3 Şubat 2015 Salı

Vânî Mehmet Efendi’ye Göre ARÂİSU’L-KUR’AN’DA TÜRKLER





     Vânî Mehmet Efendi’ye Göre  ARÂİSU’L-KUR’AN’DA TÜRKLER

Mişkâtü’l-Mesâbîh’te yer alan şu hadisi vermektedir:

“Ebu Hureyre’den rivayet olunduğuna göre, Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmaktatadır:
—Sizlerbir tarafı karada, bir tarafı denizde olan bir şehir olduğunu duydunuz mu?
Sahabe::
—Evet, Yâ Resûlallah, dediler. Hz. Peygamber:
—İshak oğullarından yetmiş bin kişi oraya savaş etmeye gidinceye kadar kıyamet kopmayacaktır. Onlar buraya geldiklerinde silahlı bir harp yapmadan, bir ok bile atmadan bu şehre girerler ve:
—Lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber, deyince, şehrin iki yakasından biri düşer, dedi. Râvî Sevr b. Yezîd: Onun ancak “deniz tarafındaki kısmı düşer” dediğini sanıyorum, demiştir.
Onlar ikinci defa:
—Lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber, deyince, şehrin öbür yakası düşer. Üçüncü defa:
—Lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber deyince de, kendilerine şehrin bütün giriş yolları açılır, onlar şehre girerler ve ganimet elde ederler. Ganimetleri bölüştükleri bir sırada kendilerinden imdat dileyen bir kişi gelir ve:
—Deccal çıkmıştır, der ve bunun üzerine onlar her şeyi bırakarak gerisin geriye dönerler” .
Vânî, bu hadisi şöyle yorumlar: “Aslında onların, Tatarlardan kaçıp, o günün bilinen Rum sınırları boyunca çeşitli bölgeleri kendilerine sığınak edinmek suretiyle buralarakadar gelen Müslüman Türkler olduğu açıktır. Onlar, Frenk ve Rumlardan kendilerine ilişen kimselerle savaşarak bu bölgelerde ikamet etmişlerdir. Onların çarpışmaları bu şehrin sınırlarına kadar dayanmıştır. Bu nedenle, İstanbul’un fethinin Türkler eliyle olması da zaten beklenen bir durumdur” .
Vânî, kendi görüşlerini destekleyici nitelikte gördüğü yorumları da eserine almayı ihmal etmemiştir:
“Beydâvî, Mesâbîh’in şerhi olan Ezhâr’da şöyle demiştir: Bu şehirle kastedilen, Konstantiniyye’dir. Burasının Rûmiyye olduğu da söylenmiştir. Mehdî, 1500 gemi- den oluşan ordusuyla bu şehre yürümüş ve burayı fethetmiştir. Birinci görüş daha sahihtir. Dârimî, Hz. Muhammed’e bu iki şehirden hangisinin; Konstantiniyye’nin mi, yoksa Rumiyye’nin mi, önce fetholunacağı sorulunca O’nun, Hirakl’in şehri Konstantiniyye’dir, dediğini nakletmiştir. Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr’de “Konstantiniyye kesinliklefetholunacaktır. Onun komutanı ne güzel komutandır. Bu ordu, ne güzel ordudur.”17 hadisini nakletmiştir. İbn Kesir, Kur’an’da Allah’ın İsa için: “Sana uyan- ları kıyamet gününe kadar, inkâr edenlerin üstünde tutacağım.”18 sözü hakkında şu yorumu yapmıştır: Hz. Muhammed’e iman edenler, aynı zamanda Mesih’e de iman etmiş olurlar. Dolayısıyla bu ayet Müslümanlarahitap etmektedir. Onlar, Nasranîleri Şam’dan zorla çıkarmışlar ve Rum ülkesine sürmüşlerdir. Onlar da kendi şehirleri olan Konstantiniyye’ye sığınmışlardır. İslam ve Müslümanlar, kıyamete kadar onlar- dan üstün olmaya devam edeceklerdir.Hz. Peygamber, onların akıbetini ümmetine şöyle haber vermiştir: “Konstantiniyye fetholunacak, onların malları ganimet olarak alınacak ve Rumlar, insanlığın tarihte bir benzerini görmediği ve bundan sonra da göremeyeceği bir şekilde büyük bir bozguna uğratılacaklardır” .
Bu yorumlarda kendigörüşüne önemlidestekler bulan Vânî, gelinen noktada sözü yine devralarak şunları söylemiştir:

“Bu duruma göre, birinci hadiste geçen tekbir ile surun yıkılmasından maksat, bunun kolay bir fetiholacağıdır. Nitekim böyle de olmuş ve İstanbul’u Türkler fethetmiştir. Kumandanları, Sultan Muhammed b. Sultan Murad el-Osmanî’dir. O,
857/1453 yılında 54 gün süren bir savaşla Konstantiniyye’yi fethetmiştir. Mesleme b. Abdü’l-Melik el-Mervânî, İstanbul’u yedi sene muhasara etmiş ve fethetmeye muvaffak olamamıştır. Bundan önce Yezîd b. Muâviye de, yaklaşık altı ay boyunca bu şehri kuşatmış ve Peygamberimizin arkadaşı Ebû Eyyûb el-Ensârî de burada vefat etmiştir. Görüldüğü gibi fetih ne onlara ne de onlardan başkasına nasip olmuştur. Sanki Türklerin fethi yalnızca, Tekbir ile gerçekleşmişvebu tekbir silaha ve savaşa gerek kalmaksızın yeterli olmuştur. Aynı şekilde birinci hadisinsonundaki, Deccal’ın çıkışıyla ilgili haber de bunun gibidir. Bundan maksat, kıyametin yakın olmasıdır. Yani İstanbul’un fethi, kıyamete yakın olmuştur” .

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder