Akatça
83/el-Muṭaffifīn:1-11
1Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline. 2Onlar insanlardan
(bir
şey) alıp ölçtükleri zaman, tam ölçerler. 3Fakat kendileri onlara bir şey ölçüp, yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar. 4, 5, 6Onlar büyük bir gün, insanların âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün için diriltileceklerini
sanmıyorlar mı? 7Hayır! Günahkârların yazısı muhakkak siccīndedir. 8Siccīnin ne olduğunu sen ne bileceksin. 9O, yazılmış bir kitaptır. 10, 11O gün yalanlayanların, hesap ve ceza gününü yalanlayanların
vay haline!
Šamaš-İlahisi, 107-111
107 ṣābit zibānīti ēpiš ṣilipti
108 muštennû abayān kīsi u [...] ušappal
109 uštakazzab ana nēmelim-ma uḫallaq kīsa
110 ša kīni ṣābit zibānīti maʾda [...]
111 mimma
šumšu maʾdi qīšāssu (Lambert, 1960)
107 He who uses the scale and cheats
108 changing [the weights] for his own pocket and […] reduces
109 he deceives only himself about his
gain and will loose his profit
110 but he who uses the scale justly, much [...]
111 of all things plentiful is his portion. (Terc. David Kiltz)
MÖ ilk
bin
yılın ilk
yarısında yazılmış olan yukarıdaki metin Šamaš’a sunulan bir Eski Mezopotamya ilahisidir ve yanlış/eksik
tartmanın ilahi
yaptırımlarının uzun bir
tarihi olduğunu göstermektedir. Erken dönem
Mezopotamya’da Šamaš ilahi hakim/yargıç olarak işleve sahiptir. Šamaš herşeyi görür ve hiçbir şey ondan
gizli değildir. Šamaš, bu metinde tartıyı
çıkarlarına
göre
yönlendiren kişi örneğinde
olduğu
gibi, hilekârlığı
cezalandırır. Bu anlamda metinde Šamaš dayyān šamê
u erṣeti dayyān mīti u
balāṭi atāma (Šamaš, Sen
gökyüzünün ve yeryüzünün hâkimisin (dayyān),
Sen ölünün ve dirinin hâkimisin) ifadesi yer almaktadır. Mezopotamya’da
bulunan gelenekten
farklı
olarak, Kur’an’da
ilgili
teolojik görüş tam bir monoteistik
bağlamda yer almaktadır. Her iki metin bu cezanın ne zaman
gerçekleşeceği konusunda
da farklılık göstermektedir.
Akatça metin kişinin bu dünyadaki hayatında bir ödül veya cezadan bahsederken Kur’an ödül ve cezanın ahirette olduğunu
vurgulamaktadır.
Şamaş veya Sama, Asur ve Babil'de tapınılan Güneş-tanrının Akadca ismidir. Sümer mitolojisindeki Utu'nun karşılığıdır.
Babası Sin (Nanna - Ay), ikiz kız kardeşi ise İştar'dır (İnanna - Dünya).
Şamaş Arapça'ya Şems olarak geçmiştir. Şems güneş demektir. Abduşşems, güneşin kulu anlamında güneşe tapanların aldıkları bir isimdir. Şamaş'ın batı dillerindeki değişmiş şekli Sun (İngilizce), Sonne (Almanca)'dır.
Gök cisimlerine tapınılan dönemlerde haftanın bir günü güneşe ayrılmıştı. Güneş günü anlamında Sunday (İngilizce), Sonntag (Almanca) güneş tapınmasından kalan isimlerdendir.
Asur ve Babil uygarlığında Şamaş olarak bilinen Utu Sümerlerin ana tanrıçasıdır. Sovyetler birligi zamanında kısıtlı imkânlarla 1970 yıllarında Türkmenistan karakum çölünde bulunan gonur tepe "aci köy" (Adji kui) vaha şehirlerini ilk keşfeden Rus arkeolog Victor İvanoviç Sarianidi doğu blokunun yıkılmasından sonra 2007'de Italya Ligabue arkeoloji araştırma enstitüsünün yardımlarıyla Italyan arkeolog Gabriela Rossi osmida önderliğinde Türkmenistan devletininde yardımlarıyla Türkmen arkeolog ve antropolaglarla beraber Karakumda büyük bir medeniyeti yer yüzüne çıkarmışlardır.
Silindir biçimindeki damgalarda insanlığın ilk kağanı Etana'ın Tanrıça Utu ile hikâyesi anlatılır.
Utu /Šamaš (god)
Utu (Süm), Sümer mitolojisinde güneş ve adaletin tanrısı. Nanna ile Ningal'ın çocuğudur. Her şeyi yaratan, bütün işi iyilik olan büyük tanrıdır. Her günün sonunda yeraltı dünyasına inerek, ölülerin kaderini belirler. Urgakina destanında da geçen oğlunun adı El-merkar'dır.
Shamash (Akkadian: Šamaš, "Sun") was a native Mesopotamian deity and the Sun god in the Akkadian, Assyrian and Babylonian pantheons. Shamash was the god of justice in Babylonia and Assyria, corresponding to Sumerian Utu. Akkadian šamaš is cognate to Syriac ܫܡܫܐ šemša or šimšu Hebrew שֶׁמֶשׁ šemeš and Arabic شمس šams.
Etana ve Tanrıça Utu efsanesi'nin kaynağı Türklerin ön ataları Sümerlerin göç ettigi Karakum medeniyeti ürünüdür.
Karakum, acı köy kalıntılarında 40 bin sene öncesinden kalma Tanrıça Utu ve Etana'nın pişmiş topraktan yapılmış heykelcikleri bulunmuştur.
Karakum'da keşfedilen şehirler enaz beş bin yıl öncesinden kurulmuş, tarımın, sanatın ve ticaretin yapıldığı bronz çağında olmasına rağmen antik yunan medeniyetine eşdeğer gelişmiş bir medeniyettir.
Yazıyı ilk kesfeden Sümerler, silindir damgalarda anlattıkları hikayelerini tarihi belge niteliğindeki yazıtlarında yazılı olarak ta anlatmışlardır.
Silindir damgalarda Tanrıça Utu ve insanlığın ilk kağanı Etana Hikayesinin öncesi ve sonrası ;
- Bir zamanlar hayat ağacında yılanla Kartal barış içinde yaşamaktaydılar.
- Bir gün Kartalın beyninde kötü düşünceler oluşur.
- Kartal yavrularıyla beraber yılananın yumurtalarını yer.
- Yılan intikam almak için Tanrıça Utu'dan yardım ister, Tanrıça Utu yılana bir hayvan leş'inin içine gizlenmesini ve kartalı tuzağa düşürmesini tavsiye eder.
- Yılan bir leş'in içine gizlenir, leş'i yemeye gelen kartalı tuzağa düşürür ve intikamını alır, uçamayacak duruma gelen yaralı kartalı bir çukurun içine atar.
- Etana'nın çocuğu olmaz, neslini devam ettirmek ister.
- çocuk olmasını sağlayan bitki Tanrıça Utu'dadır.
- Etana Kartaldan yardım ister, pazarlık yapar " Beni Tanrıça Utu'nun huzuruna çıkarırsan ben de senin yaralarını iyileştiririm " der.
- Kartal Etananın önerisini kabul eder.
- Uzun zaman yolculuk yaparlar, çok yükseklere çıkarlar dünya görünmez olur, seyahatın sonunda Utu'ya ulaşırlar.
- Etana Tanrıça Utu'nun huzuruna çıkar, sorununu anlatır.
- Etena'yı dinleyen Utu Etenaya hayat suyu dolu bir kadeh verir.
- Böylelikle Etana neslini devam ettirir ve insanlığın ilk kağanı olur.
Anaerkil toplumdan Etana ile Babaerkil bir yapıya doğru evrilme bu şekilde olmuştur. Etananin çocukları Etana gibi babadan oğula geçen hükümdar, yönetici, din bilgini Kağanlar olarak Tanrıça Utu'un temsilcileri olurlar. Bu olaydan donra Dünyada Kadın yöneticilerin yerini Erkekler almaya başlamıştır.
-
- (Türk Peygamber de denilen Etana ve Tanrıça Utu hikâyesinin özetidir)
- Male figure (possibly Shamash or Ashur) in an Assyrian winged Sun emblem (North-West Palace of Nimrud, 9th century BC; British Museum room B, panel 23). This iconography later gave rise to the Zoroastrian Faravahar symbol.
- İştar, Akad mitolojisinde bir tanrıçadır. Asur ve babil’in en gözde tanrıçasıdır. Sümer mitolojisindeki İnanna'dan türemiştir; İştar'a İnanna'nın Akad mitolojisindeki hali denilebilir. Kökeni kuzeybatı Semitik tanrıça Astarte'ye dayanır. İştar'ın Astarte, Anunit ve Atarsamain olarak da anıldığı olmuştur.
İnanna Utu/Shamash'ın ikiz kız kardeşi, Nanna/Sin'in kızıdır. Enlil'in dünyasında ilk doğan odur. Verilen ilk isimler Sümerce iken ikinciler Akadlar tarafından bu tanrılara verilen isimlerdir.
Tanrıça İştar Venüs gezegenini temsil eder. Bereket, aşk, savaş ve seks tanrıçasıdır.
İştar'ın batı dillerinde kullanılan karşılığı, 'yıldız' anlamında 'star' (İngilizce), 'Stern' (Almanca)'dır. Batıda, haftanın her günü Güneş, Ay ve beş yıldız(bazıları aslında gezegen) ‘dan birine tapınılırdı.
İştar'ın simgeleri arasında bugün çok yaygın olarak kullanılan beş köşeli yıldız, gül (özellikle kırmızı gül), kalp sembolü, dikili tahta kazık, meşe ağacı ve meşe yaprağı (bol yapraklı ağaçlar) ve kırmızı rengi, 5 ve 50 sayıları bulunur. İştar yıldızı pentagram ayrıca, güneş çemberinin içinde ters çevrilmiş şekliyle satanizm’in bir simgesidir. İştar'ın başkaca adları arasında Astarte, Aştoret, Artemis, İsis, Venüs, Kibele gibi çeşitli adlar bulunur. İştar ilk başta Semiramis adıyla Nimrod'un (Marduk-Baal) eşidir. Daha sonra Semiramis dünyaya getirdiği oğlu Tammuz'un reenkarnasyon yoluyla ölen kocasının ruhunu aldığını iddia eder. Bu şekilde oğlu Tammuz'da en azından sembolik olarak kocası olmaktadır.
Kırmızı gül İştarı simgelerken, lale Baal ile ilgili bir simgeyi oluşturur. Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin gibi bazı efsanevi aşklar, batıda başka adlar da alarak, gerçekte Baal ve Astarti (İştar) aşkını simgelerler. İştar'ın rengi olan kırmızı ile, bir savaş tanrıçası olan İştar'ın kan dökülmesini sağlaması ve insanları çatışmalarda kurban etmesi simgelenir. İştar kuzey Zazaca'da Astare, güney Zazaca'da ise İştar olarak adlandırılır Türkçe karşılığı ise yıldız demektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder