Doç. Dr. Haluk BERKMEN
Bugün dahi kullandığımız Latin harflerinin Ön-Türk damgalarından
türemiş olduklarına dair birçok örnek sundum. Şimdiye kadar O, T, K, Z,
S, M ve L harflerinin gelişimini gösterdim. Eğer istenirse tüm 29 Latin
harfin Ön-Türk damgaları ile ilişkileri saptanıp kanıtlanabilir. Fakat
asıl önemli olan Ön-Türk damgalarının soyut (manevi) anlamlarıdır. Çünkü
Ön-Türk toplumlarının derdi ticaret değildi. Onlar her istedikleri
yiyeceği ya avlıyor, ya topluyor veya üretiyorlardı. Onların derdi kim
olduklarını sorgulayıp tanrıları ile iletişime girmekti.Şu halde her damga aslında bir ruhsal iletişim aracı, bir soyut kavramdır. Önemli olan da bu içsel iletişimi ortaya çıkarıp, dillerini ve dinlerini yorumlamaktır. Dedim ki, bir kültürü tanımak için onların dilini, dinini ve mimari eserlerini incelemek gerekir. Buraya kadar dil ve yazı aracılığı ile dinlerine de biraz dokundum. Şimdi daha ayrıntılı olarak Ön-Türk dinini inceleyeceğim.
Ön-Türk dini Panteist idi. Yani, çok tanrılı bir dini inançları vardı. Doğada gördükleri pek çok oluşuma hakim olan tanrılar bulunduğuna inanıyorlardı. Fakat tüm bu tanrıların bir lideri, bir tanrıların tanrısı olduğuna da inanıyorlardı. Bu hiyerarşik yapıya Panteon denir.
Ön-Türk toplumlarının kurdukları her kültürde aynı yapıyı bulmaktayız. Asya toplumlarında, Mezopotamya ve kadim Mısırda, Anadolu'da, Avrupa toplumlarında, Etrüsk toplumunda, Amerika yerli halklarında ve özellikle Maya ile Aztek kültüründe hep bu piramidal yapıyı görüyoruz. Buradan da neden piramit inşa etmiş olduklarını da anlıyoruz.
Piramidin tabanı geniş yükseldikçe daralır. Dini inançlarında da altta birçok küçük tanrı, yükseldikçe güçlenen fakat sayıları azalan tanrılar ve en üstte tek Güneş tanrı. İşte bu yapıyı hem mimari eserlerinde hem de toplum yapılarında uygulamaya koymuşlardır.
Maya Tanrısı Kuri- Kauri
Resimde Maya mısır ve ateş tanrısı Curi-Cauri görülüyor. Onun tapınağında hiç sönmeyen bir ateş sürekli yanardı. Bu isimde ben Kuru-Kavuri, yani /Kuruyup Kavuran/ anlamını buluyorum. Bu tanrının Maya tanrıları arasında oldukça önemli bir rolü vardı. Zira Maya toplumunun en önemli besin maddesi mısırdı ve başında görülen süste 9 adet mısır bulunuyor ve göğsündeki takıda 3 nokta bulunuyor. Başlığındaki tüy gibi uzantılar onun Güneş gibi göksel bir tanrı
olduğunu gösteriyor. Bu tanrıdaki 9 mısır ve 3 nokta bize Tokuz-Oğuz ve Üç-Oğuzları çağrıştırıyor. Aynı kök kültürden türediklerine işaret ediyor.
</SPAN>Maya Tanrısı Huhuteotlu
Ayrıca resimde Maya tanrısı Huhuteotlu görülüyor. Kendisi bir diğer
ateş tanrısı olup ona /Yaşlı olan/ da denirdi. Sakallı oluşu bu sözü
doğruluyor. Başının üzerinde bir Tengri damgası var. Bu damga ile Odin
haçı arasındaki benzerliğe dikkatinizi çekerim. Mayalar sakal
bırakmazlardı. Hiçbir Maya tanrısını veya yönetici kralını sakallı
göremezsiniz. Buna iki istisna vardır. Biri resimde görülen Huhuteotlu,
diğeri de Virakoça.Virakoça bir güney Amerika kültürü olan İnka kültürünün en büyük tanrısıdır. Onun sulardan çıkıp tüm evreni yaratmış olduğu inancı vardı. Virakoça adını Bir-O-Koca sözü ile ilişkisi olabileceği görüşündeyim. Zira tek tanrı ve tanrılar tanrısı olarak Virakoça BİR => VİR ile KOCA => KOÇA dönüşümlerine uğramış olması doğaldır. Türkçe halen yaşlılara /koca/ denir. Kocamış, sözü yaşlanmış anlamındadır.
Virakoça’nın sakallı oluşu bu görüşe destek olmaktadır. Keza HU sözü birçok kültürde Tanrı anlamında kullanılmıştır. HUHU şeklinde tekrar edilince /çok yüksek ve büyük tanrı/ demek olmaktadır. Maya dilinde 1 sayısı için Hun dendiğinden söz ettim. Teotlu sözünün de Tanrı anlamına geldiğini daha önce söyledim. HU ile ULU sözcükleri ses
olarak oldukça benzerler. Maya tanrısı olan Hunab-Ku adında da HU hecesi vardır.
Sakallı tanrılar Maya kültürüne has olmayıp, Ön-Türklerin Amerika ve diğer bölgelere göçleri sonucu yayılmışlardır. Mısır panteonunda Osiris, Yunan panteonunda Zeus, Etrüsk panteonunda Tin, Viking panteonunda Odin hep sakallı olarak görüntülüdürler. Kadim Türk panteonunda Tengri eşdeğer olarak tanrılar tanrısıdır. Türklerin daha az önemli birçok tanrıları vardı. Bunlara örnek: Ülgen, Yerlikhan, Denizhan, vs....bilinir.
Maya yılına Tzolkin denir, Maya günü ise KİN olarak bilinir. KİN => GÜN ilişkisi vardır. Ayrıca, Maya dilinde GÜNEŞ = KİNİÇ olduğu göz alınırsa bu benzerlikler tesadüf olamaz. Çünkü tesadüf bir tane olabilir ama iki ve daha fazla oldu mu, tesadüf olarak tanımlanamaz. Ön-Türklerin takviminde 360 gün vardı ama bir yılın 365 gün olduğunu biliyorlardı ve geriye kalan 5 güne KALANLAR adını veriyorlardı. Bu günleri kayıt edenler Kalanlar sözünden CALANDAR (Takvim) sözünü ürettiler. /Kalanlar/ bilgisi Etrüskler tarafından Romalılara aktarılmış ve /Calander/ şekline Latin diline geçmiştir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder