak, çapalanmayacak; dikenli çalılar bitecek her yanında. Üzerine yağmur yağdırmasınlar diye bulutlara buyruk vereceğim.››
5:7 Her Şeye Egemen RABbin bağı İsrail halkı,
Hoşlandığı fidan da Yahuda halkıdır.
RAB adalet bekledi,
Zorbalık gördü;
Doğruluk bekledi,
Feryatlar duydu.
5:8 Evlerine ev, tarlalarına tarla katanların vay haline!
Oturacak yer kalmadı,
Ülkede bir tek siz oturuyorsunuz.
5:9 Her Şeye Egemen RABbin şöyle ant içtiğini duydum:
‹‹Büyük ve gösterişli çok sayıda ev ıssız kalacak,
İçinde oturan olmayacak.
5:10 Çünkü on dönümlük bağ ancak bir bat şarap,
Bir homerfç tohum ancak bir efa tahıl üretecek.›› işleyebileceği alan›› anlamına gelir.
5:11 Sabah erkenden kalkıp içki peşinden koşanların, gece geç vakte kadar şarap içip kızışanların vay haline!
5:12 Onların şölenlerinde lir, çenk, tef ve kaval çalınır, şarap içilir. Ama RABbin yaptıklarına dikkat etmez, ellerinin yapıtına aldırmazlar.
5:13 Halkım bilgisizliği yüzünden sürgün edilecek; saygın kişileri kıtlıktan ölecek, kalabalıklar susuzluktan kırılacak.
5:14 Bu yüzden doymak bilmeyen ölüler diyarı ağzını ardına kadar açtı; Yeruşalimin soyluları, sıradan insanları ve gürültülü bir şekilde eğlenenleri oraya inecek.
5:15 Hepsi alçaltılacak; dize getirilecek, küstah bakışları alçaltılacak.
5:16 Ama Her Şeye Egemen RAB adaletinden ötürü yüceltilecek. Kutsal Tanrı doğruluğuyla kutsal olduğunu gösterecek.
5:17 Kuzular kendi otlaklarındaymış gibi otlayacak, zenginlerin ıssız kalan konutlarını yabancılar ele geçirecek.
5:18 Suçu yalanla örülmüş iplerle, günahı araba urganıyla çekenlerin vay haline!
5:19 Diyorlar ki, ‹‹Tanrı elini çabuk tutup işini hızlandırsın da görelim. İsrailin Kutsalı tasarladığını yapsın da görelim.››
5:20 Kötüye iyi, iyiye kötü diyenlerin, karanlığı ışık, ışığı karanlık yerine koyanların, acıya tatlı, tatlıya acı diyenlerin vay haline!
5:21 Kendilerini bilge görenlerin, akıllı sananların vay haline!
5:22 Şarap içmekte sınır tanımayanların, içkileri karıştırıp içmekten çekinmeyenlerin, rüşvet uğruna kötüyü haklı çıkaranların, haklıların hakkını elinden alanların vay haline!
5:24 Alev alev yanan ateş, samanı nasıl yiyip bitirirse, kuru ot alevin içinde nasıl birden tutuşup yok olursa, onlar da kökten çürüyüp gidecek, çiçekleri toz gibi havaya savrulacak. Çünkü Her Şeye Egemen RABbin yasasını reddettiler, İsrailin Kutsalının sözlerini küçümsediler.
5:25 Bu yüzden RABbin halkına karşı öfkesi alevlendi, elini kaldırıp onları vurdu. Dağlar titriyor, cesetler çöp gibi sokaklara serildi. Bütün bunlara karşın RABbin öfkesi dinmedi, eli hâlâ kalkmış durumda.
5:26 RAB uzaktaki ulusları bir sancak işaretiyle, dünyanın en uzağındakileri ıslık sesiyle çağıracak; hızla, hemen gelecekler.
5:27 Aralarında yorulan, sendeleyen olmayacak; uyuklamayacak, uyumayacaklar. Gevşek kemer, kopuk çarık bağı olmayacak.
5:28 Okları sivri, yayları kuruludur. Atlarının toynakları çakmaktaşı, arabalarının tekerlekleri kasırga gibidir.
5:29 Askerleri dişi aslan gibi, genç aslanlar gibi kükrüyor, homurdanarak avlarını kapıp götürüyorlar. Kimse avlarını pençelerinden kurtaramıyor.
5:30 O gün İsrail'e karşı denizin gürleyişi gibi gürleyecekler. Karaya bakan biri karanlık ve sıkıntı görecek. Işık karanlık bulutlarla kaplanacak.
6:1 Kral Uzziyanın öldüğü yıl yüce ve görkemli Rabbi gördüm; tahtta oturuyordu, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu.
6:2 Üzerinde Seraflar duruyordu; her birinin altı kanadı vardı; ikisiyle yüzlerini, ikisiyle ayaklarını örtüyor, öbür ikisiyle de uçuyorlardı.
6:3 Birbirlerine şöyle sesleniyorlardı: ‹‹Her Şeye Egemen RAB
Kutsal, kutsal, kutsaldır.
Yüceliği bütün dünyayı dolduruyor.››
6:4 Serafların sesinden kapı söveleriyle eşikler sarsıldı, tapınak dumanla doldu.
6:5 ‹‹Vay başıma! Mahvoldum›› dedim, ‹‹Çünkü dudakları kirli bir adamım, dudakları kirli bir halkın arasında yaşıyorum. Buna karşın Kralı, Her Şeye Egemen RABbi gözlerimle gördüm.››
6:6 Seraflardan biri bana doğru uçtu, elinde sunaktan maşayla aldığı bir kor vardı;
6:7 onunla ağzıma dokunarak, ‹‹İşte bu kor dudaklarına değdi, suçun silindi, günahın bağışlandı›› dedi.
6:8 Sonra Rabbin sesini işittim: ‹‹Kimi göndereyim? Bizim için kim gidecek?›› diyordu. ‹‹Ben! Beni gönder›› dedim.
6:9 ‹‹Git, bu halka şunu duyur›› dedi, ‹‹ ‹Duyacak duyacak, ama anlamayacaksınız,
Bakacak bakacak, ama görmeyeceksiniz!
6:10 Bu halkın yüreğini duygusuzlaştır,
Kulaklarını ağırlaştır,
Gözlerini kapat.
Öyle ki, gözleri görmesin,
Kulakları duymasın, yürekleri anlamasın
Ve bana dönüp şifa bulmasınlar.› ››
6:11 ‹‹Ne vakte kadar, ya Rab?›› diye sordum. Rab yanıtladı: ‹‹Kentler viraneye dönüp kimsesiz kalıncaya,
Evler ıpıssız oluncaya,
Toprak büsbütün kıraçlaşıncaya kadar.
6:12 İnsanları çok uzaklara süreceğim,
Ülke bomboş kalacak,
6:13 Halkın onda biri kalsa da ülke mahvolacak.
Ama devrildiği zaman kütüğü kalan
Yabanıl fıstık ve meşe ağacı gibi,
Kutsal soy kütüğünden çıkacak.››
7:1 Uzziya oğlu Yotam oğlu Ahaz Yahuda Kralıyken, Aram Kralı Resinle Remalya oğlu İsrail Kralı Pekah Yeruşalime saldırdılar, ama ele geçiremediler.
7:2 Davutun torunları Aramın Efrayimlilerle güçbirliği ettiğini duydular. Ahazla halkının yürekleri rüzgarda sallanan orman ağaçları gibi titremeye başladı.
7:3 Bu arada RAB Yeşayaya şöyle seslendi: ‹‹Ahazı karşılamak için oğlun Şear-Yaşuvla birlikte Yukarı Havuzun su yolunun sonuna, Çırpıcı Tarlasına giden yola çık.
7:4 Ona de ki, ‹Dikkatli ve sakin ol, korkma! Şu tüten iki yanık odun parçasının -Aram Kralı Resinle Remalyanın oğlunun- öfkesinden korkma.
7:5 Aram, Efrayim ve Remalyanın oğlu sizin için kötü şeyler tasarlıyor. Diyorlar ki,
7:6 Haydi, Yahudaya saldıralım, halkı korkutup ülkeyi ele geçirelim, Tavealın oğlunu kral ilan edelim.
7:7 ‹‹ ‹Buna karşılık Egemen RAB diyor ki, bu tasarı asla gerçekleşmeyecek.
7:8 Çünkü Şam sadece Aramın başkenti, Resin de sadece Şamın başıdır. Efrayime gelince, altmış beş yıl içinde paramparça edilip halk olmaktan çıkacak.
7:9 Samiriye sadece Efrayimin başkenti, Remalyanın oğlu da sadece Samiriyenin başıdır. Bana güvenmezseniz, güvenlikte olamazsınız.› ››
7:10 RAB Ahaza yine seslendi:
7:11 ‹‹Tanrın RABden bir işaret iste; ölüler diyarı kadar derin, gökler kadar yüksek olsun.››
7:12 Ama Ahaz, ‹‹Hayır, istemem, RABbi sınamam›› dedi.
7:13 Bunun üzerine Yeşaya, ‹‹Dinleyin, ey Davutun torunları!›› dedi, ‹‹İnsanların sabrını taşırmanız yetmezmiş gibi şimdi de Tanrımın sabrını mı taşırıyorsunuz?
7:14 Bundan ötürü Rabbin kendisi size bir belirti verecek: İşte, kız gebe kalıp bir oğul doğuracak; adını İmmanuel koyacak.
7:15 Çocuk kötüyü reddedip iyiyi seçecek yaşa gelince tereyağı ve bal yiyecek.
7:16 Ama çocuk kötüyü reddedip iyiyi seçecek yaşa gelmeden, seni dehşete düşüren o iki kralın toprakları ıssız kalacak.
7:17 ‹‹RAB seni, halkını ve babanın soyunu Efrayimin Yahudadan ayrıldığı günden bu yana görülmemiş bir felakete uğratacak; üzerinize Asur Kralını saldırtacak.
7:18 ‹‹O gün RAB Mısır ırmaklarının ta uçlarından sinekleri, Asur topraklarından arıları ıslıkla çağıracak.
7:19 Akın akın gelip derin vadilerde, kaya kovuklarında, dikenli çalılıklarda, otlaklarda konaklayacaklar.
7:20 ‹‹O gün Rab Fıratın ötesinden kiraladığı usturayla -Asur Kralıyla- sakalınızı, saçlarınızı, beden kıllarınızı tıraş edecek.
7:21 O günlerde bir inekle bir çift koyun besleyen
7:22 aldığı bol süt sayesinde tereyağı yiyecek. Ülkede kalan herkes bal ve tereyağıyla beslenecek.
7:23 ‹‹O gün bin gümüş değerinde bin asmaya sahip olan her bağ dikenli çalılarla dolacak.
7:24 İnsanlar oralara okla, yayla gidecek. Çünkü ülkenin her yanı dikenli çalılarla kaplanacak.
7:25 Bir zamanlar çapalanıp ekin ekilen tepeler korkudan kimsenin giremeyeceği dikenliklere dönecek, sığırın gezindiği, davarın çiğnediği yerler olacak.››
8:1 RAB bana şöyle dedi: ‹‹Büyük bir levha alıp okunaklı harflerle üzerine, ‹Maher-Şalal-Haş-Baz› yaz.
8:2 Kâhin Uriya ile Yeverekya oğlu Zekeriyayı kendime güvenilir tanık seçiyorum.›› anlamına gelir.
8:3 Peygamber olan karım bundan bir süre sonra gebe kaldı ve bir erkek çocuk doğurdu. RAB bana, ‹‹Adını ‹Maher-Şalal-Haş-Baz› koy›› dedi,
8:4 ‹‹Çocuk daha ‹Anne, baba› demesini öğrenmeden, Şamın serveti ve Samiriyenin ganimeti Asur Kralına götürülecek.››
8:5 RAB bana yine seslenip dedi ki,
8:6 ‹‹Bu halk usul usul akan Şiloah sularını reddettiği, Resinle Remalyanın oğluyla mutlu olduğu için,
8:7 ben Rab, Fıratın kabaran güçlü sularını -bütün dehşetiyle Asur Kralını- üzerlerine salacağım. Yatağından taşan ırmak, kıyılarını su altında bırakacak.
8:8 Yahudayı kaplayan sular her şeyi silip süpürerek adam boyu yükselecek, ülkeni boydan boya dolduracak, ey İmmanuel!›› için››.
8:9 Ey halklar, yıkıma, bozguna uğrayacaksınız. Yeryüzünün en uç köşeleri, kulak verin. Savaşmaya, bozguna uğramaya hazırlanın. Evet, savaşa ve bozguna hazır olun.
8:10 İstediğinizi tasarlayın, hepsi boşa gidecek. İstediğiniz kadar konuşun, hiçbiri gerçekleşmeyecek. Çünkü Tanrı bizimledir.
8:11 RAB beni halkın tuttuğu yoldan gitmeme konusunda şiddetle uyararak şöyle dedi:
8:12 ‹‹Onların entrika dediği her şeye
Siz entrika demeyin;
Onların korktuğundan korkmayın, yılmayın.
8:13 ‹‹Her Şeye Egemen RABbi kutsal sayın.
Korkunuz, yılgınız Ondan olsun.
8:14 Tapınak O olacak.
İsrailin iki krallığı içinse
Sürçme taşı ve tökezleme kayası,
Yeruşalimde yaşayanlar için
Kapan ve tuzak olacak.
8:15 Birçokları sendeleyip düşecek, parçalanacak,
Tuzağa düşüp ele geçecek.››
8:16 Ya RAB, öğrencilerim arasında bildirimi koru,
Öğretimi mühürle!
8:17 Kendini Yakupun soyundan gizleyen RABbi özlemle bekliyorum, umudum Onda.
8:18 Ben ve RABbin bana verdiği çocuklar, Siyon Dağında oturan Her Şeye Egemen RABbin İsraildeki belirtileri ve işaretleriyiz.
8:19 Birileri size, ‹‹Fısıldaşıp mırıldanan medyumlarla ruh çağıranlara danışın›› dediğinde, ‹‹Halk kendi Tanrısına danışmaz mı; yaşayanlar için ölülere mi danışılır?›› deyin.
8:20 Tanrının öğretisine ve bildirisine dönmek gerek! Böyle düşünmezlerse, onlar için hiç şafak sökmeyecek.
8:21 Aç ve çaresiz, ülkede dolanıp duracaklar. Aç kalınca öfkelenip krallarına, Tanrılarına lanet edecekler. Yukarıya da
8:22 dünyaya da baksalar sıkıntıdan, karanlıktan, korkunç karanlıktan başka bir şey görmeyecekler. Kovulacakları yer koyu karanlıktır.
9:1 Bununla birlikte sıkıntı çekmiş olan ülke karanlıkta kalmayacak. Geçmişte Zevulun ve Naftali bölgelerini alçaltan Tanrı, gelecekte Şeria Irmağının ötesinde, Deniz Yolunda, ulusların yaşadığı Celileyi onurlandıracak.
9:2 Karanlıkta yürüyen halk
Büyük bir ışık görecek;
Ölümün gölgelediği diyarda
Yaşayanların üzerine ışık parlayacak.
9:3 Ya RAB, ulusu çoğaltacak, sevincini artıracaksın.
Ekin biçenlerin neşelendiği,
Ganimet paylaşanların coştuğu gibi,
Onlar da sevinecek senin önünde.
9:4 Çünkü onlara yük olan boyunduruğu,
Omuzlarını döven değneği,
Onlara eziyet edenlerin sopasını paramparça edeceksin;
Tıpkı Midyanlıları yenilgiye uğrattığın günkü gibi.
9:5 Savaşta giyilen çizmeleri
Ve kana bulanmış giysileri
Yakılacak, ateşe yem olacak.
9:6 Çünkü bize bir çocuk doğacak,
Bize bir oğul verilecek.
Yönetim onun omuzlarında olacak.
Onun adı Harika Öğütçüfı, Güçlü Tanrı,
Ebedi Baba, Esenlik Önderi olacak.
9:7 Davutun tahtı ve ülkesi üzerinde egemenlik sürecek.
Egemenliğinin ve esenliğinin büyümesi son bulmayacak.
Egemenliğini adaletle, doğrulukla kuracak
Ve sonsuza dek sürdürecek.
Her Şeye Egemen RABbin gayreti bunu sağlayacak.
9:8 Rab İsrail için,
Yakup soyu için yargısını bildirdi.
Bu yargı yerine gelecek.
9:9 Bütün halk, Efrayim ve Samiriyede yaşayanlar,
Rabbin bu yargısını duyacak.
Gururlu ve küstah olan bu halk diyor ki,
9:10 ‹‹Kerpiç evler yıkıldı,
Ama yerlerine yontma taştan evler yapacağız.
Yabanıl incir ağaçları kesildi,
Ama yerlerine sedir ağaçları dikeceğiz.››
9:11 Bundan dolayı RAB, Resinin hasımlarını
Halka karşı güçlendirecek;
Düşmanlarını, doğudan Aramlıları,
Batıdan Filistlileri ayaklandıracak.
Bunlar ağızlarını ardına kadar açıp İsraili yutacaklar.
Bütün bunlara karşın RABbin öfkesi dinmedi,
Eli hâlâ kalkmış durumda.
9:13 Halk kendisini cezalandıran RABbe dönmeyecek,
Her Şeye Egemen RABbi aramayacak.
9:14 Bunun için RAB İsrailden başı da kuyruğu da
Hurma dalını da sazı da
Bir günde kesip atacak.
9:15 Baş ileri gelen saygın kişi,
Kuyruksa öğretisi sahte olan peygamberdir.
9:16 Çünkü bu halkı saptıranlar ona yol gösterenlerdir.
Onları izleyenler de yem oluyor.
9:17 Bu yüzden Rab onların gençleri için sevinç duymayacak,
Öksüzlerine, dul kadınlarına acımayacak.
Çünkü hepsi tanrısızdır, kötülük yaparlar.
Her ağız saçmalıyor.
Bütün bunlara karşın RABbin öfkesi dinmedi,
Eli hâlâ kalkmış durumda.
9:18 Kötülük dikenli çalıları yiyip bitiren ateş gibidir.
Ormandaki çalılığı tutuşturur,
Duman sütunları yükseltir.
9:19 Her Şeye Egemen RABbin öfkesi
Ülkeyi ateş gibi sardı.
Halk ateşe yem olacak,
Kardeş kardeşini esirgemeyecek.
9:20 İnsanlar şurada burada bulduklarını yiyecekler,
Ama aç kalacak, doymayacaklar.
Herkes çocuğunun etini yiyecek:
9:21 Manaşşe Efrayim'i,
Efrayim Manaşşe'yi yiyecek,
Sonra birlikte Yahuda'nın üzerine yürüyecekler.
Bütün bunlara karşın RAB'bin öfkesi dinmedi,
Eli hâlâ kalkmış durumda.
10:1 Yoksullardan adaleti esirgemek,
Halkımın düşkünlerinin hakkını elinden almak,
Dulları avlamak,
Öksüzlerin malını yağmalamak için
Haksız kararlar alanların,
Adil olmayan yasalar çıkaranların vay haline!
10:3 Yargı günü
Uzaklardan başınıza felaket geldiğinde ne yapacaksınız?
Yardım için kime koşacaksınız,
Servetinizi nereye saklayacaksınız?
10:4 Tutsaklar arasında bir köşeye sinmek
Ya da savaşta ölmekten başka çareniz kalmayacak.
Bütün bunlara karşın RABbin öfkesi dinmedi,
Eli hâlâ kalkmış durumda.
10:5 ‹‹Vay haline Asur, öfkemin değneği!
Elindeki sopa benim gazabımdır.
10:6 Asuru tanrısız ulusa karşı salacağım;
Soyup yağma etmesi,
Sokaktaki çamur gibi onları çiğnemesi,
Öfkelendiğim halkın üzerine yürümesi için
Buyruk vereceğim.››
10:7 Ama Asur Kralı bundan da kötüsünü düşünüyor.
Birçok ulusun kökünü kazıyıp yok etmeyi tasarlıyor.
10:8 ‹‹Komutanlarımın hepsi birer kral değil mi?›› diyor,
10:9 ‹‹Kalnoyu, Karkamış gibi ele geçirmedim mi?
Hamanın sonu Arpatınki,
Samiriyenin sonu Şamınki gibi olmadı mı?
10:10 Putları Yeruşalim ve Samiriyeninkinden daha çok olan putperest ülkeleri nasıl ele geçirdimse,
10:11 Samiriyeye ve putlarına ne yaptımsa,
Yeruşalime ve putlarına da yapamaz mıyım?››
10:12 Rab Siyon Dağına ve Yeruşalime karşı tasarladıklarını yapıp bitirdikten sonra şöyle diyecek:
‹‹Asur Kralını kibirli yüreği,
Övüngen bakışları yüzünden cezalandıracağım.
10:13 Çünkü, ‹Her şeyi bileğimin gücüyle,
Bilgeliğimle yaptım› diyor,
‹Akıllıyım, ulusları ayıran sınırları yok ettim,
Hazinelerini yağmaladım,
Güçlü kralları tahtlarından indirdim.
10:14 Elimi yuvaya sokup kuş yumurtalarını toplar gibi
Ulusların varını yoğunu topladım.
Terk edilmiş yumurtaları nasıl toplarlarsa,
Ben de bütün ülkeleri öyle topladım.
Kanat çırpan, ağzını açan,
Sesini çıkaran olmadı.› ››
10:15 Balta kendisini kullanana karşı övünür mü?
Testere kendisini kullanana karşı büyüklenir mi?
Sanki değnek kendisini kaldıranı sallayabilir,
Sopa sahibini kaldırabilirmiş gibi...
10:16 Rab, Her Şeye Egemen RAB,
Asurun güçlü adamlarını
Yıpratıcı hastalıkla cezalandıracak.
Orduları alev alev yanacak.
10:17 İsrailin Işığı ateş,
İsrailin Kutsalı alev olacak;
Asurun dikenli çalılarını
Bir gün içinde yakıp bitirecek.
10:18 Görkemli ormanıyla verimli tarlaları,
Ölümcül bir hastalığa yakalanmış insan gibi
Tümüyle harap olacak.
10:19 Ormanda artakalan ağaçlar
Bir çocuğun bile sayabileceği kadar az olacak.
10:20 O gün İsrailin sağ kalanları,
Yakupun kaçıp kurtulan torunları,
Kendilerini yok etmek isteyene değil,
Artık içtenlikle RABbe, İsrailin Kutsalına dayanacaklar.
10:21 Geriye kalanlar,
Yakup soyundan sağ kalanlar,
Güçlü Tanrıya dönecekler.
10:22 Ey İsrail, halkın denizin kumu kadar çok olsa da,
Ancak pek azı dönecek.
Tümüyle adil bir yıkım kararlaştırıldı.
10:23 Rab, Her Şeye Egemen RAB,
Kararlaştırılan yıkımı bütün yeryüzünde gerçekleştirecek. sözcükleri genellikle ‹‹Sağ kalanlar dönecek›› diye çevrildi. Yeşaya bu sözcükleri ilk oğluna ad olarak verdi (bkz. 7:3).
10:24 Bu nedenle Rab,
Her Şeye Egemen RAB şöyle diyor:
‹‹Ey sen, Siyonda yaşayan halkım,
Asurlular, Mısırlıların yaptığı gibi
Sana değnekle vurduklarında,
Sopalarını sana karşı kaldırdıklarında korkma.
10:25 Çünkü çok yakında gazabım sona erecek,
Öfkem Asurluların yıkımını sağlayacak.
10:26 Ben, Her Şeye Egemen RAB,
Midyanlıları Orev Kayasında alt ettiğim gibi,
Onları da kırbaçla alt edeceğim.
Değneğimi Mısıra karşı nasıl denizin üzerine uzattımsa,
Şimdi yine öyle yapacağım.
10:27 O gün Asurun yükü sırtınızdan,
Boyunduruğu boynunuzdan kalkacak;
Semirdiğiniz için boyunduruk kırılacak.››
10:28 Ayat Kentine saldırdılar,
Migrondan geçip ağırlıklarını Mikmasta bıraktılar.
10:29 Geçidi aşarak Gevada konakladılar.
Rama Kenti korkudan titredi,
Saulun kenti Givada yaşayan halk kaçıştı.
10:30 Ey Gallim halkı, sesini yükselt!
Ey Layşa halkı, dinle!
Zavallı Anatot halkı!
10:31 Madmena halkı kaçıyor,
Hagevimde yaşayanlar sığınacak yer arıyor.
10:32 Düşman bugün Novda duracak;
Siyon Kentinin kurulduğu dağa,
Yeruşalim Tepesine yumruk sallayacak.
10:33 Rab, Her Şeye Egemen RAB düşmanı
Dal gibi kesip korkunç güçle yere çalacak.
Uzun boyluları devirecek,
Gururluları alçaltacak.
10:34 Ormandaki çalılıkları baltayla keser gibi
Kesip devirecek onları.
Lübnan, Güçlü Olan'ın önünde diz çökecek.
11:1 İşayın kütüğünden yeni bir filiz çıkacak,
Kökünden bir fidan meyve verecek.
11:2 RABbin Ruhu, bilgelik ve anlayış ruhu,
Öğüt ve güç ruhu, bilgi ve RAB korkusu ruhu
Onun üzerinde olacak.
11:3 RAB korkusu hoşuna gidecek.
Gözüyle gördüğüne göre yargılamayacak,
Kulağıyla işittiğine göre karar vermeyecek.
11:4 Yoksulları adaletle yargılayacak,
Yeryüzünde ezilenler için dürüstçe karar verecek.
Dünyayı ağzının değneğiyle cezalandıracak,
Kötüleri soluğuyla öldürecek.
11:5 Davranışının temeli adalet ve sadakat olacak. ‹‹Adalet ve sadakat belindeki kuşaktır››.
11:6 Onun döneminde kurtla kuzu bir arada yaşayacak,
Parsla oğlak birlikte yatacak,
Buzağı, genç aslan ve besili sığır yanyana duracak,
Onları küçük bir çocuk güdecek.
11:7 İnekle ayı birlikte otlayacak,
Yavruları bir arada yatacak.
Aslan sığır gibi saman yiyecek.
11:8 Emzikteki bebek kobra deliği üzerinde oynayacak,
Sütten kesilmiş çocuk elini engerek kovuğuna sokacak.
11:9 Kutsal dağımın hiçbir yerinde
Kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek.
Çünkü sular denizi nasıl dolduruyorsa,
Dünya da RABbin bilgisiyle dolacak.
11:10 O gün İşayın kökü ortaya çıkacak,
Halklara sancak olacak,
Uluslar ona yönelecek.
Kaldığı yer görkemli olacak.
11:11 O gün Rab, Asurdan,
Mısır, Patros, Kûş, Elam,
Şinar, Hama ve deniz kıyılarından
Halkının sağ kalanlarını kurtarmak için
İkinci kez elini uzatacak.
11:12 Uluslar için sancak kaldıracak,
Sürgün İsraillileri toplayacak,
Dağılmış Yahudalıları
Dünyanın dört bucağından bir araya getirecek.
11:13 Efrayim halkının kıskançlığı yok olacak,
Yahudalıları sıkıştıranlar ortadan kalkacak.
Efrayim Yahudayı kıskanmayacak,
Yahuda Efrayimi sıkıştırmayacak.
11:14 Batıdaki Filistlilere saldırıp
Hep birlikte doğudakilerin her şeyini yağmalayacaklar.
Edom ve Moav halklarının topraklarına el koyacak,
Ammonlulara boyun eğdirecekler.
11:15 RAB Mısırın Süveyş Körfezini tümüyle kurutacak.
Elinin bir sallayışıyla estireceği kavurucu rüzgarla
Fıratı süpürüp yedi dereye bölecek.
Öyle ki, insanlar ırmak yatağından çarıkla geçebilsin.
11:16 RAB'bin Asur'da sağ kalan halkı için
Bir çıkış yolu olacak;
Tıpkı Mısır'dan çıktıkları gün
İsrailliler'in de bir çıkış yolu olduğu gibi.
12:1 İsrail halkı o gün,
‹‹Ya RAB, sana şükrederiz›› diyecek,
‹‹Bize öfkelenmiştin ama öfken dindi,
Bizi avuttun.
12:2 Tanrı kurtuluşumuzdur.
Ona güvenecek, yılmayacağız.
Çünkü RAB gücümüz ve ezgimizdir.
O kurtardı bizi.››
12:3 Kurtuluş pınarlarından sevinçle su alacaksınız.
12:4 O gün diyeceksiniz ki,
‹‹RABbe şükredin, Onu adıyla çağırın,
Halklara duyurun yaptıklarını,
Adının yüce olduğunu duyurun!
12:5 RABbe ezgiler söyleyin,
Çünkü görkemli işler yaptı.
Bütün dünya bilsin bunu.
12:6 Ey Siyon halkı, sesini yükselt, sevinçle haykır!
Çünkü aranızda bulunan İsrail'in Kutsalı büyüktür.››
13:1 Amots oğlu Yeşayanın Babille ilgili bildirisi:
13:2 Çıplak dağın tepesine sancak dikin!
Savaşçıları yüksek sesle çağırıp
El sallayın ki
Soylulara ayrılan kapılardan içeri girsinler.
13:3 RAB seçtiklerine buyruk verdi,
Onun yüceliğiyle övünen yiğitleri
Öfkesinin gereğini yapmaya çağırdı.
13:4 Dağlardaki kalabalığın gürültüsünü dinleyin!
Büyük bir halkın sesini andırıyor.
Bir araya gelmiş ulusların
Ve krallıkların gümbürtüsünü dinleyin!
Her Şeye Egemen RAB bir orduyu savaşa hazırlıyor.
13:5 Öfkesinin araçlarıyla uzak bir ülkeden,
Dünyanın öbür ucundan
Bütün ülkeyi yerle bir etmek üzere geliyor.
13:6 Feryat edin! Çünkü RABbin günü yakındır.
Her Şeye Gücü Yetenin göndereceği yıkım gibi geliyor o gün.
13:7 Bu yüzden ellerde derman kalmayacak,
Her yürek eriyecek.
13:8 Herkesi dehşet saracak,
Hepsi acı ve ıstırap içinde boğulacak,
Doğuran kadın gibi kıvranacak,
Şaşkın şaşkın birbirlerine bakacaklar;
Yüzleri kızaracak.
13:9 İşte RABbin acımasız günü geliyor.
Ülkeyi viraneye çevirip
İçindeki günahkârları ortadan kaldıracağı
Gazap ve kızgın öfke dolu gün geliyor.
13:10 Gökteki yıldızlarla takımyıldızlar ışımayacak,
Doğan güneş kararacak, ay ışığını vermez olacak.
13:11 RAB diyor ki, ‹‹Kötülüğünden ötürü dünyayı,
Suçlarından ötürü kötüleri cezalandıracağım.
Kibirlilerin küstahlığını sona erdirecek,
Zalimlerin gururunu kıracağım.
13:12 İnsanı saf altından,
Ofir altınından daha ender kılacağım.
13:13 Ben, Her Şeye Egemen RAB,
Gazaba geldiğim, öfkemin alevlendiği gün
Gökleri titreteceğim, yer yerinden oynayacak.
13:14 ‹‹Herkes kovalanan ceylan gibi,
Çobansız koyunlar gibi halkına dönecek,
Ülkesine kaçacak.
13:15 Yakalananın bedeni delik deşik edilecek,
Ele geçen kılıçtan geçirilecek.
13:16 Yavruları gözleri önünde parçalanacak,
Evleri yağmalanacak,
Kadınlarının ırzına geçilecek.
13:17 ‹‹Gümüşe değer vermeyen,
Altını sevmeyen Medleri
Onlara karşı harekete geçireceğim.
13:18 Oklarıyla gençleri parçalayacak,
Bebeklere acımayacak,
Çocukları esirgemeyecekler.
13:19 Ben Tanrı, Sodom ve Gomorayı nasıl yerle bir ettimse,
Kildanilerin yüce gururu,
Krallıkların en güzeli olan Babili de yerle bir edeceğim.
13:20 Orada bir daha kimse yaşamayacak,
Kuşaklar boyu kimse oturmayacak,
Bedeviler çadır kurmayacak,
Çobanlar sürülerini dinlendirmeyecek.
13:21 Orası yabanıl hayvanlara barınak olacak,
Evler çakallarla dolacak,
Baykuşlar yuva yapacak, tekeler oynaşacak orada. (bkz. Lev.17:7).
13:22 Kalelerinde sırtlanlar,
Görkemli saraylarında çakallar uluyacak.
Babil'in sonu yaklaştı, günleri uzatılmayacak.››
14:1 Çünkü RAB Yakup soyuna acıyacak,
İsrail halkını yine seçip
Topraklarına yerleştirecek.
Yabancılar da Yakup soyuna katılıp onlara bağlanacak.
14:2 Uluslar İsrail halkını
Kendi topraklarına götürecekler.
İsrail halkı RABbin verdiği topraklarda onları
Erkek ve kadın köle olarak sahiplenecek.
Kendisini tutsak edenleri tutsak edecek,
Kendisini ezenlere egemen olacak.
14:3 RAB İsrail halkını acıdan, sıkıntıdan
Ve yaptığı ağır işlerden kurtardığı gün
14:4 Babil Kralını alaya alarak,
‹‹Halkı ezenin nasıl da sonu geldi!›› diyecekler,
‹‹Zorbalığı nasıl da sona erdi!››
14:5 RAB kötülerin değneğini,
Egemenlerin asasını kırdı.
14:6 O asa ki, halklara gazapla vurdukça vurdu,
Ulusları öfkeyle, dinmeyen zulümle yönetti.
14:7 Bütün dünya esenlik ve barış içinde
Sevinçle haykırıyor.
14:8 Lübnanın çam ve sedir ağaçları bile
Kralın yok oluşuna seviniyor.
‹‹Onun ölümünden beri kimse bizi kesmeye gelmiyor›› diyorlar.
14:9 Toprağın altındaki ölüler diyarı
Babil Kralını karşılamak için sabırsızlanıyor.
Onun gelişi ölüleri,
Dünyanın eski önderlerini heyecanlandırıyor;
Ulusları yönetmiş kralları
Tahtlarından ayağa kaldırıyor.
14:10 Hepsi ona seslenip diyecekler ki,
‹‹Sen de bizim gibi gücünü yitirdin,
Bize benzedin.››
14:11 Görkemin de çenklerinin sesi de
Ölüler diyarına indirildi.
Altında kurtlar kaynaşacak,
Üstünü kurtçuklar kaplayacak.
14:12 Ey parlak yıldızfö, seherin oğlu,
Göklerden nasıl da düştün!
Ey ulusları ezip geçen,
Nasıl da yere yıkıldın!
14:13 İçinden, ‹‹Göklere çıkacağım›› dedin,
‹‹Tahtımı Tanrının yıldızlarından daha yükseğe koyacağım;
İlahların toplandığı dağda,
Safonun doruğunda oturacağım.
14:14 Bulutların üstüne çıkacak,
Kendimi Yüceler Yücesiyle eşit kılacağım.››
14:15 Ancak ölüler diyarına,
Ölüm çukurunun dibine
İndirilmiş bulunuyorsun.
14:16 Seni görenler bakıp bakıp şöyle düşünecekler:
‹‹Dünyayı sarsan, ülkeleri titreten,
Yeryüzünü çöle çeviren,
Kentleri yerle bir eden,
Tutsakları evlerine salıvermeyen adam bu mu?››
14:18 Ulusların bütün kralları tek tek,
Görkemli mezarlarda yatıyor.
14:19 Ama sen reddedilen bir dal gibi
Mezarından dışarı atıldın;
Bedenleri kılıçla delinip
Ölüm çukurunun dibine atılmış ölülerle örtülüsün;
Ayak altında çiğnenen leş gibisin.
14:20 Ülkeni harap edip halkını katlettiğin için
Başkaları gibi gömülmeyeceksin. Kötülük yapan soy bir daha anılmayacak.
14:21 Atalarının suçundan ötürü
Babil Kralının oğullarını boğazlamak için yer hazırlayın.
Kalkıp dünyayı sahiplenmesinler,
Yeryüzünü kentlerle doldurmasınlar.
14:22 ‹‹Babil halkına karşı harekete geçeceğim››
Diyor Her Şeye Egemen RAB,
‹‹Babilin adını, sağ kalanlarını,
Oğullarını, torunlarını dünyadan sileceğim.››
Böyle diyor RAB.
14:23 ‹‹Babili baykuş yuvasına, bataklığa çevirecek,
Yıkım süpürgesiyle süpüreceğim››
Diyor Her Şeye Egemen RAB.
14:24 Her Şeye Egemen RAB ant içerek şöyle dedi:
‹‹Düşündüğüm gibi olacak,
Tasarladığım gibi gerçekleşecek.
14:25 Asurluları kendi ülkemde ezecek,
Dağlarımda çiğneyeceğim.
Halkım Asurun boyunduruğundan,
Omuzlarındaki yükten kurtulacak.
14:26 İşte bütün dünya için belirlenen tasarı budur.
Bütün uluslara karşı elim kalkmış durumda.
14:27 Her Şeye Egemen RABbin tasarısını kim boşa çıkarabilir?
Kalkmış durumdaki elini kim indirebilir?››
14:28 Kral Ahazın öldüğü yıl gelen bildiri:
14:29 Ey Filistliler, sizi döven değnek kırıldı diye sevinmeyin.
Çünkü yılanın kökünden engerek türeyecek,
Onun ürünü uçan yılan olacak.
14:30 Yoksulların en yoksulu doyacak,
Düşkünler güvenlikte yatacak.
Ama sizin kökünüzü kıtlıkla kurutacağım,
Sağ kalanlarınız da ölecek.
14:31 Ulumaya başla ey kapı! Ey kent, feryat et!
Ey Filistliler, eridiniz baştan başa.
Kuzeyden toz duman yükseliyor,
Düşman askerleri sıra sıra geliyor.
14:32 O ulusun elçilerine ne yanıt verilecek?
‹‹RAB Siyon'un temelini attı,
Halkının düşkünleri oraya sığınacak›› denecek.
15:1 Moavla ilgili bildiri: Moavın Ar Kenti bir gecede viraneye döndü, yok oldu,
Moavın Kîr Kenti bir gecede viraneye döndü, yok oldu.
15:2 Bu yüzden Divon halkı ağlamak için tapınağa,
Tapınma yerlerine çıktı.
Moav halkı, Nevo ve Medeva için feryat ediyor.
İnsanlar saçlarını sakallarını kesiyor.
15:3 Çul giyiyorlar sokaklarda,
Damlarda, meydanlarda herkes feryat ediyor,
Gözyaşları sel gibi.
15:4 Heşbon ve Elalenin haykırışları
Yahasa ulaşıyor.
Moav askerleri bu yüzden feryat ediyor,
Yürekleri korku içinde.
15:5 Yüreğim sızlıyor Moav için.
Kaçanlar Soara, Eglat-Şelişiyaya ulaştı,
Ağlaya ağlaya çıkıyorlar Luhit Yokuşundan,
Horonayim yolunda yıkımlarına ağıt yakıyorlar.
15:6 Nimrim suları kuruduğu için otlar sararıp soldu.
Taze ot kalmadı, yeşillik yok artık.
15:7 Bu yüzden halk kazanıp biriktirdiği ne varsa,
Kavak Vadisi üzerinden taşıyacak.
15:8 Haykırışları Moav topraklarında yankılanıyor,
Feryatları Eglayime, Beer-Elime dek ulaştı.
15:9 Çünkü Dimon suları kan dolu,
Ama başına daha beterini getireceğim.
Moav'dan kaçıp kurtulanların,
Ülkede sağ kalanların üzerine aslan salacağım.
16:1 Seladan çöl yoluyla Siyon Kentinin kurulduğu dağa,
Ülkenin hükümdarına kuzular gönderin.
16:2 Moavlı kızlar yuvalarından atılmış,
Öteye beriye uçuşan kuşlar gibi
Arnon Irmağının geçitlerinde dolaşıyor.
16:3 ‹‹Bize öğüt ver, bir karar al,
Öğle sıcağında gece gibi gölge sal üstümüze.
Kovulanları sakla, kaçakları ele verme›› diyorlar.
16:4 ‹‹Kovulanlarım seninle birlikte yaşasın.
Kırıp geçirenlere karşı
Biz Moavlılara sığınak ol.››
Baskı ve yıkım son bulduğunda,
Ülkeyi çiğneyenler yok olduğunda,
Sevgiye dayanan bir yönetim kurulacak,
16:5 Davut soyundan biri sadakatle krallık yapacak.
Yargılarken adaleti arayacak,
Doğru olanı yapmakta tez davranacak.
16:6 Moavın ne denli gururlanıp büyüklendiğini,
Kendini ne denli beğendiğini,
Kibirlenip küstahlaştığını duyduk.
Övünmesi boşunadır.
16:7 Bu yüzden Moavlılar Moav için feryat edecek,
Hepsi feryat edecek.
Kîr-Heresetin üzüm pestillerini
Anımsayıp üzülecek, yas tutacaklar.
16:8 Çünkü Heşbonun tarlaları,
Sivmanın asmaları kurudu.
Ulusların beyleri onların seçkin dallarını kırdılar.
O dallar ki, Yazere erişir, çöle uzanırdı,
Filizleri yayılır, gölü aşardı.
16:9 Bu yüzden Yazer için,
Sivmanın asmaları için acı acı ağlıyorum.
Sizleri gözyaşlarımla sulayacağım,
Ey Heşbon ve Elale!
Çünkü savaş çığlıkları yaz meyvelerinizin,
Biçtiğiniz ekinin üzerine düştü.
16:10 Meyve bahçelerindeki sevinç ve neşe yok oldu.
Bağlarda ne şarkı söyleyen olacak,
Ne sevinç çığlığı atan.
Üzüm sıkma çukurlarında çalışan kalmayacak,
Sevinç çığlıklarını susturdum.
16:11 Yüreğim bir lir gibi inliyor Moav için,
Kîr-Hereset için içim sızlıyor.
16:12 Moav halkı tapınma yerine çıkarak kendini yoruyor,
Dua etmek için tapınağa gidiyor, ama hepsi boşuna!
16:13 RABbin Moav için geçmişte söylediği budur.
16:14 RAB şimdi diyor ki, ‹‹Moav'ın övündükleri de kalabalık halkı da tam üç yıl sonra rezil olacak. Sağ kalan çok az sayıda kişiyse güçsüz olacak.››
17:1 Şamla ilgili bildiri: İşte Şam kent olmaktan çıkacak,
Enkaz yığınına dönecek.
17:2 Aroer kentleri terk edilecek,
Hayvan sürüleri orada yatacak,
Onları ürküten olmayacak.
17:3 Efrayimde surlu kent kalmayacak,
Şamın egemenliği yok olacak.
Sağ kalan Aramlıların onuru
İsrailin onuru gibi kırılacak.
Her Şeye Egemen RAB böyle diyor.
17:4 O gün Yakup soyunun görkemi sönecek,
Hepsi bir deri bir kemik kalacak.
17:5 İsrail, ekinin elle biçilip
Başakların devşirildiği bir tarla,
Refaim Vadisinde hasattan sonra
Başakların toplandığı bir tarla gibi olacak.
17:6 Çok az kişi kurtulacak.
Artakalanların sayısı, dövüldükten sonra tepesinde iki üç,
Dal uçlarında dört beş zeytin tanesi kalan
Zeytin ağacı gibi olacak.
İsrailin Tanrısı RAB böyle diyor.
17:7 O gün insanlar kendilerini yaratana bakacaklar, gözleri İsrailin Kutsalını görecek.
17:8 Elleriyle yaptıkları sunaklara, parmaklarıyla biçim verdikleri Aşera putlarına, buhur sunaklarına bakmayacaklar.
17:9 O gün İsrailin güçlü kentleri
İsraillilerden kaçan Amorlularla Hivlilerin
Terk ettiği kentler gibi ıssız olacak. ‹‹Orman ve dağ başı››.
17:10 Çünkü, ey İsrail, seni kurtaran Tanrıyı unuttun,
Sığındığın Kayayı anmaz oldun.
Bunun yerine, güzel fidanlar, ithal asmalar dikiyorsun. başka ulusların putları ya da başka uluslarla yapılan antlaşmalar kastediliyor.
17:11 Onlar diktiğin gün filizlenip
Ertesi sabah tomurcuklanabilir.
Ama hastalık ve dinmez acı gününde meyve vermeyecekler.
17:12 Eyvah, çok sayıda ulus kükrüyor,
Azgın deniz gibi gürlüyorlar.
Halklar güçlü sular gibi çağlıyor.
17:13 Halklar kabaran sular gibi çağlayabilir,
Ama Tanrı onları azarlayınca uzaklara kaçacaklar.
Rüzgarın önünde dağdaki saman ufağı gibi,
Kasırganın önünde diken yumağı gibi savrulacaklar.
17:14 Akşam dehşet saçıyorlardı,
Sabah olmadan yok olup gittiler.
Bizi yağmalayanların, bizi soyanların sonu budur.
18:1 Kûş ırmaklarının ötesinde,
Kanat vızıltılarının duyulduğu ülkenin vay haline!
18:2 O ülke ki, elçilerini
Sazdan kayıklarla Nil sularından gönderir.
Ey ayağına tez ulaklar,
Irmakların böldüğü ülkeye,
Her yana korku saçan halka,
Güçlü ve ezici ulusa,
O uzun boylu, pürüzsüz tenli ulusa gidin!
18:3 Ey sizler, dünyada yaşayan herkes,
Yeryüzünün ahalisi!
Sancak dağların tepesine dikilince dikkat edin.
Boru çalınınca dinleyin.
18:4 Çünkü RAB bana şöyle dedi:
‹‹Gün ışığında duru sıcaklık gibi,
Hasat döneminin sıcaklığındaki
Çiy bulutu gibi durgun olacak
Ve bulunduğum yerden seyredeceğim.››
18:5 Bağbozumundan önce çiçekler düşüp
Üzümler olgunlaşmaya yüz tutunca,
Asmanın dalları bıçakla kesilecek,
Çubukları koparılıp atılacak.
18:6 Hepsi dağın yırtıcı kuşlarına,
Yerin yabanıl hayvanlarına terk edilecek.
Yazın yırtıcı kuşlara,
Kışın yabanıl hayvanlara yem olacaklar.
18:7 O zaman ırmakların böldüğü ülke,
Her yana korku saçan güçlü ve ezici halk,
O uzun boylu, pürüzsüz tenli ulus,
Her Şeye Egemen RAB'be armağanlar getirecek.
Her Şeye Egemen RAB'bin adını koyduğu
Siyon Dağı'na getirecekler armağanlarını.
19:1 Mısırla ilgili bildiri: İşte RAB hızla yol alan buluta binmiş Mısıra geliyor!
Mısır putları Onun önünde titriyor,
Mısırlıların yüreği hopluyor.
19:2 RAB diyor ki,
‹‹Mısırlıları Mısırlılara karşı ayaklandıracağım;
Kardeş kardeşe, komşu komşuya, kent kente,
Ülke ülkeye karşı savaşacak.
19:3 Mısırlıların cesareti tükenecek,
Tasarılarını boşa çıkaracağım.
Yardım için putlara, ölülerin ruhlarına,
Medyumlarla ruh çağıranlara danışacaklar.
19:4 Mısırlıları acımasız bir efendiye teslim edeceğim,
Katı yürekli bir kral onlara egemen olacak.››
Rab, Her Şeye Egemen RAB böyle diyor.
19:5 Nilin suları çekilecek,
Kuruyup çatlayacak yatağı.
19:6 Su kanalları kokacak,
Kuruyacak ırmağın kolları,
Kamışlarla sazlar solacak.
19:7 Nil kıyısında, ırmağın ağzındaki sazlar,
Nil boyunca ekili tarlalar kuruyacak,
Savrulup yok olacak.
19:8 Balıkçılar yas tutacak,
Nile olta atanların hepsi ağlayacak,
Suyun yüzüne ağ atanlar perişan olacak.
19:9 Taranmış keten işleyenler,
Beyaz bez dokuyanlar umutsuzluğa kapılacak.
19:10 Dokumacılar bunalacak,
Ücretliler sıkıntıya düşecek.
19:11 Soanfş Kentinin önderleri ne kadar akılsız!
Firavunun bilge danışmanları
Saçma sapan öğütler veriyorlar.
Nasıl olur da firavuna,
‹‹Biz bilgelerin oğulları,
Eski zaman krallarının torunlarıyız›› diyorlar?
19:12 Ey firavun, hani nerede senin bilgelerin?
Her Şeye Egemen RAB Mısıra karşı neler tasarladı,
Bildirsinler bakalım sana eğer biliyorlarsa.
19:13 Soan Kentinin önderleri aptal olup çıktılar,
Nof önderleri aldandılar,
Mısır oymaklarının ileri gelenleri Mısırı saptırdılar.
19:14 RAB onların aklını karıştırdı;
Kendi kusmuğu içinde yalpalayan sarhoş nasılsa,
Mısırı da her alanda saptırdılar.
19:15 Mısırda kimsenin yapabileceği bir şey kalmadı;
Ne başın ne kuyruğun, ne hurma dalının ne de sazın.
19:16 O gün Mısırlılar kadın gibi olacaklar; Her Şeye Egemen RABbin kendilerine karşı kalkan elinin önünde titreyip dehşete kapılacaklar.
19:17 Yahuda Mısırı dehşete düşürecek. Yahuda dendi mi, Her Şeye Egemen RABbin Mısıra karşı tasarladıklarını anımsayan herkes dehşete kapılacak.
19:18 O gün Mısırda Kenan dilini konuşan beş kent olacak. Bu kentler Her Şeye Egemen RABbe bağlılık andı içecekler; içlerinden biri ‹Yıkım Kenti› diye adlandırılacak. Heliopolis anlamına gelebilir.
19:19 O gün Mısırın ortasında RAB için bir sunak, sınırında da bir sütun dikilecek.
19:20 Her Şeye Egemen RAB için Mısırda bir belirti ve tanık olacak bu. Halk kendine baskı yapanlardan ötürü RABbe yakarınca, RAB onları savunacak bir kurtarıcı gönderip özgür kılacak.
19:21 RAB kendini Mısırlılara tanıtacak, onlar da o gün RABbi tanıyacak, kurbanlarla, sunularla Ona tapınacaklar. RABbe adak adayacak ve adaklarını yerine getirecekler.
19:22 RAB Mısırlıları hastalıkla alabildiğine cezalandıracak, sonra iyileştirecek. RABbe yönelip yakaracaklar. RAB de onları iyileştirecek.
19:23 O gün Mısırla Asur arasında bir yol olacak. Asurlu Mısıra, Mısırlı Asura gidip gelecek. Mısırlılarla Asurlular birlikte tapınacaklar.
19:24 O gün Mısır ve Asurun yanısıra İsrail üçüncü ülke olacak. Dünya bu üçü sayesinde kutsanacak.
19:25 Her Şeye Egemen RAB, ‹‹Halkım Mısır, ellerimin işi Asur ve mirasım İsrail kutsansın›› diyerek dünyayı kutsayacak.
20:1 Asur ordusunun başkomutanı, Asur Kralı Sargonun buyruğuyla gelerek Aşdota saldırıp kenti ele geçirdiği yıl RAB Amots oğlu Yeşaya aracılığıyla şöyle dedi: ‹‹Git, belindeki çulu çöz, ayağındaki çarığı çıkar.›› Yeşaya denileni yaptı, çıplak ve yalınayak dolaşmaya başladı.
20:3 RAB dedi ki, ‹‹Mısıra ve Kûşa belirti ve ibret olsun diye kulum Yeşaya nasıl üç yıl çıplak ve yalınayak dolaştıysa,
20:4 Asur Kralı da Mısıra utanç olsun diye Mısırlı tutsaklarla Kûşlu sürgünleri genç yaşlı demeden, çıplak ve yalınayak, mahrem yerleri açık yürütecek.
20:5 Kûşa bel bağlayan, Mısırla övünen halk hüsrana uğrayacak, utanç içinde kalacak.
20:6 Bu kıyı bölgesinde yaşayanlar o gün, ‹‹Asur Kralı'nın elinden kurtulmak için yardımına sığındığımız, bel bağladığımız ulusların başına gelene bakın!›› diyecekler, ‹‹Biz nasıl kurtulacağız?››
21:1 Deniz kıyısındaki çölle ilgili bildiri: Negevden fırtınalar nasıl üst üste gelirse,
Çölden, korkunç ülkeden bir istilacı öyle geliyor.
21:2 Korkunç bir görüm gördüm:
Hain hainlik etmede,
Harap eden harap etmede.
Ey Elam, saldır!
Ey Meday, onu kuşat!
Onun neden olduğu iniltileri sona erdireceğim.
21:3 Gördüklerimden ötürü belime ağrı saplandı,
Doğuran kadının ağrıları gibi ağrılar tuttu beni.
Duyduklarımdan sarsıldım,
Gördüklerimden dehşete düştüm.
21:4 Şaşkınım, titremeler sardı beni.
Özlediğim alaca karanlık bana korku veriyor artık.
21:5 Gördüğüm görümde sofrayı hazırlıyor,
Halıları seriyor, yiyip içiyorlar.
Kalkın, ey önderler, kalkanları yağlayın!
21:6 Rab bana dedi ki,
‹‹Git, bir gözcü dik, gördüğünü bildirsin.
21:7 Savaş arabalarının,
Atlara, eşeklere, develere binmiş insanların
Çifter çifter geldiğini görünce dikkat kesilsin.››
21:8 Gözcüfü, ‹‹Ey efendim,
Her gün aralıksız gözcü kulesinde duruyor,
Her gece yerimde nöbet tutuyorum›› diye bağırdı,
21:9 ‹‹Bak, savaş arabalarıyla atlılar
Çifter çifter geliyor!››
Sonra, ‹‹Yıkıldı, Babil yıkıldı!›› diye haber verdi,
‹‹Taptıkları bütün putlar yere çalınıp parçalandı!››
21:10 Ey halkım, harman yerinde
Buğday gibi dövülmüş olan halkım!
Her Şeye Egemen RABden,
İsrailin Tanrısından duyduklarımı
Size bildirdim.
21:11 Duma ile ilgili bildiri: Arabistanda bir yer olduğu sanılıyor. ‹‹Sessizlik›› anlamına gelir. ‹‹Edom›› sözcüğünü çağrıştırıyor. Biri Seirden bana sesleniyor:
‹‹Ey gözcü, geceden geriye ne kaldı?
Geceden geriye ne kaldı?››
21:12 Yanıtım şöyle: ‹‹Sabah olmak üzere,
Ama yine gece olacak.
Soracaksanız sorun, yine gelin.››
21:13 Arabistanla ilgili bildiri: Arabistan çalılıklarında geceleyeceksiniz,
Ey Dedan kervanları!
21:14 Ey Temada oturanlar,
Su getirin, susamışları karşılayın,
Kaçıp kurtulana ekmek verin.
21:15 Çünkü onlar kılıçtan, yalın kılıçtan,
Gerilmiş yaydan, çetin çarpışmalardan kaçtılar.
21:16 Rab bana şöyle dedi: ‹‹Kedarın bütün övüncü tam bir yıl sonra sona erecek.
21:17 Okçulardan, Kedar savaşçılarından pek az sağ kalan olacak.›› Bunu söyleyen, İsrail'in Tanrısı RAB'dir.
22:1 Görüm Vadisiyle ilgili bildiri: Gürültü patırtı içinde eğlenen kent halkı,
Ne oldu size, neden hepiniz damlara çıktınız?
Ölenleriniz ne kılıçtan geçirildi,
Ne de savaşta öldü.
22:3 Önderleriniz hep birlikte kaçtılar,
Yaylarını kullanmadan tutsak alındılar.
Uzağa kaçtığınız halde ele geçenlerin hepsi tutsak edildi.
22:4 Bunun için dedim ki,
‹‹Beni yalnız bırakın, acı acı ağlayayım.
Halkımın uğradığı yıkımdan ötürü
Beni avutmaya kalkmayın.››
22:5 Çünkü Rabbin, Her Şeye Egemen RABbin
Görüm Vadisinde kargaşa, bozgun
Ve dehşet saçacağı gün,
Duvarların yıkılacağı,
Dağlara feryat edileceği gün geliyor.
22:6 Elamlılar ok kılıflarını sırtlanıp savaş arabalarıyla,
Atlılarıyla geldiler.
Kîr halkı kalkanlarını açtı.
22:7 Verimli vadileriniz savaş arabalarıyla doldu,
Atlılar kent kapılarının karşısına dizildi.
22:8 RABbin Yahudayı savunmasız bıraktığı gün
Orman Sarayındaki silahlara güvendiniz.
22:9 Davut Kentinin duvarlarında
Çok sayıda gedik olduğunu gördünüz,
Aşağı Havuzda su depoladınız,
22:10 Yeruşalimdeki evleri saydınız,
Surları onarmak için evleri yıktınız.
22:11 Eski Havuzun suları için
İki surun arasında bir depo yaptınız.
Ama bunu çok önceden tasarlayıp
Gerçekleştirmiş olan Tanrıya güvenmediniz,
Onu umursamadınız.
22:12 Rab, Her Şeye Egemen RAB
O gün sizi ağlayıp yas tutmaya,
Saçlarınızı kesip çul kuşanmaya çağırdı.
22:13 Oysa siz keyif çatıp eğlendiniz,
‹‹Yiyelim içelim, nasıl olsa yarın öleceğiz›› diyerek
Sığır, koyun kestiniz,
Et yiyip şarap içtiniz.
22:14 Her Şeye Egemen RAB bana,
‹‹Siz ölene dek bu suçunuz bağışlanmayacak›› diye seslendi.
Rab, Her Şeye Egemen RAB böyle diyor.
22:15 Rab, Her Şeye Egemen RAB diyor ki,
‹‹Haydi, o kâhyaya,
Sarayın sorumlusu Şevnaya git ve de ki,
22:16 ‹Burada ne işin var?
Kimin var ki, kendine burada mezar kazdın,
Yüksekte kendine mezar, kayada konut oydun?
22:17 Ey güçlü kişi,
RAB seni tuttuğu gibi şiddetle savuracak.
22:18 Top gibi evirip çevirip
Geniş bir ülkeye fırlatacak.
Orada öleceksin,
Gurur duyduğun arabaların orada kalacak.
Efendinin evi için utanç nedenisin!
22:19 Seni görevden alacak,
Makamından alaşağı edeceğim.
22:20 ‹‹ ‹O gün Hilkiya oğlu kulum Elyakimi çağırıp
22:21 Senin cüppeni ona giydireceğim.
Senin kuşağınla onu güçlendirip
Yetkini ona vereceğim.
Yeruşalimde yaşayanlara
Ve Yahuda halkına o babalık yapacak.
22:22 Davutun evinin anahtarını ona teslim edeceğim.
Açtığını kimse kapayamayacak,
Kapadığını kimse açamayacak.
22:23 Onu sağlam yere çakılmış çadır kazığı yapacağım,
Ailesi için onur kürsüsü olacak.
22:24 Ailenin ağırlığı -soyundan türeyen herkes-
Taslardan kâselere kadar her küçük kap ona asılacak.› ››
22:25 Her Şeye Egemen RAB diyor ki, ‹‹O gün sağlam yere çakılmış kazık yerinden çıkacak, kırılıp düşecek, ona asılan yük de yok olacak.›› Çünkü RAB böyle diyor.
23:1 Sur Kentiyle ilgili bildiri: Ey ticaret gemileri, feryat edin!
Çünkü Sur Kenti evleriyle,
Limanlarıyla birlikte yok oldu.
Kittimden size haber geldi.
23:2 Ey kıyı halkı ve denizcilerin zenginleştirdiği
Sayda tüccarları, susun!
23:3 Şihorun tahılı, Nilin ürünü
Denizleri aşar, Sura gelir sağlardı.
Ulusların kârı ona akardı.
23:4 Utan, ey Sayda, ey deniz kıyısındaki kale!
Çünkü deniz sana sesleniyor:
‹‹Ne doğum ağrısı çektim, ne de doğurdum.
Ne delikanlılar büyüttüm, ne de kızlar.››
23:5 Surun haberi Mısıra ulaşınca,
Yüreği burkulacak insanların.
23:6 Tarşişe geçin, ey kıyıda oturanlar,
Feryat edin.
23:7 Uzak ülkeleri yurt edinmiş,
Eğlenceye düşkün halkınız,
Eski, tarihsel kentiniz bu mu?
23:8 Taçlar giydiren Sura karşı bu işi kim tasarladı?
O kent ki, tüccarları prenslerdi,
İş adamları dünyanın saygın kişileriydi.
23:9 Görkeminin sonucu olan gururunu kırmak,
Dünyaca ünlü bütün saygın kişilerini alçaltmak için
Her Şeye Egemen RAB tasarladı bunu.
23:10 Kendi topraklarını Nil gibi basıp geç,
Ey Tarşiş kızı, artık engel yok.
23:11 RAB denizin üzerine elini uzatıp ülkeleri titretti,
Kenan kalelerinin yıkılmasını buyurdu.
23:12 ‹‹Eğlencen sona erdi, ey Sayda, erden kız!›› dedi,
‹‹Kirletildin.
Kalk, Kittime geç,
Orada bile rahat yüzü görmeyeceksin.››
23:13 Kildan ülkesine bak!
O halk yok artık.
Asurlular onların ülkesini yabanıl hayvanlara verdi,
Kuşatma kuleleri diktiler, saraylarını soydular,
Ülkeyi viraneye çevirdiler.
23:14 Feryat edin, ey ticaret gemileri!
Çünkü sığınağınız harap oldu.
23:15 Bundan sonra Sur Kenti yetmiş yıl, bir kralın ömrü süresince unutulacak. Yetmiş yıl bitince, fahişe için bestelenen türküdeki gibi Sura şöyle denecek:
23:16 ‹‹Bir lir al, dolaş kenti,
Ey sen, unutulmuş fahişe!
Güzel çal seni anımsamaları için,
Türkü üstüne türkü söyle.››
23:17 Yetmiş yıl geçince RAB Surla ilgilenecek, ama Sur para için yine fahişeliğe dönecek. Dünyanın bütün krallıklarıyla fahişelik edecek.
23:18 Kentin ticaretten ve fuhuştan kazandıkları RAB'be adanacak. Bunlar biriktirilmeyecek, hazineye konmayacak. Ticaretten kazandıklarını doyuncaya dek yesinler, güzel güzel giyinsinler diye RAB'bin önünde yaşayanlara verilecek.
24:1 İşte RAB yeryüzünü harap edip viraneye çevirecek,
Yeryüzünü altüst edecek,
Üzerinde yaşayanları darmadağın edecek.
24:2 Ayrım yapılmayacak;
Ne halkla kâhin arasında,
Ne köleyle efendi arasında,
Ne hizmetçiyle hanım arasında,
Ne alıcıyla satıcı arasında,
Ne ödünç alanla ödünç veren arasında,
Ne faizciyle borç alan arasında.
24:3 Dünya tümüyle yağmalanıp viraneye çevrilecek.
RAB böyle söyledi.
24:4 Dünya kuruyup büzülüyor,
Yeryüzü solup büzülüyor,
Dünyadaki soylular güçlerini yitiriyor.
24:5 Dünyada yaşayanlar onu kirletti.
Çünkü Tanrının yasalarını çiğnediler,
Kurallarını ayaklar altına aldılar,
Ebedi antlaşmayı bozdular.
24:6 Bu yüzden lanet dünyayı yiyip bitirdi,
Orada yaşayanlar suçlarının cezasını çekiyorlar.
Yaşayanlar bu nedenle yanıyor, pek azı kurtulacak.
24:7 Yeni şarabın sonu geldi,
Asmalar soldu,
Bir zamanlar sevinçli olanların hepsi inliyor.
24:8 Tefin coşkun sesi kesildi,
Eğlenenlerin gürültüsü durdu,
Lirin coşkun sesi kesildi.
24:9 Ezgi eşliğinde şarap içilmiyor artık,
İçkinin tadı içene acı geliyor.
24:10 Yıkılan kent perişan durumda,
Kimse girmesin diye her evin girişi kapandı.
24:11 İnsanlar şarap özlemiyle sokaklarda bağrışıyor,
Sevinçten eser kalmadı,
Dünyanın coşkusu yok oldu.
24:12 Kent viraneye döndü,
Kapıları paramparça oldu.
24:13 Çünkü zeytinler dökülsün diye dövülen ağaç nasılsa,
Bağbozumundan artakalan üzümler nasılsa,
Dünyadaki bütün uluslar da öyle olacak.
24:14 Sağ kalanlar seslerini yükseltip
Sevinç çığlıkları atacak,
Batıda yaşayanlar RABbin büyüklüğü karşısında
Hayranlıkla bağıracak.
24:15 Onun için, doğuda yaşayanlar RABbi yüceltin,
Deniz kıyısındakiler,
İsrailin Tanrısı RABbin adını yüceltin.
24:16 Dünyanın en uzak köşelerinden ezgiler işitiyoruz:
‹‹Doğru Olana övgüler olsun!›› Ama ben, ‹‹Bittim, bittim! Vay halime!›› dedim,
‹‹Hainler hainliklerini sürdürüyor.
Evet, hainler sürekli hainlik ediyorlar.››
24:17 Ey dünyada yaşayanlar,
Önünüzde dehşet, çukur ve tuzak var.
24:18 Dehşet haberinden kaçan çukura düşecek,
Çukurdan çıkan tuzağa yakalanacak.
Göklerin kapakları açılacak,
Dünyanın temelleri sarsılacak.
24:19 Yeryüzü büsbütün çatlayıp yarılacak,
Sarsıldıkça sarsılacak.
24:20 Dünya sarhoş gibi yalpalayacak,
Bir kulübe gibi sallanacak,
İsyanlarının ağırlığı altında çökecek
Ve bir daha kalkamayacak.
24:21 O gün RAB yukarıda, gökteki güçleri
Ve aşağıda, yeryüzündeki kralları cezalandıracak.
24:22 Zindana tıkılan tutsaklar gibi
Cezaevine kapatılacak
Ve uzun süre sonra cezalandırılacaklar.
24:23 Ayın yüzü kızaracak, güneş utanacak.
Çünkü Her Şeye Egemen RAB Siyon Dağı'nda,
Yeruşalim'de krallık edecek.
Halkın ileri gelenleri
O'nun yüceliğini görecek.
25:1 Ya RAB, sensin benim Tanrım,
Seni yüceltir, adını överim.
Çünkü sen eskiden beri tasarladığın harikaları
Tam bir sadakatle gerçekleştirdin.
25:2 Kenti bir taş yığınına,
Surlu kenti viraneye çevirdin.
Yabancıların kalesiydi, kent olmaktan çıktı.
Bir daha da onarılmayacak.
25:3 Bundan ötürü güçlü uluslar seni onurlandıracak,
Acımasız ulusların kentleri senden korkacak.
25:4 Çünkü onların öfkesi
Duvara çarpan sağanak gibi yükselince,
Sen yoksulun, sıkıntı içindeki düşkünün kalesi,
Sağanağa karşı sığınak,
Sıcağa karşı gölgelik oldun.
25:5 Yabancıların gürültüsünü çöl sıcağı gibi bastırırsın.
Bulutun gölgesi sıcağı nasıl kırarsa,
Bu acımasız adamların türküsü de öyle diniyor.
25:6 Her Şeye Egemen RAB bu dağda
Bütün uluslara yağlı yemeklerin
Ve dinlendirilmiş seçkin şarapların sunulduğu
Zengin bir şölen verecek.
25:7 Bütün halkların üzerindeki örtüyü,
Bütün ulusların üzerine örülmüş olan örtüyü
Bu dağda kaldıracak.
25:8 Ölümü sonsuza dek yutacak.
Egemen RAB bütün yüzlerden gözyaşlarını silecek.
Halkının utancını bütün yeryüzünden kaldıracak.
Çünkü RAB böyle diyor.
25:9 O gün diyecekler ki,
‹‹İşte Tanrımız budur;
Ona umut bağlamıştık, bizi kurtardı,
RAB Odur, Ona umut bağlamıştık,
Onun kurtarışıyla sevinip coşalım.››
25:10 RABbin eli bu dağın üzerinde kalacak,
Ama Moav gübre çukurundaki saman gibi
Kendi yerinde çiğnenecek.
25:11 Oracıkta yüzmek isteyen biri gibi ellerini uzatacak,
Ama kurnazlığına karşın RAB onun gururunu kıracak.
25:12 RAB surlarındaki yüksek burçları
Devirip yıkacak, yerle bir edecek.
26:1 O gün Yahudada şu ilahi söylenecek: Güçlü bir kentimiz var.
Çünkü Tanrının kurtarışı
Kente sur ve duvar gibidir.
26:2 Açın kentin kapılarını,
Sadık kalan doğru ulus içeri girsin.
26:3 Sana güvendiği için
Düşüncelerinde sarsılmaz olanı
Tam bir esenlik içinde korursun.
26:4 RABbe sonsuza dek güvenin,
Çünkü RAB, evet RAB sonsuza dek kalıcı kayadır.
26:5 Yüksekte oturanı alçaltır,
Yüce kenti yıkar,
Yerle bir eder.
26:6 O kent ayak altında,
Mazlumların ayakları,
Yoksulların adımları altında çiğnenecek.
26:7 Doğru adamın yolu düzdür,
Ey Dürüst Olan, doğru adamın yolunu sen düzlersin.
26:8 Evet, ya RAB, ilkelerinin çizdiği yolda sana umut bağladık,
Adın ve ünündür yüreğimizin dileği,
26:9 Geceleri canım sana susar,
Evet, içimde ruhum seni özler;
Çünkü senin ilkelerin yeryüzünde oldukça,
Orada oturanlar doğruluğu öğrenir.
26:10 Kötüler lütfedilse bile doğruluğu öğrenmez.
Dürüstlüğün egemen olduğu diyarda haksızlık eder,
RABbin büyüklüğünü görmezler.
26:11 Ya RAB, elin yükseldi, ama görmüyorlar,
Halkın için gösterdiğin gayreti görüp utansınlar.
Evet, düşmanların için yaktığın ateş onları yiyip bitirecek.
26:12 Ya RAB, bizi esenliğe çıkaracak sensin,
Çünkü ne yaptıysak hepsi senin başarındır.
26:13 Ey Tanrımız RAB, senden başka efendiler bizi yönetti,
Ama yalnız sana, senin adına yakaracağız.
26:14 O efendiler öldü, artık yaşamıyorlar,
Dirilmeyecek onlar.
Çünkü onları cezalandırıp yok ettin,
Anılmalarına son verdin.
26:15 Ulusu çoğalttın, ya RAB,
Evet, ulusu çoğalttın ve yüceltildin.
Her yönde ülkenin sınırlarını genişlettin.
26:16 Ya RAB, sıkıntıdayken seni aradılar.
Onları terbiye ettiğinde sessizce yakararak içlerini döktüler.
26:17 Doğum vakti yaklaşan gebe kadın
Çektiği sancıdan ötürü nasıl kıvranır, feryat ederse,
Senin önünde biz de öyle olduk, ya RAB.
26:18 Gebe kaldık, kıvrandık,
Rüzgardan başka bir şey doğurmadık sanki.
Ne dünyaya kurtuluş sağlayabildik,
Ne de dünyada yaşayanları yaşama kavuşturabildik.
26:19 Ama senin ölülerin yaşayacak,
Bedenleri dirilecek.
Ey sizler, toprak altında yatanlar,
Uyanın, ezgiler söyleyin.
Çünkü senin çiyin sabah çiyine benzer,
Toprak ölülerini yaşama kavuşturacak.
26:20 Haydi halkım, iç odalarınıza girip
Ardınızdan kapılarınızı kapatın,
RABbin öfkesi geçene dek kısa süre gizlenin.
26:21 Çünkü dünyada yaşayanları
Suçlarından ötürü cezalandırmak için
RAB bulunduğu yerden geliyor.
Dünya üzerine dökülen kanı açığa vuracak,
Öldürülenleri artık saklamayacak.
27:1 O gün RAB Livyatanı, o kaçan yılanı,
Evet Livyatanı, o kıvrıla kıvrıla giden yılanı
Acımasız, kocaman, güçlü kılıcıyla cezalandıracak,
Denizdeki canavarı öldürecek.
27:2 O gün RAB,
‹‹Sevdiğim bağ için ezgiler söyleyin›› diyecek,
27:3 ‹‹Ben RAB, bağın koruyucusuyum,
Onu sürekli sularım.
Kimse zarar vermesin diye
Gece gündüz beklerim.
27:4 Kızgın değilim.
Keşke karşıma dikenli çalılar çıksa!
Onların üzerine yürür,
Tümünü ateşe verirdim.
27:5 Ya da koruyuculuğuma sarılsınlar,
Barışsınlar benimle,
Evet, benimle barışsınlar.››
27:6 Yakup soyu gelecekte kök salacak,
İsrail filizlenip çiçeklenecek,
Yeryüzünü meyvesiyle dolduracak.
27:7 RAB İsraillileri, kendilerini cezalandıranları cezalandırdığı gibi cezalandırdı mı?
Ya da İsraillileri başkalarını öldürdüğü gibi öldürdü mü?
27:8 RAB onları yargıladı,
Kovup sürgüne gönderdi.
Doğu rüzgarının estiği gün
Onları şiddetli soluğuyla savurdu.
27:9 Böylece Yakup soyunun suçu bağışlanacak.
Günahlarının kaldırılmasının sonucu şöyle olacak:
Sunağın taşlarını tebeşir taşı gibi un ufak ettiklerinde
Ne Aşera putu ne de buhur sunağı kalacak.
27:10 Surlu kent terk edildi,
Çöl kadar ıssız, sahipsiz bir yurt oldu.
Dana orada otlayıp uzanacak,
Filizlerini yiyip bitirecek.
27:11 Kuruyan dalları koparılacak,
Kadınlar gelip bunları yakacaklar.
Çünkü bu halk akıllı bir halk değil.
Bu yüzden onları yaratan kendilerine acımayacak,
Onlara biçim veren onları kayırmayacak.
27:12 Ey İsrailoğulları, o gün RAB gürül gürül akan Fırat ile Mısır Vadisi arasında harman döver gibi, sizi birer birer toplayacak.
27:13 Evet, o gün büyük bir boru çalınacak; Asur'da yitenlerle Mısır'a sürgün edilenler gelip kutsal dağda, Yeruşalim'de RAB'be tapınacaklar.
28:1 Vay haline verimli vadinin başındaki kentin, Efrayimli sarhoşların gurur tacının! Şaraba yenilmişlerin yüce ve görkemli tacı, solmakta olan çiçeği andırıyor.
28:2 Rabbin güçlü kudretli bir adamı var. Dolu fırtınası gibi, harap eden kasırga gibi, silip süpüren güçlü sel gibi o kenti şiddetle yere çalacak.
28:3 Efrayimli sarhoşların gurur tacı ayaklar altında çiğnenecek.
28:4 Verimli vadinin başındaki kent, yüce ve görkemli taç, artık solmakta olan çiçeği andıran kent, mevsiminden önce olgunlaşmış incir gibi görülür görülmez koparılıp yutulacak.
28:5 O gün Her Şeye Egemen RAB, halkından sağ kalanlar için yücelik tacı, güzellik çelengi olacak.
28:6 Yargı kürsüsünde oturanlar için adalet ruhu, kent kapılarında saldırıları geri püskürtenler için cesaret kaynağı olacak.
28:7 Kâhinlerle peygamberler bile şarabın ve içkinin etkisiyle yalpalayıp sendeliyor; içkinin etkisiyle yalpalayıp sendeliyorlar, şaraba yenik düşmüşler. Yanlış görümler görüyorlar, kararlarında tutarsızlar.
28:8 Sofralar kusmuk dolu, pisliğe bulaşmamış yer yok!
28:9 ‹‹Kimi eğitmeye çalışıyor?›› diyorlar, ‹‹Kime iletiyor bildirisini? Sütten yeni kesilmiş, memeden yeni ayrılmış çocuklara mı?
28:10 Çünkü bütün söylediği buyruk üstüne buyruk, buyruk üstüne buyruk, kural üstüne kural, kural üstüne kural, biraz şurdan, biraz burdan...›› ‹‹Sav lasav, sav lasav, kav lakav, kav lakav, zeer şam, zeer şam!››
28:11 Öyle olsun, o zaman RAB bu halka yabancı dudaklarla, anlaşılmaz bir dille seslenecek.
28:12 Onlara, ‹‹Rahatlık budur, yorgunların rahat etmelerini sağlayın, huzur budur›› dedi, ama dinlemek istemediler.
28:13 Bu yüzden RABbin sözü onlar için ‹‹Buyruk üstüne buyruk, buyruk üstüne buyruk, kural üstüne kural, kural üstüne kural, biraz şurdan, biraz burdan››dır. Madem öyle, varsın sırtüstü düşüp yaralansınlar, kapana kısılıp tutsak olsunlar.
28:14 Bundan ötürü, ey alaycılar, Yeruşalimdeki bu halkı yöneten sizler, RABbin sözüne kulak verin.
28:15 Şöyle diyorsunuz: ‹‹Ölümle antlaşma yaptık, ölüler diyarıyla uyuştuk; öyle ki, büyük bela ülkeden geçerken bize zarar vermeyecek. Çünkü yalanları kendimize sığınak yaptık, hilenin ardına gizlendik.››
28:16 Bu yüzden Egemen RAB diyor ki, ‹‹İşte Siyona sağlam temel olarak bir taş, denenmiş bir taş, değerli bir köşe taşı yerleştiriyorum. Ona güvenen yenilmeyecek.
28:17 Adaleti ölçü ipi, doğruluğu çekül yapacağım. Yalanlara dayanan sığınağı dolu süpürüp götürecek, gizlendiğiniz yerleri sel basacak.
28:18 Ölümle yaptığınız antlaşma yürürlükten kaldırılacak, ölüler diyarıyla uyuşmanız geçerli sayılmayacak. Büyük bela ülkeden geçerken sizi çiğneyecek.
28:19 Bu bela her geldiğinde sizi süpürüp götürecek. Her gün, gece gündüz gelecek. Bu bildiriyi anlayan dehşete kapılacak.
28:20 Yatak uzanamayacağınız kadar kısa, örtü sarınamayacağınız kadar dar olacak.
28:21 Çünkü RAB, Perasim Dağında olduğu gibi kalkacak, Givon Vadisinde olduğu gibi öfkelenecek. Ne kadar garip olsa da işini tamamlayacak, ne kadar tuhaf olsa da yapacağını yapacak.
28:22 Alay etmeyin artık, yoksa zincirleriniz daha da kalınlaşır. Çünkü bütün ülkenin kesin bir yıkıma uğrayacağını Rabden, Her Şeye Egemen RABden duydum.
28:23 Kulak verin, sesimi işitin, dikkat edin, ne söylediğimi dinleyin.
28:24 Çiftçi ekin ekmek için durmadan toprağı sürer mi, boyuna eşeleyip tırmıklar mı?
28:25 Toprağı düzledikten sonra çörekotunu, kimyonu serpmez mi? Buğdayı sıra sıra, arpayı ayırdığı yere, kızıl buğdayı da onun yanına ekmez mi?
28:26 Tanrısı ona uygun olanı gösterir, onu eğitir.
28:27 Çünkü çörekotu harmanda keskin aletle dövülmez, kimyonun üzerinden tekerlekle geçilmez. Çörekotu değnekle, kimyon çubukla dövülür.
28:28 Buğday ekmek yapmak için öğütülür, ama boyuna dövülmez. Harmanın üzerinden tekerlek ve atlar geçse de buğdayı ezmez.
28:29 Bu işteki bilgelik de Her Şeye Egemen RAB'den gelir. O'nun tasarıları harikadır, bilgelikte üstündür.
29:1 Ariel, Ariel,
Davutun ordugah kurduğu kent, vay haline!
Sen yıla yıl kat, bayramların süredursun. anlamına gelebilir. Yeruşalim Kentini simgeliyor.
29:2 Ama seni sıkıntıya sokacağım.
Feryat, figan edeceksin,
Benim için sunak ocağı gibi olacaksın.
29:3 Sana karşı çepeçevre ordugah kuracak,
Çevreni rampalarla, kulelerle kuşatacağım.
29:4 Alçaltılacaksın, yerin altından konuşacak,
Toz toprak içinden boğuk boğuk sesleneceksin.
Sesin ölü sesi gibi yerden,
Sözlerin fısıltı gibi toprağın içinden çıkacak.
29:5 Ama sayısız düşmanların ince toz,
Acımasız orduları savrulmuş saman ufağı gibi olacak.
Bir anda, ansızın,
29:6 Her Şeye Egemen RAB gök gürlemesiyle,
Depremle, büyük gümbürtü, kasırga ve fırtınayla,
Her şeyi yiyip bitiren ateş aleviyle seni cezalandıracak.
29:7 Sonra Ariele karşı savaşan çok sayıda ulus,
Ona ve kalesine saldıranların hepsi,
Onu sıkıntıya sokanlar bir rüya gibi,
Gece görülen görüm gibi yok olup gidecekler.
29:8 Rüyada yemek yediğini gören aç kişi,
Uyandığında hâlâ açtır;
Rüyada su içtiğini gören susuz kişi,
Uyandığında susuzluktan hâlâ baygındır.
İşte Siyon Dağına karşı savaşan
Kalabalık uluslar da böyle olacak.
29:9 Şaşırın, şaşkına dönün,
Kendinizi kör edin, görmez olun.
Şarap içmeden sarhoş olun,
İçki içmeden sendeleyin.
29:10 Çünkü RAB size uyuşukluk ruhu verdi;
Gözlerinizi mühürledi, ey peygamberler,
Başlarınızı örttü, ey biliciler.
29:11 Sizin için bütün görüm
Mühürlenmiş bir kitabın sözleri gibi oldu.
İnsanlar böyle bir kitabı
Okuma bilen birine verip,
‹‹Rica etsek şunu okur musun?›› diye sorduklarında,
‹‹Okuyamam, çünkü mühürlenmiş›› yanıtını alırlar.
29:12 Kitabı okuma bilmeyen birine verip,
‹‹Rica etsek şunu okur musun?›› diye sorduklarında ise,
‹‹Okuma bilmem›› yanıtını alırlar.
29:13 Rab diyor ki, ‹‹Bu halk bana yaklaşıp
Ağızlarıyla, dudaklarıyla beni sayar,
Ama yürekleri benden uzak.
Benden korkmaları da
İnsanlardan öğrendikleri buyrukların sonucudur.
29:14 Onun için ben de bu halkın arasında yine bir harika,
Evet, şaşılacak bir şey yapacağım.
Bilgelerin bilgeliği yok olacak,
Akıllının aklı duracak.››
29:15 Tasarılarını RABden gizlemeye uğraşanların vay haline!
Karanlıkta iş gören bu adamlar,
‹‹Bizi kim görecek, kim tanıyacak?›› diye düşünürler.
29:16 Ne kadar ters düşünceler!
Çömlekçi balçıkla bir tutulur mu?
Yapı, kendini yapan için,
‹‹Beni o yapmadı›› diyebilir mi?
Çömlek kendine biçim veren için,
‹‹O bir şeyden anlamaz›› diyebilir mi?
29:17 Lübnan pek yakında meyve bahçesine,
Meyve bahçesi ormana dönmeyecek mi?
29:18 O gün sağırlar kitabın sözlerini işitecek,
Körler koyu karanlıkta görecek.
29:19 Düşkünlerin RABde buldukları sevinç artacak,
Yoksullar İsrailin Kutsalı sayesinde coşacak.
29:20 Çünkü acımasızlar yok olacak, alaycılar silinecek,
Kötülüğe fırsat kollayanların hepsi kesilip atılacak.
29:21 Onlar ki, insanı tek sözle davasında suçlu çıkarır,
Kent kapısında haksızı azarlayana tuzak kurar,
Yok yere haklının hakkını çiğnerler.
29:22 Bundan dolayı, İbrahimi kurtarmış olan RAB
Yakup soyuna diyor ki,
‹‹Yakup soyu artık utanmayacak,
Yüzleri korkudan sararmayacak.
29:23 Elimin yapıtı olan çocuklarını
Aralarında gördüklerinde
Adımı kutsal sayacaklar;
Evet, Yakupun Kutsalını kutsal sayacak,
İsrailin Tanrısından korkacaklar.
29:24 Yoldan sapmış olanlar kavrayışa,
Yakınıp duranlar bilgiye kavuşacak.››
30:1 RAB, ‹‹Vay haline bu dikbaşlı soyun!›› diyor,
‹‹Benim değil, kendi tasarılarını yerine getirip
Ruhuma aykırı anlaşmalar yaparak
Günah üstüne günah işliyorlar.
30:2 Bana danışmadan firavunun koruması altına girmek,
Mısırın gölgesine sığınmak için oraya gidiyorlar.
30:3 Ne var ki, firavunun koruması onlar için utanç,
Mısırın gölgesine sığınmaları onlar için rezillik olacak.
30:4 Önderleri Soanda olduğu,
Elçileri Hanese ulaştığı halde,
30:5 Kendilerine yararı olmayan bir halk yüzünden hepsi utanacak.
O halkın onlara ne yardımı ne de yararı olacak,
Ancak onları utandırıp rezil edecek.››
30:6 Negevdeki hayvanlara ilişkin bildiri:
‹‹Elçiler erkek ve dişi aslanların,
Engereklerin, uçan yılanların yaşadığı
Çetin ve sıkıntılı bir bölgeden geçerler.
Servetlerini eşeklerin sırtına,
Hazinelerini develerin hörgücüne yükleyip
Kendilerine hiç yararı olmayan halka taşırlar.
30:7 Mısırın yardımı boş ve yararsızdır,
Bu yüzden Mısıra ‹Haylaz Rahavfç› adını verdim. ‹‹Fırtına›› ya da ‹‹Küstah›› anlamına gelir.
30:8 ‹‹Şimdi git, söylediğimi onların önünde
Bir levhaya yazıp kitaba geçir ki,
Gelecekte kalıcı bir tanık olsun.
30:9 Çünkü o asi bir halk, yalancı bir soy,
RABbin yasasını duymak istemeyen bir soydur.
30:10 Bilicilere, ‹Artık görüm görmeyin›,
Görenlere, ‹Bizim için doğru şeyler görmeyin,
Bize güzel şeyler söyleyin, asılsız şeyler açıklayın› diyorlar,
30:11 ‹Yoldan çekilin, yolu açın,
Bizi İsrailin Kutsalıyla yüzleştirmekten vazgeçin.› ››
30:12 Bu nedenle İsrailin Kutsalı diyor ki,
‹‹Madem bu bildiriyi reddettiniz,
Baskıya ve hileye güvenip dayandınız;
30:13 Bu suçunuz yüksek bir surda
Sırt veren çatlağa benziyor.
Böyle bir sur birdenbire yıkılıverir.
30:14 O, toprak çömlek gibi parçalanacak.
Parçalanması öyle şiddetli olacak ki,
Ocaktan ateş almaya ya da sarnıçtan su çıkarmaya
Yetecek büyüklükte bir parça kalmayacak.››
30:15 Egemen RAB, İsrailin Kutsalı şöyle diyor:
‹‹Bana dönün, huzur bulun, kurtulursunuz.
Kaygılanmayın, bana güvenin, güçlü olursunuz.
Ama bunu yapmak istemiyorsunuz.
30:16 ‹Hayır, atlara binip kaçarız› diyorsunuz,
Bu yüzden kaçmak zorunda kalacaksınız.
‹Hızlı atlara bineriz› diyorsunuz,
Bu yüzden sizi kovalayanlar da hızlı olacak.
30:17 Bir kişinin tehdidiyle bin kişi kaçacak,
Beş kişinin tehdidiyle hepiniz kaçacaksınız;
Dağ başında bir gönder,
Tepede bir sancak gibi kalana dek kaçacaksınız.
30:18 ‹‹Yine de RAB size lütfetmeyi özlemle bekliyor,
Size merhamet göstermek için harekete geçiyor.
Çünkü RAB adil Tanrıdır.
Ne mutlu Onu özlemle bekleyenlere!››
30:19 ‹‹Ey Yeruşalimde oturan Siyon halkı,
Artık ağlamayacaksın!
Feryat ettiğinde Rab sana nasıl da lütfedecek!
Feryadını duyar duymaz seni yanıtlayacak.
30:20 Rab ekmeği sıkıntıyla,
Suyu cefayla verse de,
Öğretmeniniz artık gizlenmeyecek,
Gözünüzle göreceksiniz onu. ‹‹Öğretmenlerinizi artık dışlamayacaksınız››.
30:21 Sağa ya da sola sapacağınız zaman,
Arkanızdan, ‹Yol budur, bu yoldan gidin›
Diyen sesini duyacaksınız.
30:22 Gümüş kaplı oyma putlarınızı,
Altın kaplama dökme putlarınızı
‹Kirli› ilan edecek,
Kirli bir âdet bezi gibi atıp
‹Defol› diyeceksiniz.
30:23 Rab toprağa ektiğiniz tohum için yağmur verecek,
Toprağın ürünü olan yiyecek bol ve zengin olacak.
O gün sığırlarınız geniş otlaklarda otlanacak.
30:24 Toprağı işleyen öküzlerle eşekler
Kürekle, yabayla savrulmuş,
Tuzlanmış yem yiyecekler.
30:25 Kalelerin düştüğü o büyük kıyım günü
Her yüksek dağda, her yüce tepede
Akarsular olacak.
30:26 RAB halkının kırıklarını sardığı,
Vuruşuyla açtığı yaraları iyileştirdiği gün,
Ay güneş gibi parlayacak,
Güneş yedi kat, yedi günün toplam parlaklığı kadar parlak olacak.››
30:27 Bakın, RABbin kendisi uzaktan geliyor,
Kızgın öfkeyle kara bulut içinde.
Dudakları gazap dolu,
Dili her şeyi yiyip bitiren ateş sanki.
30:28 Soluğu adam boynuna dek yükselmiş taşkın ırmak gibi.
Ulusları elekten geçirecek, değersizleri ayıracak,
Halkların ağzına yoldan saptıran bir gem takacak.
30:29 Ama sizler bayram gecesini kutlar gibi
Ezgiler söyleyeceksiniz.
RABbin dağına, İsrailin Kayasına
Kaval eşliğinde çıktığınız gibi
İçten sevineceksiniz.
30:30 RAB heybetli sesini işittirecek;
Kızgın öfkeyle, her şeyi yiyip bitiren ateş aleviyle,
Sağanak yağmurla, fırtına ve doluyla
Bileğinin gücünü gösterecek.
30:31 Asur RABbin sesiyle dehşete düşecek,
Onun değneğiyle vurulacak.
30:32 RABbin terbiye değneğiyle onlara indirdiği her darbeye
Tef ve lir eşlik edecek.
RAB silahlarını savura savura onlarla savaşacak.
30:33 Tofet çoktan hazırlandı,
Evet, kral için hazırlandı.
Geniş ve yüksektir odun yığını,
Ateşi, odunu boldur.
RAB kızgın kükürt selini andıran
Soluğuyla tutuşturacak onu.
31:1 Vay haline yardım bulmak için Mısıra inenlerin!
Atlara, çok sayıdaki savaş arabalarına,
Kalabalık atlılara güveniyorlar,
Ama İsrailin Kutsalına güvenmiyor,
RABbe yönelmiyorlar.
31:2 Oysa bilge olan RABdir.
Felaket getirebilir ve sözünü geri almaz.
Kötülük yapan soya,
Suç işleyenlerin yardımına karşı çıkar.
31:3 Mısırlılar Tanrı değil, insandır,
Atları da ruh değil, et ve kemiktir.
RABbin eli kalkınca yardım eden tökezler,
Yardım gören düşer, hep birlikte yok olurlar.
31:4 Çünkü RAB bana dedi ki,
‹‹Avının başında homurdanan aslan
Bir araya çağrılan çobanlar topluluğunun
Bağırıp çağırmasından yılmadığı, gürültüsüne aldırmadığı gibi,
Her Şeye Egemen RAB de
Siyon Dağının doruğuna inip savaşacak.
31:5 Her Şeye Egemen RAB
Kanat açmış kuşlar gibi koruyacak Yeruşalimi.
Koruyup özgür kılacak, esirgeyip kurtaracak onu.››
31:6 Ey İsrailoğulları,
Bunca vefasızlık ettiğiniz RABbe dönün.
31:7 Çünkü hepiniz günahkâr ellerinizle yaptığınız
Altın ve gümüş putları o gün reddedip atacaksınız.
31:8 Asur kılıca yenik düşecek,
Ama insan kılıcına değil.
Halkı kılıçtan geçirilecek,
Ama bu insan kılıcı olmayacak.
Kimileri kaçıp kurtulacak,
Gençleri de angaryaya koşulacak.
31:9 Asur Kralı dehşet içinde kaçacak,
Önderleri sancağı görünce dehşete kapılacak.
Siyon'da ateşi,
Yeruşalim'de ocağı bulunan RAB söylüyor bunları.
32:1 İşte kral doğrulukla krallık yapacak,
Önderler adaletle yönetecek.
32:2 Her biri rüzgara karşı bir sığınak,
Fırtınaya karşı bir barınak, çölde akarsu,
Çorak yerde gölge salan
Büyük bir kaya gibi olacak.
32:3 Artık görenlerin gözleri kapanmayacak,
Dinleyenler kulak kesilecek.
32:4 Düşüncesizin aklı bilgiye erecek,
Kekeme açık seçik, akıcı konuşacak.
32:5 Artık budalaya soylu,
Alçağa saygın denmeyecek.
32:6 Çünkü budala saçmalıyor,
Aklı fikri hep kötülükte.
İşi gücü fesat işlemek,
RABbe ilişkin yanlış sözler söylemek,
Açları aç bırakmak,
Susamışlardan suyu esirgemek.
32:7 Alçağın yöntemleri kötüdür;
Yoksul davasında haklı olsa da
Onu yalanlarla yok etmek için
Kötü düzenler tasarlar.
32:8 Soylu kişiyse soylu şeyler tasarlar,
Yaptığı soylu işlerle ayakta kalır.
32:9 Ey tasasızca yaşayan kadınlar,
Kalkın, sesimi işitin;
Ey kaygısız kızlar, sözüme kulak verin!
32:10 Bir yıl kadar sonra sarsılacaksınız,
Ey kaygısız kadınlar.
Çünkü bağbozumu olmayacak,
Devşirecek meyve bulunmayacak.
32:11 Titreyin, ey tasasızca yaşayan kadınlar,
Sarsılın, ey kaygısızlar.
Giysilerinizi çıkarın, soyunup belinize çul kuşanın.
32:12 Güzel tarlalar, verimli asmalar,
Halkımın diken ve çalı bitmiş toprakları için,
Neşeli kentteki mutluluk dolu evler için göğsünüzü dövün.
32:14 Çünkü saray ıssız,
Kalabalık kent bomboş kalacak.
Ofel Mahallesiyle gözcü kulesi
Bir çayırlığa dönecek;
Yaban eşeklerinin keyifle gezindiği,
Sürülerin otladığı bir yer olacak.
32:15 Ta ki yukarıdan üzerimize ruh dökülene dek;
O zaman çöl meyve bahçesine,
Meyve bahçesi ormana dönecek.
32:16 O zaman adalet çöle dek yayılacak,
Doğruluk meyve bahçesinde yurt bulacak.
32:17 Doğruluğun ürünü esenlik,
Sonucu, sürekli huzur ve güven olacaktır.
32:18 Halkım esenlik dolu evlerde,
Güvenli ve rahat yerlerde yaşayacak.
32:19 Dolu ormanları harap etse,
Kent yerle bir olsa da,
32:20 Sulak yerde tohum eken,
Sığırını, eşeğini özgürce çayıra salan sizlere ne mutlu!
33:1 Vay sana, yıkıp yok eden
Ama kendisi yıkılmamış olan!
Vay sana, ihanete uğramamış hain!
Yıkıma son verir vermez sen de yıkılacaksın,
İhanetin sona erer ermez sen de ihanete uğrayacaksın.
33:2 Ya RAB, lütfet bize,
Çünkü sana umut bağladık,
Gün be gün gücümüz ol!
Sıkıntıya düştüğümüzde bizi kurtar.
33:3 Kükreyişinden halklar kaçışır,
Sen ayağa kalkınca uluslar darmadağın olur.
33:4 Çekirgeler tarlayı nasıl yağmalarsa,
Ganimetiniz de öyle yağmalanacak, ey uluslar.
Malınızın üzerine çekirge sürüsü gibi saldıracaklar.
33:5 Yükseklerde oturan RAB yücedir,
Siyonu adalet ve doğrulukla doldurur.
33:6 Yaşadığınız sürenin güvencesi Odur.
Bol bol kurtuluş, bilgi ve bilgelik sağlayacak.
Halkın hazinesi RAB korkusudur.
33:7 İşte, en yiğitleri sokaklarda feryat ediyor,
Barış elçileri acı acı ağlıyor.
33:8 Anayollar bomboş,
Yolculuk eden kimse kalmadı.
Düşman antlaşmayı bozdu, kentleri hor gördü,
İnsanları hiçe saydı.
33:9 Ülke yas tutuyor, zayıflıyor.
Lübnan utancından soldu,
Şaron Ovası çöle döndü,
Başan ve Karmelde ağaçlar yaprak döküyor.
33:10 RAB diyor ki, ‹‹Şimdi harekete geçeceğim,
Ne denli yüce ve üstün olduğumu göstereceğim.
33:11 Samana gebe kalıp anız doğuracaksınız,
Soluğunuz sizi yiyip bitiren bir ateş olacak.
33:12 Halklar yanıp kül olacak,
Kesilip yakılan dikenli çalı gibi olacak.
33:13 ‹‹Ey uzaktakiler, ne yaptığımı işitin,
Ey yakındakiler, gücümü anlayın.››
33:14 Siyondaki günahkârlar dehşet içinde,
Tanrısızları titreme aldı.
‹‹Her şeyi yiyip bitiren ateşin yanında
Hangimiz oturabilir?
Sonsuza dek sönmeyecek alevin yanında
Hangimiz yaşayabilir?›› diye soruyorlar.
33:15 Ama doğru yolda yürüyüp doğru dürüst konuşan,
Zorbalıkla edinilen kazancı reddeden,
Elini rüşvetten uzak tutan,
Kan dökenlerin telkinlerine kulak vermeyen,
Kötülük görmeye dayanamayan,
33:16 Yükseklerde oturacak;
Uçurumun başındaki kaleler onun korunağı olacak,
Ekmeği sağlanacak, hiç susuz kalmayacak.
33:17 Kralı bütün güzelliğiyle görecek,
Uçsuz bucaksız ülkeyi seyredeceksin.
33:18 ‹‹Haracı tartıp kaydeden nerede,
Kulelerden sorumlu olan nerede?›› diyerek
Geçmişteki dehşetli günleri düşüneceksin.
33:19 Garip, anlaşılmaz bir yabancı dil konuşan
O küstah halkı artık görmeyeceksin.
33:20 Bayramlarımızın kenti olan Siyona bak!
Yeruşalimi bir esenlik yurdu,
Kazıkları asla yerinden sökülmeyen,
Gergi ipleri hiç kopmayan,
Sarsılmaz bir çadır olarak görecek gözlerin.
33:21 Heybetli RAB orada bizden yana olacak.
Orası geniş ırmakların, çayların yeri olacak.
Bunların üzerinden ne kürekli tekneler,
Ne de büyük gemiler geçecek.
33:22 Çünkü yargıcımız RABdir;
Yasamızı koyan RABdir,
Kralımız RABdir, bizi O kurtaracak.
33:23 Senin gemilerinin halatları gevşedi,
Direklerinin dibini pekiştirmediler,
Yelkenleri açmadılar.
O zaman büyük ganimet paylaşılacak,
Topallar bile yağmaya katılacak.
33:24 Siyon'da oturan hiç kimse ‹‹Hastayım›› demeyecek,
Orada yaşayan halkın suçu bağışlanacak.
34:1 Ey uluslar, işitmek için yaklaşın!
Ey halklar, kulak verin!
Dünya ve üzerindeki herkes,
Yeryüzü ve ondan türeyenlerin hepsi işitsin!
34:2 RAB bütün uluslara öfkelendi,
Onların ordularına karşı gazaba geldi.
Onları tümüyle mahvolmaya,
Boğazlanmaya teslim edecek.
34:3 Ölüleri dışarı atılacak,
Pis kokacak cesetleri;
Dağlar kanlarıyla sulanacak.
34:4 Bütün gök cisimleri küçülecek,
Gökler bir tomar gibi dürülecek;
Gök cisimleri, asma yaprağı,
İncir yaprağı gibi dökülecek.
34:5 ‹‹Kılıcım göklerde kanıncaya kadar içti.
Şimdi de Edomun,
Tümüyle yıkmaya karar verdiğim halkın
Üzerine inecek›› diyor RAB.
34:6 RABbin kılıcı kana,
Kuzu ve teke kanına doydu;
Yağla, koç böbreklerinin yağıyla kaplandı.
Çünkü RABbin Bosrada bir kurbanı,
Edomda büyük bir kıyımı var.
34:7 Onlarla birlikte yaban öküzleri,
Körpe boğalarla güçlü boğalar da yere serilecek.
Toprakları kana doyacak, yağla sulanacak.
34:8 Çünkü RABbin bir öç günü, Siyonun davasını güdeceği bir karşılık yılı olacak.
34:9 Edom dereleri zifte, toprağı kükürde dönecek; ülkenin her yanı yanan zift olacak.
34:10 Zift gece gündüz sönmeyecek, dumanı hep tütecek. Ülke kuşaklar boyu ıssız kalacak, sonsuza dek oradan kimse geçmeyecek.
34:11 Baykuşların mülkü olacak orası, büyük baykuşlarla kargalar yaşayacak orada. RAB, Edomun üzerine kargaşa ipini, boşluk çekülünü gerecek.
34:12 Kral ilan edebilecekleri soylular kalmayacak, bütün önderlerinin sonu gelecek.
34:13 Saraylarında dikenler, kalelerinde ısırganlarla böğürtlenler bitecek. Orası çakalların barınağı, baykuşların yurdu olacak.
34:14 Yabanıl hayvanlarla sırtlanlar orada buluşacak, tekeler karşılıklı böğürecek. Lilitfı oraya yerleşip rahata kavuşacak.
34:15 Baykuşlar orada yuva kurup yumurtlayacak, kuluçkaya yatıp yavrularını kendi gölgelerinde toplayacak. Çaylaklar eşleşip orada toplanacaklar. Lev.17:7).
34:16 RABbin kitabını okuyup araştırın: Bunlardan hiçbiri eksik kalmayacak, eşten yoksun hiçbir hayvan olmayacak. Çünkü bu buyruk RABbin ağzından çıktı, Ruhu da onları toplayacak.
34:17 RAB onlar için kura çekti, ülkeyi ölçüp aralarında pay etti. Orayı sonsuza dek sahiplenip kuşaklar boyu orada yaşayacaklar.
35:1 Çöl ve kurak toprak sevinecek,
Bozkır coşup çiğdem gibi çiçeklenecek.
35:2 Her yanı çiçeklenip sevinçle coşacak,
Sevincini haykıracak.
Lübnanın yüceliği,
Karmel ve Şaronun görkemi ona verilecek.
İnsanlar RABbin yüceliğini,
Tanrımızın görkemini görecek.
35:3 Gevşek elleri güçlendirin,
Pekiştirin çözülen dizleri.
35:4 Yüreği kaygılı olanlara,
‹‹Güçlü olun, korkmayın›› deyin,
‹‹İşte Tanrınız geliyor!
Öç almaya, karşılık vermeye geliyor.
Sizi O kurtaracak.››
35:5 O zaman körlerin gözleri,
Sağırların kulakları açılacak;
35:6 Topallar geyik gibi sıçrayacak,
Sevinçle haykıracak dilsizlerin dili.
Çünkü çölde sular fışkıracak,
Irmaklar akacak bozkırda.
35:7 Kızgın kum havuza,
Susuz toprak pınara dönüşecek.
Çakalların yattığı yerlerde
Kamış, saz ve ot bitecek.
35:8 Orada bir yol, bir anayol olacak,
‹‹Kutsal yol›› diye anılacak,
Murdar kişiler geçemeyecek oradan.
O yol kurtulmuş olanların yoludur.
O yolda yürüyenler, bön kişiler de olsa yoldan sapmayacak.
35:9 Aslan olmayacak orada,
Yırtıcı hayvan o yola çıkmayacak;
Orada bulunmayacaklar.
Ancak kurtulmuş olanlar yürüyecek o yolda.
35:10 RAB'bin kurtardıkları dönecek,
Sevinçle haykırarak Siyon'a varacaklar.
Yüzlerinde sonsuz sevinç olacak.
Onların olacak coşku ve sevinç,
Üzüntü ve inilti kaçacak.
36:1 Hizkiyanın krallığının on dördüncü yılında Asur Kralı Sanherib, Yahudanın surlu kentlerine saldırıp hepsini ele geçirdi.
36:2 Komutanını büyük bir orduyla Lakişten Yeruşalime, Kral Hizkiyaya gönderdi. Komutan Çırpıcı Tarlası yolunda, Yukarı Havuzun su yolunun yanında durdu.
36:3 Saray sorumlusu Hilkiya oğlu Elyakim, Yazman Şevna ve devlet tarihçisi Asaf oğlu Yoah onu karşılamaya çıktı.
36:4 Komutan onlara şöyle dedi: ‹‹Hizkiyaya söyleyin. ‹Büyük kral, Asur Kralı diyor ki: Güvendiğin şey ne, neye güveniyorsun?
36:5 Savaş tasarıların ve gücün boş laftan başka birşey değil diyorum. Kime güveniyorsun da bana karşı ayaklanıyorsun?
36:6 İşte sen şu kırık kamış değneğe, Mısıra güveniyorsun. Bu değnek kendisine yaslanan herkesin eline batar, deler. Firavun da kendisine güvenenler için böyledir.
36:7 Yoksa bana, Tanrımız RABbe güveniyoruz mu diyeceksiniz? Hizkiyanın Yahuda ve Yeruşalim halkına, yalnız bu sunağın önünde tapınacaksınız diyerek tapınma yerlerini, sunaklarını ortadan kaldırdığı Tanrı değil mi bu?›
36:8 ‹‹Haydi, efendim Asur Kralıyla bahse giriş. Binicileri sağlayabilirsen sana iki bin at veririm.
36:9 Mısırın savaş arabalarıyla atlıları sağlayacağına güvensen bile, efendimin en küçük rütbeli komutanlarından birini yenemezsin!
36:10 Dahası var: RABbin buyruğu olmadan mı saldırıp ülkeyi yıkmak için yola çıktığımı sanıyorsun? RAB, ‹Git, o ülkeyi yık› dedi.››
36:11 Elyakim, Şevna ve Yoah, ‹‹Lütfen biz kullarınla Aramice konuş›› diye karşılık verdiler, ‹‹Çünkü biz bu dili anlarız. Yahudice konuşma. Surların üzerindeki halk bizi dinliyor.››
36:12 Komutan, ‹‹Efendim bu sözleri yalnız size ve efendinize söyleyeyim diye mi gönderdi beni?›› dedi, ‹‹Surların üzerinde oturan bu halka, sizin gibi dışkısını yemek, idrarını içmek zorunda kalacak olan herkese gönderdi.››
36:13 Sonra ayağa kalkıp Yahudi dilinde bağırdı: ‹‹Büyük kralın, Asur Kralının sözlerini dinleyin!
36:14 Kral diyor ki, ‹Hizkiya sizi aldatmasın, o sizi kurtaramaz.
36:15 RAB bizi mutlaka kurtaracak, bu kent Asur Kralının eline geçmeyecek diyen Hizkiyaya kanmayın, RABbe güvenmeyin.
36:16 Hizkiyayı dinlemeyin.› Çünkü Asur Kralı diyor ki, ‹Teslim olun, bana gelin. Böylece ben gelip sizi kendi ülkeniz gibi bir ülkeye -tahıl ve yeni şarap, ekmek ve üzüm dolu bir ülkeye- götürene kadar herkes kendi asmasından, kendi incir ağacından yiyecek, kendi sarnıcından içecek.
36:18 ‹‹ ‹Hizkiya, RAB bizi kurtaracak diyerek sizi aldatmasın. Ulusların ilahları ülkelerini Asur Kralının elinden kurtarabildi mi?
36:19 Hani nerede Hamanın, Arpatın ilahları? Sefarvayimin ilahları nerede? Samiriyeyi elimden kurtarabildiler mi?
36:20 Bütün bu ülkelerin ilahlarından hangisi ülkesini elimden kurtardı ki, RAB Yeruşalimi elimden kurtarabilsin?› ›› halk (bkz. 2Kr.17:24,31; 18:34).
36:21 Herkes sustu, komutana tek sözle bile karşılık veren olmadı. Çünkü Kral Hizkiya, ‹‹Karşılık vermeyin›› diye buyurmuştu.
36:22 Sonra saray sorumlusu Hilkiya oğlu Elyakim, Yazman Şevna ve devlet tarihçisi Asaf oğlu Yoah giysilerini yırttılar ve gidip komutanın söylediklerini Hizkiya'ya bildirdiler.
37:1 Kral Hizkiya olanları duyunca giysilerini yırttı, çul kuşanıp RABbin Tapınağına girdi.
37:2 Saray sorumlusu Elyakimi, Yazman Şevnayı ve ileri gelen kâhinleri Amots oğlu Peygamber Yeşayaya gönderdi. Hepsi çul kuşanmıştı.
37:3 Yeşayaya şöyle dediler: ‹‹Hizkiya diyor ki, ‹Bugün sıkıntı, azar ve utanç günü. Çünkü çocukların doğum vakti geldi, ama doğuracak güç yok.
37:4 Yaşayan Tanrıyı aşağılamak için efendisi Asur Kralının gönderdiği komutanın söylediklerini belki Tanrın RAB duyar da duyduğu sözlerden ötürü onları cezalandırır. Bu nedenle sağ kalanlarımız için dua et.› ››
37:5 Yeşaya, Kral Hizkiyadan gelen görevlilere şöyle dedi: ‹‹Efendinize şunları söyleyin: ‹RAB diyor ki, Asur Kralının adamlarından benimle ilgili duyduğunuz küfürlerden korkma.
37:7 Onun içine öyle bir ruh koyacağım ki, bir haber üzerine kendi ülkesine dönecek. Orada onu kılıçla öldürteceğim.› ››
37:8 Komutan, Asur Kralının Lakişten ayrılıp Livnaya karşı savaştığını duydu. Krala danışmak için oraya gitti.
37:9 Kûş Kralı Tirhakanın kendisiyle savaşmak üzere yola çıktığını haber alan Asur Kralı, Hizkiyaya ulaklar göndererek şöyle dedi:
37:10 ‹‹Yahuda Kralı Hizkiyaya deyin ki, ‹Güvendiğin Tanrın, Yeruşalim Asur Kralının eline teslim edilmeyecek diyerek seni aldatmasın.
37:11 Asur krallarının bütün ülkelere neler yaptığını, onları nasıl yerle bir ettiğini duymuşsundur. Sen kurtulacağını mı sanıyorsun?
37:12 Atalarımın yok ettiği ulusları -Gozanlıları, Harranlıları, Reseflileri, Telassarda yaşayan Edenlileri- ilahları kurtarabildi mi?
37:13 Hani nerede Hama ve Arpat kralları? Lair, Sefarvayim, Hena, İvva kralları nerede?› ››
37:14 Hizkiya mektubu ulakların elinden alıp okuduktan sonra RABbin Tapınağına çıktı. RABbin önünde mektubu yere yayarak
37:15 şöyle dua etti:
37:16 ‹‹Ey Keruvlar arasında taht kuran İsrailin Tanrısı, Her Şeye Egemen RAB, bütün dünya krallıklarının tek Tanrısı sensin. Yeri, göğü sen yarattın.
37:17 Ya RAB, kulak ver de işit, gözlerini aç da gör, ya RAB; Sanheribin söylediklerini, yaşayan Tanrıyı nasıl aşağıladığını duy.
37:18 Ya RAB, gerçek şu ki, Asur kralları bütün ulusları ve ülkelerini viraneye çevirdiler.
37:19 İlahlarını yakıp yok ettiler. Çünkü onlar tanrı değil, insan eliyle biçimlendirilmiş tahta ve taşlardı.
37:20 Ya RAB Tanrımız, şimdi bizi Sanheribin elinden kurtar ki, bütün dünya krallıkları senin tek RAB olduğunu anlasın.››
37:21 Bunun üzerine Amots oğlu Yeşaya, Hizkiyaya şu haberi gönderdi: ‹‹İsrailin Tanrısı RAB şöyle diyor: ‹Asur Kralı Sanherible ilgili olarak bana yalvardığın için diyorum ki, ‹‹ ‹Erden kız Siyon seni hor görüyor,
Alay ediyor seninle.
Yeruşalim kızı ardından alayla baş sallıyor.
37:23 Sen kimi aşağıladın, kime küfrettin?
Kime sesini yükselttin?
İsrailin Kutsalına tepeden baktın!
37:24 Uşakların aracılığıyla Rabbi aşağıladın.
Bir sürü savaş arabamla dağların tepesine,
Lübnanın doruklarına çıktım, dedin.
Yüksek sedir ağaçlarını, seçme çamlarını kestim,
Lübnanın en uzak tepelerine,
Gür ormanlarına ulaştım.
37:25 Kuyular kazdım, sular içtim,
Mısırın bütün ırmaklarını ayağımın tabanıyla kuruttum, dedin.
37:26 ‹‹ ‹Bütün bunları çoktan yaptığımı,
Çok önceden tasarladığımı duymadın mı?
Surlu kentleri enkaz yığınlarına çevirmeni
Şimdi ben gerçekleştirdim.
37:27 O kentlerde yaşayanların kolu kanadı kırıldı.
Yılgınlık ve utanç içindeydiler;
Kır otuna, körpe filizlere,
Damlarda büyümeden kavrulup giden ota döndüler.
37:28 Senin oturuşunu, kalkışını,
Ne zaman gidip geldiğini,
Bana nasıl öfkelendiğini biliyorum.
37:29 Bana duyduğun öfkeden,
Kulağıma erişen küstahlığından ötürü
Halkamı burnuna, gemimi ağzına takacak,
Seni geldiğin yoldan geri çevireceğim.
37:30 ‹‹ ‹Senin için belirti şu olacak, ey Hizkiya:
Bu yıl kendiliğinden yetişeni yiyeceksiniz,
İkinci yıl ise ardından biteni.
Üçüncü yıl ekip biçin,
Bağlar dikip ürününü yiyin.
37:31 Yahudalıların kurtulup sağ kalanları
Yine aşağıya doğru kök salacak,
Yukarıya doğru meyve verecek.
37:32 Çünkü sağ kalanlar Yeruşalimden,
Kurtulanlar Siyon Dağından çıkacak.
Her Şeye Egemen RABbin gayretiyle olacak bu.›
37:33 ‹‹Bundan dolayı RAB Asur Kralına ilişkin şöyle diyor:
‹Bu kente girmeyecek, ok atmayacak.
Kente kalkanla yaklaşmayacak,
Karşısında rampa kurmayacak.
37:34 Geldiği yoldan dönecek ve kente girmeyecek› diyor RAB,
37:35 ‹Kendim için ve kulum Davutun hatırı için
Bu kenti savunup kurtaracağım› diyor.››
37:36 RABbin meleği gidip Asur ordugahında yüz seksen beş bin kişiyi öldürdü. Ertesi sabah uyananlar salt cesetlerle karşılaştılar.
37:37 Bunun üzerine Asur Kralı Sanherib ordugahını bırakıp çekildi. Ninovaya döndü ve orada kaldı.
37:38 Bir gün ilahı Nisrok'un tapınağında tapınırken, oğullarından Adrammelek'le Şareser, onu kılıçla öldürüp Ararat ülkesine kaçtılar. Yerine oğlu Esarhaddon kral oldu.
38:1 O günlerde Hizkiya ölümcül bir hastalığa yakalandı. Amots oğlu Peygamber Yeşaya ona gidip şöyle dedi: ‹‹RAB diyor ki, ‹Ev işlerini düzene sok. Çünkü iyileşmeyecek, öleceksin.› ››
38:2 Hizkiya yüzünü duvara dönüp RABbe yalvardı:
38:3 ‹‹Ya RAB, yürekten bir sadakatle önünde nasıl yaşadığımı, gözünde iyi olanı yaptığımı anımsa lütfen.›› Sonra acı acı ağlamaya başladı.
38:4 Bunun üzerine RAB Yeşayaya seslendi:
38:5 ‹‹Git, Hizkiyaya şunu söyle: ‹Atan Davutun Tanrısı RAB diyor ki: Duanı işittim, gözyaşlarını gördüm. Bak, ömrünü on beş yıl daha uzatacağım.
38:6 Bu kenti savunacak, seni de kenti de Asur Kralının elinden kurtaracağım.
38:7 Sözümü gerçekleştireceğime ilişkin sana vereceğim belirti şu olacak:
38:8 RAB, batmakta olan güneşin Ahazın inşa ettiği basamakların üzerine düşen gölgesini on basamak kısaltacak.› ›› Böylece batmakta olan güneşin gölgesi on basamak kısaldı.
38:9 Yahuda Kralı Hizkiya hastalanıp iyileştikten sonra şunları yazdı:
38:10 ‹‹Hayatımın baharında ölüler diyarının kapılarından geçip
Ömrümün geri kalan yıllarından yoksun mu kalmalıyım?›› demiştim,
38:11 ‹‹Yaşayanlar diyarında RABbi, evet, RABbi bir daha görmeyeceğim,
Bu dünyada yaşayanlar gibi insan yüzü görmeyeceğim bir daha.
38:12 Evim bir çoban çadırı gibi bozuldu, alındı elimden.
Dokumacı gibi dürdüm yaşamımı, RAB tezgahtan beni kesti,
Bir gün içinde sonumu getiriverdi.
38:13 Sabırla bekledim sabaha kadar,
RAB bir aslan gibi kırdı bütün kemiklerimi,
Bir gün içinde sonumu getiriverdi.
38:14 Kırlangıç gibi, turna gibi acı acı öttüm,
Güvercin gibi inledim, gözlerim yoruldu yukarı bakmaktan.
Ya Rab, eziyet çekiyorum,
Yardım et bana.
38:15 ‹‹Ne diyeyim? Bana seslenen de bunu yapan da Rabdir.
Tattığım bu acılardan sonra daha dikkatli yaşayacağım.
38:16 Ya Rab, insanlar bunlarla yaşarlar.
Canım da bunların sayesinde yaşıyor.
İyileştirdin, yaşattın beni!
38:17 Çektiğim bunca acı esenlik bulmam içindi.
Beni sevdiğin için yıkım çukuruna düşmekten alıkoydun,
Günahlarımı arkana attın.
38:18 Çünkü ölüler diyarı sana şükredemez,
Ölüm övgüler sunmaz sana.
Ölüm çukuruna inenler senin sadakatine umut bağlayamaz.
38:19 Diriler, yalnız diriler
Bugün benim yaptığım gibi sana şükreder;
Babalar senin sadakatini çocuklarına anlatır.
38:20 Beni kurtaracak olan RABdir.
Ömrümüz boyunca Onun tapınağında
Telli çalgılarımızı çalacağız.››
38:21 Yeşaya, ‹‹İncir pestili getirin, Hizkiyanın çıbanına koyun, iyileşir›› demişti.
38:22 Hizkiya da, ‹‹RAB'bin Tapınağı'na çıkacağıma ilişkin belirti nedir?›› diye sormuştu.
39:1 O sırada Hizkiyanın hastalanıp iyileştiğini duyan Baladan oğlu Babil Kralı Merodak-Baladan, ona mektuplarla birlikte bir armağan gönderdi.
39:2 Bunlar Hizkiyayı sevindirdi. O da deposundaki bütün değerli eşyaları -altını, gümüşü, baharatı, değerli yağı, silah deposunu ve hazine odalarındaki her şeyi- elçilere gösterdi. Sarayında da krallığında da onlara göstermediği hiçbir şey kalmadı.
39:3 Peygamber Yeşaya Kral Hizkiyaya gidip, ‹‹Bu adamlar sana ne dediler, nereden gelmişler?›› diye sordu. Hizkiya, ‹‹Uzak bir ülkeden, Babilden gelmişler›› diye karşılık verdi.
39:4 Yeşaya, ‹‹Sarayında ne gördüler?›› diye sordu. Hizkiya, ‹‹Sarayımdaki her şeyi gördüler, hazinelerimde onlara göstermediğim hiçbir şey kalmadı›› diye yanıtladı.
39:5 Bunun üzerine Yeşaya şöyle dedi: ‹‹Her Şeye Egemen RABbin sözüne kulak ver.
39:6 RAB diyor ki, ‹Gün gelecek, sarayındaki her şey, atalarının bugüne kadar bütün biriktirdikleri Babile taşınacak. Hiçbir şey kalmayacak.
39:7 Soyundan gelen bazı çocuklar alınıp götürülecek, Babil Kralının sarayında hadım edilecek.› ››
39:8 Hizkiya, ‹‹RAB'den ilettiğin bu söz iyi›› dedi. Çünkü, ‹‹Nasıl olsa yaşadığım sürece barış ve güvenlik olacak›› diye düşünüyordu.
40:1 ‹‹Avutun halkımı›› diyor Tanrınız,
‹‹Avutun!
40:2 Yeruşalim halkına dokunaklı sözler söyleyin.
Angaryanın bittiğini,
Suçlarının cezasını ödediklerini,
Günahlarının cezasını RABbin elinden
İki katıyla aldıklarını ilan edin.››
40:3 Şöyle haykırıyor bir ses:
‹‹Çölde RABbin yolunu hazırlayın,
Bozkırda Tanrımız için düz bir yol açın. hazırlayın, bozkırda Tanrımız için düz bir yol açın› ›› ya da ‹‹Çölde haykıran, ‹RABbin yolunu hazırlayın, geçeceği patikaları düzleyin› diye sesleniyor››.
40:4 Her vadi yükseltilecek,
Her dağ, her tepe alçaltılacak.
Böylelikle engebeler düzleştirilecek,
Sarp yerler ovaya dönüştürülecek.
40:5 O zaman RABbin yüceliği görünecek,
Bütün insanlar hep birlikte onu görecek.
Bunu söyleyen RABdir.››
40:6 Ses, ‹‹Duyur›› diyor.
‹‹Neyi duyurayım?›› diye soruyorum.
‹‹İnsan soyu ota benzer,
Bütün vefası kır çiçeği gibidir. metin ‹‹Sordu››.
40:7 RABbin soluğu esince üzerlerine,
Ot kurur, çiçek solar.
Gerçekten de halk ottan farksızdır.
40:8 Ot kurur, çiçek solar,
Ama Tanrımızın sözü sonsuza dek durur.››
40:9 Ey Siyona müjde getiren,
Yüksek dağa çık!
Ey Yeruşalime müjde getiren,
Yükselt sesini, bağır,
Sesini yükselt, korkma.
Yahuda kentlerine, ‹‹İşte, Tanrınız!›› de. Ey Yeruşalime müjde getiren›› ya da ‹‹Ey müjde getiren Siyon halkı, yüksek dağa çık! Ey müjde getiren Yeruşalim halkı››.
40:10 İşte Egemen RAB gücüyle geliyor,
Kudretiyle egemenlik sürecek.
Ücreti kendisiyle birlikte,
Ödülü önündedir.
40:11 Sürüsünü çoban gibi güdecek,
Kollarına alacak kuzuları,
Bağrında taşıyacak;
Usul usul yol gösterecek emziklilere.
40:12 Kim denizleri avucuyla,
Gökleri karışıyla ölçebildi?
Yerin toprağını ölçeğe sığdıran,
Dağları kantarla,
Tepeleri teraziyle tartabilen var mı?
40:13 RABbin düşüncesine kim akıl erdirebildi?
Ona öğüt verip öğretebilen var mı?
40:14 Akıl almak, adalet yolunu öğrenmek için
RAB kime danıştı ki?
Ona bilgi veren, anlayış yolunu bildiren var mı?
40:15 RAB için uluslar kovada bir damla su,
Terazideki toz zerreciği gibidir.
Adaları ince toz gibi tartar.
40:16 Adakları yakmaya yetmez Lübnan ormanı,
Yakmalık sunu için az gelir hayvanları.
40:17 RABbin önünde bütün uluslar bir hiç gibidir,
Hiçten bile aşağı, değersiz sayılır.
40:18 Öyleyse Tanrıyı kime benzeteceksiniz?
Neyle karşılaştıracaksınız Onu?
40:19 Putu döküm işçisi yapar,
Kuyumcu altınla kaplar,
Gümüş zincirler döker.
40:20 Böyle bir sunuya gücü yetmeyen yoksul kişi
Çürümez bir ağaç parçası seçer.
Yerinden kımıldamaz bir put yapsın diye
Usta bir işçi arar.
40:21 Bilmiyor musunuz, duymadınız mı?
Başlangıçtan beri size bildirilmedi mi?
Dünyanın temelleri atılalı beri anlamadınız mı?
40:22 Gökkubbenin üstünde oturan RABdir,
Yeryüzünde yaşayanlarsa çekirge gibidir.
Gökleri perde gibi geren,
Oturmak için çadır gibi kuran Odur.
40:23 Odur önderleri bir hiç eden,
Dünyanın egemenlerini sıfıra indirgeyen.
40:24 O önderler ki, yeni dikilmiş, yeni ekilmiş ağaç gibi,
Gövdeleri yere yeni kök salmışken
RABbin soluğu onları kurutuverir,
Kasırga saman gibi savurur.
40:25 ‹‹Beni kime benzeteceksiniz ki,
Eşitim olsun?›› diyor Kutsal Olan.
40:26 Başınızı kaldırıp göklere bakın.
Kim yarattı bütün bunları?
Yıldızları sırayla görünür kılıyor,
Her birini adıyla çağırıyor.
Büyük kudreti, üstün gücü sayesinde hepsi yerli yerinde duruyor.
40:27 Ey Yakup soyu, ey İsrail!
Neden, ‹‹RAB başıma gelenleri görmüyor,
Tanrı hakkımı gözetmiyor?›› diye yakınıyorsun?
40:28 Bilmiyor musun, duymadın mı?
Ebedi Tanrı, RAB, bütün dünyayı yaratan,
Ne yorulur ne de zayıflar,
Onun bilgisi kavranamaz.
40:29 Yorulanı güçlendirir,
Takati olmayanın kudretini artırır.
40:30 Gençler bile yorulup zayıf düşer,
Yiğitler tökezleyip düşerler.
40:31 RAB'be umut bağlayanlarsa taze güce kavuşur,
Kanat açıp yükselirler kartallar gibi.
Koşar ama zayıf düşmez,
Yürür ama yorulmazlar.
41:1 RAB diyor ki, ‹‹Susun karşımda, ey kıyı halkları!
Halklar güçlerini tazelesin,
Öne çıkıp konuşsunlar.
Yargı için bir araya gelelim.
41:2 ‹‹Doğudan adaleti harekete geçiren,
Hizmete koşan kim?
Ulusları önüne katıyor, krallara baş eğdiriyor.
Kılıcıyla toz ediyor onları,
Yayıyla savrulan samana çeviriyor. simgeliyor (bkz. 45:1).
41:3 Kovalıyor onları,
Ayak basmadığı bir yoldan esenlikle geçiyor.
41:4 Bunları yapıp gerçekleştiren,
Kuşakları başlangıçtan beri çağıran kim?
Ben RAB, ilkim; sonuncularla da yine Ben olacağım.››
41:5 Kıyı halkları bunu görüp korktu.
Dünyanın dört bucağı titriyor.
Yaklaşıyor, geliyorlar.
41:6 Herkes komşusuna yardım ediyor,
Kardeşine, ‹‹Güçlü ol›› diyor.
41:7 Zanaatçı kuyumcuyu yüreklendiriyor,
Madeni çekiçle düzleyen,
‹‹Lehim iyi oldu›› diyerek örse vuranı yüreklendiriyor.
Kımıldamasın diye putu yerine çiviliyor.
41:8 ‹‹Ama sen, ey kulum İsrail,
Seçtiğim Yakup soyu,
Dostum İbrahimin torunları!
41:9 Sizleri dünyanın dört bucağından topladım,
En uzak yerlerden çağırdım.
Dedim ki, ‹Sen kulumsun, seni seçtim,
Seni reddetmedim.›
41:10 Korkma, çünkü ben seninleyim,
Yılma, çünkü Tanrın benim.
Seni güçlendireceğim, evet, sana yardım edeceğim;
Zafer kazanan sağ elimle sana destek olacağım.
41:11 ‹‹Sana öfkelenenlerin hepsi utanacak, rezil olacak.
Sana karşı çıkanlar hiçe sayılıp yok olacak.
41:12 Seninle çekişenleri arasan da bulamayacaksın.
Seninle savaşanlar hiçten beter olacak.
41:13 Çünkü sağ elinden tutan,
‹Korkma, sana yardım edeceğim› diyen Tanrın RAB benim.
41:14 ‹‹Ey Yakup soyu, toprak kurdu,
Ey İsrail halkı, korkma!
Sana yardım edeceğim›› diyor RAB,
Seni kurtaran İsrailin Kutsalı.
41:15 ‹‹İşte, seni dişli, keskin, yepyeni bir harman döveni yaptım.
Harman edip ufalayacaksın dağları,
Tepeleri samana çevireceksin.
41:16 Onları savurduğunda rüzgar alıp götürecek,
Darmadağın edecek hepsini kasırga.
Sense RABde sevinç bulacak,
İsrailin Kutsalıyla övüneceksin.
41:17 ‹‹Düşkünlerle yoksullar su arıyor, ama yok.
Dilleri kurumuş susuzluktan.
Ben RAB, onları yanıtlayacağım,
Ben, İsrailin Tanrısı, onları bırakmayacağım.
41:18 Çıplak tepeler üzerinde ırmaklar,
Vadilerde su kaynakları yapacağım.
Çölü havuza,
Kurak toprağı pınara çevireceğim.
41:19 Çölü sedir, akasya,
Mersin ve iğde ağaçlarına kavuşturacağım.
Bozkıra çam, köknar
Ve selviyi bir arada dikeceğim.
41:20 Öyle ki, insanlar görüp bilsinler,
Hep birlikte düşünüp anlasınlar ki,
Bütün bunları RABbin eli yapmış,
İsrailin Kutsalı yaratmıştır.››
41:21 ‹‹Davanızı sunun›› diyor RAB,
‹‹Kanıtlarınızı ortaya koyun›› diyor Yakupun Kralı,
41:22 ‹‹Putlarınızı getirin de olacakları bildirsinler bize.
Olup bitenleri bildirsinler ki düşünelim,
Sonuçlarını bilelim.
Ya da gelecekte olacakları duyursunlar bize.
41:23 Ey putlar, bundan sonra olacakları bize bildirin de,
İlah olduğunuzu bilelim!
Haydi bir iyilik ya da kötülük edin de,
Hepimiz korkup dehşete düşelim.
41:24 Siz de yaptıklarınız da hiçten betersiniz,
Sizi yeğleyen iğrençtir.
41:25 ‹‹Kuzeyden birini harekete geçirdim, geliyor,
Gün doğusundan beni adımla çağıran biri.
Çömlekçinin balçığı çiğnediği gibi,
Önderleri çamur gibi çiğneyecek ayağıyla.
41:26 Hanginiz bunu başlangıçtan bildirdi ki, bilelim,
Kim önceden bildirdi ki, ‹Haklısın› diyelim?
Konuştuğunuzu bildiren de
Duyuran da
Duyan da olmadı hiç.
41:27 Siyona ilk, ‹İşte, geldiler› diyen benim.
Yeruşalime müjdeci gönderdim.
41:28 Bakıyorum, aralarında öğüt verebilecek kimse yok ki,
Onlara danışayım, onlar da yanıtlasınlar.
41:29 Hepsi bomboş, yaptıkları da bir hiç.
Halkın putları yalnızca yeldir, sıfırdır.››
42:1 ‹‹İşte kendisine destek olduğum,
Gönlümün hoşnut olduğu seçtiğim kulum!
Ruhumu onun üzerine koydum.
Adaleti uluslara ulaştıracak.
42:2 Bağırıp çağırmayacak,
Sokakta sesini yükseltmeyecek.
42:3 Ezilmiş kamışı kırmayacak,
Tüten fitili söndürmeyecek.
Adaleti sadakatle ulaştıracak.
42:4 Yeryüzünde adaleti sağlayana dek
Umudunu, cesaretini yitirmeyecek.
Kıyı halkları onun yasasına umut bağlayacak.››
42:5 Gökleri yaratıp geren,
Yeryüzünü ve ürününü seren,
Dünyadaki insanlara soluk,
Orada yaşayanlara ruh veren RAB Tanrı diyor ki,
42:6 ‹‹Ben, RAB, seni doğrulukla çağırdım,
Elinden tutacak,
Seni koruyacağım.
Seni halka antlaşma,
Uluslara ışık yapacağım.
42:7 Öyle ki, kör gözleri açasın,
Zindandaki tutsakları,
Cezaevi karanlığında yaşayanları özgür kılasın.
42:8 ‹‹Ben RABbim, adım budur.
Onurumu bir başkasına,
Övgülerimi putlara bırakmam.
42:9 Bakın, önceden bildirdiklerim gerçekleşti.
Şimdi de yenilerini bildiriyorum;
Bunlar ortaya çıkmadan önce size duyuruyorum.››
42:10 Ey denizlere açılanlar ve denizlerdeki her şey,
Kıyılar ve kıyı halkları,
RABbe yeni bir ilahi söyleyin,
Dünyanın dört bucağından Onu ezgilerle övün.
42:11 Bozkır ve bozkırdaki kentler,
Kedar köylerinde yaşayan halk
Sesini yükseltsin.
Selada oturanlar sevinçle haykırsın,
Bağırsın dağların doruklarından.
42:12 Hepsi RABbi onurlandırsın,
Kıyı halkları Onu övsün.
42:13 Yiğit gibi çıkagelecek RAB,
Savaşçı gibi gayrete gelecek.
Bağırıp savaş çığlığı atacak,
Düşmanlarına üstünlüğünü gösterecek.
42:14 ‹‹Uzun zamandır ses çıkarmadım,
Sustum, kendimi tuttum.
Ama şimdi feryat edeceğim doğuran kadın gibi,
Nefesim tutulacak, kesik kesik soluyacağım.
42:15 Harap edeceğim dağları, tepeleri,
Bütün yeşilliklerini kurutacağım.
Irmakları adalara çevirip havuzları kurutacağım.
42:16 Körlere bilmedikleri yolda rehberlik edeceğim,
Onlara kılavuz olacağım bilmedikleri yollarda,
Karanlığı önlerinde ışığa,
Engebeleri düzlüğe çevireceğim.
Yerine getireceğim sözler bunlardır.
Onlardan geri dönmem.
42:17 Oyma putlara güvenenler,
Dökme putlara, ‹İlahlarımız sizsiniz› diyenlerse
Geri döndürülüp büsbütün utandırılacaklar.››
42:18 ‹‹Ey sağırlar, işitin,
Ey körler, bakın da görün!
42:19 Kulum kadar kör olan var mı?
Gönderdiğim ulak kadar sağır olan var mı?
Benimle barışık olan kadar,
RABbin kulu kadar kör olan kim var?
42:20 Pek çok şey gördünüz, ama aldırmıyorsunuz,
Kulaklarınız açık, ama işitmiyorsunuz.››
42:21 Kendi doğruluğu uğruna Kutsal Yasayı
Büyük ve yüce kılmak RABbi hoşnut etti.
42:22 Ama bu yağmalanmış, soyulmuş bir halktır.
Hepsi deliklere, cezaevlerine kapatılmışlardır.
Yağmalanmak için varlar, kurtaran yok.
Soyulmak içinler, ‹‹Geri verin›› diyen yok.
42:23 Hanginiz kulak verecek?
Gelecekte kim can kulağıyla dinleyecek?
42:24 Yakup soyunun soyulmasına,
İsrailin yağmalanmasına kim olur verdi?
Kendisine karşı günah işlediğimiz RAB değil mi?
Çünkü Onun yolunda yürümek istemediler,
Yasasına kulak asmadılar.
42:25 Bu yüzden kızgın öfkesini,
Savaşın şiddetini üzerlerine yağdırdı.
Ama ateş çemberi içinde olduklarını farketmediler,
Aldırmadılar kendilerini yakıp bitiren ateşe.
43:1 Ey Yakup soyu, seni yaratan,
Ey İsrail, sana biçim veren RAB şimdi şöyle diyor:
‹‹Korkma, çünkü seni kurtardım,
Seni adınla çağırdım, sen benimsin.
43:2 Suların içinden geçerken seninle olacağım,
Irmakların içinden geçerken su boyunu aşmayacak.
Ateşin içinde yürürken yanmayacaksın,
Alevler seni yakmayacak.
43:3 Çünkü senin Tanrın, İsrailin Kutsalı,
Seni kurtaran RAB benim.
Fidyen olarak Mısırı,
Sana karşılık Kûş ve Seva diyarlarını verdim.
43:4 Gözümde değerli ve saygın olduğun,
Seni sevdiğim için, senin yerine insanlar,
Canın karşılığında halklar vereceğim.
43:5 Korkma, çünkü seninleyim,
Soyundan olanları doğudan getireceğim,
Sizleri de batıdan toplayacağım.
43:6 ‹‹Kuzeye, ‹Ver›, güneye, ‹Alıkoyma;
Oğullarımı uzaktan,
Kızlarımı dünyanın dört bucağından getir› diyeceğim.
43:7 ‹Yüceliğim için yaratıp biçim verdiğim,
Adımla çağrılan herkesi,
Evet, oluşturduğum herkesi getirin› diyeceğim.››
43:8 Gözleri olduğu halde kör,
Kulakları olduğu halde sağır olan halkı öne getir.
43:9 Bütün uluslar bir araya gelsin, halklar toplansın.
İçlerinden hangisi bunları bildirebilir,
Olup bitenleri bize duyurabilir?
Tanıklarını çağırıp haklı olduklarını kanıtlasınlar,
Ötekiler de duyup, ‹‹Doğrudur›› desinler.
43:10 ‹‹Tanıklarım sizlersiniz›› diyor RAB,
‹‹Seçtiğim kullar sizsiniz.
Öyle ki beni tanıyıp bana güvenesiniz,
Benim O olduğumu anlayasınız.
Benden önce bir tanrı olmadı,
Benden sonra da olmayacak.
43:11 ‹‹Ben, yalnız ben RABbim,
Benden başka kurtarıcı yoktur.
43:12 Ben bildirdim, ben kurtardım, ben duyurdum,
Aranızdaki yabancı ilahlar değil.
Tanıklarım sizsiniz›› diyor RAB,
‹‹Tanrı benim,
43:13 Gün gün olalı ben Oyum.
Elimden kimse kurtaramaz.
Ben yaparım, kim engel olabilir?››
43:14 Kurtarıcınız RAB, İsrailin Kutsalı diyor ki,
‹‹Uğrunuza Babil üzerine bir ordu göndereceğim.
Övündükleri gemilerle kaçan bütün Kildanilere
Boyun eğdireceğim.
43:15 Kutsalınız, İsrailin Yaratıcısı,
Kralınız RAB benim.››
43:16 Denizde geçit, azgın sularda yol açan,
Atlarla savaş arabalarını,
Yiğit savaşçıları ve orduyu
Yola çıkaran RAB şöyle diyor:
‹‹Onlar yattı, kalkamaz oldu,
Fitil gibi bastırılıp söndürüldüler.
43:18 ‹‹Olup bitenlerin üzerinde durmayın,
Düşünmeyin eski olayları.
43:19 Bakın, yeni bir şey yapıyorum!
Olmaya başladı bile, farketmiyor musunuz?
Çölde yol, kurak topraklarda ırmaklar yapacağım.
43:20 Kır hayvanları, çakallarla baykuşlar beni yüceltecek.
Çünkü seçtiğim halkın içmesi için çölde su,
Kurak yerlerde ırmaklar sağladım.
43:21 Kendim için biçim verdiğim bu halk
Bana ait olan övgüleri ilan edecek.››
43:22 ‹‹Ne var ki, ey Yakup soyu,
Yakardığın ben değildim,
Benden usandın, ey İsrail.
43:23 Yakmalık sunu için bana davar getirmediniz,
Kurbanlarınızla beni onurlandırmadınız.
Sizi sunularla uğraştırmadım,
Günnük isteyerek sizi usandırmadım.
43:24 Benim için güzel kokulu kamış satın almadınız,
Doyurmadınız beni kurbanlarınızın yağıyla.
Tersine, beni günahlarınızla uğraştırdınız,
Suçlarınızla usandırdınız.
43:25 Kendi uğruna suçlarınızı silen benim, evet benim,
Günahlarınızı anmaz oldum.
43:26 ‹‹Geçmişi bana anımsatın, hesaplaşalım,
Haklı çıkmak için davanızı anlatın.
43:27 İlk atanız günah işledi,
Sözcüleriniz bana başkaldırdı.
43:28 Bu yüzden tapınak görevlilerini bayağılaştırdım;
Yakup soyunu bütünüyle yıkıma,
İsrail'i rezilliğe mahkûm ettim.››
44:1 ‹‹Şimdi, ey kulum Yakup soyu,
Seçtiğim İsrail halkı, dinle!
44:2 Seni yaratan, rahimde sana biçim veren,
Sana yardım edecek olan RAB şöyle diyor:
‹Korkma, ey kulum Yakup soyu,
Ey seçtiğim Yeşurun! verilen bir addır.
44:3 ‹‹ ‹Susamış toprağı sulayacak,
Kurumuş toprakta dereler akıtacağım.
Çocuklarının üzerine Ruhumu dökecek,
Soyunu kutsayacağım.
44:4 Akarsu kıyısında otlar arasında yükselen
Kavaklar gibi boy atacaklar.›
44:5 ‹‹Kimi, ‹Ben RABbe aitim› diyecek,
Kimi Yakup adını alacak,
Kimi de eline ‹RABbe ait› yazıp
İsrail adını benimseyecek.››
44:6 RAB, İsrailin Kralı ve Kurtarıcısı,
Her Şeye Egemen RAB diyor ki,
‹‹İlk ve son benim,
Benden başka Tanrı yoktur.
44:7 Benim gibi olan var mı? Haber versin.
Ezeli halkımı var ettiğimden beri olup bitenleri,
Bundan sonra olacakları söyleyip sıralasın,
Evet, gelecek olayları bildirsin!
44:8 Yılmayın, korkmayın!
Size çok önceden beri söyleyip açıklamadım mı?
Tanıklarım sizsiniz.
Benden başka Tanrı var mı?
Hayır, başka Kaya yok;
Ben bir başkasını bilmiyorum.››
44:9 Putlara biçim verenlerin hepsi boş insanlardır.
Değer verdikleri nesneler hiçbir işe yaramaz.
Putların tanıkları onlardır;
Ne bir şey görür ne de bir şey bilirler.
Bunun sonucunda utanç içinde kalacaklar.
44:10 Kim yararsız ilaha biçim vermek,
Dökme put yapmak ister?
44:11 Bakın, bu putlarla uğraşanların hepsi utanacak.
Onları yapanlar salt insan.
Hepsi toplanıp yargılanmaya gelsin.
Dehşete düşecek, utanacaklar birlikte.
44:12 Demirci aletini alır,
Kömür ateşinde çalışır,
Çekiçle demire biçim verir.
Güçlü koluyla onu işler.
Acıkır, güçsüz kalır, su içmeyince tükenir.
44:13 Marangoz iple ölçü alır,
Tahtayı tebeşirle çizer.
Raspayla tahtayı biçimlendirir,
Pergelle işaretler, insan biçimi verir.
İnsan güzelliğinde,
Evde duracak bir put yapar.
44:14 İnsan kendisi için sedir ağaçları keser,
Palamut, meşe ağaçları alır.
Ormanda kendine bir ağaç seçer.
Bir çam diker, ama ağacı büyüten yağmurdur.
44:15 Sonra ağaç odun olarak kullanılır.
İnsan aldığı odunla hem ısınır,
Hem tutuşturup ekmek pişirir,
Hem de bir ilah yapıp tapınır.
Yaptığı putun önünde yere kapanır.
44:16 Odunun bir kısmını yakar,
Ateşinde et kızartıp karnını doyurur.
Isınınca bir oh çeker,
‹‹Isındım, ateşin sıcaklığını duyuyorum›› der.
44:17 Artakalan odundan kendine bir ilah,
Oyma put yapar;
Önünde yere kapanıp ona tapınır,
‹‹Beni kurtar, çünkü ilahım sensin›› diye yakarır.
44:18 Böyleleri anlamaz, bilmez.
Çünkü gözleri de zihinleri de öylesine kapalı ki,
Görmez, anlamazlar.
44:19 Durup düşünmez, bilmez,
Anlamazlar ki şöyle desinler:
‹‹Odunun bir kısmını yakıp
Ateşinde ekmek pişirdim, et kızartıp yedim.
Artakalanından iğrenç bir şey mi yapayım?
Bir odun parçasının önünde yere mi kapanayım?››
44:20 Külle besleniyorlar.
Aldanan yürekleri onları saptırıyor.
Canlarını kurtaramaz,
‹‹Sağ elimdeki şu nesne aldatıcı değil mi?›› diyemezler.
44:21 ‹‹Ey Yakup soyu, ey İsrail,
Söylediklerimi anımsayın, çünkü kulumsunuz.
Size ben biçim verdim, kulumsunuz;
Seni unutmam, ey İsrail.
44:22 İsyanlarınızı bulut gibi,
Günahlarınızı sis gibi sildim.
Bana dönün, çünkü sizi kurtardım.››
44:23 Sevinçle haykırın, ey gökler,
Çünkü bunu RAB yaptı.
Haykırın, ey yerin derinlikleri.
Ey dağlar, ey orman, ormandaki her ağaç,
Sevinç çığlıklarına katılın.
Çünkü RAB Yakup soyunu kurtararak
İsrailde görkemini gösterdi.
44:24 Sizi kurtaran,
Size rahimde biçim veren RAB diyor ki,
‹‹Her şeyi yaratan,
Gökleri yalnız başına geren,
Yeryüzünü tek başına seren,
Sahte peygamberlerin belirtilerini boşa çıkaran,
Falcılarla alay eden,
Bilgeleri geri çeviren,
Bilgilerini saçmalığa dönüştüren,
Kulunun sözlerini yerine getiren,
Ulaklarının peygamberlik sözlerini gerçekleştiren,
Yeruşalim için, ‹İçinde oturulacak›,
Yahuda kentleri için, ‹Yeniden kurulacak,
Yıkıntılarını onaracağım› diyen;
Engine, ‹Kuru! Sularını kurutacağım› diyen,
Koreş için, ‹O çobanımdır,
Her istediğimi yerine getirecek›,
Yeruşalim için, ‹Yeniden kurulacak›,
Tapınak için, ‹Temeli atılacak› diyen RAB benim.››
45:1 RAB meshettiği kişiye,
Sağ elinden tuttuğu Koreşe sesleniyor.
Uluslara onun önünde baş eğdirecek,
Kralları silahsızlandıracakfö,
Bir daha kapanmayacak kapılar açacak.
Ona şöyle diyor:
45:2 ‹‹Senin önünsıra gidip
Dağları düzleyecek,
Tunç kapıları kırıp
Demir sürgülerini parçalayacağım.
45:3 Seni adınla çağıranın
Ben RAB, İsrailin Tanrısı olduğumu anlayasın diye
Karanlıkta kalmış hazineleri,
Gizli yerlerde saklı zenginlikleri sana vereceğim.
45:4 Sen beni tanımadığın halde
Kulum Yakup soyu ve seçtiğim İsrail uğruna
Seni adınla çağırıp onurlu bir unvan vereceğim.
45:5 RAB benim, başkası yok,
Benden başka Tanrı yok.
Beni tanımadığın halde seni güçlü kılacağım.
45:6 Öyle ki, doğudan batıya dek
Benden başkası olmadığını herkes bilsin.
RAB benim, başkası yok.
45:7 Işığı biçimlendiren, karanlığı yapan,
Esenliği ve felaketi yaratan,
Bütün bunları yapan RAB benim.
45:8 Ey gökler, yukarıdan doğruluk damlatın,
Ey bulutlar, doğruluk yağdırın.
Toprak yarılsın, kurtuluş meyvesi versin,
Onunla birlikte doğruluk yetiştirsin.
Bunları yaratan RAB benim.››
45:9 Kendine biçim verenle çekişenin vay haline!
Kil, topraktan yapılmış çömlek parçası,
Kendisine biçim verene, ‹‹Ne yapıyorsun?
Yarattığın nesnenin tutacağı yok›› diyebilir mi?
45:10 Babasına, ‹‹Dünyaya ne getirdin?››
Ya da annesine, ‹‹Ne biçim şey doğurdun?››
Diyenin vay haline!
45:11 İsrailin Kutsalı,
Ona biçim veren RAB diyor ki,
‹‹Çocuklarımın geleceği hakkında beni sorgulayabilir,
Ellerimin yapıtları hakkında bana buyruk verebilir misiniz?
45:12 Dünyayı ben yaptım,
Üzerindeki insanı ben yarattım.
Benim ellerim gerdi gökleri,
Bütün gök cisimleri benim buyruğumda.
45:13 Koreşi doğrulukla harekete geçirecek,
Yollarını düzleyeceğim.
Kentimi o onaracak,
Sürgünlerimi ücret ya da ödül almadan o özgür kılacak.››
Böyle diyor Her Şeye Egemen RAB.
45:14 RAB diyor ki,
‹‹Mısırın ürettikleri,
Kûşun ticaret gelirleri
Ve uzun boylu Sevalılar size gelecek, sizin olacak.
Zincire vurulmuş olarak ardınızsıra yürüyecekler.
Önünüzde yere kapanıp yalvaracaklar:
‹Tanrı yalnız sizinledir,
Başkası, başka Tanrı yok.› ››
45:15 Gerçekten sen kendini gizleyen bir Tanrısın,
Ey İsrailin Tanrısı, ey Kurtarıcı!
45:16 Put yapanların hepsi utandırılacak, rezil olacak.
Utanç içinde uzaklaşacaklar.
45:17 Ama İsrail RAB tarafından kurtarılacak,
Sonsuza dek sürecek kurtuluşu.
Çağlar boyunca utandırılmayacak,
Asla rezil olmayacak.
45:18 Çünkü gökleri yaratan RAB,
Dünyayı yaratıp biçimlendiren, pekiştiren,
Üzerinde yaşanmasın diye değil, yaşansın diye
Biçimlendiren RAB -Tanrı Odur- şöyle diyor:
‹‹RAB benim, başkası yok.
45:19 Ben gizlide,
Karanlıklar ülkesinin bir köşesinde konuşmadım.
Yakup soyuna, ‹Beni olmayacak yerlerde arayın› demedim.
Doğru olanı söyleyen, adil olanı bildiren RAB benim.››
45:20 ‹‹Ey sizler, uluslardan kaçıp kurtulanlar,
Toplanıp gelin, birlikte yaklaşın!
Tahtadan oyma putlar taşıyan,
Kurtaramayan ilahlara yakaranlar bilgisizdir.
45:21 Konuşun, davanızı sunun,
Birbirinize danışın.
Bunları çok önceden duyurup bildiren kim?
Ben RAB, bildirmedim mi?
Benden başka Tanrı yok, adil Tanrı ve Kurtarıcı benim.
Yok benden başkası.
45:22 ‹‹Ey dünyanın dört bucağındakiler,
Bana dönün, kurtulursunuz.
Çünkü Tanrı benim, başkası yok.
45:23 Kendi üzerime ant içtim,
Ağzımdan çıkan söz doğrudur, boşa çıkmaz:
Her diz önümde çökecek,
Her dil bana ant içecek.
45:24 ‹‹Benim için şöyle diyecekler:
‹Doğruluk ve güç yalnız RABdedir›,
İnsanlar Ona gelecek.
RABbe öfkelenenlerin hepsi utandırılacak.
45:25 Ama bütün İsrail soyu
RAB tarafından aklanacak,
O'nunla övünecek.
46:1 ‹‹İlah Bel diz çökmüş, ilah Nebo sinmiş,
Putları hayvanlara, öküzlere yüklenmiş gidiyor.
Taşınan bu nesneleriniz ağırlık,
Yorgun hayvana yük oldu.
46:2 Birlikte sinmiş, diz çökmüşler,
Putlarını yük olmaktan kurtaramıyorlar.
Sürgüne gidecek onlar.
46:3 ‹‹Ey Yakup soyu, İsrailin sağ kalanları,
Doğdunuz doğalı yüklendiğim,
Rahimden çıktınız çıkalı taşıdığım sizler,
Dinleyin beni:
46:4 Siz yaşlanıncaya dek ben Oyum;
Saçlarınız ağarıncaya dek
Ben yükleneceğim sizi.
Sizi ben yarattım, ben taşıyacağım,
Evet, sizi ben yüklenecek, ben kurtaracağım.
46:5 ‹‹Beni kime benzetecek,
Kime denk tutacaksınız?
Kiminle karşılaştıracaksınız ki, benzer olalım?
46:6 Kimisi bol keseden harcadığı altından,
Terazide tarttığı gümüşten
Ücret karşılığında kuyumcuya ilah yaptırır,
Önünde yere kapanıp tapınır.
46:7 Onu omuzlayıp taşır, yerine koyar.
Öylece durur put, yerinden kımıldamaz.
Kendisine yakarana yanıt veremez,
Onu sıkıntısından kurtaramaz.
46:8 ‹‹Bunu anımsayın, ey başkaldıranlar,
Adam olun, aklınızdan çıkarmayın!
46:9 Çok önceden beri olup bitenleri anımsayın.
Çünkü Tanrı benim, başkası yok.
Tanrı benim, benzerim yok.
46:10 Sonu ta başlangıçtan,
Henüz olmamış olayları çok önceden bildiren,
‹Tasarım gerçekleşecek,
İstediğim her şeyi yapacağım› diyen benim.
46:11 Doğudan yırtıcı kuşu,
Uzak bir ülkeden
Tasarımı gerçekleştirecek adamı çağıran benim.
Evet, bunları söyledim,
Kesinlikle yerine getirecek,
Tasarladığımı yapacağım mutlaka.
46:12 ‹‹Ey dikbaşlılar, doğruluktan uzak olanlar,
Dinleyin beni!
46:13 Zaferim yaklaştı, uzak değil;
Kurtarışım gecikmeyecek.
Güzelliğim olan İsrail için
Siyon'u kurtaracağım.››
47:1 ‹‹Ey Babil, erden kız,
İn aşağı, toprağa otur.
Ey Kildani kızı,
Tahtın yok artık, yere otur.
Bundan böyle, ‹Nazik, narin› demeyecekler sana.
47:2 Bir çift değirmen taşı al da un öğüt,
Çıkar peçeni, kaldır eteğini.
Baldırını aç, ırmaklardan geç.
47:3 Çıplaklığın sergilenecek, mahrem yerlerin görünecek.
Öç alacağım, kimseyi esirgemeyeceğim.››
47:4 Bizim kurtarıcımız
İsrailin Kutsalıdır.
Onun adı ‹‹Her Şeye Egemen RABdir!››
47:5 RAB diyor ki, ‹‹Ey Kildani kızı,
Karanlığa çekilip sessizce otur.
Çünkü bundan böyle ‹Ülkeler kraliçesi› demeyecekler sana.
47:6 Halkıma öfkelenmiş,
Mirasım olduğu halde onu bayağılaştırıp
Eline teslim etmiştim.
Ama sen onlara acımadın,
Yaşlılara bile çok ağır bir boyunduruk yükledin.
47:7 ‹Sonsuza dek kraliçe olacağım› diye düşünüyordun,
Bunları aklına getirmedin, sonuçlarını düşünmedin.
47:8 ‹‹Ey şimdi güvenlikte yaşayan zevk düşkünü,
İçinden, ‹Kraliçe benim, başkası yok;
Hiç dul kalmayacak,
Evlat acısı görmeyeceğim› diyorsun.
Dinle şimdi:
47:9 Bir gün içinde ikisi birden başına gelecek:
Çok sayıda büyüye, etkili muskalarına karşın
Hem dul kalacak,
Hem evlat acısını alabildiğine yaşayacaksın.
47:10 ‹‹Kötülüğüne güvendin,
‹Beni gören yok› diye düşündün.
Bilgin ve bilgeliğin seni saptırdı.
İçinden, ‹Kraliçe benim, başkası yok› diyordun.
47:11 Ne var ki, felakete uğrayacaksın.
Onu durduracak büyü yok elinde,
Başına gelecek belayı önleyemeyeceksin.
Üzerine ansızın hiç beklemediğin bir yıkım gelecek.
47:12 Gençliğinden beri emek verdiğin
Muskalarına, çok sayıda büyüye devam et;
Belki yararını görür,
Kimilerini titretirsin.
47:13 Aldığın öğütlerin çokluğu
Seni tüketti.
Yıldız falcıların, yıldızbilimcilerin,
Ay başlarında ne olacağını bildirenlerin,
Şimdi kalksınlar da
Başına geleceklerden seni kurtarsınlar.
47:14 ‹‹Bak, hepsi anızdan farksız,
Ateş yakacak onları.
Canlarını alevden kurtaramayacaklar.
Ne ısınmak için kor,
Ne de karşısında oturulacak ateş olacak.
47:15 Emek verdiğin adamlar böyle olacak.
Gençliğinden beri alışveriş ettiğin herkes
Kendi yoluna gidecek,
Seni kurtaran olmayacak.››
48:1 ‹‹Dinle, ey Yakup soyu!
İsrail adıyla anılan, Yahuda soyundan gelen,
RABbin adıyla ant içen sizler,
İsrailin Tanrısına yakarır,
Ama bunu doğrulukla, içtenlikle yapmazsınız.
48:2 Kutsal kentli olduğunuzu,
İsrailin Tanrısına dayandığınızı ileri sürersiniz.
Onun adı Her Şeye Egemen RABdir.
48:3 Olup bitenleri çok önceden bildirdim,
Ağzımı açıp duyurdum.
Ansızın yaptım ve gerçekleştiler.
48:4 İnatçı olduğunuzu,
Tunç alınlı, demir boyunlu olduğunuzu bildiğim için
48:5 Bunları size çok önceden bildirdim,
Olmadan önce duyurdum.
Yoksa, ‹Bunları yapan putlarımızdır,
Olmalarını buyuran
Oyma ve dökme putlarımızdır› derdiniz.
48:6 Bunları duydunuz, hepsini inceleyin.
Peki, kabul etmeyecek misiniz?
Şimdiden size yeni şeyler,
Bilmediğiniz gizli şeyler açıklayacağım.
48:7 Bunlar şimdi yaratılıyor,
Geçmişte değil;
Bugüne kadar duymadınız,
Yoksa, ‹Bunları biliyorduk› derdiniz.
48:8 Ne duydunuz, ne de anladınız,
Öteden beri kulaklarınız tıkalı.
Ne denli hain olduğunuzu biliyorum,
Doğuştan isyankâr olduğunuz biliniyor.
48:9 Adım uğruna öfkemi geciktiriyorum.
Ünümden ötürü kendimi tutuyorum,
Yoksa sizi yok ederdim.
48:10 Bakın, gümüşü arıtır gibi olmasa da sizleri arıttım,
Sıkıntı ocağında denedim.
48:11 Bunu kendim için, evet, kendim için yapıyorum.
Adımı bayağılaştırmanızı nasıl hoş görebilirim?
Bana ait olan onuru başkasına vermem.››
48:12 ‹‹Ey Yakup soyu, çağırdığım İsrail, beni dinle:
Ben Oyum; ilk Benim, son da Benim.
48:13 Yeryüzünün temelini elimle attım,
Gökleri sağ elim gerdi.
Onları çağırdığımda
Birlikte önümde dikilirler.
48:14 ‹‹Toplanıp dinleyin hepiniz:
Putlardan hangisi bunları önceden bildirebildi?
RABbin sevdiği kişi
Onun Babile karşı tasarladığını yerine getirecek.
Gücünü Kildanilere karşı kullanacak.
48:15 Ben, evet, ben söyledim, onu ben çağırdım,
Onu getirdim, görevini başaracak.
48:16 ‹‹Yaklaşın bana, dinleyin söyleyeceklerimi:
Başlangıçtan beri açıkça konuştum,
O zamandan bu yana oradayım.››
Egemen RAB şimdi beni ve Ruhunu gönderiyor.
48:17 Sizleri kurtaran İsrailin Kutsalı RAB diyor ki,
‹‹Yararlı olanı size öğreten,
Gitmeniz gereken yolda sizi yürüten
Tanrınız RAB benim.
48:18 ‹‹Keşke buyruklarıma dikkat etseydiniz!
O zaman esenliğiniz ırmak gibi,
Doğruluğunuz denizin dalgaları gibi olurdu.
48:19 Soyunuz kum gibi,
Torunlarınız kum taneleri gibi olurdu.
Adları ne unutulur,
Ne de huzurumdan yok olurdu.››
48:20 Babilden çıkın, Kildanilerden kaçın,
Sevinç çığlıklarıyla ilan edin bunu,
Haberini duyurun, dünyanın dört bucağına yayın.
‹‹RAB, kulu Yakupun soyunu kurtardı›› deyin.
48:21 Onları çöllerden geçirirken susuzluk çekmediler,
Onlar için sular akıttı kayadan,
Kayayı yardı, sular fışkırdı.
48:22 ‹‹Kötülere esenlik yoktur›› diyor RAB.
49:1 Ey kıyı halkları, işitin beni,
Uzaktaki halklar, iyi dinleyin.
RAB beni ana rahmindeyken çağırdı,
Annemin karnındayken adımı koydu.
49:2 Ağzımı keskin kılıç yaptı,
Elinin gölgesinde gizledi beni.
Beni keskin bir ok yaptı,
Kendi ok kılıfına sakladı.
49:3 Bana, ‹‹Kulumsun, ey İsrail,
Görkemimi senin aracılığınla göstereceğim›› dedi.
49:4 Ama ben, ‹‹Boşuna emek verdim›› dedim,
‹‹Gücümü boş yere, bir hiç için tükettim.
RAB yine de hakkımı savunur,
Tanrım yaptıklarımın karşılığını verir.››
49:5 Kulu olmam için,
Yakup soyunu kendisine geri getirmem,
İsraili önünde toplamam için
Rahimde beni biçimlendiren RAB şimdi şöyle diyor:
-Onun gözünde onurluyum,
Tanrım bana güç kaynağı oldu.-
49:6 ‹‹Yakupun oymaklarını canlandırmak,
Sağ kalan İsraillileri geri getirmek için
Kulum olman yeterli değil.
Seni uluslara ışık yapacağım.
Öyle ki, kurtarışım yeryüzünün dört bucağına ulaşsın.››
49:7 İnsanların hor gördüğüne,
Ulusların iğrendiğine,
Egemenlerin kulu olana
İsrailin Kurtarıcısı ve Kutsalı RAB diyor ki,
‹‹Seni seçmiş olan İsrailin Kutsalı sadık RABden ötürü
Krallar seni görünce ayağa kalkacak,
Önderler yere kapanacak.››
49:8 RAB şöyle diyor:
‹‹Lütuf zamanında seni yanıtlayacağım,
Kurtuluş günü sana yardım edecek,
Seni koruyacağım.
Seni halka antlaşma olarak vereceğim.
Öyle ki, yıkık ülkeyi yeniden kurasın,
Mülk olarak yeni sahiplerine veresin.
49:9 Tutsaklara, ‹Çıkın›,
Karanlıktakilere, ‹Dışarı çıkın› diyeceksin.
Yol boyunca beslenecek,
Her çıplak tepede otlak bulacaklar.
49:10 Acıkmayacak, susamayacaklar,
Kavurucu sıcak ve güneş çarpmayacak onları.
Çünkü onlara merhamet eden kendilerine yol gösterecek
Ve onları pınarlara götürecek.
49:11 Bütün dağlarımı yola dönüştüreceğim,
Anayollarım yükseltilecek.
49:12 İşte halkım ta uzaklardan,
Kimi kuzeyden, kimi batıdan, kimi de Sinimden gelecek.››
49:13 Ey gökler, sevinçle haykırın,
Neşeyle coş, ey yeryüzü!
Ey dağlar, sevinç çığlıklarına katılın,
Çünkü RAB halkını avutacak,
Ezilene merhamet gösterecek.
49:14 Oysa Siyon, ‹‹RAB beni terk etti,
Rab beni unuttu›› diyordu.
49:15 Ama RAB, ‹‹Kadın emzikteki çocuğunu unutabilir mi?›› diyor,
‹‹Rahminden çıkan çocuktan sevecenliği esirger mi?
Kadın unutabilir,
Ama ben seni asla unutmam.
49:16 Bak, adını avuçlarıma kazıdım,
Duvarlarını gözlüyorum sürekli.
49:17 Oğulların koşar adım geliyor,
Seni yıkıp viran edenlerse çıkıp gidecek.
49:18 Başını kaldır da çevrene bir bak:
Hepsi toplanmış sana geliyor.
Ben RAB, varlığım hakkı için diyorum ki,
Onların hepsi senin süsün olacak,
Bir gelin gibi takınacaksın onları.
49:19 ‹‹Çünkü yıkılmış, viraneye dönmüştün,
Ülken yerle bir olmuştu.
Ama şimdi halkına dar geleceksin,
Seni harap etmiş olanlar senden uzak duracaklar.
49:20 Yitirdiğini sandığın çocuklarının sesini yine duyacaksın:
‹Burası bize dar geliyor,
Yaşayacak bir yer ver bize› diyecekler.
49:21 O zaman içinden,
‹Kim doğurdu bunları bana?› diyeceksin,
‹Çocuklarımı yitirmiştim, doğuramıyordum.
Sürgüne gönderilmiş, dışlanmıştım.
Öyleyse bunları kim büyüttü?
Yapayalnız kalmıştım,
Nereden çıkıp geldi bunlar?› ››
49:22 Egemen RAB diyor ki,
‹‹Bakın, uluslara elimle işaret verdiğimde,
Sancağımı yükselttiğimde halklara,
Senin oğullarını kucaklarında getirecek,
Kızlarını omuzlarında taşıyacaklar.
49:23 Krallar size babalık,
Prensesler sütannelik yapacak,
Yüzüstü yere kapanıp
Ayaklarının tozunu yalayacaklar.
O zaman benim RAB olduğumu anlayacaksın.
Bana umut bağlayan utandırılmayacak.››
49:24 Güçlünün ganimeti elinden alınabilir mi?
Zorbanın elindeki tutsak kurtulabilir mi? ‹‹Doğru olanın›› (bkz. 25. ayet).
49:25 Ama RAB diyor ki,
‹‹Evet, güçlünün elindeki tutsaklar alınacak,
Zorbanın aldığı ganimet de kurtarılacak.
Seninle çekişenle ben çekişeceğim,
Senin çocuklarını ben kurtaracağım.
49:26 Sana zulmedenlere kendi etlerini yedireceğim,
Tatlı şarap içmiş gibi kendi kanlarıyla sarhoş olacaklar.
Böylece bütün insanlar bilecek ki
Seni kurtaran RAB benim;
Kurtarıcın, Yakup'un Güçlüsü benim.››
50:1 RAB şöyle diyor:
‹‹Boşadığım annenizin boşanma belgesi nerede?
Hangi alacaklıma sattım sizi?
Suçlarınız yüzünden satıldınız,
Anneniz isyanlarınız yüzünden dışlandı.
50:2 Geldiğimde neden kimse yoktu,
Çağırdığımda niçin yanıt veren olmadı?
Sizi kurtaramayacak kadar kısa mı elim,
Ya da gücüm yok mu sizi özgür kılmaya?
Azarlayarak denizi kurutur,
Irmakları çöle çeviririm.
Su kalmayınca balıklar ölür ve kokar.
50:3 Göklere karalar giydirir,
Çul ederim onların örtüsünü.››
50:4 Yorgunlara sözle destek olmayı bileyim diye
Egemen RAB bana eğitilmişlerin dilini verdi.
Eğitilenler gibi dinleyeyim diye kulağımı uyandırır her sabah.
50:5 Egemen RAB kulağımı açtı,
Karşı koymadım, geri çekilmedim.
50:6 Bana vuranlara sırtımı açtım,
Yanaklarımı uzattım sakalımı yolanlara.
Aşağılamalardan, tükürükten yüzümü gizlemedim.
50:7 Egemen RAB bana yardım ettiği için
Utanç duymam.
Kararımdan dönmemfş,
Utandırılmayacağımı bilirim. ettim››.
50:8 Beni haklı çıkaran yakınımda.
Benden davacı olan kim, yüzleşelim,
Kimdir hasmım, karşıma çıksın.
50:9 Bana yardım eden Egemen RABdir,
Kim suçlu çıkaracak beni?
Onların hepsi giysi gibi eskiyecek,
Tümünü güve yiyip bitirecek.
50:10 Aranızda RABden korkan,
Kulunun sözünü dinleyen kim var?
Karanlıkta yürüyen, ışığı olmayan,
RABbin adına güvensin, Tanrısına dayansın.
50:11 Ama ateş yakan,
Alevli oklar kuşanan sizler, hepiniz,
Ateşinizin aydınlığında,
Tutuşturduğunuz alevli okların arasında yürüyün.
Benden alacağınız şudur:
Azap içinde yatacaksınız.
51:1 ‹‹Doğruluğun ardından giden,
RABbe yönelen sizler, beni dinleyin:
Yontulduğunuz kayaya,
Çıkarıldığınız taş ocağına bakın.
51:2 Atanız İbrahime, sizi doğuran Saraya bakın.
Çağırdığımda tek kişiydi İbrahim,
Ama ben onu kutsayıp çoğalttım.››
51:3 RAB Siyonu ve bütün yıkıntılarını avutacak.
Siyon çölünü Adene, bozkırı RABbin bahçesine döndürecek.
Orada coşku, sevinç,
Şükran ve ezgi olacak.
51:4 ‹‹Beni dinle, ey halkım,
Bana kulak ver, ey ulusum!
Yasa benden çıkacak,
Halklara ışık olarak adaletimi yerleştireceğim.
51:5 Zaferim yaklaştı,
Kurtarışım ortaya çıktı.
Halkları gücümle yöneteceğim.
Kıyı halkları bana umut bağladı,
Umutla gücümü bekliyorlar.
51:6 Başınızı kaldırıp göklere bakın,
Aşağıya, yeryüzüne bakın.
Çünkü bu gökler duman gibi dağılacak,
Giysi gibi eskiyecek yeryüzü;
Üzerinde yaşayanlar sinek gibi ölecek.
Ama benim kurtarışım sonsuz olacak,
Ardı kesilmeyecek zaferimin.
51:7 ‹‹Ey sizler, doğru olanı bilenler,
Yasamı yüreğinde taşıyan halk, dinleyin beni!
İnsanların aşağılamalarından korkmayın,
Yılmayın sövgülerinden.
51:8 Güvenin yediği giysi gibi,
Kurtçuğun yediği yapağı gibi yitecekler.
Oysa zaferim sonsuza dek kalacak,
Kurtarışım kuşaklar boyu sürecek.››
51:9 Uyan, ey RABbin gücü, uyan, kudreti kuşan!
Eski günlerde, önceki kuşaklar döneminde olduğu gibi uyan!
Rahavı parçalayan,
Deniz canavarının bedenini deşen sen değil miydin?
51:10 Denizi, engin suların derinliklerini kurutan,
Kurtulanların geçmesi için
Denizin derinliklerini yola çeviren sen değil miydin?
51:11 RABbin kurtardıkları dönecek,
Sevinçle haykırarak Siyona varacaklar.
Yüzlerinde sonsuz sevinç olacak.
Onların olacak coşku ve sevinç,
Üzüntü ve inilti kaçacak.
51:12 RAB diyor ki,
‹‹Sizi avutan benim, evet benim.
Siz kimsiniz ki, ölümlü insandan,
Ottan farksız insanoğlundan korkarsınız?
51:13 Sizi yaratan, gökleri geren,
Dünyanın temellerini atan RABbi
Nasıl olur da unutursunuz?
Sizi yok etmeye hazırlanan zalimin öfkesinden
Neden gün boyu yılıp duruyorsunuz?
Hani nerede zalimin gazabı?
51:14 Zincire vurulmuş tutsaklar
Çok yakında özgürlüğe kavuşacak.
Ölüm çukuruna inmeyecek,
Aç kalmayacaklar.
51:15 Tanrınız RAB benim.
Dalgalar gürlesin diye denizi çalkalayan benim.››
Onun adı Her Şeye Egemen RABdir!
51:16 ‹‹Sözlerimi ağzına koydum,
Seni elimin gölgesiyle örttüm;
Gökleri yerleştirmen,
Yeryüzünün temellerini atman
Ve Siyona, ‹Halkım sensin› demen için...››
51:17 Uyan, ey Yeruşalim, uyan, kalk ayağa!
Sen ki, RABbin gazap kâsesini Onun elinden içtin.
Tamamını içtin sersemleten kâsenin.
51:18 Doğurduğun bunca oğuldan sana yol gösteren yok,
Elinden tutan da yok büyüttüğün bunca oğuldan.
51:19 Başına çifte felaket geldi, kim başsağlığı dileyecek?
Yıkım ve kırım, kıtlık ve kılıç.
Nasıl avutayım seni?
51:20 Oğulların baygın, ağa düşmüş ahular gibi
Her sokak başında yatıyor.
RABbin öfkesine de
Tanrının azarlayışına da doymuşlar.
51:21 Bu nedenle, ey ezilmiş Yeruşalim,
Şarapsız sarhoş olmuş halk, şunu dinle!
51:22 Egemenin RAB, kendi halkını savunan Tanrın diyor ki,
‹‹Seni sersemleten kâseyi, gazabımın kâsesini
Elinden aldım.
Bir daha asla içmeyeceksin ondan.
51:23 Onu sana eziyet edenlerin eline vereceğim;
Onlar ki sana, ‹Yere yat da
Üzerinden geçelim› dediklerinde,
Sırtını toprak, yol ettin.››
52:1 Uyan, ey Siyon, uyan, kudretini kuşan.
Ey Yeruşalim, kutsal kent, güzel giysilerini giy.
Çünkü sünnetsizlerle murdarlar
Kapılarından asla içeri girmeyecek artık.
52:2 Üzerindeki tozu silk!
Kalk, ey Yeruşalim, tahtına otur,
Boynundaki zinciri çöz,
Ey Siyon, tutsak kız.
52:3 RAB diyor ki,
‹‹Karşılıksız satılmıştınız,
Parasız kurtulacaksınız.››
52:4 Egemen RAB diyor ki,
‹‹Halkım gurbette yaşamak için önce Mısıra inmişti.
Şimdi de Asurlular onları ezdi.
52:5 Halkım boş yere alınıp götürüldü,
Benim burayla ne ilgim kaldı?›› diyor RAB,
‹‹Yöneticileri feryat ediyor,
Adıma günboyu sövülüyor›› diyor RAB.
52:6 ‹‹Bundan ötürü halkım adımı bilecek,
O gün, ‹İşte ben› diyenin ben olduğumu anlayacak.››
52:7 Dağları aşıp gelen müjdecinin ayakları ne güzeldir!
O müjdeci ki, esenlik duyuruyor.
İyilik müjdesi getiriyor, kurtuluş haberi veriyor.
Siyon halkına, ‹‹Tanrınız egemenlik sürüyor!›› diye ilan ediyor.
52:8 Dinleyin! Bekçileriniz seslerini yükseltiyor,
Hep birlikte sevinçle haykırıyorlar.
Çünkü RABbin Siyona dönüşünü gözleriyle görmekteler!
52:9 Ey Yeruşalim yıkıntıları,
Hep birlikte sevinçle haykırıp bağırın!
Çünkü RAB halkını avuttu,
Yeruşalimi kurtardı.
52:10 Bütün ulusların gözü önünde
Kutsal kolunu sıvadı,
Dünyanın dört bucağı
Tanrımızın kurtarışını görecek.
52:11 Çekilin, çekilin, oradan çıkın,
Murdara dokunmayın.
Oradan çıkıp temizlenin,
Ey RABbe tapınma araçlarını taşıyan sizler!
52:12 Aceleyle çıkmayacak,
Kaçıp gitmeyeceksiniz;
Çünkü RAB önünüzden gidecek,
İsrailin Tanrısı artçınız olacak.
52:13 Bakın, kulum başarılı olacak;
Üstün olacak, el üstünde tutulup alabildiğine yüceltilecek.
52:14 Birçokları onun karşısında dehşete düşüyor;
Biçimi, görünüşü öyle bozuldu ki,
İnsana benzer yanı kalmadı;
52:15 Pek çok ulus ona şaşacak,
Onun önünde kralların ağızları kapanacak.
Çünkü kendilerine anlatılmamış olanı görecek,
Duymadıklarını anlayacaklar.
53:1 Verdiğimiz habere kim inandı?
RABbin gücü kime açıklandı?
53:2 O RABbin önünde bir fidan gibi,
Kurak yerdeki kök gibi büyüdü.
Bakılacak biçimden, güzellikten yoksundu.
Gönlümüzü çeken bir görünüşü de yoktu.
53:3 İnsanlarca hor görüldü,
Yapayalnız bırakıldı.
Acılar adamıydı, hastalığı yakından tanıdı.
İnsanların yüz çevirdiği biri gibi hor görüldü,
Ona değer vermedik.
53:4 Aslında hastalıklarımızı o üstlendi,
Acılarımızı o yüklendi.
Bizse Tanrı tarafından cezalandırıldığını,
Vurulup ezildiğini sandık.
53:5 Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden onun bedeni deşildi,
Bizim suçlarımız yüzünden o eziyet çekti.
Esenliğimiz için gerekli olan ceza
Ona verildi.
Bizler onun yaralarıyla şifa bulduk.
53:6 Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık,
Her birimiz kendi yoluna döndü.
Yine de RAB hepimizin cezasını ona yükledi.
53:7 O baskı görüp eziyet çektiyse de
Ağzını açmadı.
Kesime götürülen kuzu gibi,
Kırkıcıların önünde sessizce duran koyun gibi
Açmadı ağzını.
53:8 Acımasızca yargılanıp ölüme götürüldü.
Halkımın isyanı ve hak ettiği ceza yüzünden
Yaşayanlar diyarından atıldı.
Onun kuşağından bunu düşünen oldu mu?
53:9 Şiddete başvurmadığı,
Ağzından hileli söz çıkmadığı halde,
Ona kötülerin yanında bir mezar verildi,
Ama öldüğünde zenginin yanındaydı.
53:10 Ne var ki, RAB onun ezilmesini uygun gördü,
Acı çekmesini istedi.
Canını suç sunusu olarak sunarsa
Soyundan gelenleri görecek ve günleri uzayacak.
RABbin istemi onun aracılığıyla gerçekleşecek.
53:11 Canını feda ettiği için
Gördükleriyle hoşnut olacak.
RABbin doğru kulu, kendisini kabul eden birçoklarını aklayacak.
Çünkü onların suçlarını o üstlendi.
53:12 Bundan dolayı ona ünlüler arasında bir pay vereceğim,
Ganimeti güçlülerle paylaşacak.
Çünkü canını feda etti, başkaldıranlarla bir sayıldı.
Pek çoklarının günahını o üzerine aldı,
Başkaldıranlar için de yalvardı.
54:1 ‹‹Çocuk doğurmayan ey kısır kadın,
Sevinç çığlıkları at;
Ey doğum ağrısı nedir bilmeyen sen,
Sevinçle haykır, bağır.
Çünkü terk edilmiş kadının,
Evli kadından daha çok çocuğu olacaktır›› diyor RAB.
54:2 ‹‹Çadırının alanını genişlet,
Perdelerini uzat, çekinme.
Gergi iplerini de uzat, kazıklarını sağlamlaştır.
54:3 Çünkü sağa sola yayılacaksın,
Soyundan gelenler ulusları mülk edinecek,
Issız kentlere yerleşecek.
54:4 ‹‹Korkma, ayıplanmayacaksın,
Utanma, aşağılanmayacaksın.
Unutacaksın gençliğinde yaşadığın utancı,
Dulluk ayıbını artık anmayacaksın.
54:5 Çünkü kocan, seni yaratandır.
Onun adı Her Şeye Egemen RABdir,
İsrailin Kutsalıdır seni kurtaran.
Ona bütün dünyanın Tanrısı denir.››
54:6 Tanrın diyor ki, ‹‹RAB seni terk edilmiş,
Ruhu kederli bir kadın,
Genç yaşta evlenip sonra dışlanmış
Bir kadın olarak çağırıyor:
54:7 ‹Bir an için seni terk ettim,
Ama büyük sevecenlikle geri getireceğim.
54:8 Bir anlık taşkın öfkeyle senden yüz çevirmiştim,
Ama sonsuz sadakatle sana sevecenlik göstereceğim.› ››
Seni kurtaran RAB böyle diyor.
54:9 ‹‹Bu benim için Nuh tufanı gibidir.
Nuh tufanının bir daha yeryüzünü
Kaplamayacağına nasıl ant içtimse,
Sana öfkelenmeyeceğime,
Seni azarlamayacağıma da ant içiyorum.
54:10 Dağlar yerinden kalksa, tepeler sarsılsa da
Sadakatim senin üzerinden kalkmaz,
Esenlik antlaşmam sarsılmaz››
Diyor sana merhamet eden RAB.
54:11 ‹‹Ey kasırgaya tutulmuş,
Avuntu bulmamış ezik kent!
Taşlarını koyu harçla yerine koyacak,
Temellerini laciverttaşıyla atacağım.
54:12 Kale burçlarını yakuttan,
Kapılarını mücevherden,
Surlarını değerli taşlardan yapacağım.
54:13 Bütün çocuklarını ben RAB eğiteceğim,
Esenlikleri tam olacak.
54:14 Doğrulukla güçlenecek,
Baskıdan uzak olacak, korkmayacaksın.
Dehşet senden uzak kalacak, sana yaklaşmayacak.
54:15 Sana saldıran olursa, benden olmadığını bil.
Sana saldıran herkes önünde yenilgiye uğrayacak.
54:16 ‹‹İşte, kor halindeki ateşi üfleyen,
Amaca uygun silah yapan demirciyi ben yarattım.
Yok etsin diye yıkıcıyı da ben yarattım.
54:17 Ama sana karşı yapılan hiçbir silah işe yaramayacak,
Mahkemede seni suçlayan her dili
Suçlu çıkaracaksın.
RAB'be kulluk edenlerin mirası şudur:
Onların gönenci bendendir›› diyor RAB.
55:1 ‹‹Ey susamış olanlar, sulara gelin,
Parası olmayanlar, gelin, satın alın, yiyin.
Gelin, şarabı ve sütü parasız, bedelsiz alın.
55:2 Paranızı neden ekmek olmayana,
Emeğinizi doyurmayana harcıyorsunuz?
Beni iyi dinleyin ki, iyi olanı yiyesiniz,
Bolluğun tadını çıkarasınız!
55:3 ‹‹Kulak verin, bana gelin.
Dinleyin ki yaşayasınız.
Ben de sizinle sonsuz bir antlaşma,
Davuta söz verdiğim kalıcı iyilikleri içeren bir antlaşma yapayım.
55:4 Bakın, onu halklara tanık,
Önder ve komutan yaptım.
55:5 Tanımadığınız ulusları çağıracaksınız,
Sizi tanımayan uluslar koşa koşa size gelecek.
Tanrınız RABden,
İsrailin Kutsalından ötürü gelecekler.
Çünkü RAB sizleri yüceltecek.››
55:6 Bulma fırsatı varken RABbi arayın,
Yakındayken Ona yakarın.
55:7 Kötü kişi yolunu,
Fesatçı düşüncelerini bıraksın;
RABbe dönsün, merhamet bulur,
Tanrımıza dönsün, bol bol bağışlanır.
55:8 ‹‹Çünkü benim düşüncelerim
Sizin düşünceleriniz değil,
Sizin yollarınız benim yollarım değil›› diyor RAB.
55:9 ‹‹Çünkü gökler nasıl yeryüzünden yüksekse,
Yollarım da sizin yollarınızdan,
Düşüncelerim düşüncelerinizden yüksektir.
55:10 Gökten inen yağmur ve kar,
Toprağı sulamadan, yeri yeşertmeden,
Ekinciye tohum, yiyene ekmek vermeden
Nasıl göğe dönmezse,
55:11 Ağzımdan çıkan söz de öyle olacaktır.
Bana boş dönmeyecek,
İstemimi yerine getirecek,
Yapması için onu gönderdiğim işi başaracaktır.
55:12 Sevinçle çıkacak,
Esenlikle geri götürüleceksiniz.
Dağlar, tepeler önünüzde sevinçle çığıracak,
Kırdaki bütün ağaçlar alkış tutacak.
55:13 Dikenli çalı yerine çam,
Isırgan yerine mersin ağacı bitecek.
Bunlar bana ün getirecek,
Yok olmayan sonsuz bir belirti olacak.››
56:1 RAB şöyle diyor:
‹‹Adil ve doğru olanı koruyup yerine getirin.
Çünkü doğruluğum gelmek,
Adaletim görünmek üzeredir.
56:2 Bunu yapan insana,
Buna sımsıkı sarılan insanoğluna ne mutlu!
Şabat Gününü tutar, bayağılaştırmaz,
Her türlü kötülükten sakınır.››
56:3 RABbe bağlanan hiçbir yabancı,
‹‹Kuşkusuz RAB beni halkından ayıracak››,
Hiçbir hadım da,
‹‹Ben kuru bir ağacım›› demesin.
56:4 Çünkü RAB diyor ki,
‹‹Şabat günlerimi tutan,
Beni hoşnut edeni seçen,
Antlaşmama sımsıkı bağlı kalan hadıma
56:5 Evimde, evimin dört duvarı arasında
Oğullardan da kızlardan da daha iyi bir anıt ve ad vereceğim;
Yok edilemez, ebedi bir ad olacak bu.
56:6 ‹‹RABbe hizmet etmek,
Onun adını sevmek,
Kulu olmak için Ona bağlanan yabancıları,
Şabat Gününü tutan, bayağılaştırmayan,
Antlaşmama sımsıkı bağlı kalan herkesi,
56:7 Kutsal dağıma getirip
Dua evimde sevindireceğim.
Yakmalık sunularıyla kurbanları
Sunağımda kabul edilecek,
Çünkü evime ‹Bütün ulusların dua evi› denecek.››
56:8 İsrailin sürgünlerini toplayan Egemen RAB diyor ki,
‹‹Toplanmış olanlara katmak üzere
Daha başkalarını da toplayacağım.››
56:9 Ey bütün kır hayvanları,
Ormanda yaşayan bütün hayvanlar,
Yiyip bitirmek için gelin!
56:10 İsrailin bekçileri kördür, hepsi bilgisizdir.
Havlayamayan dilsiz köpekler gibidirler.
Uzanıp düş görürler,
Uykuyu pek severler!
56:11 Doymak bilmeyen azgın köpeklere benzerler,
Aklı kıt çobanlar bunlar!
Kendi yollarına döndüler,
Her biri yalnız kendi çıkarını düşünüyor.
56:12 Birbirlerine, ‹‹Haydi, şarap getirelim,
Bol bol içki içelim!
Yarın da bugün gibi geçecek,
Hatta çok daha iyi olacak›› diyorlar.
57:1 Doğru kişi ölüp gidiyor,
Kimsenin umurunda değil.
Sadık adamlar da göçüp gidiyor;
Kimse doğru kişinin göçüp gitmekle
Kötülükten kurtulduğunun farkında değil.
57:2 Doğru kişi esenliğe kavuşur,
Doğru yolda yürümüş olan mezarındafü rahat uyur.
57:3 Ama siz, ey falcı kadının çocukları,
Fahişelik ve zina edenlerin soyu, buraya gelin!
57:4 Siz kiminle alay ediyorsunuz?
Kime dudak büküyor, dil çıkarıyorsunuz?
Ağaçlar arasında, bol yapraklı her ağacın altında
Şehvetle yanıp tutuşan,
Vadilerde, kaya kovuklarında çocuklarını kurban eden,
İsyan torunları, yalan soyu değil misiniz siz?
57:6 Sizin payınız
Vadinin düzgün taşlarından yapılan putlardır,
Evet, sizin nasibiniz onlardır!
Onlara dökmelik sunular döktünüz,
Tahıl sunuları sundunuz.
Bütün bunlardan sonra sizi cezalandırmaktan çekineceğimi mi sanıyorsunuz?
57:7 Yatağınızı ulu, yüksek dağa serdiniz,
Oraya bile kurban kesmeye gidiyorsunuz.
57:8 Kapılarınızın, sövelerinizin arkasına
İğrenç simgeler koydunuz.
Beni bıraktınız,
Yataklarınızı ardına kadar açıp içine girdiniz,
Oynaşlarınızla anlaşıp birlikte yatmaya can atıyorsunuz.
Onların çıplaklığını seyrettiniz.
57:9 Çeşit çeşit hoş kokular sürünüp ilah Moleke yağ götürdünüz.
Elçilerinizi ta uzaklara gönderdiniz,
Ölüler diyarına dek alçalttınız kendinizi.
57:10 Uzun yolculuklar sizi yorduğu halde,
‹‹Pes ettim›› demediniz.
Gücünüzü tazeleyip durdunuz,
Bu nedenle de tükenmediniz.
57:11 ‹‹Sizi kaygılandıran, korkutan kim ki,
Bana ihanet ediyor, beni anmıyor,
Yüreğinizde bana yer vermiyorsunuz?
Benden korkmamanızın nedeni
Uzun zamandır suskun kalışım değil mi?
57:12 Sözde doğruluğunuzu da yaptıklarınızı da ilan edeceğim,
Bunların size yararı olmayacak.
57:13 Feryat ettiğinizde
Topladığınız putlar sizi kurtarsın bakalım!
Rüzgar hepsini silip süpürecek,
Bir soluk onları alıp götürecek.
Bana sığınansa ülkeyi mülk edinecek,
Kutsal dağımı miras alacak.››
57:14 RAB diyor ki,
‹‹Toprak yığıp yol yapın,
Halkımın yolundaki engelleri kaldırın.››
57:15 Yüce ve görkemli Olan,
Sonsuzlukta yaşayan, adı Kutsal Olan diyor ki,
‹‹Yüksek ve kutsal yerde yaşadığım halde,
Alçakgönüllülerle, ezilenlerle birlikteyim.
Yüreklerini sevindirmek için ezilenlerin yanındayım.
57:16 Çünkü sonsuza dek davacı ve öfkeli olacak değilim,
Öyle olsa, yarattığım canlarla ruhlar karşımda dayanamazdı.
57:17 Haksız kazanç suçuna öfkelenip halkı cezalandırdım,
Öfkeyle yüzümü çevirdim onlardan.
Ne var ki, inatla kendi yollarından gittiler.
57:18 ‹‹Yaptıklarını gördüm,
Ama onları iyileştirip yol göstereceğim.
Karşılık olarak hem onları
Hem de aralarında yas tutanları avutacağım.
57:19 Dudaklardan övgü sözleri döktüreceğim.
Uzaktakine de yakındakine de
Tam esenlik olsun›› diyor RAB,
‹‹Hepsini iyileştireceğim.››
57:20 Ama kötüler çalkalanan deniz gibidir,
O deniz ki, rahat duramaz, suları çamur ve pislik savurur.
57:21 ‹‹Kötülere esenlik yoktur›› diyor Tanrım.
58:1 ‹‹Avaz avaz bağırın, çekinmeyin,
Sesinizi boru sesi gibi yükseltin;
Halkıma isyanlarını,
Yakup soyuna günahlarını bildirin.
58:2 Bana her gün danışıyor,
Yollarımı öğrenmekten zevk duyuyorlarmış!
Doğru davranan,
Tanrısının buyruğundan ayrılmayan bir ulusmuş gibi...
Benden adil yargılar diliyor,
Bana yaklaşmaktan zevk alıyorlarmış. yakın olmamı istiyorlarmış››.
58:3 Diyorlar ki, ‹Oruç tuttuğumuzu neden görmüyor,
İsteklerimizi denetlediğimizi neden farketmiyorsun?› ‹‹Bakın, oruç tuttuğunuz gün keyfinize bakıyor,
İşçilerinizi eziyorsunuz.
58:4 Orucunuz kavgayla, çekişmeyle,
Şiddetli yumruklaşmayla bitiyor.
Bugünkü gibi oruç tutmakla
Sesinizi yükseklere duyuramazsınız.
58:5 İstediğim oruç bu mu sanıyorsunuz?
İnsanın isteklerini denetlemesi gereken gün böyle mi olmalı?
Kamış gibi baş eğip çul ve kül üzerine mi oturmalı?
Siz buna mı oruç, RABbi hoşnut eden gün diyorsunuz?
58:6 Benim istediğim oruç,
Haksız yere zincire, boyunduruğa vurulanları salıvermek,
Ezilenleri özgürlüğe kavuşturmak,
Her türlü boyunduruğu kırmak değil mi?
58:7 Yiyeceğinizi açla paylaşmak değil mi?
Barınaksız yoksulları evinize alır,
Çıplak gördüğünüzü giydirir,
Yakınlarınızdan yardımınızı esirgemezseniz,
58:8 Işığınız tan gibi ağaracak,
Çabucak şifa bulacaksınız.
Doğruluğunuz önünüzden gidecek,
RABbin yüceliği artçınız olacak.
58:9 O zaman yardım çağrılarınızı RAB yanıtlayacak,
Feryat ettiğinizde, ‹İşte buradayım› diyecek. ‹‹Eğer boyunduruğa, başkalarını suçlamaya,
Kötücül konuşmalara son verirseniz,
58:10 Açlar uğruna kendinizi feda eder,
Yoksulların gereksinimini karşılarsanız,
Işığınız karanlıkta parlayacak,
Karanlığınız öğlen gibi ışıyacak.
58:11 RAB her zaman size yol gösterecek,
Kurak topraklarda sizi doyurup güçlendirecek.
İyi sulanmış bahçe gibi,
Tükenmez su kaynağı gibi olacaksınız.
58:12 Halkınız eski yıkıntıları onaracak,
Geçmiş kuşakların temelleri üzerine
Yeni yapılar dikeceksiniz.
‹Duvardaki gedikleri onaran,
Sokakları oturulacak hale getiren› denecek sizlere.
58:13 ‹‹Kutsal günümde dilediğinizi yapmaz, Şabat Gününü çiğnemezseniz,
Şabat Gününe ‹Zevkli›,
RABbin kutsal gününe ‹Onurlu› derseniz,
Kendi yolunuzdan gitmez,
Keyfinize bakmayıp boş konulara dalmaz,
O günü yüceltirseniz,
58:14 RAB'den zevk alırsınız.
O zaman sizi yeryüzünün yüksek yerlerine çıkarır,
Atanız Yakup'un mirasıyla doyururum.››
Bunu söyleyen RAB'dir.
59:1 Bakın, RABbin eli kurtaramayacak kadar kısa,
Kulağı duyamayacak kadar sağır değildir.
59:2 Ama suçlarınız sizi Tanrınızdan ayırdı.
Günahlarınızdan ötürü Onun yüzünü göremez,
Sesinizi işittiremez oldunuz.
59:3 Çünkü elleriniz kanla,
Parmaklarınız suçla kirlendi.
Dudaklarınız yalan söyledi,
Diliniz kötülük mırıldanıyor.
59:4 Adaletle dava açan,
Davasını dürüstçe savunan yok.
Boş laflara güveniyor, yalan söylüyorlar.
Fesada gebe kalıp kötülük doğuruyorlar.
59:5 Engerek yumurtaları üzerinde kuluçkaya yatıyor,
Örümcek ağı dokuyorlar.
Onların yumurtalarından yiyen ölür,
Kırılan yumurtadan engerek yavrusu çıkar.
59:6 Dokudukları ağdan giysi olmaz,
Elleriyle yaptıklarıyla örtünemezler.
Eylemleri kötü eylemlerdir,
Elleri zorbalığın araçlarıdır.
59:7 Ayakları kötülüğe koşar,
Çekinmeden suçsuz kanı dökerler.
Akılları fikirleri hep kötülükte,
Şiddet ve yıkım var yollarında.
59:8 Esenlik yolunu bilmezler,
İzledikleri yolda adalet yoktur.
Kendilerine çarpık yollar yaptılar,
O yoldan gidenlerin hiçbiri esenlik nedir bilmez.
59:9 Diyorlar ki, ‹‹Bu yüzden adalet bizden uzak,
Doğruluk bize erişemiyor.
Işık bekliyoruz, yalnız karanlık var;
Parıltı bekliyor, koyu karanlıkta yürüyoruz.
59:10 Kör gibi duvarı el yordamıyla arıyor,
Yolumuzu bulmaya çalışıyoruz.
Öğle vakti alaca karanlıktaymış gibi tökezliyoruz,
Güçlüler arasında ölüler gibiyiz.
59:11 Hepimiz ayı gibi homurdanıyor,
Güvercin gibi inim inim inliyoruz.
Adalet bekliyoruz, ortada yok;
Kurtuluş bekliyoruz, bizden uzak.
59:12 Çünkü sana çok kez başkaldırdık,
Günahlarımız bize karşı tanıklık ediyor,
İsyanlarımız hep yanıbaşımızda.
Suçlarımızı kabul ediyoruz.
59:13 Başkaldırıp RABbi yadsıdık,
Tanrımızı izlemez olduk.
Zorbalık, isyan dolu sözler söyledik,
Yüreğimizde tasarladığımız yalanları mırıldandık.
59:14 Adalet püskürtüldü, doğruluk bizden uzak duruyor.
Çünkü gerçek, kent meydanında sendeleyip düştü,
Dürüstlük aramıza giremez oldu.
59:15 Hiçbir yerde gerçek yok,
Kötülükten çekinen soyuluyor!›› RAB olanları gördü ve adaletin yokluğuna üzüldü.
59:16 Kimsenin olmadığını gördü,
Aracılık edecek birinin olmadığına şaştı.
Kendi gücüyle kurtuluş sağladı,
Doğruluğu Ona destek oldu.
59:17 Doğruluğu göğüslük gibi kuşandı,
Kurtuluş miğferini başına taktı,
Öç giysisini giydi,
Gayreti kaftan gibi sarındı.
59:18 Herkese yaptıklarının karşılığını verecek.
Düşmanlarına öfkeyle,
Hasımlarına ve kıyı halklarına cezayla karşılık verecek.
59:19 Böylece batıdan doğuya kadar insanlar
RABbin adından ve yüceliğinden korkacak.
Çünkü düşman azgın bir ırmak gibi geldiğinde,
RABbin Ruhu onu kaçırtacak. ‹‹Soluk›› anlamına da gelir.
59:20 RAB diyor ki, ‹‹Kurtarıcı Siyona,
Yakup soyundan olup başkaldırmaktan vazgeçenlere gelecek.
59:21 Bana gelince, onlarla yapacağım antlaşma şudur:
Üzerindeki Ruhum, ağzına koyduğum sözler
Şimdiden sonsuza dek senin, çocuklarının,
Torunlarının ağzından düşmeyecek.››
60:1 ‹‹Kalk, parla;
Çünkü Işığın geliyor,
RABbin yüceliği üzerine doğuyor.
60:2 Dünyayı karanlık, halkları koyu karanlık örtüyor;
Oysa RAB senin üzerine doğacak,
Yüceliği üzerinde görünecek.
60:3 Uluslar senin Işığına,
Krallar üzerine doğan aydınlığa gelecek.
60:4 ‹‹Başını kaldır da çevrene bir bak,
Hepsi toplanmış sana geliyor.
Oğulların uzaktan geliyor,
Kızların kucakta taşınıyor.
60:5 Bunu görünce yüzün parlayacak,
Yüreğin heyecandan hızlı hızlı çarpacak;
Çünkü denizin zenginlikleri senin olacak,
Ulusların serveti sana akacak.
60:6 ‹‹Deve sürüleri, Midyanın ve Efanın deve yavruları
Senin topraklarını dolduracak.
Bütün Saba halkı geliyor,
Altın ve günnük getiriyor,
RABbin erdemlerini ilan ediyorlar.
60:7 Kedarın bütün sürüleri sana gelecek,
Nevayotun koçları senin buyruğunda olacak,
Sunağımın üzerinde kabul edilen sunular olarak sunulacak.
Böylece görkemli tapınağımı daha görkemli kılacağım.
60:8 ‹‹Nedir bunlar, bulut gibi,
Yuvalarına yaklaşan güvercinler gibi süzülüp gelenler?
60:9 Bana umut bağlayan kıyı halklarının,
Ticaret gemileri öncülüğünde
Senin çocuklarını altınlarıyla, gümüşleriyle birlikte
Tanrın RABbin adı için, İsrailin Kutsalı için
Uzaktan getiren gemileridir bunlar.
RAB seni görkemli kıldı.
60:10 ‹‹Yabancılar senin surlarını onaracak,
Kralları sana hizmet edecek.
Öfkelendiğimde seni cezalandırdıysam da,
Kabul ettiğimde sana merhamet göstereceğim.
60:11 Kapıların hep açık duracak,
Ulusların serveti ve zafer alayları ardında yürütülen yenik krallar
Gece gündüz açık kalan bu kapılardan girsin diye.
60:12 Çünkü sana kulluk etmeyen ulus ya da krallık yok olacak,
Evet, o uluslar tam bir yıkıma uğrayacak.
60:13 ‹‹Lübnanın görkemi olan çam, köknar ve selvi ağaçları,
Tapınağımı süslemek için hep birlikte sana taşınacak.
Ayak bastığım yeri görkemli kılacağım.
60:14 Seni ezenlerin çocukları
Gelip önünde eğilecekler;
Seni hor görenlerin hepsi,
‹RABbin kenti, İsrailin Kutsalının Siyonu›
Diyerek ayaklarına kapanacaklar.
60:15 ‹‹Kimsenin uğramadığı, terk edilmiş,
Nefret edilen bir yer olduğun halde
Seni sonsuz bir övünç kaynağı,
Bütün kuşakların sevinci kılacağım.
60:16 Uluslar ve krallıklar
Bir anne gibi seni emzirecekler.
O zaman bileceksin ki, seni kurtaran RAB,
Seni fidyeyle kurtaran, Yakupun Güçlüsü benim.
60:17 Sana tunç yerine altın,
Demir yerine gümüş, ağaç yerine tunç,
Taş yerine demir getireceğim.
Barışı yöneticin, doğruluğu önderin yapacağım.
60:18 Ülkenden şiddet, sınır boylarından
Soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık.
Surlarına Kurtuluş, kapılarına Övgü adını vereceksin.
60:19 ‹‹Gündüz ışığın güneş olmayacak artık,
Ay da aydınlatmayacak seni;
Çünkü RAB sonsuz ışığın,
Tanrın görkemin olacak.
60:20 Artık güneşin batmayacak, ayın çekilmeyecek,
Çünkü RAB sonsuz ışığın olacak,
Sona erecek yas günlerin.
60:21 Halkının hepsi doğru kişiler olacak;
El emeğim, görkemimi göstermek için diktiğim fidan,
Ülkeyi sonsuza dek mülk edinecek.
60:22 En küçük ailen bini bulacak,
Sayıca en az olanı koca bir ulus olacak.
Ben RAB, zamanı gelince bunu hızlandıracağım.››
61:1 Egemen RABbin Ruhu üzerimdedir.
Çünkü O beni yoksullara müjde iletmek için meshetti.
Yüreği ezik olanların yaralarını sarmak için,
Tutsaklara serbest bırakılacaklarını,
Zindanlarda bulunanlara kurtulacaklarını,
RABbin lütuf yılını,
Tanrımızın öç alacağı günü ilan etmek,
Yas tutanların hepsini avutmak,
Siyonda yas tutanlara yardım sağlamak
-Kül yerine çelenk,
Yas yerine sevinç yağı,
Çaresizlik ruhu yerine
Onlara övgü giysisini vermek- için
RAB beni gönderdi.
Öyle ki, RABbin görkemini yansıtmak için,
Onlara ‹‹RABbin diktiği doğruluk ağaçları›› densin.
61:4 O zaman eski yıkıntıları yeniden inşa edecek,
Çoktan viraneye dönmüş yerleri yeniden kuracak,
Kuşaklar boyu yıkık kalmış kentleri onaracaklar.
61:5 Yabancılar sürülerinizi güdecek,
Irgatınız, bağcınız olacaklar.
61:6 Sizlerse RABbin kâhinleri,
Tanrımızın görevlileri diye çağrılacaksınız.
Ulusların servetiyle beslenecek,
Zenginlikleriyle övüneceksiniz.
61:7 Utanç yerine iki kat onur bulacaksınız,
Aşağılanma yerine payınızla sevineceksiniz,
Böylece ülkenizde iki kat mülk edineceksiniz;
Sevinciniz sonsuz olacak.
61:8 ‹‹Çünkü ben RAB adaleti severim,
Nefret ederim soygun ve haksızlıktan.
Sözümde durup hak ettiklerini verecek,
Onlarla ebedi bir antlaşma yapacağım. yakmalık sunulardan››.
61:9 Soylarından gelenler uluslar arasında,
Torunları halklar arasında tanınacak.
Onları gören herkes
RABbin kutsadığı soy olduklarını anlayacak.››
61:10 RABde büyük sevinç bulacağım,
Tanrımla yüreğim coşacak.
Çünkü çelenkle süslenmiş güvey gibi,
Takılarını kuşanmış gelin gibi,
Bana kurtuluş giysisini giydirdi,
Beni doğruluk kaftanıyla örttü.
61:11 Toprak filizlerini nasıl çıkartır,
Bahçe ekilen tohumları nasıl yetiştirirse,
Egemen RAB de doğruluk ve övgüyü
Bütün ulusların önünde öyle yetiştirecek.
62:1 Zaferi ışık gibi parlayıncaya,
Kurtuluşu meşale gibi yanıncaya dek
Siyon uğruna susmayacak,
Yeruşalim uğruna sessiz kalmayacağım.
62:2 Uluslar senin zaferini,
Bütün krallar görkemini görecek.
RABbin kendi ağzıyla belirlediği yeni bir adla anılacaksın.
62:3 RABbin elinde güzellik tacı,
Tanrının elinde krallık sarığı olacaksın.
62:4 Artık sana ‹‹Terk edilmiş››,
Ülkene ‹‹Virane›› denmeyecek;
Bunun yerine sana ‹‹Sevdiğim››,
Ülkene ‹‹Evli›› denecek.
Çünkü RAB seni seviyor,
Ülken de evli sayılacak.
62:5 Bir delikanlı bir kızla nasıl evlenirse,
Oğulların da seninle öyle evlenecek.
Güvey gelinle nasıl sevinirse,
Tanrın da seninle öyle sevinecek. veren seninle evlenecek››.
62:6 Ey Yeruşalim, surlarına bekçiler diktim,
Gece gündüz hiç susmayacaklar.
Ey RABbe sözünü anımsatanlar, Yeruşalimi pekiştirene,
Onu yeryüzünün övüncü kılana dek
Durup dinlenmeden RABbe yakarın, Ona rahat vermeyin.
62:8 RAB sağ elini, güçlü kolunu kaldırıp ant içti:
‹‹Tahılını bir daha düşmanlarına yedirmeyeceğim,
Emek verdiğin yeni şarabı yabancılar içmeyecek.
62:9 Tahılı devşiren yiyecek
Ve RABbe övgüler sunacak.
Üzümü toplayan,
Şarabını kutsal avlularımda içecek.››
62:10 Geçin, geçin kent kapılarından!
Halkın yolunu açın!
Toprak yığıp yol yapın,
Taşları ayıklayın, uluslar için sancak dikin!
62:11 RAB çağrısını dünyanın dört bucağına duyurdu:
‹‹Siyon kızına, ‹İşte kurtuluşun geliyor› deyin,
‹Ücreti kendisiyle birlikte, ödülü önündedir.› ››
62:12 Siyon halkına, ‹‹RAB'bin fidyeyle kurtardığı kutsal halk›› diyecekler.
Ve sen Yeruşalim,
‹‹Aranan, terk edilmemiş kent›› diye anılacaksın.
63:1 Edomdanfç, Bosradanfç
Al giysiler içinde bu gelen kim?
Göz kamaştırıcı giysiler içinde,
Büyük güçle yürüyen kim?
‹‹O benim! Adaleti duyuran,
Kurtarmaya gücü olan.›› kentlerinden olan Bosra ise ‹‹Bağbozumu›› sözcüğünü çağrıştırıyor.
63:2 Giysilerin neden kırmızı?
Üstün başın neden çukurda üzüm çiğneyen biri gibi kızıla bulanmış?
63:3 ‹‹Çukurda üzümü tek başıma çiğnedim,
Yanımda halklardan kimse yoktu.
Öfkeyle çiğnedim onları,
Gazapla ayaklarımın altına aldım.
Kanları giysilerime sıçradı, bütün elbisemi kirletti.
63:4 Çünkü öç alma günü yüreğimdeydi,
Halkımı kurtaracağım yıl gelmişti.
63:5 Baktım, yardım edecek kimse yoktu,
Destek verecek kimsenin olmayışına şaştım;
Gücüm kurtuluş sağladı,
Gazabım bana destek oldu.
63:6 Öfkeyle halkları çiğnedim,
Onları gazapla sarhoş ettim,
Yere akıttım kanlarını.››
63:7 Şefkati ve iyiliği uyarınca
Bizim için yaptıklarından, evet,
İsrail halkı için yaptığı bütün iyiliklerinden ötürü
RABbin iyiliklerini ve övülesi işlerini anacağım.
63:8 RAB dedi ki, ‹‹Onlar kuşkusuz benim halkım,
Beni aldatmayacak çocuklardır.››
Böylece onların Kurtarıcısı oldu.
63:9 Sıkıntı çektiklerinde O da sıkıntı çekti.
Huzurundan çıkan melek onları kurtardı.
Sevgisi ve merhametinden ötürü onları kurtardı,
Geçmişte onları sürekli yüklenip taşıdı.
63:10 Ama başkaldırıp Onun Kutsal Ruhunu incittiler.
O da düşmanları olup onlara karşı savaştı.
63:11 Sonra halkı eski günleri,
Musanın dönemini anımsadı.
‹‹Çobanlarıyla birlikte onları denizden geçiren,
Kutsal Ruhunu aralarına yerleştiren,
Görkemli gücüyle Musanın sağında yol alan,
Sonsuz onur kazanmak için önlerinde suları yaran,
Bir at nasıl tökezlemeden kırdan geçerse
Onları deniz yatağından öyle geçiren RAB nerede?››
Diye sordular.
63:14 Ovaya götürülen sürü gibi
RABbin Ruhu onları rahata kavuşturdu.
İşte adını onurlandırmak için
Halkına böyle yol gösterdi.
63:15 Ya RAB, gökten bak,
Kutsal, görkemli ve yüce yerinden bizi gör!
Gayretin, gücün nerede?
Gönlündeki özlem ve merhameti
Bizden esirgedin.
63:16 Babamız sensin.
İbrahim bizi tanımasa da,
İsrail bizi kabul etmese de,
Babamızsın, ya RAB,
Ezelden beri adın ‹‹Kurtarıcımız››dır.
63:17 Ya RAB, neden bizi yolundan saptırıyor,
İnatçı kılıyor,
Senden korkmamızı engelliyorsun?
Kulların uğruna,
Mirasın olan oymakların uğruna geri dön.
63:18 Kutsal halkın kısa süre tapınağına sahip oldu,
Ama düşmanlarımız onu çiğnedi.
63:19 Öteden beri yönetmediğin,
Sana ait olmayan bir halk gibi olduk.
64:1 Ya RAB, adını düşmanlarına duyurmak için
Keşke gökleri yarıp insen!
Dağlar önünde sarsılsa!
Gelişin, ateşin çalıları tutuşturmasına,
Suyu kaynatmasına benzese!
Uluslar senin önünde titrese!
64:3 Beklemediğimiz olağanüstü işler yaparak
Yeryüzüne indin, dağlar önünde sarsıldı.
64:4 Çünkü kendisine umut bağlayanlar için
Etkin olan tek Tanrı sensin;
Senden başkasını hiçbir zaman hiç kimse işitmedi,
Hiçbir kulak duymadı, hiçbir göz görmedi.
64:5 Doğru olanı sevinçle yapanların,
Senin yollarından yürüyüp seni unutmayanların yardımına koşarsın.
Ama onlara karşı uzun süre günah işlediğimizde öfkelendin.
Nasıl kurtuluruz?
64:6 Hepimiz murdar olanlara benzedik,
Bütün doğru işlerimiz kirli âdet bezi gibi.
Yaprak gibi soluyoruz,
Suçlarımız rüzgar gibi sürükleyip götürüyor bizi.
64:7 Adınla seni çağıran, sana tutunmak için çaba gösteren yok;
Çünkü bizden yüz çevirdin,
Suçlarımız yüzünden bizi tükettin.
64:8 Yine de Babamız sensin, ya RAB,
Biz kiliz, sen çömlekçisin.
Hepimiz senin ellerinin eseriyiz.
64:9 Ya RAB, fazla öfkelenme,
Suçlarımızı sonsuza dek anma.
Lütfen bak bize, hepimiz senin halkınız.
64:10 Kutsal kentlerin çölleşti,
Siyon çöl oldu,
Yeruşalim viraneye döndü.
64:11 Atalarımızın sana övgü sunduğu
Kutsal ve görkemli tapınağımız yandı,
Değer verdiğimiz her yer yıkıntıya döndü.
64:12 Bunlara karşın, ya RAB,
Hâlâ kendini tutacak mısın,
Suskun kalıp bize alabildiğine eziyet çektirecek misin?
65:1 ‹‹Beni sormayanlara göründüm,
Aramayanlar beni buldu.
Adımla anılmayan bir ulusa,
‹Buradayım, buradayım› dedim.
65:2 Kötü yolda yürüyen,
Kendi tasarılarının ardınca giden
Asi bir halka
Bütün gün ellerimi uzatıp durdum.
65:3 O halk ki, bahçelerde kurban keserek,
Tuğlalar üzerinde buhur yakarak
Gözümün içine baka baka boyuna öfkelendirir beni.
65:4 Mezarlıkta oturur,
Gizli yerlerde geceler,
Domuz eti yerler;
Kaplarında haram et var.
65:5 Birbirlerine, ‹Uzak dur, yaklaşma› derler,
‹Çünkü ben senden daha kutsalım.›
Böyleleri burnumda duman,
Bütün gün yanan ateştir.
65:6 ‹‹Bakın, yanıt önümde yazılı duruyor.
Susmayacak, suçlarının karşılığını vereceğim.
Onların da atalarının da suçlarının cezasını
Başlarına getireceğim›› diyor RAB.
‹‹Çünkü dağların üzerinde buhur yaktılar,
Tepelerin üzerinde beni aşağıladılar.
Bu nedenle eskiden yaptıklarının karşılığını
Başlarına getireceğim.››
65:8 RAB diyor ki, ‹‹Taneleri sulu salkımı görünce,
Halk, ‹Salkımı yok etmeyin, bereket onda› diyor.
Kullarımın hatırı için ben de öyle yapacağım,
Onların hepsini yok etmeyeceğim.
65:9 Yakup soyunu sürdürecek,
Dağlarımı miras alacak olanları
Yahuda soyuna bırakacağım.
Seçtiklerim oraları miras alacak,
Kullarım orada yaşayacak.
65:10 Şaron, bana yönelen halkımın sürülerine ağıl,
Akor Vadisi sığırlarına barınak olacak.
65:11 ‹‹Ama sizler, RABbi terk edenler,
Kutsal dağımı unutanlar,
Talih ilahına sofra kuranlar,
Kısmet ilahına karışık şarap sunanlar,
65:12 Ben de sizi kılıca kısmet edeceğim,
Boğazlanmak üzere eğileceksiniz hepiniz.
Çünkü çağırdığımda yanıt vermediniz,
Konuştuğumda dinlemediniz;
Gözümde kötü olanı yaptınız,
Hoşlanmadığımı seçtiniz.››
65:13 Bu yüzden Egemen RAB diyor ki,
‹‹Bakın, kullarım yemek yiyecek,
Ama siz aç kalacaksınız.
Kullarım içecek,
Ama siz susuz kalacaksınız.
Kullarım sevinecek,
Ama sizin yüzünüz kızaracak.
65:14 Kullarım mutluluk içinde ezgiler söyleyecek,
Ama siz yürek acısından feryat edecek,
Ezik bir ruhla haykıracaksınız.
65:15 Adınız seçtiklerimin ağzında ancak lanet olarak kalacak.
Egemen RAB sizi öldürecek,
Ama kullarına başka bir ad verecek.
65:16 Öyle ki, ülkede kim bereket istese
Sadık Tanrıdan isteyecek;
Ülkede kim ant içse,
Sadık Tanrı üzerine ant içecek.
Çünkü geçmiş sıkıntılar unutulup
Gözümden saklanacak.››
65:17 ‹‹Çünkü bakın, yeni bir yeryüzü,
Yeni bir gök yaratmak üzereyim;
Geçmiştekiler anılmayacak, akla bile gelmeyecek.
65:18 Yaratacaklarımla sonsuza dek sevinip coşun;
Çünkü Yeruşalimi coşku,
Halkını sevinç kaynağı olarak yaratacağım.
65:19 Yeruşalim için sevinecek,
Halkım için coşacağım.
Orada ağlayış ve feryat duyulmayacak artık.
65:20 Orada birkaç gün yaşayıp ölen bebekler olmayacak,
Yaşını başını almadan kimse ölümü tatmayacak.
Yüz yaşında ölen genç,
Yüz yaşına basmayan kişi lanetli sayılacak.
65:21 Evler yapıp içlerinde yaşayacak,
Bağlar dikip meyvesini yiyecekler.
65:22 Yaptıkları evlerde başkası oturmayacak,
Diktikleri bağın meyvesini başkası yemeyecek.
Çünkü halkım ağaçlar gibi uzun yaşayacak,
Seçtiklerim, elleriyle ürettiklerinin tadını çıkaracaklar.
65:23 Emek vermeyecekler boş yere,
Felakete uğrayan çocuklar doğurmayacaklar.
Çünkü kendileri de çocukları da
RABbin kutsadığı soy olacak.
65:24 Onlar bana yakarmadan yanıt verecek,
Daha konuşurlarken işiteceğim onları.
65:25 Kurtla kuzu birlikte otlayacak,
Aslan sığır gibi saman yiyecek.
Yılanın yiyeceğiyse toprak olacak.
Kutsal dağımın hiçbir yerinde
Kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek.››
Böyle diyor RAB.
66:1 RAB diyor ki,
‹‹Gökler tahtım,
Yeryüzü ayaklarımın taburesidir.
Nerede benim için yapacağınız ev,
Neresi dinleneceğim yer?
66:2 Çünkü bütün bunları ellerim yaptı,
Hepsi böylece var oldu›› diyor RAB. ‹‹Ancak ben alçakgönüllüye, ruhu ezik olana,
Sözümden titreyen kişiye değer veririm.
66:3 Sığır boğazlayan, adam öldüren gibidir,
Davar kurban eden, köpek boynu kıran,
Tahıl sunusu getiren, domuz kanı sunan,
Anma sunusu olarak günnük yakan, putperest gibidir.
Evet, bunlar kendi yollarını seçtiler,
Yaptıkları iğrençliklerden hoşlanıyorlar.
66:4 Ben de onlar için yıkımı seçecek,
Korktuklarını başlarına getireceğim.
Çünkü çağırdığımda yanıt veren olmadı,
Konuştuğumda dinlemediler,
Gözümde kötü olanı yaptılar,
Hoşlanmadığımı seçtiler.››
66:5 RABbin sözünden titreyenler,
Kulak verin Onun söylediklerine:
‹‹Sizden nefret eden,
Adımdan ötürü sizi dışlayan kardeşleriniz,
‹RAB yüceltilsin de sevincinizi görelim!› diyorlar.
Utandırılacak olan onlardır.
66:6 Kentten gürültülü sesler,
Tapınaktan bir ses yükseliyor!
Düşmanlarına hak ettikleri karşılığı veren
RABbin sesidir bu.
66:7 ‹‹Doğum sancısı çekmeden doğurdu,
Sancısı tutmadan bir erkek çocuk doğurdu.
66:8 Kim böyle bir şey duydu?
Kim böyle şeyler gördü?
Bir ülke bir günde doğar mı,
Bir anda doğar mı bir ulus?
Ama Siyon, ağrısı tutar tutmaz çocuklarını doğurdu.
66:9 Doğum anına dek getiririm de
Doğuracak gücü vermez miyim?›› diyor RAB.
‹‹Doğuracak güç veren ben, rahmi kapatır mıyım?›› diyor Tanrın.
66:10 ‹‹Yeruşalimle birlikte sevinin,
Onu sevenler, hepiniz onun için coşun,
Yeruşalim için yas tutanlar, onunla sevinçle coşun.
66:11 Öyle ki, onun avutucu memelerini emip doyasınız,
Kana kana içip
Onun yüce bolluğundan zevk alasınız.››
66:12 Çünkü RAB diyor ki,
‹‹Bakın, esenliği bir ırmak gibi,
Ulusların servetini taşkın bir ırmak gibi ona akıtacağım.
Ondan beslenecek, kucakta taşınacak,
Dizleri üzerinde sallanacaksınız.
66:13 Çocuğunu avutan bir anne gibi avutacağım sizi,
Yeruşalimde avuntu bulacaksınız.
66:14 Bunları gördüğünüzde yüreğiniz sevinecek,
Bedenleriniz körpe ot gibi tazelenecek.
Herkes bilecek ki, RABbin koruyucu eli kullarının,
Gazabı ise düşmanlarının üzerindedir.››
66:15 Bakın, RAB ateşle geliyor,
Savaş arabaları kasırga gibi.
Şiddetli öfkesini,
Azarını alev alev dökmek üzere.
66:16 Çünkü O bütün insanlığı ateş ve kılıçla yargılayacak,
Pek çok kişiyi öldürecek.
66:17 ‹‹Bahçelere girmek için kendilerini arıtıp kutsayanlar, domuz, fare ve öteki iğrenç hayvanların etini yiyenlerin ortasında duranı izleyenler hep birlikte yok olacaklar›› diyor RAB,
66:18 ‹‹Çünkü ben onların eylemlerini de düşüncelerini de bilirim. Bütün ulusları ve dilleri bir araya toplayacağım an geliyor; gelip yüceliğimi görecekler.
66:19 ‹‹Aralarına bir belirti koyacağım. Onlardan kaçıp kurtulanları uluslara, Tarşişe, Pûla, Luda -yay gerenlere- Tuvala, Yâvana, ünümü duymamış, yüceliğimi görmemiş uzak kıyı halklarına göndereceğim. Uluslar arasında yüceliğimi ilan edecekler.
66:20 İsrailoğulları tahıl sunularını pak kaplar içinde RABbin Tapınağına nasıl getiriyorsa, onlar da bütün kardeşlerinizi uluslardan atlarla, savaş arabalarıyla, at arabalarıyla, katırlarla, develerle kutsal dağıma, Yeruşalime, RABbe sunu olarak getirecekler.›› Böyle diyor RAB.
66:21 ‹‹Onların arasından kimilerini kâhin ve Levili olarak seçeceğim›› diyor RAB.
66:22 ‹‹Çünkü yaratacağım yeni yer ve gök önümde nasıl duracaksa, soyunuz ve adınız da öyle duracak›› diyor RAB.
66:23 ‹‹Yeni Aydan Yeni Aya, Şabat Gününden Şabat Gününe bütün insanlar önüme gelip bana tapınacaklar›› diyor RAB.
66:24 ‹‹Dışarı çıktıklarında bana başkaldırmış olanların cesetlerini görecekler. Öylelerini kemiren kurt ölmez, yakan ateş sönmez. Bütün insanlar onlardan iğrenecek.››
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder