15 Şubat 2015 Pazar

Antik Dönemlerde Müzikle Tedavi


Antik Dönemlerde Müzikle Tedavi


Müzikle tedavi tarihi, tıp tarihi kadar  eskiye gitmek- tedir.  Çünkü  insanlar,  tedavi araçlarını çoğu  kez bir arada  kullanmışlarr. Eski Yunan mitolojisinde güzel lir çalmasıyla tanınan  Apollon, hem müziğin hem de hekimliğin tanrısı sayılmış ve lir çalarak insanların sı- kıntılarını gidermiştir.  Eski Yunanlılarda  müzik,  her türlü erdemin esası olup ruhun  eğitimi ve arınmasın- da büyük bir etmen  olarak kabul edilmiştir. 

Filozof ve matematikçi  Pisagor, umutsuzluğa düşen kimseleri veya çabuk öfkelenen  hastaları belirli melo- dilerle tedavi edebilme imkanını araştırmıştır. Seslerin harmonisinin  bir sonucu  olan müzik, Pisagor’ a re vücuttaki  harmoninin  bozulduğu durumlarda en et- kili devadır. Tıbbın babası  sayılan Hipokrat,  bazı hastaları  teda- vileri için ilahilerle tapınağa götürmüştür. Hipokrat’a re tıbbın diğer vasıtalarının faydasız kaldığı hasta- lıklarda müziğin denenmesi  önemlidir. Sokrat’ın öğrencisi Platon (Eflatun) M.Ö. 400 yılların- da müziğin ahenk  ve ritmle ruhun  derinliklerine etki ederek  kişiye bir hoşgörü  ve rahatlık verdiğini belirt- miştirAntik Yunan’da müziğin epilepsi, depresyon,  sıla hastalığı-melankoli, mani, cinnet, somnambulizm, letarji, katatoni,  histeri, felç, afazi, tarantizma, korea, gut, ateşli hastalıklar, romatizma,  çeşitli ağrılar, veba, kızamık, kuduz  gibi hastalıkların tedavilerinde  kulla- nıldığına dair veriler varrM.Ö. 9.  yüzyılda yaşamış olan  Homeros’un  yazdığı Odyssiea’da müziğin kanamaya  iyi geldiği iddia edilir (kan basıncı regülasyonu?).Anatomi ve fizik bilgini Gallen, müziğin akrep ve bö- cek sokmalarına karşı bir panzehir olduğunu söylerAthennoaops, hasta  bölgenin  üzerinde  çalgı çalarak ağrı tedavi etmiştir (vibrasyon etkisi?). Aristidis, Teofrates, Platon, Asclepiades, Xenokrates, Cicero ve Celsus musiki ile akıl hastalıklarını tedavi etmişlerdir
Aurelianus, kronik hastalıkların tedavisinde Frigya usulü  obua  çalmayı önermiştir.  Aynı  amanda  Frig- ya usulü müzik, Pisagor’a re,  cinsel sorunların  te- davisinde de faydalıdır. Çeşitli kaynaklara  re,  Batı Anadolu’da  yüksek  bir medeniyet  kuran  Frigyalılar, müzikle tedavinin  başlangıcında  önemli  bir mihenk taşı oluşturmaktadır. toprak, su, hava ve ateşten ibâret dört unsur Osmanlı döneminde yazılmış olan Türkçe müzik yazmalarında önemli bir yer tutmaktadır. XVIII. yüzyıla kadar pek çok kuramsal çalışmada çalgı telleri, makam, şu’be ve âvâzelerle hava, su, ateş ve toprak arasında bir takım bağlantılar kurulmuştur. Bu bağlantılar İlkçağ Grek, Ortaçağ İslâm ve Hıristiyan felsefelerinde canlı ve cansız varlıkların esasının toprak, su, hava ve ateşten ibaret olduğuna  dâir  eski  bir  inanış  olan  dört  unsur  nazariyesinin  yansımalarıdır.  Bu çalışmada, dört unsur nazariyesinin eski Grek felsefesi ve müzinde ortaya çıkışı, El-Kindî ve  İhvânu’s-Safâ  gibi yazarlarla Ortaçağ İslâm dünyasına geçişi ve Osmanlı dönemi Türkçe müzik yazmalarındaki etkileri ele alınmaktadır.
2. ESKİ GREKLERDE DÖRT UNSUR
Dört unsur anlayışı İslâm felsefesine eski Greklerden geçmiştir. Grek filozofları evrenin yaradılışı hakkında değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. M.Ö. VI. Yüzyılda Milet ekolünden   üç   önemli   filozof   Thales,   Anaximander   ve   Anaximenes’in   kâinatın varoluşuna dâir ortaya attıkları modellerde toprak, su, hava ve ateş yük önem taşımaktadır (Christianson 1978: 33-39). Thales (M.Ö. 634-548), maddî ve manevî her şeyin aslını oluşturan aslî maddenin (arche) su olduğunuşünmüştür. Su hayatın ve canlılığın temel kaynağı olup, üstü yarım küre şeklinde bir gök kubbe ile çevrili dünya suların üzerinde yüzmektedir (Robin, 1996: 58). Anaximander’e (M.Ö. 610-545) göre ise belirlenebilen her şeyin bir de ddı olduğundan aslî unsurun, sıcaklık, soğukluk, ıslaklık ve kuruluk gibi özellikler taşıyan toprak, su, hava ve ateş olması mümkün değildir. Anaximander her şeyin aslını oluşturan esas madde olarak sınırsız ve belirsiz bir sonsuzluk olan aperion’u kabul etmiştir. Zıt özellikler taşıyan dört unsur hiçbir sıfata sahip olmayan aperion’dan meydana gelmiştir. Önce toprak, hava ve ateş ayrılmış, daha sonra toprakla ateşin birleşmesinden hayatın kaynağı olan su ortaya çıkmıştır. Suyun ateşi parçalara ayırmasıyla gök cisimleri oluşmuştur. Gün toprağı kurutup çatlatmış, sıcaklığın tesiriyle oluşan hava hareketlerinden rüzgarlar meydana gelmiştir. (Birand,
1987: 14, Johansen, 1998: 23-27). Milet’li Anaximenes (M. Ö. 570-500) aslî unsur olarak hava’yı (pneuma) ele almıştır. Anaximenes’e göre bütün cisimler havanın yoğunlunun çeşitli derecelerde artması veya azalması sonucu meydana gelmektedir. Hava kıştıkça sırasıyla rüzgar, bulut, yağmur, su, buz, çamur, toprak ve taş haline gelmektedir. Havanın yoğunlunun azalması sonucunda ise ateş oluşmaktadır (Birand, 1987: 15). Panteist görüşlere sahip Colophon’lu Xenophanes (570-475) ise ana unsur olarak toprağı ele alıp, her şeyin topraktan çıkıp, yine ona döndüğünü ileri sürmüştür (Birand, 1987: 17-18, Johansen, 1998: 45-46). Efes’li Heraklitus (M. Ö. 540-480) evrende her şeyin değiştiğini ve sıcaklık, soğukluk, yaşlık ve kuruluk gibi zıtlıkların sürekli olarak birbirini takip ettiğini şünmüştür. Heraklitus’a re, âlemde meydana gelen her bir oluşum, belli bir şeyin kendi zıddına dönmesinden ibarettir. Değmeden aynı kalan tek şey ise her şeyi düzenleyen ve bütün değişimleri idare eden logos adı verilen evrensel akıldır. Heraklitus, evrenin logos’u olarak ateşi kabul ederek, aynı zamanda her şeyin aslını oluşturan ana madde saymıştır. Her şey ateşten çıkıp ateşe dönmektedir.  Ateşin  kışmasından  toprak,  toprağın  gevşeyip  erimesinden  de  su meydana gelmektedir. Hava ise sudan çıkan buharlardan oluşmaktadır. İnsan ruhu da, evrenin ruhu olan aslî ateş logos’tan geçici olarak ayrılan ve ona tekrar dönecek olan bir ateş parçasıdır. Bu ateş ne kadar kızgın olursa, insan da o kadar hareketli ve canlı olmaktadır (Birand, 1987: 19; Luce, 1992: 40-48). Acragas’lı Empedokles (M.Ö. 490- 430), toprak, su, hava ve ateşin hepsini birden bütün varlıkların temelini meydana getiren aslî unsurlar olarak ele alarak dört unsur nazariyesine yeni bir şekil vermiştir. Empedokles’e göre bu unsurlar çeşitli şekillerde bir araya gelerek diğer varlıkları meydana getirmektedirler. Dört unsurun bir araya gelmesinde veya ayrılmasında sevgi ve nefret gibi iki zıt güç etkendir. Sevgi bu unsurları bir araya getirmeye nefret ise ayırmaya çalışmaktadır. Dört unsurun sevgi yoluyla bir araya gelmesi varolma ve doğuşu, nefret yoluyla ayrılması ise ölüm ve yok oluşu ifade etmektedir. Bir cismin meydana gelmesi bu sonsuz küçük parçaların belli oranlarda birleşmesiyle, yok oluş ise o cismi meydana getiren unsurların ayrılmasıyla gerçekleşmektedir. Dört ana unsurun toplam miktarında bir değme olmaksızın bu birleşme ve ayrılmalar hem insan vücudunda hem de kâinatta sürekli bir biçimde devam etmektedir (Johansen, 1998:
60:64; Luce, 1992:59-65).
Eski Grek filozofları o dönemde matematik, geometri, din ve astronomiyle iç içe olan müzik  yardımıyla  evrenin  ve  varoluşun  sırlarını  araştırmaya  çalışmışlardır.  Eski Greklere göre bütün evren, yıldızlar ve gezegenler, dünyadaki müzikle aynı düzen ve oranlara sahip dev bir çalgı gibidir (West, 1992: 234). Müziğin içerisindeki kurallar insan ve evrendeki her şey için de geçerlidir. Anaximander, Parmenides, Pythagoras, Plato ve Aristides Quintilianus gibi bir çok Grek filozofu evren, insan ve müziğin yapısı arasında benzerlikler ve bağlantılar kurmuşlardır (Comotti, 1989: 47). Müziğin yanı sıra, insan ve kâinattaki her şeyi içine alan uyuma harmony adı verilmiştir. Pythagoras ve onu izleyenlere göre müzik, insan ve evren arasındaki bu uyumu sayılarla ifade edebilmek mümkündür (West, 1992: 234). Bu çerçevede evrenin temel yapı taşlarını oluşturan toprak, su, hava ve ateşle, müzik, insan ve kâinatın çeşitli unsurları arasında benzerlik ve bağlantılar kurulmuştur. Bu benzerlik ve bağlantıların çeşitli kaynaklardan derlenen bir listesi Tablo 1’de görülmektedir (Tablo 1), (Anderson, 1994; Barker, 1984; Christianson, 1978; Godwin, 1986; Godwin, 1993; Godwin, 1995). Farklı şüncedeki


Grek filozofları zaman içinde değişik teoriler geliştirdiklerinden, bu gruplamalarda belli bir birlik olmayıp, tablodakilerin dışında da çeşitli yaklaşımlar mevcuttur.
Tablo 1 Eski Greklerde Dört Unsur
Unsur
Ateş
Hava
Su
Toprak
Aralık
Lirde Nota
Ritm Mod Tanrı Evren Burç Sayı Harf
Geometri Şekil Mevsim Özellik
Hayat Evresi GünÇeyrekleri Bitkiler
Toplum Gezegen Ay Evresi
Zihinsel Güç
Duygu, his... Renk
Yön
Hılt
Oktav (2:1)
Nete (e) Iambus Doryen,Miksolidyen Hades
Güneş
Koç, Aslan, Yay
1
Omega Nokta Piramit İlkbahar Sıcak Çocukluk Sabah Tohum İnsan Jüpiter
I. Çeyrek
Akıl Sezgi Sarı Güney Safra
Sesdeş (1:1)
Paramese (b) Dactyl
Hipolidyen, Lidyen
Zeus Gökyüzü Yengeç,Aslan,Başak
2
Eta Çizgi Oktahedron Yaz
Yaş Gençlik Öğle
Boyda yüme
Köy
Venüs
II. Çeyrek
Bilgi His Beyaz Doğu Kan
Beşli (3:2)
Mese (a) Paeon Frijyen,Hipodoryen Nestis,Persephone Deniz
Terazi, Akrep, Yay
3
Alpha Düzlem İcosahedron Sonbahar Soğuk Olgunluk Akşam
Ende yüme
Şehir
Satürn
III. Çeyrek Fikir Duygu Siyah Kuzey Balgam
Dörtlü (4:3)
Hypate (E) Epitrit Hipofrijyen Hera Yeryüzü
Oğlak,Kova,Balık
4
Epsilon
Üç boyutlu cisim
Küp Kış Kuru Yaşlılık Gece
Zayıflama
Ulus
Mars
IV. Çeyrek Algı Düşünce Kırmızı Batı
Sev
3. ORTAÇAĞ İSLÂM DÜNYASI MÜZİK TEORİSİNDE DÖRT UNSUR
Ortaçağda İslâm dünyasında VIII. ve XIII. yüzyıllarda gelişerek Endülüs'ten Çin'e ve Orta Afrika'dan Kafkaslara kadar geniş bir alanda yaynlaşan uluslararası müzik sisteminde teorik yapı başlangıçta yük ölçüde eski Grek mirası üzerine kurulmuştur. Grek müziğinin İslâm dünyasındaki etkilerini, Kindî ve İhvânu’s-Safâ, İbn-i Sinâ ve Fârâbi gibi en eski kaynaklardan başlayarak görmek mümkündür. Eski Grek müzik teorisine ait bilgilerin Ortadoğu’ya yayılmasında MÖ IV. Yüzyıl’da Büyük İskender’in Du seferi sırasında kurulan İskenderiye (MÖ 332) başta olmak üzere Antakya, Harran ve Urfa gibi İlkçağ’ın önde gelen Grek bilim merkezlerinin büyük rolü olmuştur. (Fakhry, 1994: 18). İslâmiyet’in bölgedeki yayılmasından sonra İskenderiye’nin (MS


641)   yanı   sıra   Anadolu,   Suriye,   Irak   ve   İranda   birçok   Grek   bilim   merkezi müslümanların eline geçmiştir. 750 ve 1258 yılları arasındaki Abbasiler döneminde eski Greklere ait birçok bilimsel eser tercümeler yoluyla İslâm dünyasına girmiştir. Harun Reşid zamanında Bağdat'ta bir kitaplık ve akademi kurulmuştur. Eski Greklere ait bilimsel eserlerin Arapça’ya çevrilmesine büyük önem veren Me'mun (813-833) çeşitli ülkelere  heyetler  göndererek  kitaplar  getirtmiş  ve  bir  tercüme  evi  mıştır.  Bu çevirilerle İslam dünyası müzik nazariyatçıları, eski Grek müzik teorisinde karşılaşmış oldukları bazı unsurları Arapça isimler vererek olduğu gibi almışlar, bazılarını da İslâm felsefesine adapte etmeye çalışmışlardır. Arapçaya çevrilmiş olan Aristoxenus, Euclid, Ptolemy ve Nicomachus gibi nazariyatçıların eserleri İslâm dünyasında müzik teorisi alanında yazılan ilk eserlerin temel kaynağını oluşturmuştur.
Eski Grek müziğindeki dört unsur nazariyesinin Ortaçağ İslâm dünyası müziğindeki ilk yanmalarından birini El Kindî’nin (796-874) mûsikî risâlelerinde görmek mümkündür. Her ne kadar müzik teorisini gösterim sazı olarak eski Greklerdeki "lir" ve "kitara"nın yerini udun alması gibi bazı yenilikler mevcut olsa bile, bu eserleryük öüde eski Grek müzik yazmalarının Arapça çevirilerinden ibarettir. Kindî’nin felsefe, matematik ve astronomiyle içe olan müzik teorisinde eski Greklerde olduğu gibi dört unsur nazariyesi geniş yer tutmaktadır. Kindî’ye göre o sıralarda rt telli olan udda en tiz tel olan zîr ateşe, ikinci tel mesnâ havaya, üçüncü tel mesles suya ve en pest tel olan bam ise toprağa uygundur. Kindî her biri bir unsurun karşılığı olan bu dört telle kâinatın çeşitli unsurları arasında bir çok ilişki kurmuştur (Tablo 2) (Turabi, 1996: 97; Farmer
1986: 443-452).


   



Unsur

Hava

Ateş

Toprak

Su

Tel

Burç Rüzgâr Mevsim

Ayın Günleri Hılt ÖmürÇeyrekleri Özellik

Renk

Gün Çeyrekleri

Mes

Koç,Boğa,İkizler

Sabâ

İlkbahar

1-7

Kan Gençlik Yaş-Sıcak Kırmızı Öğle

Zîr

Yengeç,Aslan,Başak

Güney

Yaz

7-14

Safra Çocukluk Kuru-Sıcak Sarı

İkindi

Mesles

Terazi,Akrep,Yay

Kuzey

Sonbahar

14-21

Sevdâ Orta Yaş Kuru-Soğuk Beyaz

Gece

Bam

Oğlak, Kova, Balık

Batı

Kış

21-28

Balgam

Yaşlılık

Yaş-Soğuk Siyah Sabah

 


             El-Kindî’ye Göre Dört Unsur






























Eski Grek müziğindeki dört unsur nazariyesinin Ortaçağ İslâm dünyası müziğindeki başka bir yansıması İhvânu’s-Safâ risâlelerinde görülmektedir. X. Yüzyılda Basra’da ortaya çıkmış organize bir topluluk olan İhvânu’s-Safâ’nın dinî, felsefî, siyâsî ve ilmî şünceleri toplam 52 risâleden oluşan Resâilü İhvânu’s-Safâ’da anlatılmıştır. Bu risâlelerin   müziğe   ayrılmış   olan   bölümlerinde   dört   unsur   nazariyesi   geniş   yer tutmaktadır. İhvânu’s-Safâ risâlelerinde dört unsurla, udun dört teli olan zîr, mesnâ, mesles ve bam arasında bağlantılar kurulmuştur. İhvânu’s-Safâya göre en tiz zîr teli, ateş, mesnâ hava, mesles su ve bam da toprak unsuruna uygundur (Tablo 3), (Shiloah,
1993: 61).
Tablo 3 İhvânu’s-Safâ’ya Göre Dört Unsur
Unsur
Hava
Ateş
Toprak
Su
Tel
Ritim Tat Burç Yön Rüzgâr
Mevsim
Ayın Günleri Hılt ÖmürÇeyrekleri Özellik
Renk
Koku
Gün Çeyrekleri
Mes
Sakîl-sânî Tatlı Koç,Boğa,İkizler Güney
Güney
İlkbahar
1-7
Kan Çocukluk Yaş-Sıcak Karanfil Menee
Gündüz ilk6Saat
Zîr
Mâhûrî Acı Yengeç,Aslan,Başak Doğu
Doğu
Yaz
7-14
Safra Gençlik Kuru-Sıcak
Sarı ve kırmızı Misk ve yasemin Gündüz son 6 saat
Mesles
Sakîl-evvel Ei Terazi,Akrep,Yay Batı
Batı
Sonbahar
14-21
Sevdâ Olgunluk Kuru-Soğuk Siyah, gri
Gül , sarısabır
Gece ilk 6 saat
Bam
Hezec, remel
Yağlı ve tatlı
Oğlak, Kova, Balık
Kuzey Kuzey Kış
21-28
Balgam
Ylılık
Yaş-Soğuk
Yeşil
Nergis
Gece son 6 saat
4. TÜRKÇE ZİK YAZMALARINDA DÖRT UNSUR
Osmanlı döneminde dört unsur nazariyesinin etkilerine XV. yüzyıla âit en eski Türkçe müzik kitaplarından itibâren rastlamak mümkündür. Bu dönemde yazılan eserlerde ele alınan müzik teorisi eski Greklerdeki gibi matematik, astroloji, kozmoloji ve felsefeyle iç içedir. Bedr-i Dilşâd, Hızır bin Abdullah, Kırşehirli Nizamlu Yusuf, Seydî ve Lâdikli Mehmet Çelebî gibi yazarların bildirm oldukları makam sınıflamaları yük ölçüde  kozmofilozofik  mâhiyettedir.  Bu  çerçevede  müzikteki  oniki  makam  oniki burcun, yedi âvâze yedi yıldızın, dört şu’be de dört unsur olan toprak, su hava ve ateşin karşılığı olarak gösterilmiştir. Bedr-i Dilşâd tarafından II. Murat adına yazılan Murâdnâme (1430) isimli manzum ansiklopedik eserden alınan aşağıdaki şiir müzikteki


yegâh, dügâh, segâh ve çargâh’dan ibâret dört şu’be ile dört unsur arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır (Bedr-i Dilşâd: 34 Bl.)
İşit imdi Fârâbî sözüni de Diyeyim göresin ki sözü nide On iki makâma asıldur didi Hem âvâzeleri ol itdi yidi
Yine şu’beyi dört idüpdür hemin
Bu kutlu işe ol olaldan emîn
Ki on iki burca yedi yılduza
Bu dört unsura hep mukâbil düze
...
Bu dört şu’beyi dahı direm sana Ola kim ‘atâlar idesin bana Evvelkisi yegâh ikinci dügâh Üçüncü segâh oldı pes çargâh
Yûsûf bin Nizâmeddin Kırşehrî, Risâle-i Mûsikî (1410) adlı çalışmasında mûsikî ilminin kurallarını ortaya koyan kişi olarak Safiyuddin’i göstererek dört şu’be ve dört unsur hakkında  şu  bilgileri  vermiştir.  Safiyuddin  Abdülmümin  cemi  ulûmun  nihâyetine ermiştir ve bu ilm-i mûsikîde dahi sâhib-i kemâl idi. Bu ilmi ol ih eyledi. Bu fende bunca tasnîfler eyledi ve dahi edvâr-ı bünyâd ondan oldu. ...Oniki burçtan oniki makam tasnîf eyledi, yedi yıldızdan yedi âvâze aldı. Dokuz türlü felekten dokuz türlü darb usûlü peydâh eyledi. Her makâmın aslını âvâzeden fark eyledi. rdü ki dört nev’idir. Bu dört nev’i dört anâsıra mukâbil eyledi ki ateş, havâ, mâ ve hâkîdir.” (Kırşehrî: 2a). Aynı şekilde Matla’ (1504) isimli eserin yazarı Seydî’ye göre de mûsikî ilmi Safiyuddin Abdülmümin tarafından riyâzet yardımıyla düzenlenmiş olup, on iki burcun sesinden on iki makâm, yedi yıldızın sesinden yedi avâze ve anâsır-ı erbaa denilen dört unsurdan da dört şu’be bulunmuştur (Seydî:6b). XV. ve XVI. yüzyılllara âit müzik yazmalarında çunlukla su yegâh, hava dügâh, toprak segâh, ateş ise çargâh şu’besinin karşılığı olarak gösterilmiştir (Lâdikli a: 96b, Hızır: 68b, Seydî: 21b)


Eski Greklerden başlayıp, Kindî ve İhvânu’s-Safâ risâleleri gibi kaynaklarda devam eden çalgı telleriyle dört unsur arasında bağlantı kurma geleneğine XV ve XVI. yüzyıl teorisyenlerinde  de  rastlamak  mümkündür.  Lâdikli  Mehmet  Çelebî  Fethiyye  adlı eserinde eski udun (ûd kadîm)rt teliyle rt unsur arasında Tablo 4’de görüldüğü gibi bağlantılar kurmuştur (Lâdikli a: 87b).
Tablo 4 Lâdikli Mehmet Çelebî’ye Göre Dört Unsur ve Ud Telleri
Tel
Unsur
Hılt
Özellik
Zîr
Mesnâ Mesles Bam
Ateş
Hava Su Toprak
Safra
Kan Balgam Sevda
Sıcak-Kuru
Sıcak-Yaş Soğuk-Yaş Soğuk-Kuru
Osmanlı döneminde XV. ve XVI. yüzyıllara âit müzik yazmalarında şu’belerle olduğu gibi makâm ve âvâzelerle de dört unsur arasında bağlantılar kurulmuştur (Kırşehri 3b, Hızır: 67b, Lâdikli b: 71b, Seydî: 20a). Tablo 5’de Lâdikli Mehmet Çelebî’nin Zeynü’l- Elhân adlı eserine göre oniki makâmın burç ve dört unsur karşılıkları görülmektedir.
Tablo 5 Lâdikli Mehmet Çelebî’ye Göre Dört Unsur, Burçlar ve Makamlar
Makâm
Bu
Unsur
Râst
Irâk Isfahân Zirefkend Büzürk Zengûle Râhevî Hüseynî Hicâz Ebûselik Nevâ Uşşâk
Koç
Boğa İkizler Yengeç Aslan Başak Terazi Akrep Yay Oğlak Kova Balık
Ateş
Toprak Hava Su
Ateş
Toprak Hava Su
Ateş
Toprak Hava Su
Tablo 6’da ise âvâzelerle dört unsur ve o dönemin yedi gezegeni arasındaki bağlantılar yer almaktadır (Lâdikli b, 95b, Seydî: 20b)


Tablo  6  Lâdikli  Mehmet  Çelebî  ve  Seydî’ye  Göre  Dört  Unsur  Yedi  Gezegen  ve
Âvâzeler
Âvâze
Gezegen
Unsur
Özellik
Geveşt
Nevrûz Selmek Şehnâz Mâye Gerdâniye Hisâr
Satürn
Jüpiter Mars Güneş Venüs Merkür Ay
Toprak
Hava Ateş Ateş Su
Karışık
Su
Soğuk-Kuru
Soğuk-Yaş Sıcak-Kuru Sıcak-Kuru Soğuk-Yaş
-
Soğuk-Yaş
XVI. yüzyıldan sonra müzik nazariyâtı daha çok icrâsal ihtiyaçları karşılamaya yönelik bir hâle gelmiş astroloji, felsefe ve kozmografya ile ilgili unsurların ağırlığı iyice azalmıştır. Kantemirlu (1673-1723) gibi yazarlar makam sınıflamalarında yeni arayışlara girmişler, rt şu’be, yedi âvaze ve oniki makâm şeklindeki nıflamaların eskilere âit olduğunu vurgulama ihtiyacı duymuşlardır (Kantemiroğlu: 68). XVIII. Yüzyıla âit Kutb-i yî Osman Dede’nin (ö. 1729) Râbt-ı Tabirât-ı Mûsikî’si ve Abdülbaki Nâsır Dede’nin (1765-1821) Tedkîk u Tahkîk’i gibi eserlerde ise dört şu’be, yedi âvaze, oniki makâm ve dört unsura hemen hiç rastlanmamaktadır (Erguner, 1991:
101-145, Abdulbâkî Nâsır Dede: 1b-47a, Fonton, 1987). Hızır Ağa tarafından yazılan Tefhîmü’l-makâmât tevlîdi’n-nagâmât adlı eserde ise oniki makâm ve yedi âvâzenin olan dört unsur karşılıkları Tablo 7 ve Tablo 8’deki gibi verilmekle birlikte, herhangi bir ayrıma gidilmeden 61 makâm târif edilmiştir (Hızır Ağa: 4b, 5a).





Makam

Burç

Unsur

Özellik

Ay

Hayvan

Râst

Irâk Isfahân Kûçek Büzürg Zengûle Râhevî Hüseynî Hicâz Bûselik Nevâ Uşşâk

Koç

Boğa İkizler Yengeç Aslan Başak Terâzi Akrep Yay Oğlak Kova Balık

Ateş

Toprak

Ateş Su Ateş Hava

Toprak Hava Ateş Toprak Toprak Hava

Sıcak-Kuru

Soğuk-Kuru Sıcak-Kuru Soğuk-Yaş Sıcak-Kuru Sıcak-Yaş Soğuk-Kuru Sıcak-Yaş Sıcak-Kuru Soğuk-Kuru Soğuk-Kuru Sıcak-Yaş

Mart

Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak Şubat

Domuz

Kuş Köpek Güvercin Timsah Maymun Koyun Öküz Yılan Tavşan Panter

At

 


Tablo 7 Hızır Ağa’ya Göre Dört Unsur Burçlar Aylar Hayvanlar ve Makamlar


Tablo 8 Hızır Ağa’ya Göre Dört Unsur Gezegenler Metaller ve Makamlar
Âgâzat
Gezegen
Unsur
Özellik
Metal
Güvâşt
Nevrûz Selmek Şehnâz Hisâr
Segâh-Mâye
Gerdâniye
Satürn
Jüpiter Mars Güneş Venüs Merkür Ay
Toprak
Hava Ateş Ateş Su
Karışık
Su
Soğuk-Kuru
Soğuk-Yaş Sıcak-Kuru Sıcak-Kuru Soğuk-Yaş Değişken Soğuk-Yaş
Kurşun
Kalay Demir Altın Bakır Civa Gümüş
5. SONUÇ
Eski Greklerde Thales (M.Ö. 634-548), Anaximander (M.Ö. 610-546), Anaximenes (M. Ö. 570-500), Heraklitus (M. Ö. 540-480) ve son olarak Acragas’lı Empedokles (M.Ö.
490-430) gibi filozoflar tarafından geliştirilen dört unsur nazariyesi çeviriler yoluyla Ortaçağ İslâm dünyasına geçm ve başta Kindî ve İhvânu’s-Safâ risâleleri olmak üzere bu  döneme  âit  bir  çok  önemli  kaynakta  derin  tesirler  bırakmıştır.  Dört  unsur nazariyesine Osmanlı devletinde ilk defa XV. yüzyılda yazılmaya başlanan ilk Türkçe müzik  kitaplarında  da  geniş  yer  verilmiştir.  Ancak  zamanla  kozmolojik  unsurların müzik teorisindeki ağırlığının azılmasına bağ olarak dört unsur nazariyesi de önemini kaybetmiş, XVIII. Yüzyıl’a gelindiğinde yük ölçüde unutulmuştur.
KAYNAKLAR
Abdülbâkî  Nâsır  Dede,  Tedkîk  u  Tahkîk,  Süleymaniye  Kütüphanesi,  Nafiz  Paşa
Bölümü, No: 1242, İstanbul.
Anderson, W.D., 1994, Music and Musicians in Ancient Greece, New York. Barker, A., 1989, Greek Musical Writings, v. II, Cambridge.
Bedr-i Dilşâd, Muradnâme, Milli Kütüphane, No: Y.340, Ankara. Birand, K., 1987, İlkçağ Felsefesi Tarihi, Ankara.
Christianson, G.E., 1978, The Wild Abyss, The Story of the Men Who Made Modern
Astronomy, New York.
Comotti, G., 1989, Music in Greek and Roman Cultures, London.
Erguner, S., 1991, Kutb-ı yî Osman Dede ve Rabt-ı Ta’birât-ı Mûsikî (Yayımlanmamış   Yüksek   Lisans   Tezi),   Marmara   Ü.   Sosyal   Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Fakhry, M., 1994, Philosophy, Dogma and the Impact of Greek Thought in Islam, Washington.
Farmer, H.G., 1986, Studies in Oriental Music, Frankfurt.
Fonton, C., 1987, 18. Yüzyılda Türk Müziği, Çev. Cem Behar, İstanbul. Godwin, J., 1986, Music, Mysticism and Magic: A Sourcebook, Arkana.



Godwin, J., 1993, The Harmony of the Spheres: A Sourcebook of the Pythagorean

Tradition in Music, Vermont.

Godwin, J., 1995, Harmonies of Heaven and Earth: Mysticism in Music from Antiquity to the Avant-Garde, Vermont.

Haşim Bey, 1864, Müezzinbaşı Hacı, Haşim Bey Mecmuası, İstanbul.

Hızır   Ağa,   Tefhîmü’l-Makâmât      Tevlîdi’n-Nagâmât,   Topkapı   Sarayı   Müzesi

Kütüphanesi, Hazîne Kitapları, No:1793.

Hızır bin Abdullah, Kitâb Edvâr, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Revân Y. No:

1728, İstanbul.

Johansen,  K.F.,  1998,  A  History  of  Ancient  Philosophy,  From  the  Beginnings  to

Augustine, New York.

Kantemirlu, D., Kitâb-ı 'İlmü'1 Mûsikî 'Alâ Vechi'1 Hurûfât, İstanbul Üniversitesi

Türkiyat Enstitüsü Kütüphanesi (Y. 2768).

Kırşehrî, Yûsûf bin Nizâmeddin, Risâle-i Mûsikî, Ankara, Millî Ktp., Adnan Ötüken

Kolleksiyonu, No: 131/1.

dikli Mehmet Çelebî (a), Er-Risâletu’l-Fethiyye, İstanbul Belediyesi, Taksim Atatürk

Kütüphanesi, No: K.23.

Lâdikli Mehmet Çelebî (b), Zeynü’l-Elhân, Taksim Atatürk Kütüphanesi, No: K.23,

İstanbul.

Landels, J., 1999, Music in Ancient Greece and Rome, London.

Luce, J.V., 1992, An Intoduction to Greek Philosophy, Thames & Hudson, London. Robin, L., 1996, Greek Thought, New York.

Seydî,  El-Matla’,  Topkapı  Sarayı  Müzesi  Kütüphanesi,  III.  Ahmet  Yazmaları,  No:

3459, İstanbul.

Shiloah, A., 1993, The Dimension of Music in Islamic and Jewish Culture, Norfolk. Turabi,  A.H.,  1996,  el-Kindî’nin  Mûsikî  Risâleleri,  Marmara  Ü.  Sosyal  Bilimler

Enstitüsü, İstanbul (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). West, M.L., 1992, Ancient Greek Music, New York.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder