16 Mart 2015 Pazartesi

KELAMDA KADER ANLAYIŞI

KELAMDA KADER ANLAYIŞININ İNSAN DAVRANIŞLARINI BELİRLEMEDE ROLÜ
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ...................................................................................................................V GİRİŞ ................................................................................................................... VI Tezin Konusu ve Amacı....................................................................................... VI BİRİNCİ BÖLÜM:
KAZA VE KADER KAVRAMLARININ ANALİZİ ........................................VII A. KADER KAVRAMI......................................................................................VII
1. Kader Kavramının Anlamı ve İçeriği .......................................................VII
2. Kaza Kavramının Anlamı ve Mahiyeti ................................................... VIII
3. Kaza ve Kader Kavramlarının Kelam Disiplininde Anlamları ................... X
4.  Kur’an-ı Kerimde Kader Kavramı............................................................ X
5. Kur’an-ı Kerimde Kaza Kavramı .......................................................... XIX B. KURAN-I KERİMDE KADER ANLAYIŞIYLA İLGİ OLDUĞU İDDİA EDİLEN DİĞER AYETLER..............................................................................XX
1. Allahın fatları .......................................................................................XX
2. İnsana Ait Fiiller ...................................................................................XXIII
3. İnsanın Hür Olduğuna İşaret Eden Ayetler.......................................... XXVI C. KELAMDA KADER TARTIŞMALARININ ORTAYA ÇIKIŞI VE KADER ANLAYIŞLARI...........................................................................................XXVIII
1. Kader Probleminin Ortaya Çıkışı.......................................................XXVIII
2. Kader Anlayışının, Yapılanları Meşrulaşrmak İçin Kullanılması ve Emevi
Örneği ........................................................................................................XXX
3. Hasan el- Basrinin Kader Risalesi ..................................................... XXXII
4. Kelam İlminde Kader Problemi ile İlgili Temel Yaklaşımlar ............ XXXV
5. Kader Anlayışlarının Değerlendirilmesi ................................................ XLV İKİNCİ BÖLÜM:
KURAN-I KERİMDE  KADER ANLAYIŞI VE İNSAN OLGUSU ......... XLIX A. İNSANLARIN ÖZELLİKLERİ ................................................................ XLIX
1.İnsan Tabianın Tasviri ......................................................................... XLIX B. İNANMAYANLARIN KADER ANLAYIŞI KARŞISINDA GÖSTERDİĞİ TEPKİLER.........................................................................................................LIX
1. Cahiliye Dönemi Kader Anlayışı .............................................................LIX
2. İnanmayanların Kader Anlayışı ...............................................................LXI C. İNANANLARIN KADER ANLAYIŞI KARŞISINDAKİ TUTUMLARI LXII
1. İnananların Tutumları ............................................................................ LXII
2. Silm İnsanlar .................................................................................... LXV ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
HADİSLERDE KADER ANLAYIŞI.......................................................... LXXIII
1. Kader İnancının İman Esaslarından Sayıldığı Rivayetler .................. LXXIII
2. Kader Anlayışının Tanımlandığı Rivayetler ...................................... LXXIV
3. Allahın Bilgisinin Geleceği Belirlediğini İma Eden Rivayetler ....... LXXVI
4. Kader İnancı İle Ameller Aranda ki İlişki......................................LXXVII

5. Kur’an ve Hadislerde Kader Anlayışı İle İlgili Farklıklar ..............LXXXII SONUÇ............................................................................................................LXXXIII BİBLİYOGRAFYA.........................................................................................LXXXVI


Bir adam İmam Ebû Hanîfe'ye gelerek onunla kader hususunda tartışmaya koyuldu. Ona şunları söyledi:

"Sen kader üzerinde düşünen kimsenin güneşin kendisine bakana benzediğini ve güneşe baktıkça şaşkınlığının da arttığını bilmiyor musun?" (Kalâidu Ukud
i'l-lkyan, vr. 77

İmam Ebû Hanîfe diyor ki:

"Yüce Allah, daha var olmalarından önce ezelden beri eşyayı biliyordu." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302, 303)

Dedi ki:

"Yüce Allah var olmayanı var olmama halinde yok olarak bilir. Onu varedeceği takdirde nasıl olacağını da bilir. Yüce Allah var olanı varlığı halinde var olarak bilir. Onun nasıl yok olacağını da bilir." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302-303)

İmam Ebû Hanîfe diyor ki:

"Onun kaderi Levh-i Mahfuzdadır." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302)

Dedi ki:

"Yüce Allah'ın kaleme yazmasını emrettiğini, kalemin: Neyi yazayım Rabbim dediğini, Yüce Allah'ın: "Kıyamet gününe kadar olacak olan her şeyi yaz" dediğini ikrar ve kabul ederiz. Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"İşledikleri her şeyde defterlerdedir. Küçük büyük herşey satır satır yazılıdır." (Kamer, 54/52 53) (el-Vasiyye (şerhi ile) s. 21)

İmam Ebu Hanife dedi ki:

"Dünyada da ahirette de o dilemedikçe hiçbir şey olmaz." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302)

İmam Ebû Hanîfe diyor ki:

"Yüce Allah eşyayı yokken var etti." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302)

Dedi ki:

"Allah varlıkları yaratmadan önce de hâlık (yaratıcı) idi." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 304)

Dedi ki:

"Bizler kulun amelleriyle ikrar ve marifetiyle de mahluk olduğunu kabul ve ifade ederiz. Fail (işi yapan) fiilleriyle yaratılmış olduğuna göre fiillerinin de yaratılmış olması öncelikle söz konusudur." (Vasiyye -şerhi ile- s. 14)

Dedi ki:

"Kulların hareket ve sükûn türünden bütün fiilleri onların kesbi (kazanması)dır. Yüce Allah da onların yaratıcısıdır. Hepsi de onun meşieti (dilemesi), ilmi, kaza ve kaderi iledir." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 303)

İmam Ebû Hanîfe dedi ki:

"Kulların hareket ve sükûn (hareketsizlik) gibi bütün fiilleri gerçek anlamıyla onların kesbleri (kazanımları)'dir. Yüce Allah da onların yaratıcısıdır. Hepsi onun meşieti (dilemesi), ilmi, kaza ve kaderi iledir. İtaatlerin tamamı da Allah'ın sevmesi, rızası, ilmi, meşieti, kaza ve kaderi ile ve onun emri ile vacibtir. Bütün masiyetler de onun ilmi, kazası, takdiri ve meşieti ile olmakla birlikte; onları sevmesi, onlardan razı olması ve onları emretmesiyle değildir." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 303)

Yine dedi ki:

"Yüce Allah insanları küfür ve imandan azade olarak yaratmıştır." (Doğrusu şöyle olmalıdır: "Yüce Allah insanları İslam fıtratı üzere yaratmıştır." Nitekim Ebû Hanîfe bunu bundan sonraki sözleriyle açıklayacaktır.)

Sonra onlara hitapta bulundu, onlara emirler verdi, yasaklar koydu. Kâfir olan kendi fiili, inkârı ve hakkı reddetmesi, Yüce Allah'ın da onu yardımsız bırakmasıyla kâfir olur. İman eden kimse de kendi fiiliyle, ikrarıyla Yüce Allah'ın tevfiki ve ona yardım etmesi ile iman eder." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302-303)

Dedi ki:

"Adem'in soyundan gelecek olanları sulbünden zerrecikler şeklinde çıkardı. Onlara akıl verdi, onlara hitab etti. Onlara imanı emretti, küfrü yasakladı. Onlar da onun rububiyyetini kabul ettiler. Bu onların iman etmeleri demekti. İşte onlar bu fıtrat üzere doğarlar. Bundan sonra kâfir olanlar ise değiştirmiş ve değişiklik yapmış olurlar. İman edip tasdik edenler ise o ahid üzere sebat etmiş ve devam etmiş olur." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302)

Dedi ki:

"Eşyayı takdir edip onların hakkında hükmünü veren odur. Dünyada da, ahirette de onun meşîeti (iradesi), ilmi, kazası, kaderi ve Levh-i Mahfuzda yazması ile olmadıkça hiçbir şey olmaz." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302)

Dedi ki:

"Yarattıklarından hiçbir kimseyi kâfir olmaya ya da iman etmeye mecbur etmez. Onları şahıslar halinde yaratmıştır. İman ve küfür kulların fiilidir. Yüce Allah kâfir olanı küfür halinde kâfir olarak bilir. Bundan sonra iman edecek olursa onu mü'min olarak bilir ve onu sever. (Bütün bunlar sebebiyle de) ilminde herhangi bir değişiklik söz konusu olmaz." (el-Fıkhu'l-Ekber, s. 303)














ÖNSÖZ

Kader, üzerinde epey çalışılmış ve halen çaşılıyor olan bir konudur. Muhtemelen  bu konuya ilgi, ileride de muhafaza edilecek ve bir çok disiplinle bağlantılı olarak araşrılacakr. Kaderin ne olduğuna dair varolan bu ilgi ve merakın en önemli sebebi, genelde Allah ile mahlukat ve özelde de Allah ile insan  arasındaki  ilişkiyi  belirleyen  merkezi  bir  kavram  olmasıdır.  İnsanın kendi güç ve yeteneklerini anlayabilme ve Allahı tanıyabilme açısından kader kavramı kilit bir noktada bulunmaktadır. Çünkü kader anlayışına paralel olarak Allahı mahiyetine   dair   verdiğimiz   cevaplar kendi   alanıyla   sınırlı kalmayacak, insan yapabilme yetisini ve gücünü belirleyecektir.

Sahabe döneminden itibaren tarşılan kader konusuna, iki yönden yaklılmaktadır. Bunlardan birincisi, her şeyin mutlak ve tek yaracı Allah olduğu için insan fiillerinin de Allah tarafından yaratıldığını öne sürmektedir. İkincisi ise insanların Allah tarafından uyarılmalarına, insanlara vahiy gönderilmesine ve insanların ceza ya da mükafatla karşılaşılacak olmalarına dikkat çekerek, insanların fiillerini kendi yarattığını iddia etmektedir.

Bu kader anlayışlarının oluşmasında etkili olan unsurları incelediğimiz çaşmamızda ay zamanda kader anlayışının gündelik hayatta ne kadar var olduğunu da sorguladık.  İnsanların bir karar arken veya bir işe başlarken kader konusunu göz önünde bulundurup bulundurmadıklarına aret ettik.

Bu çaşmanın ortaya çıkış recinin her aşamanda, bana yardımcı olan, yönlendirmeleriyle ve tashihleriyle her anlamda danışmank yapan saygı değer Hocam, Yrd. Doç. Dr. Hadi ADANALIya, çaşmamızda yaptıkları eleştirilerle  yönlendirici  olan  Doç.  Dr.  İlhami  GÜLER  ve  Yrd.  Doç.  Dr. Gürbüz DENİZ Hocaya teşekkürlerimi sunarım.

GİRİŞ



Tezin Konusu ve Amacı


Biz bu çaşmamızda, en yaygın tanımıyla Allahın olacak her şeyin ne zaman ve ne şekilde olacağını, ezelde tespit ve tayin etmesi1 şeklinde ifade edilen kader anlayışının İslam dinine uygun olup olmadığı araşrmayacağız. Burada    çaşmayı    hedeflediğimiz    konu,    mevcut    kader    anlayışımızın oluşmasında  nelerin  etkili  olduğunu  tespit  etmek,  kader  anlayışının  insan davranışları belirlemede nasıl bir etkiye sahip olduğu ve bu konuyla ilgili olarak Kuran-ı Kerim ve Hadislerin aret etti noktaları ortaya çıkarmak, kelamcıların söz konusu mevzuya yaklaşımları göstermektir.

Tezin Alanı ve ntemi

Çaşmamızda sadece bir ilke ve kavramı değil, dinin bütünlüğünü gözeterek, kader inancı ile davranışlarımız arandaki ilişkiyi ortaya koymaya çaşacağızAyrıca  bu  çaşmamızda  din  dilinin  kendine  has  yapısı göz önüne alacağız; yani bir yandan Tanrının kâdir, âlim, mûrid, hâlık olduğunu bildiren metinlerle, der yandan insanın sorumluluğuna işaret eden ayetleri bir arada değerlendireceğiz. Bunun ya sıra nüzul ortamı göz önünde bulundurarak ayetlerde anlatılmak istenen manayı yakalamaya çaşacağız.

Bu çaşmamızda öncelikle söz  konusu anlayışı  ifade eden, kaza ve kader kelimelerinin incelemesini yapk. Kavramların zlük anlamlarını verdikten  sonra,  Kuran-ı  Kerimde  ne  anlamda  kullanıldıkları gösterdik. Daha sonra kaderle ilgili tartışmaların nasıl başladığı ve konuyla ilgili temel yaklımları özetledik. Bir sonraki bölümde inananların ve inanmayanların kadere yaklaşımları açıklayan ayetleri inceledik. Böylece Kur’an-ı Kerimde bahsi geçen kader anlayışları ortaya koymayı hedefledik. Hadisler ile ilgili bölümde ise, hadis rivayetlerinde gerek sorulan sorularla gerekse bu sorulara verilecevaplarla ortaya  çıkan,  insanların  ulaştıkları  kader anlayışını  tahlil etmeye çalıştık.

İlgili kelimelerin analizlerinde, temel olarak ilk döneme ait zlüklere bakmaya dikkat ettik. Kader konusuyla ilgili tartışmaları ve temel yaklaşımları izah  ederken,  öncelikle  ’ârînin,  Makalat  ve  İbanesine;  Maturîdînin Kitabüt Tevhidine baktık. Hak ve sapık mezhepleri ıklamak üzere kaleme

alınmış olan, Şehristanînin el- Milel ve’n Nihal kitabı ile Bağdadinin el-Fark beyne’l Fırak kitaplarından da sıkça faydalandık. Kur’an-ı Kerimde gen kader anlayışları incelediğimiz bölümde ise tefsir kitapları bize çok fazla yardımcı olmadı. Çünkü onlar konuyu bizim yaklaşımımızla ele almamaktadırlar Bununla   birlikte   mealle arasında   Muhamme Esedin Kuran Mesajı meal-tefsir’i ile Elmalılı M. Hamdi Yazır’ın Hak Dini Kuran Dili  adlı  tefsirindefaydalandık.  Hadislerde  geçen  kader anlayışı  ile ilgili
yaklımı incelerken de, Kütüb-i Tisaya öncelik verdik.


































BİRİNCİ BÖLÜM:



KAZA VE KADER KAVRAMLARININ

ANALİZİ
A. KADER KAVRAMI
1. Kader Kavramının Anlamı ve İçeriği

Kader kelimesinin zklerde anlamları şu şekilde verilmektedir:

1. Bir şeyin ölçüsü miktarı.2

2. Kaza ve hüküm.3


1 Nureddin Sabûnî, Mâturîdîyye Akaidi, Çev. Bekir Topaloğlu, D.İ.B. Yayınları, Ankara-1991, s. 194.
2  Ebül-Feyz Zebidî, Tacu’l Arus Fi Şerhil-Kamus, Daru’l Fikir Yayınları, Beyrut-1994, VII, s. 370. Bkz. Ebu Cemaleddin İbn-i Manzur, Lisanu’l Arab, 10.baskı, Sadr Matb., Beyrut-tsz., V, s. 74.
3 Zebidî, a.g.e., s. 74.

3. ç, güç yetirmek. Kadere aleyhi, gücü yetmek anlamındadır.4

4.  Bölüştürmek,  paylaştırmak.  Ve  kaderal  rızka’,  ifadesi  ise  rızkı bölüştürmek, paylaştırmak demektir.5

5. el-kadru kelimesi, fetha ve sükûnle kolaylık, zenginlik yada servet anlamlarına gelir. Kelime güçten kaynaklanan bir kolaylığı ifade eder. Kudratin”  ve  “makdurate kelimeleriyle  aynı  anlamda  olup  Ve- racülün zü kudretin’ demek zengin adam anlamındadır.6

6. El-Kadru kelimesinin diğer bir anlamı da daraltmak, sıkışrmakr.

7. El-kadru kelimesi ta’zim etmek ululamak manası da ifade eder.7

8. Sözlükler, bize el-kadru kelimesinin bir şeyi bir şeye kıyas etmek anlamını da verir.8
9. Kelime çük yada büyük ara orta anlamına da gelir.9

Kadder kelimesi   ise enine   boyuna   düşündü,   zenlem yaptı manasındadır.10

Bütün   bu   zklerde kade kelimesi   ve   türevlerinin   Kur’an-ı Kerimde kullanımlarına da işaret edilmiştir. Biz kader kelimesinin Kur’an-ı Kerimdeki kullanımları ayrı bir başlıkta inceleyeceğimiz  için, burada bu örneklendirmeleri vermeyeceğiz.
2. Kaza Kavramının Anlamı ve Mahiyeti

Kaza kavra, Allahın mahlukata dair hususları tayin ve tespit ettiği anlamında, çoğunlukla kader kelimesiyle birlikte kullanılmaktadır. Ve sözlüklerde kelimenin şu anlamları verilmektedir:
1.   Karar, hüküm, karar verme.11

2.   Kadılık makamı ve memuriyeti.12


4 İbn Manzur, a.g.e., V, s. 76.
5 a.g.e., V, s. 76.
6 a.g.e., V, s. 76; Bkz. Zebidî, a.g.e., VII, s. 371.
7 Zebidî, a.g.e., VII, s.371. Bkz. İbn Manzur, a.g.e., V, s. 77.
8 İbn Manzur, a.g.e., V, s. 76. Bkz. Zebidî, a.g.e., VII, s. 372.
9  Zebidî, a.g.e., VII, s. 372,373. Bkz. Ebu Tahir Muhammed Firuzabadi; Kamusü’l-Muhit, Çev. Asım
Efendi, Bahriye matb. , İstanbul-1305, II, s. 619.
10 Zebidî, a.g.e., VII, s. 373.
11Zebidî, a.g.e., XX, s. 84; bkz. D.B. Macdonald, Kaza İslam Ansiklopedisi, 3.Baskı, M.E.B. Yayınları, İstanbul-1977, VII, s. 493.
12 Macdonald, a.g.m., VII, s. 493.

3.   Kadının hükmü.13

4.   Bildirmek, haber vermek.14

5.   Emretmek.15

6.   Yaratmak, yapıp bitirmek.16

7.   Daha önce ihmal edilen dini sorumlulukların yerine getirilmesi.17

8.   Tanrısal akılda varolan karar ve hükümler18  veya Allahın ebedi ve külli takdiri.19

9. Ölüm,20 ani ölüm.21

Maturîdî ise kelimenin hüküm verme ve karar anlamlarının ya sıra, bir şeyin layık olduğu sonucu belirlemek anlamına da geldiğini,

söylemektedir. Ve kelimenin bu anlamına binaen, kaza kavramının nesne ve olayları yaratma anlamı da taşıdığı söyler. Çünkü Maturîdîye göre yaratmak, her şeyin yaratışına en uygun düşecek nitelikte bulunmasını sağlamaktır.22

Kaza kelimesinin anlamları verilirken, din tarafından geliştirilen anlamlarına da aret edilmiştir. Kelimenin öz anlamı ilk üç maddede verdiklerimizdir.  Diğer anlamlar Kur’an-ı  Kerimden  örneklerle zlüklerde izah edilen gelişmiş anlamlardır. O halde, Kaza kelimesi, Kur’an-ı Kerimde farklı bağlamlarda değişik manalara gelecek şekilde kullanılmıştır. Kelimenin kavramsal çerçevesinin, orijinal anlamından sapma gösterebileceği ifade edilmektedir. 23







13 Kaldy Nagy,Kada”, Encyclopedia of Islam, New Edition, Leiden-1978, IV, s. 364.
14  Zebîdî, a.g.e., XX, s. 84. Bkz. Ebu Mansur el-Maturîdî, Kitabü’t-Tevhid Tercümesi, Çev. Bekir
Topaloğlu, İSAM Yayınları, Ankara- 2002, s. 391.
15 Zebîdî, a.g.e., XX, s. 84. Bkz. Maturîdî, a.g.e., s. 392.
16 Zebîdî, a.g.e., XX, s. 84,85. Bkz. Maturîdî, a.g.e., s. 392.
17 Nagy, a.g.m., IV s. 364. Bkz. Macdonald, a.g.m., VII, s. 493.
18 Nagy, a.g.m., IV, s. 364.
19 Macdonald, a.g.m., VII, s. 493.
20 Zebîdî, a.g.m., XX, s. 84.
21 Nagy, a.g.m., IV, s. 364.
22 Maturîdî, a.g.e., s. 391.
23 Nagy, a.g.m., IV, s. 364.

3. Kaza ve Kader Kavramlarının Kelam Disiplininde Anlamları

Kaza kelimesinin ıslah anlamı, ezelden ebede kadar olagelen ahval ve hadisatta hakim olan külli ilahi hükümr 24 şeklinde anlaşıldığı gibi Allahu  Tealanın  iradesinin  belirli  zamave  belirli  sebeplere  istinaden eşyalara taalluk etmesidir,” 25  anlamında da tanımlanmaktadır. Bu tanımlar, tüm kelam ekollerinin üzerinde mutabık olduğu tanımlar değildir.

Bazen kaza ve kader kavramları ay anlamda anlaşılırken, kimi zaman da araları  tefrik  edilerek,  kavramlarfarklı  manalar  verilmiştir.  Maturîdîler kazayı “ezelde takdir ve tayin edilen şeylerin zama gelince, ezelde takdir edildiği şekilde, Allah tarafından meydana getirilmesi” olarak tanımlarken, Eşariler, Maturîdîlere nispetle kadere kaza, kazaya kader mana verirler.26
Benzeri  bir  tanımlama  rcâ tarafından  da  yapılmaktadır:  Kaza  tüm

mahlukatın Levh-i Mahfuzda toptan bir şekilde varolmasıdır. Kader ise hâdiselerin ferd ferd şartlar yerine geldikten sonra olmasıdır.” Bu tanımlamaların yanı sıra bu kavramlara, Allahın tabiata dair tespit ettiği kurallar, kanunlar şeklinde anlamlar verildiğine de şahit olmaktayız. Ragıb el- İsfehani ise, Allah’ın varlıklara dair taktirinin iki noktaya işaret ettiğini yler. Bunlardan birincisi yaratğı nesnelere güç vermek, diğeri ise mahlukatı nihai
özellik ve şekillerine kavuşturmakr.27

Kade kavramı   genelde   şu   şekilde   de   anlaşılmaktadır:   Kâinatta yaralan her varlığın kendine has bir kaderi vardır. İnsanın kaderi ise, ona akıl ve irade verilmesi nedeniyle iyilik ve kötülük işleyebilecek nitelikte yaratılmış olmasıdır.28
4.  Kur’an-ı Kerim’de Kader Kavramı
Kur’an-ı Kerimde kader kelimesinin gerek birinci dereceden29 anlamları gerekse   Allahı eşyay dair   hususları   öncede belirlediği’ şeklinde Kelam literatüründe kullanılan anlamı geçmektedir.



24 Macdonald, a.g.m., VII, s. 41.
25 Seyyid Şerif Ali B. Muhammed B.Ali Cürnî, Tarifat, Osmaniye Matb. , İstanbul- tsz. , s. 116 .
26 Sabuni, a.g.e., s. 194.
27 Hüseyin b. Muhammed Ragıb İsfehani, El-Müfredat Fi Garibil-Kur’an, Haz.Safvan Adnan Davudî, Daruş-Şamiyye Matb. , Beyrut-1992, III, s. 658.
28Ahmet Akbulut, Allahın Takdiri-Kulun Tedbiri” A.Ü.İ.F.D., XXXIII, s. 130.
29   birinci  dereceden anlamlar  ifadesi  ile  kastettiğimiz,  kader  kelimesinin,  bir  önceki  başkta verdiğimiz: güç yetirme, öü, miktar, kudret, kaza, hüküm, rızkı daraltma, k ile küçük arası orta,
şeklinde verdiğimiz lügat anlamlarıdır.

Kur’an-ı Kerimde kader’ kelimesi, otuzu aşkın yerde ya bir insa ya da bir nesneyi tanımlarken kullanılmışr. Şimdi bunları görelim:

1. Ölçü, (rızık) miktar(ı) , hacim, süre:

...kristal benzeri, [ama] gümüşten-ve hacimlerini yalnız kendileri tespit edecek. (76. İnsan: 16) 30

2. Allahı gereği gibi değerlendirmek, Allah hakkında doğru bir anlayışa sahip olmak, kavramak, düşünüp hesaplamak:

Nitekim onlar, Allah insana hiçbir şey vahyetmemiştir! derken Allah’ı geri gibi kavramadıklarını stermişlerdir...(6. En’am: 91) 31

3. Güç ve güç yetirmek, malik olmak, egemen olmak, yapabilmek edebilmek, elde etmek:



Ve geçmiş vahiylerin mensupları bilsinler ki Allah’ın lütfu üzerinde hbir çleri yoktur;...(57. Hadid: 29)32
4. Bir yerde isekazanlar anlamında bir kullam geçmektedir.33

Kader kelimesinin, kâdirun, kâdirune, kâdirine, kar, kaddera, kadren, muktedir şeklinde gelen revleri ise Allahu Tealanın isimleri ve sıfatlarıdır. Kur’an-ı Kerimde, yüzü aşn yerde Allah, kadera fiilinin ve bu fiilin türevlerinin öznesi olarak kullanılmıştır. Söz konusu kelime ve türevleri şu anlamlara gelmektedir:

1. Ölçü, miktar, ölçmek, ölçülü ve idareli vermek:

RIZKI dilediğine bolca, dilediğine sınır ölçüde veren Allah’r. Hal yleyken, [bol rızık verilenler] dünya hayayla sevinirler; oysa, ahiret haya yanında nya hayatı yalnızca geçici bir doyumdan, bir avuntudan ibarettir.(13. Rad: 26) 34



30  Çalışmamız da kullandığımız ayetlerin mealleri şu çeviriden alınmıştır: Muhammed Esed; Kur’an
Mesa meal-tefsir, Çev. C. Koytak, A. Ertürk, İşaret Yayınları, 1999;  bkz. 32. Secde: 5; 70. Mearic:
4; 13. Rad: 17; 65. Talak: 7.
31 Bkz. 22. Hac: 74; 39. Zümer: 67; 48. Fetih: 21; 74. Müddesir: 18-20.
32 Bkz. 16. Nahl: 75,76; 5. Maide: 34; 10. Yunus: 24; 76. İnsan: 16; 2. Bakara: 236,264; 14. İbrahim:
18; 34. Sebe: 11;  68. Kalem: 25; 97. Kadir: 1-3: Kadir gecesi ile ilgili bu ayetler, dipnotta verilen
açıklamalarda ‘haşmet gecesi olarak çevrilmiştir. ; 68. Kalem: 25 .
33 34. Sebe: 13.
34 Bkz. 17. İsra: 30; 28. Kasas: 82; 29. Ankebut: 62; 30. Rum: 37; 34. Sebe: 36,39; 39. Zümer: 52; 42. Şura: 12; 89. Fecr: 16; 15. Hicr: 21; 23. Mümin: 18; 42. Şura: 27 (gereği kadar) ; 43. Zuhruf:
11(gerekli miktarda) ; 54. Kamer: 49; 65. Talak: 3; 73. Müzemmil: 20 ( Gecenin ve gündüzün öüsünü koyan Allah... anlamında kullanılmışr.) ; 77. Mürselat: 22 (önceden belirlenmiş birre).

Ölçme kelimesinde şöyle bir anlam da mündemiçtir: AllAllah, mutlak, sonsuz, ölçen sıfatlarına sahip olup, yaratılmışların hepsi ise ölçülme vasfına haizdirler. Böylece kader kelimesine verilen ölçme anlamıyla, Allahtan başka bütün varlıkların ölçülen oldukları bu nedenle de sonlu ve sınırlı olduklarına dikkat çekilmektedir.35

2. Allahın yarattığı büyük kozmik zen içerisinde her şeye belli bir mahiyet ve belli yasalar dahilinde iş görebilme yetisi vermesi:

O ki, klerin ve yerin egemenliği O’na aittir; soy- sop edinmemiştir; egemenliğinde herhangi bir ortı yoktur; çünkü her şeyi yaratan ve her şeyi belli bir yasalar örne göre zene koyan Odur. (25. Furkan: 2). 36

3. Güç, kudret, gücü yetmek, kadir olmak:

...insan, kimsenin kendi üzerinde ç sahibi olmadığını zannediyor? (90. Beled: 5)
37

4.   Eşit bir şekilde paylaştırmak,38 (seyahati) kolaylaştırmak,39 emretmek,40


35 Fazlur Rahman, Ana Konularıyla Kur’an, 6.baskı, Ankara Okulu Yayınları, Ankara –2000, s. 59.
36   Bu  ayetlerbir  ölçüygördüzenleyen anlamları da  verilmektedir. Biz  yukarıda verdiğimiz çevirinin ki bu çeviri Muhammed Esede aittir- daha açık ve net oldunu düşünüyoruz. Bkz. 87. Ala: 3; 13. Rad: 8 (ayette geçen bi-mikdarinkelimesiyle ilgili olarak şu açıklama yapılmaktadır: yaratıldığı özel amaca, var olmasının gerektirdiği şartlara ve Allahın yaratma planında oynaması
öngörülen role uygun olarak. İfade bu anlamda  kullanılmışr. Esed, a.g.e., s. 486.) 80. Abese: 19
Ayetin tercümesi, Esed: Bir sperm damlandan yaratır ve sonra onun tabiatını oluşturur. krş. Rahbar: sonra ona yetki verir. Palmer: ...ve onun anyazısını belirler. : Daud Rahbar, God Of Justice A Study In The Ethical Doctrine Of The Quran, Leiden-1960, s. 114; 54. Kamer:12.
37 Bkz. 77. Mürselat: 23; 21. Enbiya: 87; 6. Enam: 37,65; 17. İsra: 99; 36. Yasin: 81; 46. Ahkaf: 33; 75. Kıyamet: 4,40; 23. Müminun: 18 ,95; 70. Mearic: 40; 2. Bakara: 20,106,109,148,259,284; 3. Ali imran: 26,29,165,189; 5. Maide: 17,19,40,120; 6. En’am: 17; 8. Enfal: 41: ‘kadir kelimesinin anlamı, “Allah’ın her şeyi irade etmeye cü yeter şeklinde irade kelimesiyle ilişkilendirilerek verilmiştir. ;
9. Tevbe: 39:  “Allahın her şeyi irade ve takdir etmeye gücü yeter. ; 11. Hud: 4; 16. Nahl: 70,77; 22. Hac: 6,39; 24. Nur: 45; 29. Ankebut: 20; 30. Rum: 50,54; 35. Fatır: 1;  41. Fussilet: 39; 42. Şura:
9,29,50; 46. Ahkaf: 33; 57. Hadid: 2; 59. Haşr: 6; 60. mtehine: 7; 64. Tegabün: 1; 65. Talak: 12;
66. Tahrim: 8; 67. Mülk: 1; 4. Nisa: 133,149; 25. Furkan: 54; 33. Ahzab: 27; 35. Fatır: 44; 48. Fetih:
21; 6. En’am: 96; 36. Yasin: 38; 41. Fussilet: 12; 43. Zuhruf: 42; 54. Kamer: 42,55; 86. Tarık: 8.
38 41. Fussilet: 10. Muhammed Esed, kaddera’ yı eşit bir şekilde paylaştırdı.şeklinde yaptığı çeviri için şu açıklamayı yapmaktadır: yani, ilahi adalet ilkelerine göre, yoksa beşeri eşitlik ya da
ihtiyaç” kavramlarına göre değil. Bu ayeti, Rahbar ise, Esedin yaptığı çeviriye benzer bir şekilde
şöyle tercüme eder: ölçerek dağıttı, paylaşrdı.”: Rahbar, a.g.e., s. 113.
39 34. Sebe: 18.
40  56. Vakıa: 60 : ölümün sizin aranızda [her zaman geçerli] olmanı emrettik: ama hiçbir şey Bizi alıkoyamaz. Rahbar, ayette  geçen kadderna” kelimesini bu şekilde anlaşılmasını yanlış bulur.
Bunun yerine şöyle bir çeviriyi önerir: allotted’-ayırmak- apportioned lüştürmek-: a.g.e., s.
113-114.


safhalardan girmek,41 evreler koymak,42 iradenin tecelli etmesi,43 şeklinde ifadelendirilen Allahın fiilleri hakkında kullanılmıştır.

5. Öngördük, karar verdik ve takdir ettik şeklinde geçen kullanımlar: Burada incelemeyi düşündüğümüz pasajların ilki Lût’un karısıyla ilgilidir.

Ve bunun üzerine Biz de onu ve ailesini kurtardık –yalnızca- kasının geride kalanlar arasında olmasını gerekli rk. (27. Neml: 57)44
Dr.  Montgomery  Watt,  bu  pasa kutsal  egemenliğin  görünüşünün

ifadesi,  insan  sorumluluğunun  elinden  anması,  insan  gücünü  tamamen yitirişinin   göstergesi   olara sunmaktadır.45     Halbuki   Rahba onun   bu anlayışının  müslüman  teolojiye  aret  eden  yönüne  dikkat  çeker.  Bununla birlikte  kaza  ve  kader  kavramlarına  cebir  anlamının  sonradan  kelamcılar tarafından ilave edildiğini iddia eder. Ve Lûtun Karısıyla ilgili diğer ayetlere bakmayı  önerir.  Rahbar  burada  geçen  kaddernaha ifadesini  ...karısının geride  kalanlardan  olma konusunda  yaklaşık  bir  hükümde  bulunduk.” şeklinde  tercüme  etmektedir.46    Bu  şekilde  yapılan  bir  çeviri  bize  isabetsiz görünmektedir.  Çünkü  özne,  Tanrı  olduğu  zaman  yüklemin,  tahmini  ve yaklık bir anlam ifade etmesi uygun düşmemektedir. Rahbarın ifade etmek istediğ anlam Lûtu karısını kendi   yaptığı   tercihte ötürü   geride kalanlardan olması hiç kimsenin kolaylıkla itiraz edemeyeceği bir husustur. Ancak  hedeflenen  bu  anlam,  uygun  olmayan  bir  çeviriyle  şekillenmiştir. Bazen, kelimenin zlük anlana, sı bir şekilde bağlı kalmanın, verilmek istenen anlamı kırdığı düşünüyoruz. Elbette ki kelimenin zlük anlamı, bizim vazgilmez başlangıç noktaz olacakr. Ancak kimi zaman ifadeleri sözlükte  geçen  kaılıklarla  birebir  tercüme  etme  çabası,  anlam  açısından problemli bir görüntü ile karşılaşmamıza sebep olmaktadır.47 Muhammed Esed ise Lûtun karısıyla ilgili Kitab-ı Mukaddeste sadece istemeyerek arkasına

41 36. Yasin: 39.
42 10. Yunus: 5.
43 33. Ahzab: 38.
44  Lûtun karısıyla ilgili olarak bkz. 15. Hicr: 58-60: Bu ayeti turîdî, Lût’un Karısı müstesna biz onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik. şeklinde anlam vermektedir: Mâturîdî, a.g.e., s. 393. ;
7. Araf: 83; 11. Hud: 81;  66. Tahrim: 10 ; Karar vermek şeklinde geçen kullanımla ilgili olarak
bkz. 18. Kehf: 45.
45 W. Montgomery Watt, Free Will and Predestination in Early Islam, London-1948, s. 14.
46  Rahbar, a.g.e., s. 114-115. Metinde çevirisini verdiğimiz ayet Rahbarda şu şekilde geçmektedir: that God estimated her to be of those who deserved to remain behind.


bak şeklinde  yapılan  ıklamaların  aksine  Kur’anın  Lûtun  karı için,

Sodomun günahkar halkıyla birlik olup kocasının davetine sırt çevirdiğini ve böylece bilerek, isteyerek geride kaldığı noktasına dikkat çeker.48   Esed, bu ıklamaları şu ayetlere istinaden yapmaktadır:

[Bunun üzerine melekler:] Ey Lût, bak, biz senin Rabbinin elçileriyiz! (Korkma,) [şmanların]sana asla ilişemeyecekler! Artık, ailenle beraber gecenin bir vaktinde yola çık; aranızdan kimse arkasına bakmasın, karının dışında [ailenden kimse arkada kalmasın]: çünkü, bil ki, onların başına gelecek olan onun da başına gelecek.Onlar için belirlenmiş vakit tam da (bu) sabah; eh, sabah da zaten yaklaşmadı mı? (11. Hud: 81).

Hakikati  inkara  şartlanmış  olanlara  gelince,  Allah,  Nuhun  karısı  ile  Lûtun kasını[n kıssalarını]örnek getirmektedir: onlar  iki  rüst  ve  erdemli kulumuzun nikahı altında idiler, ama kocalarına ihanet etmişlerdi; ve  bu iki kadına [Hesap Günü]: “Haydi bütün öteki [nahkar]lar ile birlikte ateşe girin! denildiğinde iki [kocanın]da onlara bir faydası dokunmayacakr! (66. Tahrim: 10)

Bu maddede incelediğimiz Kur’an-ı Kerimde öngördük, karar verdik, takdir ettik, şeklinde geçen kullanımlar kaçınılmaz olarak yalnız Allaha izafe edilen bir eyleme de aret eder. Allah’ın bir günahkarın günah işlemesini veya hakikate kulağı kamasını, öngörmesi, takdir etmesi, onun koyduğu psiko- sosyal  ilkelerin  temsili  bir  ifadesidir.  Bu  ilkede  kastedilen,  batıl  inançlara inatla  sarılan  ve  hakikatin  sesine  kulağı kayan  kişilerin,  artık  hakikati
anlama ve görme yeteneklerini kaybedecek olmalarıdır.49

Hz. Musa ile ilgili Kur’an-ı Kerimde geçen şu ayette kader kavramının nasıl anlaşıldığıyla ilgili karşımıza anlam bir tablo çıkarmaktadır. Öncelikle Esedin mealine bakalım:

Kız kardeşin [Firavun ailesine] gidip de onlara: Ona bakabilecek birini size stereyim mi?’dediği zaman [bunun böyle olmasını Biz takdir etmiştik]. Ve böylece seni yeniden annene kavuşturduk ki onun zü lsün ve [ark] üzülmesin. Ve [büyüyüp belli bir yaşvardığın zaman]  birini ölrmüştün: Fakat Biz seni (bu zde in mülğün)   tasada kurtarmış   ve   sen çeşitli   sınamalardan geçirmiştik. (Bu olaydan) sonra yıllarca Medyen halkı arasında yaşadın; ve sonunda,




47  Bu açıkladığımız noktayı, bize Rahbarın Kadir Gecesi’ ile ilgili tercümesi de göstermektedir. Rahbar ayeti şu şekilde tercüme etmektedir: hesaplama gecesi”: a.g.e., s. 119.
48 Esed, a.g.e., I, s. 289.
49 Esed, a.g.e., II, s. 522. Bkz. a.g.e. , II, s. 5; Rahman, Ana Konularıyla Kur’an, s. 54.


[Benim] takdir(im)e uyarak işte [buraya] geldin ey Musa: çünkü, Ben seni kendime

(elçi olarak) smiştim. (20. Taha: 40-41)

Burada kaderkelimesinin, Allah’ın, Musa’nın hayatında yaptığı belirlemeler anlamında  tercüme  edildiğini  gördük.  Elmalılı  M.  Hamdi  Yazır  da  Ayette geçen kader kelimesine benzeri bir anlam vermektedir:

O vakit kız kardeşin gezinip, Size, ona iyi bakacak birini buluvereyim mi? diyordu. ylece seni annene ndürdük ki, onun gözü aydın olsun da zne düşmesin. Hem sen bir  adam  ölrmüştün de  biz  seni  gamdan  kurtarştık.  Ve  seni  tür sıkıntılarla imtihan ettik. Bu sebeple yıllarca Medyen halkı inde kaldın. Sonra bir kaderle geldin, ey Musa! Ben seni kendim için seçip yetiştirdim.

Ancak söz konusu kelime şu şekilde de çevrilmektedir:

Kız kardeşin Firavun’un sarayına giderek: Ona bakacak birini size srereyim mi?’diyordu. böylece, annen üzülmesin, sevinsin diye seni ona iade etmiştik. Bunun için Medyen halkı arasında yıllarca kalmışn. Sonra muayyen vakitte döp geldin. Seni kendim için yetiştirdim.50

Başka bir mealde ise ilgili yer yine ay şekilde vakit re anlamında çevrilmekle beraber, bu kullanımda kelime Hz. Musayı nitelemiştir:

...Medyen halkı arasında yıllarca  kalmışn. Sonra  ey  Musa peygamberlik görevini yüklenecek bir yaşa gelince döp geldin. 51

Kelimenin ölçü anlamından ayrılmak istemeyen Rahbar ise ifadeyi,

...hesaplanmış bir ölçüye geldin. 52 şeklinde tercüme etmektedir.

Hz.  Musa’n  hayatındaki  gelişmelere  baktığımızda,  Allahın müdahalesi dikkati çeker. Firavun tarafından erkek çocuklarının öldürülğü bir  dönemde  hayatının  kurtulması,  ailesiyle  mecburi  bir  ayrılık  yaşadıktan sonra onlara tekrar kavması  bu  müdahale çerçevesinde düşünülebilirBu nedenle, ilgili ayetlere ister, Allahın varklar üzerindeki takdiri, şeklinde anlam verelim; isterse  ölçü,  vakit’ anlamları verelim,  Allahın Musa’nın haya üzerindeki belirleyiciliği, apık bir geek olarak karşımıza çıkar. Bu sebeplere istinaden Hz. Musanın hayatıyla ilgili diğer pasajları da göz önünde bulundurarak, kelimeye yaygın şekilde kullanılan anlamıyla, Allahın olaylar üzerindeki, fuzu manası ifade etmek üzere kader anlamı vermenin uygun

50 Hüseyin Atay, Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Anla, D.B. Yayınları, Ankara-1973.
51 Hüseyin Atay-Yaşar Kutluay, Kur’an-ı Kerim ve Meali, D.İ.B. Yayınları, Ankara- 1983.
52 Rahbar, a.g.e., s. 118.


olduğunu düşünüyoruz. Çünkü Onun bütün yaşamı bir kadere gittiğini veya bir kaderle ilerlediğini göstermektedir. Bu nedenle Esed ve Elmalılı Hamdi Yazır’ın çevirileri, uygun görünmektedir.

İşaret ettiğimiz bu pasajlar, Allahın varklar üzerindeki egemenliğini ifade etmektedir. Bu ise, kader kavramının kelam ilmindeki kullanımını harlatmaktadır. Ve kader kelimesine kaçınılmaz olarak takdir etti’ belirledi’ şeklinde anlamlar vermeyi zorunlu kılmaktadır.

Bu ayetler kelam ilminde yapılan tarşmalarda sık sık gündeme gelmektedir. Özellikle insan fiillerinde ilahi takdirin olduğunu düşünenler bu ayetleri delil olarak göstermektedirler. Oysa ki Kur’an-ı Kerimde çok daha fazla tekrarlanan şu ayetler de gmektedir. Allah fasıklardan başkasını saprmaz (2. Bakara: 26); Allah (bile bile) zulüm işleyen toplumu hidayete erdirmez.” (2. Bakara: 258) ... zira Allah hakikati reddeden bir toplumu hidayete erdirmez.” (2. Bakara: 264); ...hakikati inkar etmeyi seçen bir halkı
Allah nasıl doğru yola ulaştırır.” (3. Ali imran: 86)53

Bu  ayetlerden  de  anlaşılmaktadır  ki  insan  hidayette  olmayı  ve  de delalete rüklenmeyi hak edecek bir şeyler  yapmaktadırBu konuda ölçü, insanın gösterdiği gayrettir. İnsan hangi yönde gayret gösterirse Allah da ona bu yönde kapılar açmaktadır.54

Bununla birlikte, Kur’anda k-d-r’ kelimesine verilecek anlamla ilgili olarak  şu  değerlendirme  de  yapılmaktadır:  Kur’anda  k-d-r’  kelimesine Tanrıyı nitelediği zaman, tayin etmek, kanun koymak’ gibi anlamlar verdiğimizde kadera nın tüm önemli noktaları dile getirilmiş olmamaktadır.
Kanun koymak, tayin etmek’ gibi anlamlar, keyfi olmayı ifade ederken, k- d-r tam aksi bir noktaya -keyfi olmamak- dikkat çekmektedir. k-d-r ve türevlerinin en temel anlamı, ölçme sebebiyle şeyleri zenlemek olup, bunun da keyfi ve rastgele yapılmadığıdır. Kelimeye anlam verirken bu yönü ihmal etmemek gerekir.55

53  Bkz. 2. Bakara: 88; 4. Nisa: 115; 5. Maide: 16, 51,67, 108; 6. Enam: 49, 110; 7. Araf: 88, 144; 8. Enfal: 53; 9. Tevbe: 19, 21, 37,80, 109; 12. Yusuf:52; 13. Rad: 11,27; 16. Nahl: 37,  107; 28. Kasas:
50; 39. Zümer: 3 40. min: 28; 42. Şura: 13 46.Ahkaf: 10; 61. Saf: 5,7; 62. Cuma: 5; 63. nafikun: 6.
54 Rahman, Ana Konularıyla Kur’an, s. 46,53,55,58.
55 Rahbar, a.g.e., s. 109-110.
56 Rahbar, a.g.e., s. 109.


Kader kelimesine verilecek olan anlamla ilgili bu değerlendirme çok da tutarlı görünmemektedir. Zira kelimeye verilecek olan, kanun koymak’
tayin  etmek gibi  anlamlar  ile  keyfilik  arasında  nasıl  doğrudan  bir  ilişki olabilirKanun koymak’ ve tayin etmek gibi anlamlar bilakis, sebeplere daya ve gerekçeli bir davranışı da ifade ediyor olabilir. Erdemli, aklı başında bir  insanın  bile kanun  koymak’ ve  tayin  etmek’ işlerini  rasgele  ve  keyfi yaptığı düşünülemez. Bilakis bunların belli sebeplere istinaden gerçekleştiği bilinir. İnsanların, adil olmaları, hakzlık yapmamaları salık verilir. Aksi takdirde  insanlar  yapkları  neticesinde  yerilirler.  Bütün  bunlar  ortadayken, nasıl olurda tayin etmek ve kanun koymak ifadeleri Allah için kullanıldığında keyfiliği ifade ettiği düşünülebilir? İyi bir insana yakışrılamayan bir davranış, iyiliğin kaynağı olan Yaracı için uygun görülebilir? Veya iddia edildiği gibi ölçme sebebiyle şeyleri zenlemek anlamından nal olurda hiç tereddütsüz rasgelelik ve keyfilikten uzak bir mana çıkarılabilir? Ölçülen nedir? Ve nasıl ölçülmektedir?  Soruları,  özne  Tanrı  olduğu  zaman  nal  cevaplanabilir?  O halde  kelimeye  gerek  kanun  koymak’  tayin  etmek’  anlamları  verelim, gerekse bir ölçüye göre şeyleri zenlemek’ anlamları verelim, verdiğimiz bu anlamlar tek başlarına keyfi olmak yada rasgelelikten uzak olunduğu sonucunu doğurmaz.  Bu  anlamların  zihnimizde  netleşmesi  için  nasıl  bir  Tanrıya inanılıyor olunduğu tespit edilmelidir.

Kader’ kelimesine ve türevlerine, özne Allah olduğu zaman verilen anlamlarla, özne insan veya nesne olduğu zaman Kur’anda verilen anlamları inceledik. Özne Allah olduğu zaman verilen bazı anlamların dini düşünce tarafından geliştirilen anlamlar olduğu ifade edilmiştir.56 Söz konusu bu anlamlar, öngördük, takdir ettik, belirledik, karar verdik’ şeklinde bu bölümde daha   önc işare ettiğimiz   anlamlardır Anca özney dayalı   olarak geekleşen bu anlam genişlemesinin belli noktalarda kaçınılmaz olduğunu kabul   etmeliyiz Çünkü   faile   verdiğimiz   niteliklerle   kelimeler verilen anlamlar arasında ilişki vardır. Kuran’da belirtilen Allahın niteliklerini harlarsak konu, daha çok aydınlanacakr. Kur’anda Allah her şeyin Rabbi” kudret  ve  hikmet  sahibi57bütün  bir  yaralış  ve  tüm  buyurma,  yasama kudreti kendisine ait olan yüce ve ulu olan Allah(7. Araf: 54), gizliyi de ığa  vurula da  bilen”  (36. Yasin:  76),58    yoktan  var  edeve  her  ryaratma eyleminin bilgisine sahip olan” (36. Yasin: 79), her şeyin üstünde tasarruf sahibi olan” (36. Yasin: 83), kendisine muhtaç olunan ancak kendisi hiçbir  şeye  muhtaç olmayan”  (35. Fatır:  15), halimçok  bağışlayan”  (35. Fatır: 41) olarak tanımlanmaktadır. Allahın Kur’anda bütün dile getirilen nitelikleri, hiç şüphesiz, yüce olan tekolan benzersiz, bir varlığı tanımlarken kullanılmaktadır.  Amaç  doğru  bir  Allah  anlayışı  oluşturmak,  mevcut  olan yanlış inanışları yok etmektir. Allah hakkındaki pasajlar değerlendirilirken, bu anlam tarzını vazgeçilmez kılan ortam unutulmamadır.

Bütün bu ayetleri dikkate alarak söyleyebiliriz ki, kader kelimesi ve türevleri Kur’an-ı Kerimde ölçme anlamı dışında Allah’ın eşyaya dair hususları önceden takdir ettiğişeklinde de kullalmıştır. Bu anlam, kelam literaründeki ile hemen hemen özdeş bir durumdadır. Her ikisi arasındaki fark, verilen anlamın gümüzde anlaşılma noktanda ortaya çıkar. Kur’an-ı Kerimde ifade edilen mana, Allahın tabii kanunlar ile insan tabianın dayandığı  temel  psiko-sosyal  ilkeleri  belirledidir.  Kelam  disiplininde  yer alan tanımlamalar insanın, neticesinden sorumlu olduğu fiillerde Allahın müdahale ettiği’ noktasına kadar gelmiştir. Aynı zamanda kader kelimesine verdiğimiz takdir etmek kanun koymak anlamlarında   bir keyfilik’ veya ‘rasgeleliğin’ olduğu da söylenemez. Halbuki Kur’an-ı Kerimde yer alan bu manadaki pasajlar, konuyu Allahın gücü açısından ele almakta, Allah’ın tabii  













.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder