Platon'un ünlü Şölen'ine bir göz atmak gerekir; burada Aristo, sevgi gücünün sırrını öğrenmeleri için dostlarına yardımcı olmaya karar verir.
İnsan oğullarının başlangıçta Hermafrodit oldukları yolundaki efsaneyle başlar. (Tanrı Hermes ile Aphrodite'in erkek ve dişi cinsini kendinde birleştiren oğlu. Biyolojideki hermafrodit (erdişi) terimi bu yunan efsanesine dayanır.)
Çok ve çok uzun zaman önce, her insan iki cinsi eksiksiz bir bütün halinde kendinde birleştirmişti, dört bacağı ve dört kolu vardı, her iki yöne doğru bacakları üzerinde dik durarak yürüyebilmekte, ya da taklalar atıp yuvarlanarak koşabilmekteydi..
Bu iki çift cinsiyetli insanoğulları o kadar güçlü, kendinden emin ve kudretliydiler ki (ruh eşinizle berabersiniz çünkü), kudretlerini azaltmanın en iyi yolunun ne olacağını tartışaduran tanrılar için önemli bir tehdit oluşturmaya başladılar (ruh eşinizle mutlu olursunuz fakat sizi çekemeyenler çok olacaktır).
Ve Zeus anların ikiye bölünmelerine karar verdi ve bu bölünmeyi, üremenin cinsel ilişki yoluyla gerçekleşmesini sağlayacak biçimde tasarladı..
Bu bölünme sevgili dostlar çok önemli bir sonuç doğurdu; işte o gün bugündür her varlık, eski bütünlüğüne kavuşmak ve kaybettiği ruh eşini bulabilmek için kendine bir partner aramaya koyuldu..
Aristo buradan şu sonuca varmıştı; Sevgi, bütünleşme arzusunun ve arayışının adı olmaktan ibarettir..
Velhasılı sevgili arkadaşlar o gün bugündür ruhumuz az önce anlatılan sebepten dolayı yalnız kalmayı ret etmekte ve henüz dünya yaratılmadan önce beraber olduğu diğer yarısını özlemle aramaktadır..
Hermafrodit (erdişi veya hünsâ), hem erkek hem de dişi üreme organı bulunduran canlılara verilen addır.
Etimoloji
Kelime olarak hermafrodit, Yunan mitolojisindeki Haberleşme Tanrısı Hermes ile Güzellik Tanrıçası olan Afrodit'in adlarından gelmektedir. Efsaneye göre Afrodit ile Hermes'in bir oğulları olur. Adını Hermafrodit koyarlar. Hermafrodit o kadar güzeldir ki bir su perisinin dikkatini çekmiştir. Peri kız, sürekli ona yakınlaşmak için uğraşır ama Hermafrodit'in nazı ile karşılaşır. Bir türlü yüz bulamayan peri kız, Hermafrodit gölde yüzerken birdenbire karşısına çıkar ve sıkı bir şekilde ona sarılır. Tanrılara onları birbirlerinden ayırmamaları için yalvarır. Sonunda dileği kabul olur ve ikisi de aynı vücutta can bulurlar. Böylece ortaya çift cinsiyetli bir insan çıkar.
Etimoloji
Kelime olarak hermafrodit, Yunan mitolojisindeki Haberleşme Tanrısı Hermes ile Güzellik Tanrıçası olan Afrodit'in adlarından gelmektedir. Efsaneye göre Afrodit ile Hermes'in bir oğulları olur. Adını Hermafrodit koyarlar. Hermafrodit o kadar güzeldir ki bir su perisinin dikkatini çekmiştir. Peri kız, sürekli ona yakınlaşmak için uğraşır ama Hermafrodit'in nazı ile karşılaşır. Bir türlü yüz bulamayan peri kız, Hermafrodit gölde yüzerken birdenbire karşısına çıkar ve sıkı bir şekilde ona sarılır. Tanrılara onları birbirlerinden ayırmamaları için yalvarır. Sonunda dileği kabul olur ve ikisi de aynı vücutta can bulurlar. Böylece ortaya çift cinsiyetli bir insan çıkar.
Halikarnaslı Salmakis İle Hermafrodit Efsanesi :!
Tanrıların Kralı Zeus’un Aşk tanrıçası kızı güzeller güzeli Afrodit, üvey kardeşi hırsızların, habercilerin, tüccarların koruyucu tanrısı Hermes ile birlikte olup hamile kalmış ve bir erkek çocuk doğurmuş.
Ona, baba ve annesinin isimlerini bir arada taşıyan “Hermafrodit” adını vermişler. Dağlarda, bayırlarda, bahçelerde yorulmadan koşan, sıçrayıp hoplayan, bir ceylan kadar zarif ve güzel olan bu körpe, yakışıklı delikanlı, onaltı yaşına gelince çevresini tanımak, gezip görmek için yollara düşmüş. Halikarnas’a kadar gelmiş. Limanın hemen yanında, bugünkü adı Bardakçı Koyu olan yere, “Salmakis Koyu”na ulaşmış. Koy sanki cennetten bir köşe imiş. Küçük, berrak bir gölcük bu koya bambaşka bir güzellik veriyormuş. Gölcüğe şırıl şırıl akan, pırıl pırıl bir de su varmış.
Bu şirin cennet gibi koyda, kendi güzelliğine hayran, uzun saçlı, mavi gözlü “Salmakis” adında bir su perisi yaşarmış. Salmakis gece gündüz çırılçıplak o güzel vücuduyla suya girer çıkarmış. Suya daldığı zaman, su olur akarmış. Günlerden bir gün Hermafrodit, göl kenarındaki rengarenk, mis gibi kokan çiçeklerin arasında dolaşırken, Salmakis ile karşılaşmış. Salmakis delikanlının güzelliğine hayran olmuş, heyecandan dili tutulmuş, çılgına dönmüş. O anda delikanlıya aşık olmuş.
Titreyen bir sesle Hermafrodit’e yaklaşmış, ellerinden tutmuş, gözleri gözlerinde güzel şeyler söylemiş ona. Beraber yaşamayı teklif etmiş.
Genç, toy ve çekingen delikanlı; utanmış, sıkılmış, kızarmış, sesini çıkarmadan hemen oracıktan uzaklaşmış. Serinlemek ve biraz da heyecanını giderip, rahatlamak için bir palmiyenin altına oturmuş. Biraz dinlendikten sonra soyunmuş, çırıl çıplak gölcüğün serin sularında yüzmeye başlamış.
Salmakis de bir sakız ağacının altında gizlendiği mis kokulu ıtırların arasından delikanlının tüm hareketlerini sevgi ve arzu ateşiyle yanıp tutuşarak seyretmiş. Bu ilahi güzelliğe bir an önce kavuşabilmek için, yerinden fırlamış, suya atlamış, kolları ve bacakları ile delikanlıyı sarıp sarmalamış. Eller ellerde, bacaklar bacaklarda, dudaklar dudaklarda kenetlenmiş. Sevginin ve aşkın doruğa ulaştığı iki bedenin bir birlerine sarıldığı bu anda, su perisi Salmakis tanrılara haykırarak yalvarmış: “Ey yüce tanrılar! Ne olur bu yakışıklı delikanlıyı benden ayırmayın, aynı bedende bir can gibiyiz. Hiç bir güç bizi birbirimizden ayırmasın”.
Tanrılar bu yürekten gelen sesi cevapsız bırakmamışlar. Salmakis’in o büyük aşkını, Hermafrodit’in bedeninde birleştirerek ölümsüzleştirmişler. O gün bu gün Hermafrodit, insan vücudunda erkek ve dişi yarımlarının bölünmez bir bütünü, iki cinsli bir mitos olarak dünyamızda yaşamış.
Tanrıların Kralı Zeus’un Aşk tanrıçası kızı güzeller güzeli Afrodit, üvey kardeşi hırsızların, habercilerin, tüccarların koruyucu tanrısı Hermes ile birlikte olup hamile kalmış ve bir erkek çocuk doğurmuş.
Ona, baba ve annesinin isimlerini bir arada taşıyan “Hermafrodit” adını vermişler. Dağlarda, bayırlarda, bahçelerde yorulmadan koşan, sıçrayıp hoplayan, bir ceylan kadar zarif ve güzel olan bu körpe, yakışıklı delikanlı, onaltı yaşına gelince çevresini tanımak, gezip görmek için yollara düşmüş. Halikarnas’a kadar gelmiş. Limanın hemen yanında, bugünkü adı Bardakçı Koyu olan yere, “Salmakis Koyu”na ulaşmış. Koy sanki cennetten bir köşe imiş. Küçük, berrak bir gölcük bu koya bambaşka bir güzellik veriyormuş. Gölcüğe şırıl şırıl akan, pırıl pırıl bir de su varmış.
Bu şirin cennet gibi koyda, kendi güzelliğine hayran, uzun saçlı, mavi gözlü “Salmakis” adında bir su perisi yaşarmış. Salmakis gece gündüz çırılçıplak o güzel vücuduyla suya girer çıkarmış. Suya daldığı zaman, su olur akarmış. Günlerden bir gün Hermafrodit, göl kenarındaki rengarenk, mis gibi kokan çiçeklerin arasında dolaşırken, Salmakis ile karşılaşmış. Salmakis delikanlının güzelliğine hayran olmuş, heyecandan dili tutulmuş, çılgına dönmüş. O anda delikanlıya aşık olmuş.
Titreyen bir sesle Hermafrodit’e yaklaşmış, ellerinden tutmuş, gözleri gözlerinde güzel şeyler söylemiş ona. Beraber yaşamayı teklif etmiş.
Genç, toy ve çekingen delikanlı; utanmış, sıkılmış, kızarmış, sesini çıkarmadan hemen oracıktan uzaklaşmış. Serinlemek ve biraz da heyecanını giderip, rahatlamak için bir palmiyenin altına oturmuş. Biraz dinlendikten sonra soyunmuş, çırıl çıplak gölcüğün serin sularında yüzmeye başlamış.
Salmakis de bir sakız ağacının altında gizlendiği mis kokulu ıtırların arasından delikanlının tüm hareketlerini sevgi ve arzu ateşiyle yanıp tutuşarak seyretmiş. Bu ilahi güzelliğe bir an önce kavuşabilmek için, yerinden fırlamış, suya atlamış, kolları ve bacakları ile delikanlıyı sarıp sarmalamış. Eller ellerde, bacaklar bacaklarda, dudaklar dudaklarda kenetlenmiş. Sevginin ve aşkın doruğa ulaştığı iki bedenin bir birlerine sarıldığı bu anda, su perisi Salmakis tanrılara haykırarak yalvarmış: “Ey yüce tanrılar! Ne olur bu yakışıklı delikanlıyı benden ayırmayın, aynı bedende bir can gibiyiz. Hiç bir güç bizi birbirimizden ayırmasın”.
Tanrılar bu yürekten gelen sesi cevapsız bırakmamışlar. Salmakis’in o büyük aşkını, Hermafrodit’in bedeninde birleştirerek ölümsüzleştirmişler. O gün bu gün Hermafrodit, insan vücudunda erkek ve dişi yarımlarının bölünmez bir bütünü, iki cinsli bir mitos olarak dünyamızda yaşamış.
.
Hermaphroditus, Hermafrodit kelimesinin kökeni; Yunan tanrısı Hermes ve tanrıça Aphrodit’in oğlu Hermafrodit (erdişi veya hünsâ), hem erkek hem de dişi üreme organı bulunduran canlılara verilen addır. Hermafrodit (erdişi veya hünsâ), hem erkek hem de dişi üreme organı bulunduran canlılara verilen addır.
Kelime olarak hermafrodit, Yunan mitolojisindeki Haberleşme Tanrısı Hermes ile Güzellik Tanrıçası olan Afrodit'in adlarından gelmektedir. Efsaneye göre Afrodit ile Hermes'in bir oğulları olur. Adını Hermafrodit koyarlar. Hermafrodit o kadar güzeldir ki bir su perisinin dikkatini çekmiştir. Peri kız, sürekli ona yakınlaşmak için uğraşır ama Hermafrodit'in nazı ile karşılaşır. Bir türlü yüz bulamayan peri kız, Hermafrodit gölde yüzerken birdenbire karşısına çıkar ve sıkı bir şekilde ona sarılır. Tanrılara onları birbirlerinden ayırmamaları için yalvarır. Sonunda dileği kabul olur ve ikisi de aynı vücutta can bulurlar. Böylece ortaya çift cinsiyetli bir insan çıkar.
Kelime olarak hermafrodit, Yunan mitolojisindeki Haberleşme Tanrısı Hermes ile Güzellik Tanrıçası olan Afrodit'in adlarından gelmektedir. Efsaneye göre Afrodit ile Hermes'in bir oğulları olur. Adını Hermafrodit koyarlar. Hermafrodit o kadar güzeldir ki bir su perisinin dikkatini çekmiştir. Peri kız, sürekli ona yakınlaşmak için uğraşır ama Hermafrodit'in nazı ile karşılaşır. Bir türlü yüz bulamayan peri kız, Hermafrodit gölde yüzerken birdenbire karşısına çıkar ve sıkı bir şekilde ona sarılır. Tanrılara onları birbirlerinden ayırmamaları için yalvarır. Sonunda dileği kabul olur ve ikisi de aynı vücutta can bulurlar. Böylece ortaya çift cinsiyetli bir insan çıkar.
Rebis
(lat. re – tekrar, bis – iki kez) – ikili tekrar veya ikili doğa
anlamına gelmektedir. Rebis – simyacıların Felsefe Taşı'dır. Birlik
arayışını, zıtlıkların birleşimini, aydınlanmayı, ve orta yolu bulmayı
sembolize eder.
Rebis-1.jpg
Rebis – Güneş’in ve Ay’ın, dişinin ve erkeğin, kükürtün ve cıvanın, ruhun ve bedenin bütünlüğüdür. İki zıtlığın birleşerek oluşturduğu bütünlük Hermafroditizm'in oluşum prensiplerinde yatmaktadır. Rebis – ilkel mükemmeliyetin taşıyıcısı, dişi ve erkeğin güç birliğidir. İkili doğaya sahip olmasına rağmen, tek, bütün bir kişilik oluşturmaktadır. Ve alışılmış cinsel niteliklerinden ziyade entellektüel haraketlilik özellikleri baskındır.
Rebis-1.jpg
Rebis – Güneş’in ve Ay’ın, dişinin ve erkeğin, kükürtün ve cıvanın, ruhun ve bedenin bütünlüğüdür. İki zıtlığın birleşerek oluşturduğu bütünlük Hermafroditizm'in oluşum prensiplerinde yatmaktadır. Rebis – ilkel mükemmeliyetin taşıyıcısı, dişi ve erkeğin güç birliğidir. İkili doğaya sahip olmasına rağmen, tek, bütün bir kişilik oluşturmaktadır. Ve alışılmış cinsel niteliklerinden ziyade entellektüel haraketlilik özellikleri baskındır.
Dünya kültürünü oluştıran gelmiş geçmiş tüm halklar ilk tanrılarını cinssiz veya çift cinsli olarak görmüşlerdir.
Pers mitolojisinin en büyük örneği zaman tanrısı çift cinsiyetli Zurvan’dır. Grekler’de, cins özelliği bakımından nötr olan Chaos ve Erebus var. Çin mitolojisindeki çoğu tanrı androjen yani Hermafrodit’tir.
Hinduizm’deki Şiva, yarı kadın yarı erkek olarak betimlenip,tek bir kişiliği temsil eder.
Zıtlıkların birleşim prensipleri, Yin ve Yang’da, ve kendi külünden doğan Anka Kuşu’nda görebilmekteyiz.
Simyacılar tarih boyunca, insanları evrensel bütünlüğe geri döndürmek için, mükemmel Rebis yaratmak için uğraşmışlardır.
Simyacılıkta, Merkür gezegeni gibi önemli bir rol oynar. Bilinmeyeni açığa çıkarma gibi özellikleri vardır.
The Rebis (from the Latin res bina, meaning dual or double matter) is the end product of the alchemical magnum opus or great work.
After one has gone through the stages of putrefaction and purification, separating opposing qualities, those qualities are united once more in what is sometimes described as the divine hermaphrodite, a reconciliation of spirit and matter, a being of both male and female qualities as indicated by the male and female head within a single body. The sun and moon correspond to the male and female halves, just as the Red King and White Queen are similarly associated. The dragon in alchemy represents the prime matter, as well as the third alchemical element sulfur. The winged dragon suggests ascension, a merging of material and spiritual. Fire is a common transformative symbol.
The Rebis image first appeared in the work Azoth of the Philosophers by Basil Valentine in 1613.
Pers mitolojisinin en büyük örneği zaman tanrısı çift cinsiyetli Zurvan’dır. Grekler’de, cins özelliği bakımından nötr olan Chaos ve Erebus var. Çin mitolojisindeki çoğu tanrı androjen yani Hermafrodit’tir.
Hinduizm’deki Şiva, yarı kadın yarı erkek olarak betimlenip,tek bir kişiliği temsil eder.
Zıtlıkların birleşim prensipleri, Yin ve Yang’da, ve kendi külünden doğan Anka Kuşu’nda görebilmekteyiz.
Simyacılar tarih boyunca, insanları evrensel bütünlüğe geri döndürmek için, mükemmel Rebis yaratmak için uğraşmışlardır.
Simyacılıkta, Merkür gezegeni gibi önemli bir rol oynar. Bilinmeyeni açığa çıkarma gibi özellikleri vardır.
The Rebis (from the Latin res bina, meaning dual or double matter) is the end product of the alchemical magnum opus or great work.
After one has gone through the stages of putrefaction and purification, separating opposing qualities, those qualities are united once more in what is sometimes described as the divine hermaphrodite, a reconciliation of spirit and matter, a being of both male and female qualities as indicated by the male and female head within a single body. The sun and moon correspond to the male and female halves, just as the Red King and White Queen are similarly associated. The dragon in alchemy represents the prime matter, as well as the third alchemical element sulfur. The winged dragon suggests ascension, a merging of material and spiritual. Fire is a common transformative symbol.
The Rebis image first appeared in the work Azoth of the Philosophers by Basil Valentine in 1613.
Pers mitolojisinin en büyük örneği zaman tanrısı çift cinsiyetli
Zurvan’dır. Grekler’de, cins özelliği bakımından nötr olan Chaos ve
Erebus var. Çin mitolojisindeki çoğu tanrı androjen yani Hermafrodit’tir.
6 Yorum
Hermaphroditus, Hermafrodit kelimesinin kökeni; Yunan tanrısı Hermes ve tanrıça Aphrodit’in oğlu Hermafrodit (erdişi veya hünsâ), hem erkek hem de dişi üreme organı bulunduran canlılara verilen addır. Hermafrodit (erdişi veya hünsâ), hem erkek hem de dişi üreme organı bulunduran canlılara verilen addır.
Kelime olarak hermafrodit, Yunan mitolojisindeki Haberleşme Tanrısı Hermes ile Güzellik Tanrıçası olan Afrodit'in adlarından gelmektedir. Efsaneye göre Afrodit ile Hermes'in bir oğulları olur. Adını Hermafrodit koyarlar. Hermafrodit o kadar güzeldir ki bir su perisinin dikkatini çekmiştir. Peri kız, sürekli ona yakınlaşmak için uğraşır ama Hermafrodit'in nazı ile karşılaşır. Bir türlü yüz bulamayan peri kız, Hermafrodit gölde yüzerken birdenbire karşısına çıkar ve sıkı bir şekilde ona sarılır. Tanrılara onları birbirlerinden ayırmamaları için yalvarır. Sonunda dileği kabul olur ve ikisi de aynı vücutta can bulurlar. Böylece ortaya çift cinsiyetli bir insan çıkar.
Hermaphroditus, Hermafrodit kelimesinin kökeni; Yunan tanrısı Hermes ve tanrıça Aphrodit’in oğlu Hermafrodit (erdişi veya hünsâ), hem erkek hem de dişi üreme organı bulunduran canlılara verilen addır. Hermafrodit (erdişi veya hünsâ), hem erkek hem de dişi üreme organı bulunduran canlılara verilen addır.
Kelime olarak hermafrodit, Yunan mitolojisindeki Haberleşme Tanrısı Hermes ile Güzellik Tanrıçası olan Afrodit'in adlarından gelmektedir. Efsaneye göre Afrodit ile Hermes'in bir oğulları olur. Adını Hermafrodit koyarlar. Hermafrodit o kadar güzeldir ki bir su perisinin dikkatini çekmiştir. Peri kız, sürekli ona yakınlaşmak için uğraşır ama Hermafrodit'in nazı ile karşılaşır. Bir türlü yüz bulamayan peri kız, Hermafrodit gölde yüzerken birdenbire karşısına çıkar ve sıkı bir şekilde ona sarılır. Tanrılara onları birbirlerinden ayırmamaları için yalvarır. Sonunda dileği kabul olur ve ikisi de aynı vücutta can bulurlar. Böylece ortaya çift cinsiyetli bir insan çıkar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder