14 Mart 2015 Cumartesi

ANTİK TIPTA RÜYALAR






Daha önceki zamanlarda ve daha sonraki zamanlarda diğer pek çok toplumda olduğu gibi, pek çok Yunan ve Roma, rüyaların geçmiş, bugün hatta gelecek ile ilgili bilgi vereceğine inanmışlardı.
Yorumlanması gerektiğinde hangi rüyaların yanş rüyalar olduğunu belirlemek için rüyayı yorumlayanın hangilerinin doğru hangilerinin yanlış olduğuna karar verebilmesi gerekir. Bunu gerçekltirm olduğuna inanılan Penolope’ye göre gerçek rüyalar bilincimize cilalanmış bir boynuzdan yapılmış bir geçitten, yaltıcı rüyalar ise dünyamıza fildişi bir geçitten ulaşır. Gerçek rüyalar ise yalancılardan ayırmak için gereken araç, bu durumda hangi rüyanın hangi kaynaktan geldiğini bulmak gereklidir.
Rüyalar bir tanrı, bir hayalet, bir iblis gibi kaynaklardan köken alabileceği gibi, rüyayı görenin kendi ruh hali, uyanırken ki olaylar veya fizyolojik durum etkili olabilir. Platoya göre rüyalar tanrıların insanğa ulaşmasının yollarından biridir. Ancak ona göre başka sebeplerde mevcuttur; vücudun iç düzeninin koşulla veya diğer doğal sebepler de rüyaların nedeni olabilir.
Antik filozofların, yazarların yada teorisyenlerin rüyaların doğru yanş, hangi kaynaktan olduklana ait bu temel görüşleri insanğı uzun süre etkilemiştir. Antik dönemde pek çok kişi için rüyaların en büyük fonksiyonu geleceği tahmin etmekti. Burada en önemli nokta hangi rüyaların tanrıların gönderdiği veya doğru olduğunu belirlemektir. Aristo rüyaların bir kehanet aracı olduğuna karşı agnostik (bilinmezci) tavır takınmışr.  (Rüyalar Üzerine 462 b 12- 17) ve Aristo’nun bu tavrı genel kuralın dışındadır. Bu genel tavrın dışında olan bir başka kişi Epiküros’tur “Rüyalar herhangi bir tanrısal karakterden veya kehanet gücünden değil imajların duyular üzerindeki etkisinden köken almaktadır.” (Epicurus, Vatican sayings 24 ).
Tıp yazarları tanrısal ve doğal rüyalar üzerinde bir ayrım yapmaya çaba sarf etmişlerdir. Bunun yanı sıra doğal kaynaklardan ve gerçek nedenlerden kaynaklanan rüyalarla ilgilenmişlerdir. Bu rüyalar ilk bakışta bir hasta ile ilgili gözden kaçan ve vücudun içinden kaynaklanan sebepler hakkında bir hekime bilgi verebilir. Rüyalar bir hekime direk gözlemlerin yanı sıra pek çok fikir ve ip ucu sağlayabilir. Rüyalar üzerinde  Yunan  geleneği  hakkında  en  erken  tıbbi  çalışma  Hipokratik  geleneğin dördüncü kitabı olan On Regimen” Rejim Üzerine’dir. ve M.Ö. 4.yyın bına aittir. Bu uygulamanın yazarı kendisini tanrısal rüya yorumcularından farklı bir alan içinde tanımlamışr.
Rüyalar tanrısal veya toplumlar hakkında iyi veya kötü şeyleri haber veren nitelikte olduklarında bunları yorumlayan, bu sanatı bilen kişiler vardır. Ancak bir maddenin eksikliği, fazlalığı vs.---‘dan kaynaklanan ve doğal durumun, doğal olmayan bir duruma dönüşmesi nedeniyle ruhun haber verdiği yalar hakkında da bu konuların yorumcuları mevcuttur. Ancak bu kişiler bazen doğru yorumları yapabilirlerse de bazen doğru nokta, işareti kırırlar.” (Regimen 4. 87 )
“On  Regimen  4”  Ün  yazarı  rüyaların  fizyolojik  olayları  haber  verdiği hakkında bir iddiada bulunmaktadır. Bu doğal rüyaların sebepleri ve anlatmaya çalışkları anlamları da ifade etmektedir.
Bu rüyaların sebepleri haknda “On Regimem 4” antik tıp literatüründen faklılık göstermektedir. Tıp yazarlarının ve okullarının büyük bir kısmı, Galen hariç, rüyaların mekanizmaları ile ilgilenmezler. Onlar yaların oluşumunun fizyolojik gerçeklerle olan bağıyla ve bu bağın ıklamasıyla ilgilenmeden rüyaları this ve tedavide bir araç olarak kullanırlar. Hastanın rüyası, hekimin uygulayacağı tedavi için bir artır.
Modern araşrmacılar, Galen’den sonra, Roma tıbbında üç veya daha çok bbi   ekolden   bahseder;   dogmacılar,   empirikler   (doğrudan   gözlemciler)   ve metodistler. Bazıları, Galen’in kendisinin en büyük temsilcisi olduğu eklektikçiler ekolünden de bahsetmektedirler. Ancak bu ekoller aranda en belirgin ve kendi kendini tanımlamış olanı metodistlerdir. Ve medikal (Tıbbi) teori haknda lider ve belirgin bir tarza sahiptirler. “Dogmacılar” ve Empirikler” Amerikan politikasındaki “liberal” ve “muhafazakarlar’a  benzetilebilir. Ancak rüyaları yorumlamakta bu iki ekol de metodistlerden farklıdır. Ve onlarla karşıltırıldığında tıp hakkındaki uygulama ve tedavileri konularında birbirlerine daha çok benzemektedirler.
Galen’e göre, metodistler rüyaları veya diğer tanrısal olaylateşhis ve tedavi için  belirteç  olduğu  düşüncesini  reddetmişlerdir.  Empirik  hekimler  bütün  p teorilerini reddetm ve bütün uygulamaları deneyim ve daha önceki uygulamalardan alınan derslere dayandırmışlardır. Empirikler (Ampirikler) rüyaları da tedavide bir fırsat olarak değerlendirmişlerdir. Dogmacıların bbi rüyalar hakkındaki eğilimleri üzerine bir belirteç günümüze ulaşmamakla beraber onlarında rüyaların kullanımını reddettiklerine inanmak için hiçbir neden yoktur.
Tanrısal yalar da başka bir konudur. Asklepios veya diğer tedavi edici tanrılardan gelen rüyalar özellikle Yunan ve Roma tıbbında belirgin bir role sahiptir. Bu rüyalar, hasta kişilerin Pergamon’da veya Ephesos’da olduğu gibi tapınaklarda, tanrının gönderdiği ve doğru olan bir doğaya sahipti. Ve hekimlerin yorumlamaya çalışkları rüyalardan çok farklıydı. Sıradan bir hasta için, iyileştirici (sağalcı) bir tanrıda   gelen   mesajlar   pek   çok   tıbbi   bilgi   kaynağından   biriydi.   Retorikçi (Rhetorician) Aelius Aristides (M.S. 2 yy.) tarafından yazılan Hieroi Logoi (Kutsal Hikayeler) çok eğitimli bir hastanın iyileştirici rüyalar ile nal iyileştiğine ait mükemmel örnekler içerir. Benzeri iyileşme kayıtları Epidaurosta Asclepios tapınağındaki yazıtlarda mevcuttur.
Bu   yazıtlar   tapınakta   “stelae”   adı   verilen   bir   yerde   tabletler   olarak saklanmışr. Bunlardan 6 tanesi Pausanias tarafından M.S. 2.yy’da görülmüştür. Tabletler Asklepios tarafından gerçekleştirilen mucizevi tedavileri tarif etmektedir. Bütün tedaviler rüyalarla gerçeklmekteydi. Bir seferinde konuşamayan bir oğlan adakta  bulunduktan  sonra  iyileşmiş,  boynunda  bir  sıkıntı  bir  lanın  boynu tapınağın köpeği boynunu yaladığında hemen geçmiştir. Ancak bunlar istisnai durumlar olup iyileşmenin büyük bir kısmı tapınaktaki uykudan sonra gelen rüyalarla olur. Bu uygulamaya “incubation” inkübasyon adı verilir.
Bazı Epidauros ziyaretçileri bir “vizyon” opsis görürlerken diğerleri “uykuda vizyon”  (enhypnion)  görebilir.    Enhypnion  kelimesini  Galen    de  kullanmışr. Bazıla ise tanrı ile doğrudan yüzleşmiştir. Euhippus tanrı ile karşılmasından sonra çenesine saplanan bir mızrak ucu ile altı yıl yamayı başarmışr.
“Tapınakta uyurken tanrı mızrak ucunu çıkardı ve onun eline verdi. Sabah olduğunda Euhippus iyileşmişti ve elinde mızrak ucunun tutuyordu.
Bazı durumlarda hasta tapınakta uyur, iyilir ama herhangi bir rüya yada vizyon görmez.

Sonuç olarak şu ayrımı yapmak mkün değildir. Tanrısal rüyalar tanrısal iyileştiricilerin,  doğal  sebepli  rüyalar  rasyonel  (akılcı)  hekimlerin  işidir. Diyemiyoruz. Tanrısal ve doğal rüyalar aranda uygulamadaki farklılığı   Yunan – Roma dünyasında görmek pek mkün değildir. Galen dahi Pergamon’daki Asclepius tapınağına gelen zengin bir hastanın Asclepius tarafından gösterilen bir rüya ile iyileştirildiğinden bahsetmektedir ve kendi tedavi gücünün de tanrının ellerinde olduğunu söylemektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder