TAVUS KUŞU CENNETTEN NEDEN KOVULDU ?
Tavus kuşları, Adem ile Havva'nın cennetten kovulması hadisesinde, Kuran-ı kerimde şöyle geçmektedirler...
TAVUS KUŞU CENNETTEN NEDEN KOVULDU?
Mavi Tavuskuşları, Hindistan'ın altkesimlerinde yaşar ve Hindistan'ın ulusal kuşu olarak gösterilir.Öyle ki hindistan bayrağınının ortasındaki işaret, tavuskuşu tüyünü andırır.
Turizmin de gelişmesi ile beraber erkek tavus kuşları, ihtişamlı tüyleri için bütün ülkelerde yetiştirilmeye başlanmış.
Roma döneminde ise, güzel ve renkli kuyruklarına rağmen, kesilerek eti tüketilen tavuskuşları şimdi ise, sadece görüntü amacı ile besleniyorlar.Dişi tavuskuşlar kahverengi ve gri tonlarda tüylere sahiptir.Sadece erkek tavus kuşlarının ihtişamlı ve renkli kuyrukları bulunur.
Tavus kuşları hepçil beslenirler.Özellikle yılanlar ve kelebekler gıda kaynaklarıdır.
Tasavvufta tevazusu ile sembolize edilirler, çünkü görkemli tüylere sahip olduğu halde çamurlu ayaklarına bakar.
Tavus kuşları, Adem ile Havva'nın cennetten kovulması hadisesinde, Kuran-ı kerimde şöyle geçmektedirler;
"İblis cennetten kovulunca Adem (Aleyhis-selam)'ı de cennetten çıkarmak için fırsat kolluyordu. Cennetin kapısından çıkan Tavus kuşu ile yılanı gördü. Onlara siz cennetten kovulacaksınız Adem de kovulacak, beni cennete girdirirseniz, ben ona kolayını öğretirim. Siz de, Adem de cennetten kovulmazsınız diye yemin etti.
İblis sihirle bir boncuk oldu. Tavus kuşu o boncuğu ağzına aldı. Havva anamıza getirdi. İblis orada tekrar insan oldu. Havva anamıza, siz bu ağaçtan yemezseniz, muhakkak kovulacaksınız dedi ve yedirdi. Allahu Teâlâ o ağaçtan yemelerini yasaklamıştı
(Sure-i Araf, Ayet 19; Envarü'l-Aşıkîn, Sayfa: 40)
O ağaç buğday ağacıdır.
Adem (Aleyhis-selam) geldi. Havva annemiz yasaklanan ağaçtan yediğini söyleyince, O'da Havva cennetten kovulacak, ben ondan ayrılacağım dedi ve ondan ayrılmamak için Adem de o ağaçtan yedi.
Allahu Teâlâ Tavus kuşu, Yılan, İblis, Adem ve Havva hepsini cennetten kovdu, dünyaya geldiler.
(Sure-i Araf, Ayet 24-25"
Adem(a.s) topraktan yaratıldı. Allahü Teala üç defa alemi emirden emretti, topraktan yaratılan Adem’e RUH üflendi ve ilk insan hayat buldu. Özellikle ilk insanın alnı ışıl ışıl parladı ve gözlerini açtı.
Allahü Teala sonra çamurdan yarattığı Adem’e tazimde bulunmak için Meleklerine:
-Adem’e secde edin! diye emir buyurdu. Bütün melekler secde etti, İblis hariç. İblis aynı zamanda meleklerin hocasıydı, secde etmediği yer kalmamıştı ve çok bilgili idi.
Hak Teala İblise:
-Niçin emrime uymadın?
İblis:
-O topraktan ben ise ateşten yaratıldım cevabını vererek itirazda bulundu. İtiraz ederken bilgeliğini ve amelini sermaye bildi.
İblis böylece ilk defa kendi görüşünü görüş bilerek Allah’a karşı kıyas yaptı, bunca sermayesine güvendi ama, ilahi huzurdan tard edildi.
İtirazın bedeli ağır olmuştu, ebedül ebed lanet halkası geçirilerek huzurdan kovuldu.
İblis:
- Madem tard edildim, hiç olmazsa bana mühlet ver kullarını saptırayım dedi.
Allahü Teala imtihan gereği:
- Peki ama, şunu bil ki benim yolumdan giden samimi kullarımı doğru yoldan çıkarmaya gücün yetmeyecektir.
Böylece şeytan verdiği sözü yemeyerek kıyamete kadar üstlendiği şer tohumlarını saçmaya devam ediyor. Allah(c.c) peygamberleri ve O’nun varisleri vasıtasıyla mü’minleri destekleyeceğini vaad ederek insanoğlunu imtihana tabii tutmanın yolunu açtı.
Allahü Teala Ademe ve Havva’ya:
- Cennetimde dilediğiniz gibi yaşayabilirsiniz ancak şu ağaca (muhtemeldir ki buğday) yaklaşmayın diye beyan buyurdu.
Adem ile Havva cennette yaşamalarını idame ederken bu arada şeytan da yasak olan ağaçtan bir şekilde yolunu bulup, haberdar olmuştu, ilahi huzurdan kovulmanın intikamını almak için seferber oldu. Önce Cennetin kapısına geldiğinde Tavus’ dil döktü. Tavus seni Cennete alamam ancak bunu kardeşim(yılan) yapar dedi. Kardeşi yılan Cennet kapısına geldi, şeytan ona; ağzını aç deyince cennet kapısından girmeyi başardı ve Adem ve Havva’nın yanına geliverdi, Onlara:
- Şu ağaçtan yerseniz ilelebet, sonsuza dek cennette kalırsınız telkininde bulundu. Havva şeytanın sözlerine kanmıştı, ikisi de şeytan olduğunu bilemediler, üstelik yeminde etmişti. Yemin eden yalan söylemezdi çünkü.
Şeytan Adem’e vesvese verince içine korku düştü ne yapsam da sonsuza kadar cennette kalsak diye, Havva bir tane başak aldı birisini yedi, diğer birini sakladı, beşinide Adem’e getirerek dil döktü, yemişi öve öve bitiremedi. Adem, Allah’ın bu hususta emri var dediyse de Havva:
- O affedicidir dedi.
Adem (a.s) buna rağmen sözüne aldanmadı, bu sefer Havva Adem’e cennet şerbetini içirdi, birazdan Adem’e şerbetin etkisiyle olsa gerek ağırlık çöktü, Allah’a verdiği sözü de unutmuştu, fırsattan istifade Havva saklamış olduğu yemişi Adem’in ağzına bırakıverdi, derken yutuverdi.
Cebrail meleği, Allahın emriyle yasaklanmış ağaca tamah ettikleri için, Adem ve Havva’yı cennet yurdundan çıkardı, şeytanda muradına ermiş oldu. Sonra Cebrail şeytanın cennet kapısından girmesine aracılık eden Tavus ve yılanı çıkardı.
Adem(a.s) ve Havva yeryüzüne ayrı ayrı yerlere indirildi. Adem(a.s) Serendap dağına, Havva’da Cidde’ye, Tavus’ta Yemen’e, Şeytanda Mısır’a indirildi. Yılan (hayye) da İsfehan’a..
Adem(a.s) ve Havva bin pişmanlıkla yıllarca ağladı ve tevbe etti.
Adem(a.s) yıllarca ağlamanın ardından ağzından dökülen:
- Ya Rabbi Muhammed(a.s)’ın hürmetine mağfiret eyle cümleleri kurtuluşuna vesile oldu.
Allahü Teala:
- Ya Adem Muhammed’i nerden bildin?
Adem(a.s):
- Bana ruh verdiğinde gözümü açtığımda senin isminin yanında O’nun ismini görmüştüm, O’nu çok sevdiğini anladım.
Hak Teala:
- O halde Habibim hürmetine tevbeni kabül ettim.
Cebrail(a.s), Hz.Adem’e Hac etmenin erkanını ve usulünü öğreterek Arafat’a çıktı. Havva’da Adem’i bulmak ümidiyle, Cidde’den Arafat’a gelerek birbirlerine yıllar sonra kavuşabildiler. Arafat’a çıkmak hem Hac, hem de ayrılıkların son bulması olayıdır. Yani vuslattır.
Adem ve Havva’dan çocuklar oldu her birini ikiz doğurdu. Allah bir batından gelen erkek ile kızın, bir başka batından gelenlerle evlenmesini emreyledi. Habil ve Kabil arasında kıskançlık bürüdü. Çünkü Adem(a.s) İklima’yı Habil’e , Lübüda’yı da Kabil’e nikahlamıştı. İklima daha güzeldi. Bu yüzden kıskançlık doruğa ulaştı ve ilk cinayet Kabil tarafından gerçekleşti. İlk kan, ilk kardeş katili. Böylece dünyanın gidişatı iki kutup üzerine cereyan etti. Habil merhametin, güzelin, iyiliğin kutbu, Habil ise kötülüğün, fesadın kutbu oldu. Adem (a.s) üzülse de dünya var oldukça hem kötüler hem de iyiler sahnede yerini alacak. Oluklar çift birinden nur diğerinden kir akar diyor şair, işte öyle bir şey, kaçınılmaz alınyazısı insanoğlunun..
Habil’in ölümünden beş yıl sonra Şit (a.s) dünyaya geldi. Şit (a.s) Adem’in bir nebze olsa üzüntüsünü almıştı, çünkü O nur, O’nun alnında parlıyordu.
Artık Adem(a.s)’ın ahır ömrü yaklaşmış ve hastalanmıştı. Şit (a.s)’a vasiyet etti:
- Oğlum şu beş şeyi unutma; Dünya fani, her işin sonunu nereye varacağını düşün sonra işe koyul, Bir işe başladığında kalbine sıkıntı hasıl olursa işi bırak, istişare ederek işlerini halletme yolunu tercih et, kadın sözüyle hareket etme.
Hz.Adem son maddede geçen kadın sözüyle hareket etme vasiyeti ile belli ki Cennet yurdundan Havva annemizin telkinine kapılmanın bedelini ağır ödemesinin tesiri olmuş.
En son oğluna:
- Ey Şit! Hak yol üzere ol, deyip ruhunu teslim etti.
İlk insan aynı zamanda ilk peygamber olarak bu dünyadan göç ettikten sonra Şit (a.s) ikinci peygamber olarak yoluna devam etti.
Tavus kuşları, Adem ile Havva'nın cennetten kovulması hadisesinde, Kuran-ı kerimde şöyle geçmektedirler...
TAVUS KUŞU CENNETTEN NEDEN KOVULDU?
Mavi Tavuskuşları, Hindistan'ın altkesimlerinde yaşar ve Hindistan'ın ulusal kuşu olarak gösterilir.Öyle ki hindistan bayrağınının ortasındaki işaret, tavuskuşu tüyünü andırır.
Turizmin de gelişmesi ile beraber erkek tavus kuşları, ihtişamlı tüyleri için bütün ülkelerde yetiştirilmeye başlanmış.
Roma döneminde ise, güzel ve renkli kuyruklarına rağmen, kesilerek eti tüketilen tavuskuşları şimdi ise, sadece görüntü amacı ile besleniyorlar.Dişi tavuskuşlar kahverengi ve gri tonlarda tüylere sahiptir.Sadece erkek tavus kuşlarının ihtişamlı ve renkli kuyrukları bulunur.
Tavus kuşları hepçil beslenirler.Özellikle yılanlar ve kelebekler gıda kaynaklarıdır.
Tasavvufta tevazusu ile sembolize edilirler, çünkü görkemli tüylere sahip olduğu halde çamurlu ayaklarına bakar.
Tavus kuşları, Adem ile Havva'nın cennetten kovulması hadisesinde, Kuran-ı kerimde şöyle geçmektedirler;
"İblis cennetten kovulunca Adem (Aleyhis-selam)'ı de cennetten çıkarmak için fırsat kolluyordu. Cennetin kapısından çıkan Tavus kuşu ile yılanı gördü. Onlara siz cennetten kovulacaksınız Adem de kovulacak, beni cennete girdirirseniz, ben ona kolayını öğretirim. Siz de, Adem de cennetten kovulmazsınız diye yemin etti.
İblis sihirle bir boncuk oldu. Tavus kuşu o boncuğu ağzına aldı. Havva anamıza getirdi. İblis orada tekrar insan oldu. Havva anamıza, siz bu ağaçtan yemezseniz, muhakkak kovulacaksınız dedi ve yedirdi. Allahu Teâlâ o ağaçtan yemelerini yasaklamıştı
(Sure-i Araf, Ayet 19; Envarü'l-Aşıkîn, Sayfa: 40)
O ağaç buğday ağacıdır.
Adem (Aleyhis-selam) geldi. Havva annemiz yasaklanan ağaçtan yediğini söyleyince, O'da Havva cennetten kovulacak, ben ondan ayrılacağım dedi ve ondan ayrılmamak için Adem de o ağaçtan yedi.
Allahu Teâlâ Tavus kuşu, Yılan, İblis, Adem ve Havva hepsini cennetten kovdu, dünyaya geldiler.
(Sure-i Araf, Ayet 24-25"
Adem(A.S.) İle Havva Cennetten Neden Kovuldu?
Birkaç gündür bu soru aklımdaydı çok şükür aklıma geldi de araştırma fırsatı bulup öğrendim.
Bölüm içinde biraz arama yaptım ama benzer konu bulamadım.Eğer benzeri varsa gerekeni yaparsınız görevli arkadaşlarım.
Bölüm içinde biraz arama yaptım ama benzer konu bulamadım.Eğer benzeri varsa gerekeni yaparsınız görevli arkadaşlarım.
Adem(a.s) topraktan yaratıldı. Allahü Teala üç defa alemi emirden emretti, topraktan yaratılan Adem’e RUH üflendi ve ilk insan hayat buldu. Özellikle ilk insanın alnı ışıl ışıl parladı ve gözlerini açtı.
Allahü Teala sonra çamurdan yarattığı Adem’e tazimde bulunmak için Meleklerine:
-Adem’e secde edin! diye emir buyurdu. Bütün melekler secde etti, İblis hariç. İblis aynı zamanda meleklerin hocasıydı, secde etmediği yer kalmamıştı ve çok bilgili idi.
Hak Teala İblise:
-Niçin emrime uymadın?
İblis:
-O topraktan ben ise ateşten yaratıldım cevabını vererek itirazda bulundu. İtiraz ederken bilgeliğini ve amelini sermaye bildi.
İblis böylece ilk defa kendi görüşünü görüş bilerek Allah’a karşı kıyas yaptı, bunca sermayesine güvendi ama, ilahi huzurdan tard edildi.
İtirazın bedeli ağır olmuştu, ebedül ebed lanet halkası geçirilerek huzurdan kovuldu.
İblis:
- Madem tard edildim, hiç olmazsa bana mühlet ver kullarını saptırayım dedi.
Allahü Teala imtihan gereği:
- Peki ama, şunu bil ki benim yolumdan giden samimi kullarımı doğru yoldan çıkarmaya gücün yetmeyecektir.
Böylece şeytan verdiği sözü yemeyerek kıyamete kadar üstlendiği şer tohumlarını saçmaya devam ediyor. Allah(c.c) peygamberleri ve O’nun varisleri vasıtasıyla mü’minleri destekleyeceğini vaad ederek insanoğlunu imtihana tabii tutmanın yolunu açtı.
Allahü Teala Ademe ve Havva’ya:
- Cennetimde dilediğiniz gibi yaşayabilirsiniz ancak şu ağaca (muhtemeldir ki buğday) yaklaşmayın diye beyan buyurdu.
Adem ile Havva cennette yaşamalarını idame ederken bu arada şeytan da yasak olan ağaçtan bir şekilde yolunu bulup, haberdar olmuştu, ilahi huzurdan kovulmanın intikamını almak için seferber oldu. Önce Cennetin kapısına geldiğinde Tavus’ dil döktü. Tavus seni Cennete alamam ancak bunu kardeşim(yılan) yapar dedi. Kardeşi yılan Cennet kapısına geldi, şeytan ona; ağzını aç deyince cennet kapısından girmeyi başardı ve Adem ve Havva’nın yanına geliverdi, Onlara:
- Şu ağaçtan yerseniz ilelebet, sonsuza dek cennette kalırsınız telkininde bulundu. Havva şeytanın sözlerine kanmıştı, ikisi de şeytan olduğunu bilemediler, üstelik yeminde etmişti. Yemin eden yalan söylemezdi çünkü.
Şeytan Adem’e vesvese verince içine korku düştü ne yapsam da sonsuza kadar cennette kalsak diye, Havva bir tane başak aldı birisini yedi, diğer birini sakladı, beşinide Adem’e getirerek dil döktü, yemişi öve öve bitiremedi. Adem, Allah’ın bu hususta emri var dediyse de Havva:
- O affedicidir dedi.
Adem (a.s) buna rağmen sözüne aldanmadı, bu sefer Havva Adem’e cennet şerbetini içirdi, birazdan Adem’e şerbetin etkisiyle olsa gerek ağırlık çöktü, Allah’a verdiği sözü de unutmuştu, fırsattan istifade Havva saklamış olduğu yemişi Adem’in ağzına bırakıverdi, derken yutuverdi.
Cebrail meleği, Allahın emriyle yasaklanmış ağaca tamah ettikleri için, Adem ve Havva’yı cennet yurdundan çıkardı, şeytanda muradına ermiş oldu. Sonra Cebrail şeytanın cennet kapısından girmesine aracılık eden Tavus ve yılanı çıkardı.
Adem(a.s) ve Havva yeryüzüne ayrı ayrı yerlere indirildi. Adem(a.s) Serendap dağına, Havva’da Cidde’ye, Tavus’ta Yemen’e, Şeytanda Mısır’a indirildi. Yılan (hayye) da İsfehan’a..
Adem(a.s) ve Havva bin pişmanlıkla yıllarca ağladı ve tevbe etti.
Adem(a.s) yıllarca ağlamanın ardından ağzından dökülen:
- Ya Rabbi Muhammed(a.s)’ın hürmetine mağfiret eyle cümleleri kurtuluşuna vesile oldu.
Allahü Teala:
- Ya Adem Muhammed’i nerden bildin?
Adem(a.s):
- Bana ruh verdiğinde gözümü açtığımda senin isminin yanında O’nun ismini görmüştüm, O’nu çok sevdiğini anladım.
Hak Teala:
- O halde Habibim hürmetine tevbeni kabül ettim.
Cebrail(a.s), Hz.Adem’e Hac etmenin erkanını ve usulünü öğreterek Arafat’a çıktı. Havva’da Adem’i bulmak ümidiyle, Cidde’den Arafat’a gelerek birbirlerine yıllar sonra kavuşabildiler. Arafat’a çıkmak hem Hac, hem de ayrılıkların son bulması olayıdır. Yani vuslattır.
Adem ve Havva’dan çocuklar oldu her birini ikiz doğurdu. Allah bir batından gelen erkek ile kızın, bir başka batından gelenlerle evlenmesini emreyledi. Habil ve Kabil arasında kıskançlık bürüdü. Çünkü Adem(a.s) İklima’yı Habil’e , Lübüda’yı da Kabil’e nikahlamıştı. İklima daha güzeldi. Bu yüzden kıskançlık doruğa ulaştı ve ilk cinayet Kabil tarafından gerçekleşti. İlk kan, ilk kardeş katili. Böylece dünyanın gidişatı iki kutup üzerine cereyan etti. Habil merhametin, güzelin, iyiliğin kutbu, Habil ise kötülüğün, fesadın kutbu oldu. Adem (a.s) üzülse de dünya var oldukça hem kötüler hem de iyiler sahnede yerini alacak. Oluklar çift birinden nur diğerinden kir akar diyor şair, işte öyle bir şey, kaçınılmaz alınyazısı insanoğlunun..
Habil’in ölümünden beş yıl sonra Şit (a.s) dünyaya geldi. Şit (a.s) Adem’in bir nebze olsa üzüntüsünü almıştı, çünkü O nur, O’nun alnında parlıyordu.
Artık Adem(a.s)’ın ahır ömrü yaklaşmış ve hastalanmıştı. Şit (a.s)’a vasiyet etti:
- Oğlum şu beş şeyi unutma; Dünya fani, her işin sonunu nereye varacağını düşün sonra işe koyul, Bir işe başladığında kalbine sıkıntı hasıl olursa işi bırak, istişare ederek işlerini halletme yolunu tercih et, kadın sözüyle hareket etme.
Hz.Adem son maddede geçen kadın sözüyle hareket etme vasiyeti ile belli ki Cennet yurdundan Havva annemizin telkinine kapılmanın bedelini ağır ödemesinin tesiri olmuş.
En son oğluna:
- Ey Şit! Hak yol üzere ol, deyip ruhunu teslim etti.
İlk insan aynı zamanda ilk peygamber olarak bu dünyadan göç ettikten sonra Şit (a.s) ikinci peygamber olarak yoluna devam etti.
Araf süresi 19. Ayette geçen meal ile burdaki meal farklı. 19 ayette tavuz kuşu geçmiyor???
YanıtlaSilayetler uydurulmuş kontrol edebilirsiniz
YanıtlaSilBukadar sallama ve böyle bir saçmalık böyle bir hikaye gibi anlatım olamaz
YanıtlaSilYahudi masallarıdır. Bir iki ayet koymuş sanki Kur'an'da varmış gibi göstermiş. İsraliyatta var. Kur'an'da yok.
YanıtlaSil((Araf Suresi; ﴾24﴿ Allah, "Birbirinize düşman olmak üzere inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır" buyurdu;
YanıtlaSil﴾25﴿ "Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan diriltilip çıkarılacaksınız" dedi.))
Kur'an bir hikaye kitabı değildir. Uydurmayın. Tövbe edin.
Baya baya UYDURMUŞLAR gerçeği yansıtmıyor.
YanıtlaSil