22 Ekim 2015 Perşembe

“Project Blue Beam”


Kıyameti Allah Değil NASA Mı Koparacak? İşte Akıl Almaz Bir Komplo Teorisi

NASA'nın gizli Mavi Işık Projesi “Project Blue Beam” Kudüs merkezli tek yeryüzü devletini oluşturmak isteyen masonların ( İlluminati isimli örgüt) inanılmaz projesi kafanızı karıştıracak!



Bütün dünyadan görülen Mesih hologramı ile kıyamet koptu sanacağız!
Kıyameti Allah Değil NASA Mı Koparacak? İşte Akıl Almaz Bir Komplo Teorisi
Oluşturulacak olan hologramlar, hangi toplumun gökyüzüne yansıtıldı ise yine o toplumun inancına göre figürlerle ve onların diliyle hitap edecek. HAARP ve casus uçaklardan faydalanarak yapılan bu gösteriler sırasında düşük frekanslı yayınlarlar yapılarak beyinler etkilenmeye çalışılacak, işin içyüzünü bilmeyenler ise bu aldatmaya inanacaklardır.
İzlediğimiz filmlerde, reklamlarda ve hatta müziklerde inanmamızı istedikleri kodları bizlere gizlice yüklediler!
Kıyameti Allah Değil NASA Mı Koparacak? İşte Akıl Almaz Bir Komplo Teorisi
Mavi Işık Projesi yıllardır bizlere pek fazla belli etmeden uygulanmakta olan senaryonun sadece görsel yönüdür. Bu projeyle amaç, uzay ve dünyadaki bağlantıları kullanarak özellikle gökyüzünde çeşitli görüntü ve simgeler oluşturmaktır. Yeni nesil lazerler sayesinde gerçek zamanlı hologramlar oluşturulmaktadır. Özellikle dinsel simgeler ve imgeler kullanılarak insanların beklediği veya görmek istediği bir takım görüntüler gösterilmektedir.
Amaç, aslında çok basit. Dinsel kaynaklarda bahsedilen ve beklenen Mesih, Mehdi çıkış alametlerini dünya teknolojileri sayesinde hayata geçirmek ve insanları kendi çıkartacakları, rol verdikleri kişilere itaat ettirmek.
Arkeolojik bilgiler çökertilecek, tarih yalanlanacak!


Şeytani bir örgüt olan, İlluminati örgütünün şüphesiz en büyük projelerinden bir tanesi de NASA tarafından gerçekleştirilmesi hedeflenen "Mavi Işın" projesidir. Mavi olmasının nedeni, Hologram teknolojisinin kullanılacak olmasıdır.

Proje'nin Hedefleri?!

1-) İsa Peygamber'i gökten Çarmıh ile gelmiş olarak gösterek, İncil'in Vahiy bölümüne uyarak, Türbülasyon Devrinin sona erdiğinin ve Yeni Dünya Düzeninin gerçekleştiğini bildirmektir.

Müslümanlar, gösterdikleri İsa figürünü; Gerçek İsa peygamber sanacaklar. Böylelikle Sahte İsa'nın yolundan giderek; İslam dini kullanılarak yeni dünya düzeni için adım atılmış olacak.

Dikkat İnanan dostlarım. Tüm dünya genelinde Blue Beam denemeleri devam ediyor.
 
 
Mavi Işık Projesi, yapay olarak oluşturulan depremlerle başlayacak. Depremler sırasında yıkıntılar arasından ortaya çıkacak olan yeni arkeolojik keşifler sayesinde şimdiye kadar öğrenilmiş tarihi, dinsel ve ilahi bilgilerin hatalı olduğunu iddia edilecek. Depremlerle beraber ortaya çıkan yeni keşifler dünya ülkelerinin yüzyıllardır dinlerini yanlış anladıkları ortaya atılacak. İnsanları bu durumlara psikolojik olarak hazırlamak ise filmler sayesinde daha kolaylaştı... 2001: Bir Uzay Destanı isimli filmde insanın evrimi, teknoloji, yapay zeka tematik unsurlarını işler ve bilimsel gerçekliği, öncü görsel efektleri, provokatif belirsizliği anlatılmış ve bilinç altlarına mesajlar yerleştirilmiştir. “Star Trek” serisi ve “Kurtuluş Günü” filmlerinde ise olasılıklar. olacaklar yine bizlere kodlanmıştır. Tüm bu filmler uzaydan gelen bir ET saldırısını ve tüm dünya halklarının ve ordularının birleştiği bir ani betimlemektedirler. En son film serisi “Jurrasic Park” evrim teorisini tekrar mikroskop altına almakta ve Tanrı'nın sözlerini yalanlamaktadır.
Özellikle Hristiyanlık ve Müslümanlık inancının temellerini çökertecek arkeolojik kanıtlar ortaya çıkarılacak!
Mavi Işık Projesinin en önemli konularından olan yapay depremlerin bilim insanları ve arkeologlar tarafından gömülü olduğu iddia edilen gizliliklerin olduğu bölgelerde gerçekleşecek olması! Yani bilinçli olarak Mavi Işık Projesinin ilk hazırlanma döneminde yerleştirilen sahte belgeler deprem sayesinde yeniden gün ışığına çıkacak. Bulunan yeni antik bilgiler özellikle Hıristiyanlık ve Müslümanlık inancının temellerini çökertecek nitelikte ipuçları sunacak. Bunu yapabilmek için eski geçmişe ait kimi hatalı kanıtlar yenileriyle karsılaştırılarak uluslara dinlerini yanlış anladıkları gösterilecek.

Doğrudan kafanızın içine konuşabilecek sonik seslendirmeler ile uzay şov!
Optik hologramlar, lazer görüntüler ve sanki telepati yöntemi ile sizinle iletişime geçen sesler Mavi Işık Projesinin 2. ayağı... Dünyanın her bölgesinde her ülkeye ve her insana gösterilecek olan optik illüzyonlar toplulukların inançlarına bağlı olarak hareket edecekler. Yeni Tanrı'nın sesi her dilde ve lehçede doğrudan kişilerin kafasının içine geçecek. Bunun için çeşitli örgütlerin uzun yıllardır yaptıkları araştırmalar mevcut. Sovyetler ileri teknoloji bir işlemciyi mükemmelleştirdiler ve hatta ihraç ettiler. İşlemcinin haznesine şimdiye kadar insan beyni ve vücudu üzerine yaptıkları anatomik, elektromekanik kompozisyon, kimyasal ve biyolojik yapılanma bilgilerini parçalar halinde yüklediler. Bu işlemciler serisi tüm insan dilleri, kültürleri ve bunlara bağlı anlamlarla yüklendirildiler. Sovyetler ilk olarak işlemcilerini objektif programlarla yüklemeye başladılar, en baslarda yeni Mesih programı ile. Görünüşe göre Sovyetler yani Yeni Dünya Düzeni yandaşları, kullandıkları metotlara aynı zamanda insanların ve toplulukların beyin dalgalarını hedefleyerek ister tek kişi ister bir ulus, istenilen yeni sisteme ya da diktatörlüğe uymak istemeyen kişilerin beyinlerine “intihar” teşvikli farklı beyin dalgaları yollayarak tehdit unsur eden kişileri ortadan kaldırmayı planlamaktadırlar.
Dinlerin çökmesine az kala, verilmiş olan kehanetlere bağlı olarak eş zamanlı yapılacak olan lazerli kandırmaca!
Gösteri uydulardan, sodyum bazlı bir katman üstünde yerden yaklaşık 90 kilometre yukarıda gerçekleşecek. Günümüzde hâlen arada bir testlerini görüyoruz fakat bunları UFO gözlemlemesi olarak kayıtlara geçiyoruz!

Çok profesyonelce hazırlanmış bu şov sonucunda yeni Mesih tanıtılacak ve yeni dünya inancına adapte edilecek. Gereğinden çok gerçekler ortaya atılacağı için kimsenin karsı çıkma fırsatı olamayacak. “Hatta en bilgeler dahi kandırılacak”.

Projenin en can alıcı araçlarından biriyse “Tractor Beams” (Emici Işınlar). Bu sayede belirli insan grupları göğe çekilerek sanki Tanrı’nın evine gidiyorlarmış gibi bir görüntü yaratılacak. Bu teknolojinin testleri küçük gri uzaylılar tarafından yapıldığı savunulan kaçırılma olaylarında sıkça yapılmaktaydı. (Küçük griler Amerika de gizli laboratuarlarda üretilen Bio-Androidlerdir). Hesaplanmış olan, Yeni inanca ve Mesih'e karsı olacak ayaklanmalar ve akabinde gerçekleşecek kutsal savaşlar çok büyük, dünya üstünde görülmemiş bir insan kaybına neden olacak.
İsa Mesih, Hz. Muhammed, Buda, Krişna görüntüleri açıklanmış olan ilahi ve mistik gerçeklerden sonra iç içe kayarak bir bütünü oluşturacak.
Bu yeni gelmiş olan Tanrı esasında “Antichrist” denen yalancı peygamber olacak ve eski anlatımların yanlış anlaşıldığını bu nedenle kardeşin kardeşi vurduğunu, ulusların uluslara savaş açtığını belirtip artık eski dinlerin yok edilmesi gerektiğini ve yeni bir inanışa geçilmesinin vakti geldiğini söyleyecek. Bu yeni inanış tabiî ki Yeni Dünya Düzenin inancı olacak!

Tabiî ki bu mükemmel hazırlanmış plan dünya üstünde dev büyüklükteki bir düzensizlik yaratacak, ülkeler birbirlerine düşecek, herkes birbirini öğretileri için suçlayacak, din uğruna akmış olan milyonlarca doların hesabi yapılacak. Ayrıca, tüm bunların gerçekleştiği sırada tüm dünyada politik anarşi ve doğal afetlerden oluşan zararların gerçekleştiği bir an olacak. Hatta Birleşmiş Milletler yeni dünya dininin tanıtımı için Bethooven'in “Song of Joy” isimli müziğini kullanmayı planlıyorlardı.
Eyvah GERÇEK ZOMBİLER!
Bu uzay şovunu yıldız savaşları programıyla bir araya getirirsek karsımıza şu sonuç çıkıyor: uzun süredir ürelerinde çalışılmış olan elektromanyetik radyasyon ve hipnotizma! 1974'te araştırmacı G.F. Shapits yaptığı araştırmaların birini anlatırken; “Araştırmalara göre hipnotizörün kullandığı kelimeler elektromanyetik enerjiye çevrilebilir ve bu enerji doğrudan insan beyninin bilinçaltına, şahsin bilgisi ya da herhangi bir araca bağlı olmadan yerleştirilebilir ve sahsın bu iletiyi bilinçli bir şekilde kontrol ya da bloke etme olanağı yoktur! Bu sayede şahsın kişisel kontrolü elinden alınabilir ve özgür iradesi bastırılabilir. (Gerçek Zombiler!)
Akıllarımızda sanki tanrı doğrudan ruhlarımızın derinliğinden konuşuyormuşcasına ikna edici bir his yaratılacak.
Proje telepatik ve elektronik olarak güçlendirilmiş çift-yönlü iletişim metoduyla ELF, VLF ve LF dalgaları her kişiye ulaşacak. Bu tip teknoloji 1970, 1980 ve 1990'larda insan beyni üzerine yapılan araştırmalarda beynin tıpkı bir bilgisayar gibi çalıştırılabileceğine ve nasıl manipüle edilebileceğini göstermektedir. Bilgi yüklenir, isleme konulur, entegre edilir ve verilen karşılığa göre de sistem programlanır. Akil Kontrolörleri bilgileri tıpkı aynı yolla ellerindeki işlemciler sayesinde gramer değişikliği yoluyla manipüle etmektedirler. Ocak 1991 de, Arizona Üniversitesinde sunulan “The NATO Advanced Research Workshop on Current and Emergent Phenomena and Biomolecular Systems” konferansı ne içindi? Şunun için: bilim insanları, bilinmeyen kaynaklar tarafından finanse edilen araştırmalarının yanlış ellerde potansiyel birer silah olarak kullanılabileceği konusunda uyarılmak istenmişti.
Eski “böl ve yönet” sistemi küresel bir şekilde uygulanmakta ve her kişiyi güvenliğinin risk altında olduğuna ve etrafındaki herkesi potansiyel bir suçlu olabileceğine dair inandırmaktadır. Tabiî ki bu tamamıyla “akil kontrolüdür”! Mavi Işın projesinin derinlerine inebilmek için psikolog James 5. McConnel’in 1970te yayınladığı açıklamaya bir göz atmalıyız. Demişti ki: Kişiler algi yeteneklerinin uyuşturucu hipnotizma ve çevresel hileli yönlendirme sayesinde bir “ödül ya da ceza” sistemi altında neredeyse tamamıyla kontrol altına alınabilir. Bu sayede halk pozitif bir beyin yıkama yöntemiyle dramatik ve çok hızlı bir kişisel ve karakteristik evrime uğratılabilir.
Bu şimdiye kadar tasarlanmış en büyük “Akıl Kontrolü” projesi olabilir mi?
akil kontrolü operasyonları için kullanılan ve Pasında/Kaliforniya da yerleştirilmiş olan insan sinir sistemiyle aynı frekansta yayın yapan bir sinyal sisteminin Loral Electro-Optical isimli firma tarafından dikilmiş olduğunu buluyoruz. Lokal firması Amerika ordusunun savunma sistemleri için anlaştığı en önemli firmalarından biridir. Amerika Hava Komutanlığından General Leonard Perem, Loral firmasına düşman askerlerinin akıllarına mesajlar yerleştirip kendi “süper askerlerini” düşman hattına rahatça sokabilmek için geliştirilmesini istediği bir teknolojiyi araştırmaları için bir sipariş vermişti. Geliştirilen cihaz elektromanyetik radyasyon yaratarak gigahertz frekansında [mikrodalga] ELF (extreme low frequency) dalgaları oluşturuyordu. Cihaz uzak mesafeden insanlara psikolojik ve fiziksel işkence yapma amacıyla yapılmıştı.

Bu tarz silahların 1970lerde Greenham Common hava üssünden bir İngiliz bayana karsı uygulandığına dair dava açılmıştı. Silahın gönderdiği sinyaller doğrudan işitme sinirlerini etkiliyor ve kişinin kendi düşüncelerini dahi duyma yetisini yok ediyordu.

Bu tip ELF teknolojileri birçok Amerikan savunma bölümü tarafından kamuya sunulmuştu. En önemlilerinden birkaçı “The Electromagnetic Spectrum and Low Intensity Conflict”Yüzbaşı Paul E. Tyler tarafından yazılmış; Albay David G. Dean tarafından yazılan “Low Intensity Conflict and Modern Technology Edict” koleksiyonuna eklenmişti. Kağıtlar 1984te iletilmiş ve 1986 dada Alabama Hava Üniversitesi tarafından yayımlanmıştı. Başka bir mikrodalga cihazıylaysa sesli sinyaller doğrudan belirli kişileri hedefleyebiliyordu ve etraftaki diğer insanları etkilemiyordu. Teknoloji oldukça basit ve hatta trafik polislerinin radar aletlerinin modifikasyonuyla yapılabilmesi mümkün. Cihazın ürettiği mikrodalga ses sinyalleri doğrudan beyine ulaşıyor. İste böylelikle Mavi Işın projesine geri dönüyoruz. Bilinçaltını etkileyen çift yönlü, sesli ve görüntülü uzay şovunda kullanılacak olan teknolojide iste bu tarz bir teknoloji.
Mesih'in tanıtıldığı gece bu olaya hazırlanmamış kişiler kendilerini kurtarmakta geç kalmış olacaklar.
uydular yoluyla yapay düşünceler küresel bir şekilde iletilebilirse, tüm dünya üstünde kesin bir akil kontrolü sağlanabilir. Kişinin tek karsı gelme yolu düşüncelerinin arka planını sürekli sorgulayıp bağlı olduğu ideoloji ya da dinsel inançlarına olan aykırılıklarını incelemekten geçer.

Sunu tekrar etmeliyim, günümüz televizyonu, reklamlar, modern eğitim ve sayısız sosyal baskı sürekli olarak temel düşüncelerinize saldırmakta ve sizleri değişime zorlamakta olduklarını aklınızdan sakin çıkarmayın. Albay Aleksander’in yazısındaki son sözleri söyle idi:

Burada sunulan teknoloji türleri birçok kişi için “saçma” olarak nitelendirilecektir çünkü bu bilgiler bu tip kişilerin hayatî görüşlerine uymamaktadır. Fakat kimi insanlar hâlen dünyanın bir tepsi gibi düz olduğuna da inanmaktadırlar.

Simdi, bunun buradaki anlamı çok önemli, çünkü bu teknolojilere inanmayacak olan insanların oldukça çok sayıda olması mümkün ya da bunları bilim kurgu olarak nitelendirmeleri de. Fakat bu kişiler nasıl bir tehlikeyle karsı karsıya olduklarının farkında bile değiller. Mesih'in tanıtıldığı gece bu olaya hazırlanmamış kişiler kendilerini kurtarmakta geç kalmış olacaklar. İnanmadıklarından dolayda hazırlıksız yakalanacaklar.
Yeni dünya düzeni zaten ülkelerin yasalarını değiştirmekte ve bu sayede herkesi belirli yiyecek ve vitaminlere bağlı bırakmakta.
Dinsel ve psikiyatrik bozuklukları olanlarla ilgili yasalarda değiştirilmekte ve bu sayede sisteme karşı tehdit olabilecek kişilerin kimlikleri tespit edilmekte.
Diktatörlüğün amacı gezegendeki herkesi kontrol altına almaktır. Bu yüzden herkesi kontrol altında tutabilmek için her yerde kameralar var
Bugün devlete işiniz düştüğü zaman parmak izi ya da fotoğraf bırakmadan bir işlem yapabiliyor musunuz?
Aldığınız yiyeceklerin, özellikle de hazır yiyeceklerin nereden geldiğini gerçekten biliyor musunuz?
Doktorunuzun size verdiği ilaçların sizi gerçekten iyileştirdiğine inanıyor musunuz?
Kopenhag’daki Küresel ısınma antlaşmasının esas nedeninin bir dünya hükumeti kurmak olduğunu biliyor musunuz?
NASA'nın Mavi Işık Projesini açıklayan Serge Monast ve arkadaşı, açıklamadan birkaç gün sonra

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder