İsrail, Müslüman coğrafyada yaşayan tek Yahudi devlet olarak, bölgede
varlığını sürdürebilmek için Siyonist bir plan geliştirmiş ve bu planı
Dünya Siyonist Dergisi Kivunim’de yayımlamıştır.
1982 yılında, siyonizmin önde gelen liderlerinden İsrael Shahak ve Oded Yınon tarafından kaleme alınan bu stratejik plan, Müslüman coğrafyayı etnik ve dinsel temelde ayrıştırıp parçalamayı ve parçalanan ülkeler içerisinde İsrail’e müttefik devletler kurmayı amaçlamaktadır.
İsrail, Müslüman coğrafyada yaşayan tek Yahudi devlet olarak, bölgede varlığını sürdürebilmek için Siyonist bir plan geliştirmiş ve bu planı Dünya Siyonist Dergisi Kivunim’de yayımlamıştır.
1982 yılında, siyonizmin önde gelen liderlerinden İsrael Shahak ve Oded Yınon tarafından kaleme alınan bu stratejik plan, Müslüman coğrafyayı etnik ve dinsel temelde ayrıştırıp parçalamayı ve parçalanan ülkeler içerisinde İsrail’e müttefik devletler kurmayı amaçlamaktadır.
Fas’tan Mısır’a, Ürdün’den İran’a ve Afganistan-Pakistan’a kadar Orta Doğu coğrafyasındaki tüm ülkeler bu planın hedefi durumundadır.
Günümüzde “Arap Baharı” olarak kamuoyuna duyurulan ve “Müslüman ülkelere demokrasi geliyor” şeklinde bir propaganda ile dikkatlerden kaçırılan bu plan, bölgemizdeki iç karışıklıklarının temelindeki stratejiyi ortaya koymaktadır.
Yani mesele “demokrasi ve insan hakları” talebi ile sokağa dökülen insanlar değil, İsrail’in siyonist planına göre bu ülkelerin ayrıştırılması meselesidir ve bu olayların altında Israil’in parmağını aramak en akılcı yaklaşım olacaktır.
Siyonist plan çerçevesinde bugün Suriye’de gelişen olaylara baktığımızda, Suriye bir iç savaşın tam ortasındadır.
Siyonist medya Suriye’deki olayları, olduğunun çok ötesinde göstererek bir insanlık dramı görüntüsü yansıtmakta ve Suriye’deki hükümetin devrilerek yerine ABD yani İsrail yanlısı bir hükümetin geçmesi için büyük çaba harcamaktadır.
Bundaki amaç İran’ın yalnızlaştırılmasıdır, İsrail’in en büyük korkusu olan nükleer güce sahip olduğu düşünülen İran’ın…
Siyonist planın Suriye için ortaya koyduğu strateji şudur;
“…Lübnan’ın beş bölgeye bölünmesi Mısır, Suriye ve Irak da dahil olmak üzere tüm Arap dünyası için bir başlangıçtır ve aslında Arap yarımadası şimdiden bu yolda ilerlemektedir.
Suriye ve daha sonra Irak’ın feshi ve Lübnan’da olduğu gibi etnik ve dini bölgelere ayrılması İsrail’in uzun vadede Doğu cephesindeki bir numaralı hedefidir ve bunun için kısa vadede bu devletlerin askeri gücünün feshi ana hedeftir…”
Ve bu strateji Suriye’ye demokrasi ve insan hakları getirmek düşüncesinden oldukça uzaktır.
İsrail Planı Suriye’yi parçalamayı hedeflemiştir;
“…Suriye etnik ve dini yapısına istinaden tıpkı bugün Lübnan’da olduğu gibi birkaç eyalete bölünecek ve kıyıda Şii-Alevi bir eyalet, Halep bölgesinde Sünni bir eyalet, Şam’da Kuzey komşusuna düşman olan bir diğer Sünni eyalet olacak ve Dürziler de belki bize ait olan Golan’da, mutlaka Havran’da Kuzey Ürdün’de başka eyaletler kuracaklardır. Bu gelişmeler uzun vadede barış ve güvenlik için garantör olacaktır ve bu hedef bugün bile erişebileceğimiz bir noktadadır…”
Yayınlanmasından bu yana geçen otuz yıla rağmen bu siyonist planın Türkiye’de gündeme alınmamış olması oldukça ürkütücüdür.
Her gün televizyonlarda boy gösteren strateji uzmanlarının ve akademisyenlerin, başa Libya, Mısır ve Suriye’de yaşanan iç karışıklıkları, gerçeğin aksine bir Arap Baharı gibi algılamaya yol açan analizler yapmaları ise daha da ürkütücüdür.
Çünkü bu plan, bölge coğrafyasındaki ülkeleri etnik ve dinsel temelde ayrıştırma, çatıştırma ve parçalamayı hedefleyen bir plandır.
Türkiye’de her gün “Alevi-Sünni”, Kürt-Türk” kavram ve tanımlarının insan aklına yerleştirildiği bu süreçte bu planı görmezden gelmek demek, kamuoyunun dikkatlerini başka yöne çekmeye çalışmakla eş anlamlıdır, yani gerçeği gizlemek.
Gerçek bu iken, bunu görmezden gelen bir anlayış nedendir, diye sorulduğunda, verilecek cevap hep aynıdır; aydın ihaneti!
Türkiye Suriye’deki olayları yakından izlemektedir.
Suriye üzerindeki bu Siyonist plan her cephesi ile açık ve net iken, Türkiye’nin bu planı desteklemeye kalkışması ulusal çıkarlarımıza aykırıdır. Çünkü Türkiye, bugün Suriye üzerinde oynanan oyunlardan nasibini almakta gecikmeyecek ve bunun bedeli diğer ülkelere oranla çok ağır olabilecektir.
İsrail’in 25 Yıllık Planı Gerçekleşiyor…
1988’den beri ABD ile birlikte yürütülen ‘Arrow III’ projesinde sona gelindi.
İsrail füzeleri böyle savunacak…1988’den beri ABD ile birlikte yürütülen ‘Arrow III’ projesinde sona gelindi. İsrail Savunma Bakanlığı, İran ve Suriye’ye karşı geliştirdiği ‘Arrow III’ savunma sisteminin testlerini başarıyla gerçekleştirdiğini açıkladı.
ATMOSFERDE İMHA EDİLİYOR
ABD destekli ‘Arrow III’ sistemi “kamikaze” uydular sayesinde kendisine yöneltilen füze saldırılarını henüz atmosferin üzerindeyken imha etme olanağı sağlıyor. Bu özellik olası bir kimyasal, biyolojik ve nükleer tehdidin dünyaya zarar vermeden dağılmasına da olanak sağlıyor.
10 SENE ÖNCE DENENMİŞTİ
İsrail yaklaşık 10 sene önce Arrow II sisteminin denenmesine başlamış ve testlerde yüzde 90 oranında başarı sağlamıştı. Ordu, yeni sistemin en geç gelecek yıl içinde kullanıma gireceğini öngörüyor. ABD ve İsrail Arrow projesi üzerinde 1988 yılından beri çalışıyor.
1988’den beri ABD ile birlikte yürütülen ‘Arrow III’ projesinde sona gelindi.
İsrail füzeleri böyle savunacak…1988’den beri ABD ile birlikte yürütülen ‘Arrow III’ projesinde sona gelindi. İsrail Savunma Bakanlığı, İran ve Suriye’ye karşı geliştirdiği ‘Arrow III’ savunma sisteminin testlerini başarıyla gerçekleştirdiğini açıkladı.
ATMOSFERDE İMHA EDİLİYOR
ABD destekli ‘Arrow III’ sistemi “kamikaze” uydular sayesinde kendisine yöneltilen füze saldırılarını henüz atmosferin üzerindeyken imha etme olanağı sağlıyor. Bu özellik olası bir kimyasal, biyolojik ve nükleer tehdidin dünyaya zarar vermeden dağılmasına da olanak sağlıyor.
10 SENE ÖNCE DENENMİŞTİ
İsrail yaklaşık 10 sene önce Arrow II sisteminin denenmesine başlamış ve testlerde yüzde 90 oranında başarı sağlamıştı. Ordu, yeni sistemin en geç gelecek yıl içinde kullanıma gireceğini öngörüyor. ABD ve İsrail Arrow projesi üzerinde 1988 yılından beri çalışıyor.
Kaynaklar; Ahmet Maranki, Erdal Sarızeybek, Kivinum Dergisi
1982 yılında, siyonizmin önde gelen liderlerinden İsrael Shahak ve Oded Yınon tarafından kaleme alınan bu stratejik plan, Müslüman coğrafyayı etnik ve dinsel temelde ayrıştırıp parçalamayı ve parçalanan ülkeler içerisinde İsrail’e müttefik devletler kurmayı amaçlamaktadır.
İsrail, Müslüman coğrafyada yaşayan tek Yahudi devlet olarak, bölgede varlığını sürdürebilmek için Siyonist bir plan geliştirmiş ve bu planı Dünya Siyonist Dergisi Kivunim’de yayımlamıştır.
1982 yılında, siyonizmin önde gelen liderlerinden İsrael Shahak ve Oded Yınon tarafından kaleme alınan bu stratejik plan, Müslüman coğrafyayı etnik ve dinsel temelde ayrıştırıp parçalamayı ve parçalanan ülkeler içerisinde İsrail’e müttefik devletler kurmayı amaçlamaktadır.
Fas’tan Mısır’a, Ürdün’den İran’a ve Afganistan-Pakistan’a kadar Orta Doğu coğrafyasındaki tüm ülkeler bu planın hedefi durumundadır.
Günümüzde “Arap Baharı” olarak kamuoyuna duyurulan ve “Müslüman ülkelere demokrasi geliyor” şeklinde bir propaganda ile dikkatlerden kaçırılan bu plan, bölgemizdeki iç karışıklıklarının temelindeki stratejiyi ortaya koymaktadır.
Yani mesele “demokrasi ve insan hakları” talebi ile sokağa dökülen insanlar değil, İsrail’in siyonist planına göre bu ülkelerin ayrıştırılması meselesidir ve bu olayların altında Israil’in parmağını aramak en akılcı yaklaşım olacaktır.
Siyonist plan çerçevesinde bugün Suriye’de gelişen olaylara baktığımızda, Suriye bir iç savaşın tam ortasındadır.
Siyonist medya Suriye’deki olayları, olduğunun çok ötesinde göstererek bir insanlık dramı görüntüsü yansıtmakta ve Suriye’deki hükümetin devrilerek yerine ABD yani İsrail yanlısı bir hükümetin geçmesi için büyük çaba harcamaktadır.
Bundaki amaç İran’ın yalnızlaştırılmasıdır, İsrail’in en büyük korkusu olan nükleer güce sahip olduğu düşünülen İran’ın…
Siyonist planın Suriye için ortaya koyduğu strateji şudur;
“…Lübnan’ın beş bölgeye bölünmesi Mısır, Suriye ve Irak da dahil olmak üzere tüm Arap dünyası için bir başlangıçtır ve aslında Arap yarımadası şimdiden bu yolda ilerlemektedir.
Suriye ve daha sonra Irak’ın feshi ve Lübnan’da olduğu gibi etnik ve dini bölgelere ayrılması İsrail’in uzun vadede Doğu cephesindeki bir numaralı hedefidir ve bunun için kısa vadede bu devletlerin askeri gücünün feshi ana hedeftir…”
Ve bu strateji Suriye’ye demokrasi ve insan hakları getirmek düşüncesinden oldukça uzaktır.
İsrail Planı Suriye’yi parçalamayı hedeflemiştir;
“…Suriye etnik ve dini yapısına istinaden tıpkı bugün Lübnan’da olduğu gibi birkaç eyalete bölünecek ve kıyıda Şii-Alevi bir eyalet, Halep bölgesinde Sünni bir eyalet, Şam’da Kuzey komşusuna düşman olan bir diğer Sünni eyalet olacak ve Dürziler de belki bize ait olan Golan’da, mutlaka Havran’da Kuzey Ürdün’de başka eyaletler kuracaklardır. Bu gelişmeler uzun vadede barış ve güvenlik için garantör olacaktır ve bu hedef bugün bile erişebileceğimiz bir noktadadır…”
Yayınlanmasından bu yana geçen otuz yıla rağmen bu siyonist planın Türkiye’de gündeme alınmamış olması oldukça ürkütücüdür.
Her gün televizyonlarda boy gösteren strateji uzmanlarının ve akademisyenlerin, başa Libya, Mısır ve Suriye’de yaşanan iç karışıklıkları, gerçeğin aksine bir Arap Baharı gibi algılamaya yol açan analizler yapmaları ise daha da ürkütücüdür.
Çünkü bu plan, bölge coğrafyasındaki ülkeleri etnik ve dinsel temelde ayrıştırma, çatıştırma ve parçalamayı hedefleyen bir plandır.
Türkiye’de her gün “Alevi-Sünni”, Kürt-Türk” kavram ve tanımlarının insan aklına yerleştirildiği bu süreçte bu planı görmezden gelmek demek, kamuoyunun dikkatlerini başka yöne çekmeye çalışmakla eş anlamlıdır, yani gerçeği gizlemek.
Gerçek bu iken, bunu görmezden gelen bir anlayış nedendir, diye sorulduğunda, verilecek cevap hep aynıdır; aydın ihaneti!
Türkiye Suriye’deki olayları yakından izlemektedir.
Suriye üzerindeki bu Siyonist plan her cephesi ile açık ve net iken, Türkiye’nin bu planı desteklemeye kalkışması ulusal çıkarlarımıza aykırıdır. Çünkü Türkiye, bugün Suriye üzerinde oynanan oyunlardan nasibini almakta gecikmeyecek ve bunun bedeli diğer ülkelere oranla çok ağır olabilecektir.
İsrail’in 25 Yıllık Planı Gerçekleşiyor…
1988’den beri ABD ile birlikte yürütülen ‘Arrow III’ projesinde sona gelindi.
İsrail füzeleri böyle savunacak…1988’den beri ABD ile birlikte yürütülen ‘Arrow III’ projesinde sona gelindi. İsrail Savunma Bakanlığı, İran ve Suriye’ye karşı geliştirdiği ‘Arrow III’ savunma sisteminin testlerini başarıyla gerçekleştirdiğini açıkladı.
ATMOSFERDE İMHA EDİLİYOR
ABD destekli ‘Arrow III’ sistemi “kamikaze” uydular sayesinde kendisine yöneltilen füze saldırılarını henüz atmosferin üzerindeyken imha etme olanağı sağlıyor. Bu özellik olası bir kimyasal, biyolojik ve nükleer tehdidin dünyaya zarar vermeden dağılmasına da olanak sağlıyor.
10 SENE ÖNCE DENENMİŞTİ
İsrail yaklaşık 10 sene önce Arrow II sisteminin denenmesine başlamış ve testlerde yüzde 90 oranında başarı sağlamıştı. Ordu, yeni sistemin en geç gelecek yıl içinde kullanıma gireceğini öngörüyor. ABD ve İsrail Arrow projesi üzerinde 1988 yılından beri çalışıyor.
1988’den beri ABD ile birlikte yürütülen ‘Arrow III’ projesinde sona gelindi.
İsrail füzeleri böyle savunacak…1988’den beri ABD ile birlikte yürütülen ‘Arrow III’ projesinde sona gelindi. İsrail Savunma Bakanlığı, İran ve Suriye’ye karşı geliştirdiği ‘Arrow III’ savunma sisteminin testlerini başarıyla gerçekleştirdiğini açıkladı.
ATMOSFERDE İMHA EDİLİYOR
ABD destekli ‘Arrow III’ sistemi “kamikaze” uydular sayesinde kendisine yöneltilen füze saldırılarını henüz atmosferin üzerindeyken imha etme olanağı sağlıyor. Bu özellik olası bir kimyasal, biyolojik ve nükleer tehdidin dünyaya zarar vermeden dağılmasına da olanak sağlıyor.
10 SENE ÖNCE DENENMİŞTİ
İsrail yaklaşık 10 sene önce Arrow II sisteminin denenmesine başlamış ve testlerde yüzde 90 oranında başarı sağlamıştı. Ordu, yeni sistemin en geç gelecek yıl içinde kullanıma gireceğini öngörüyor. ABD ve İsrail Arrow projesi üzerinde 1988 yılından beri çalışıyor.
Kaynaklar; Ahmet Maranki, Erdal Sarızeybek, Kivinum Dergisi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder