Başlangıçta Tanrı, kendi yüce özünden Beyaz İn- ci'yi yarattı ve bir kuş yarattı ki adı Anfar'dı. Ve İnci'yi onun sırtına koydu, ve orada kırk bin yıl oturdu. İlk gün, yani pazar günü, Azazil adlı meleği yarattı; işte o, hepsinin başkanı olan Ta'us Melek (Tavuskuşu Me- lek)'tir. Pazartesi günü Tanrı, Darda'il adlı meleği ya rattı ki o, Şeyh Hasan'dır. Salı günü, İsrafil'i yarattı ki, Şeyh Şams'tır. Çarşamba günü, Cebra'il adlı meleği ya rattı; o da Abu Bekr'dir. Perşembe günü, Azra'il'i yarat tı ki, Sacadin'dir. Cuma günü, Şemma'il adlı meleği ya rattı; o da Nasir'ud-Din’dir. Cumartesi günü, Nura'il adlı meleği yarattı, ki o [...]) Melek Ta'us (Melek Ta- vus)'u onların başkanı yaptı. Ondan sonra Tanrı, yedi göğü, yeryüzünü, ve güneşi ve ayı yarattı [...] İnsanı, kuşları ve tüm hayvanları yarattı, ve onları pelerininin boşluğuna yerleştirdi, ve İnci'nin üzerinden indi, me lekler de yanındaydı. Sonra yüksek sesle İnci'ye doğru haykırdı, o da düşüp dört parçaya ayrıldı, içinden su fışkırdı ve deniz oldu. Dünya yuvarlaktı, üzerinde çat lak yoktu. Sonra Tanrı, bir kuş biçiminde Cebrail'i ya rattı, ve dört bucağın yönetimini ona emanet etti. Sonra bir gemi yarattı ve onun içinde otuz bin yıl kaldı, on-
dan sonra Laleş'e geldi ve konakladı. Dünyanın içinde haykırdı, ve yoğunlaşmayla deniz oluştu, ve dünya yer yüzüne dönüştü ve titremeye devam ettiler. Sonra Ceb rail'e, Beyaz İnci'nin iki parçasını getirmesini buyurdu, parçalardan birini yeryüzünün altına yerleştirdi, öbürü nü de Göğün Girişi'ne(*) kapı olarak koydu. Sonra on ların içine güneşi ve ayı yerleştirdi, onların kırpıntıla rından da yıldızları yarattı, ve onları göğe süs olarak astı. Ayrıca yeryüzünü süslemek üzere meyve ağaçları nı, bitkileri ve dağları yarattı. Halı’nın üzerinde Taht’ı yarattı. Sonra, dedi ki Ulu Tanrı: "Ey Melekler, Adem'le Havva'yı yaratacağım, onları insan yapaca ğım, ve ikisinden, Adem'in belinden gelmek üzere, Şehr ibn Cebr doğacak; ve ondan tek bir halk türeyecek yeryüzünde; Azazil'in, yani Ta'us Melek'ın toplumu olan Yezidi halkıdır bu. Sonra Şeyh Hâdi Musafir'i Su riye'den göndereceğim ve o gelip Laleş'te kalacak.» Sonra Tanrı, kutsal ülkeye indi ve Cebrail'e, dünyanın dört bucağından toprak getirmesini buyurdu: Toprak, hava, ateş ve su. Onlarla bir adam yaptı ve kendinden ona bir ruh bağışladı. Sonra Cebrail'e, Adem'i Cennet'e yerleştirmesini buyurdu, orada meyveyle bütün yeşil bitkileri yiyebilsin diye; ancak buğday yemesi yasaktı. Yüz yıl sonra Ta'us Melek, Tanrı'ya dedi ki: «Adem, nerede ve nasıl üreyip çoğalacak?» Tanrı ona «Yetki ve yönetimi sana bırakıyorum bu konuda» dedi. O za man Melek Tavus, gidip Adem'e sordu: «Hiç buğday
yedin mi?» O da yanıtladı: «Hayır, çünkü Tanrı bunu
bana yasakladı, 'Ondan yememelisin' dedi» Melek Ta'us şöyle dedi ona: «Yesen, senin için çok daha iyi olur.» Ama Adem'in, yedikten sonra karnı şişti, ve Ta'us Melek onu Cennet'ten çıkardı, ve bıraktı, ve göğe
çıktı. O zaman Adem, karnının şişkinliği yüzünden acıyla kıvrandı, çünkü bedeninde çıkış deliği yoktu. Ama Tanrı bir kuş gönderdi, o da Adem'in bedeninde bir çıkış deliği açtı, böylece Adem rahatladı. Ve Cebra il yüz yıl ona görünmedi, ve o mutsuz oldu, ağladı. O zaman Tanrı, Cebrail'e buyurdu ve o gelerek Adem'in sol koltuk altından Havva'yı yarattı. Sonra Melek Ta vus, halkımıza demek istiyorum ki, çok acı çeken Yezidîlere yardım etmek üzere yeryüzüne indi ve eski Asurluların yanında, bizim de başımıza krallar dikti; bu krallar Nesrukh (ki o, Nasir'ud-Din'dir) ve Kamush (o da, Sultan Fahrü'd-Din'dir) ve Artimus (ki, Sultan Şem- sü'd-Din'dir) adını taşıyorlardı. Bundan sonra iki kral tarafından yönetildik; birinci ve ikinci Şapur adlı bu kralların yönetimi yüz elli yıl sürdü ve onların soyun dan gelen Amir'lerimiz bizi bugüne dek yönetmişlerdir, ve biz dört kabileye bölündük. Bize khass (marul) ha ram kılınmıştır, çünkü kadın peygamberimiz olan Khassa'nın adını anımsatmaktadır; kuru fasulye de ha ramdır, koyu mavi boya kullanmamız yasaktır; Yunus peygambere saygısızlık etmiş olmamak için, balık ye memiz haramdır; Ceylanları da yemeyiniz, çünkü onlar peygamberlerimizden birinin sürüsü olmuşlardır. Ayrı ca, Şeyh ve müritleri, tavuskuşuna saygısızlık etmemek için, horoz da yemeyiniz; çünkü tavuskuşu, daha önce sözü edilen yedi tanrıdan biridir ve biçimi horozu andı rır. Yine Şeyh ve müritleri, helvacıkabağı yemekten sa kınınız. Bundan başka, ayakta işemek, ya da oturmuş haldeyken giyinmek, ya da Müslümanların yaptığı gibi helada taharetlenmek, ya da onların banyolarında gusül etmek, bize yasaklanmıştır. Ayrıca, tanrımız olan Şey- tan'ın adını ya da onu anımsatan Kitan, Şar, Şat gibi adları ya da Mel’un, [...] na'l gibi sözcükleri ağza almak yasaktır.
Önce [...] bizim dinimize, putataparlık dediler ve Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve İranlılar dini mizden uzak durdular. Kral Ahab ile Amran, bizdendi; öyle ki, bizim Pirbub diye adlandırdığımız Ahab Beel- zebub'un Tanrısından yardım dilerlerdi. Bizim Babil'de
Bakti-Nossor (Nebukadnezzar) adlı bir kralımız vardı; İran'da Ahasuerus, İstanbul'da Agrikalus da bizdendi. Gök ve yer var olmadan önce Tanrı, suların üzerinde bir teknenin içindeydi. Sonra, yaratmış olduğu inciye kızdı, onu başından attı; incinin kırılmasından dağlar, çınlamasından kum tepeleri, dumanından da gökler meydana geldi. Sonra Tanrı, göğe çıktı ve gökleri yo ğunlaştırdı; ve onları, altlarına destek koymadan yer leştirdi, ve yeryüzünü her yanından çevirdi. Sonra elle rine kalemi aldı, ve tüm yaratıklarının adlarının listesi ni çıkardı. Kendi özünden ve nurundan altı Tanrı yarat tı ki bunların yaratılması, bir lambanın başka bir yanan lambadan yakılması gibiydi. Sonra Birinci Tanrı, İkinci Tanrı'ya dedi ki: «Ben göğü yarattım; sen oraya çık, ve bir şeyler yarat.» Ve o, göğe çıktığı zaman, güneş var oldu. Kendisinden sonraki Tanrı'ya, 'Çık' dedi ve ay yaratıldı. Ve ondan sonraki Tanrı, gökleri harekete geçirdi; ve ondan sonraki Tanrı, yıldızları yarattı ve on dan sonra gelen Tanrı, el-Kuragh'ı, yani Sabah Yıldı- zı'nı (*) yarattı; her şey böyle yaratıldı.
*
(*) Venüs, -Çev.
Mashaf-i Reş (Mushaf-i Res - Kara Kitap)
Yaratılış nazariyelerinin anlatıldığı yeryüzüne ait bir kitap olup Yezidilere dair geçmişteki olaylar ile Yezidilik adabını içerir. Ayrıca Kara Kitap'ta renkler ve yiyeceklerle ilgili bazı yasaklar da yer almıştır.
Şimdi Mashaf-i Reş'ten bir bölüm sunalım;
...Başlangıçta Tanrı, kendi yüce özünden Beyaz İnci'yi yarattı ve bir kuş yarattı ki adı, Anfar'dı. Ve inci'yi onun sırtına koydu ve orada kırk bin yıl oturdu.
İlk gün, yani pazar günü, Azazil adlı meleği yarattı; işte o, hepsinin başkanı olanı Ta'us Melek (Tavus kuşsu Melek)'tir. Pazartesi günü Tanrı, Darda'il adlı meleği yarattı ki o, Şeyh Hasan'dır. Salı günü, İsrafil'i yarattı ki, Şeyh Şams'tır. Çarşamba günü, Cebra'il adlı meleği yarattı; o da Abu Bekr'dir. Perşembe günü, Azrail'i yarattı ki, Saacadin'dir. Cuma günü, Semna'il aldı meleği yarattı; o da Nasir'ud - Dindir. Cumartesi günü, Nura'il adlı meleği yarattı, ki o [. .] Melek Ta'us (Melek Tavus)'u onların başkanı yaptı. Ondan sonra Tanrı, yedi göğü, Yeryüzünü ve güneşi ve ayı yarattı [...]
İnsani, kuşları ve tüm hayvanları yarattı ve onları pelerininin boşluğuna yerleştirdi ve İnci'nin üzerinden indi, melekler de yanındaydı. Sonra yüksek sesle İnci'ye doğru haykırdı, o da düşüp dört parçaya ayrıldı. içinden su fışkırdı ve deniz oldu. Dünya yuvarlaktı, üzerinde çatlak yoktu. Sonra Tanrı, bir kus biçiminde Cebrail'i yarattı ve dört bucağın yönetimini ona emanet etti. Sonra bir gemi yarattı ve onun içinde otuz bin yıl kaldı, ondan sonra Laleis'e geldi ve konakladı.
Dünyanın içinde haykırdı ve yoğunlaşmayla deniz oluştu ve dünya yeryüzüne dönüştü ve titremeye devam ettiler. Sonra Cebrail'e, Beyaz İnci'nin iki parçasını getirmesini buyurdu, parçalardan birini yeryüzünün altına yerleştirdi öbürünü de Göğün Girişi'ne (cennetin girişi) kapı olarak koydu. Sonra onların içine güneşi ve ayı yerleştirdi, onların kırpıntılarından da yıldızları yarattı ve onları göğe süs olarak astı. Ayrıca yeryüzünü süslemek üzere meyve ağaçlarını, bitkileri ve dağları yarattı. Halı'nın üzerine Taht'i yarattı. Sonra, dedi ki Ulu Tanrı:
“Ey Melekler, Adem'le Havva'yı yaratacağım, onları insan yapacağım ve ikisinden, Adem'in belinden gelmek üzere, Sehr ibn Cebr doğacak ve ondan tek bir halk türeyecek yeryüzünde; Azazil'in, yani Ta'us Melek'in toplumu olan Yezidi halkıdır bu. Sonra Şeyh Adi b. Musafir'i Suriye'den göndereceğim ve o gelip Lales'te kalacak.”
Sonra Tanrı, kutsal ülkeye indi ve Cebrail'e, dünyanın dört bucağından toprak getirmesini buyurdu; Toprak, hava, ateş ve su. Onlarla bir adam yaptı ve kendinden ona bir ruh bağışladı. Sonra Cebrail'e. Adem'i Cennet'e yerleştirmesini buyurdu, orada meyveyle bütün yeşil bitkileri yiyebilsin diye: ancak buğday yemesi yasaktı.
Yüz yıl sonra Ta'us Melek, Tanrıya dedi ki: “Adem nerede ve nasıl üreyip çoğalacak?” Tanrı ona “Yetki ve yönetimi sana bırakıyorum bu konuda” dedi. O zaman Melek Tavus, gidip Adem'e sordu: “Hiç buğday yedin mi ?” O da yanıtladı: “Hayır; çünkü Tanrı bunu bana yasakladı, 'Ondan yememelisin' dedi”Melek Ta'us, söyle dedi ona: “Yesen, senin için çok daha iyi olur.” Ama Adem'in, yedikten sonra karnı şişti ve Ta'us Melek onu Cennet'ten çıkardı ve bıraktı ve göğe çıktı. O zaman Adem, karnının miskinliği yüzünden acıyla kıvrandı; çünkü bedeninde çıkış deliği yoktu. Ama Tanrı bir kuş gönderdi, o da Adem'in bedeninde bir çıkış deliği açtı, böylece Adem rahatladı.
Ve Cebrail yüz yıl ona görünmedi ve o mutsuz oldu, ağladı. O zaman Tanrı, Cebrail'e buyurdu ve o gelerek Adem'in sol koltuk altından Havva'yı yarattı. Sonra Melek Tavus, halkımıza demek istiyorum ki, çok acı çeken Yezidîlere yardım etmek üzere yeryüzüne indi ve eski Asurluların yanında, bizim de basımıza krallar dikti; bu krallar Nesrukh (ki o, Nasir'ud - Din'dir) ve Kamush (o da, Sultan Fakhru'd - Din'dir) ve Artımus (ki. Sultan Samsu'd - Din'dir) adını taşıyorlardı.
Bundan sonra iki kral tarafından yönetildik; birinci ve ikinci Şapur adlı bu kralların yönetimi 150 yıl sürdü ve onların soyundan gelen Amir'lerimiz bizi bugüne dek yönetmişlerdir ve biz dört kabileye bölündük.
Bize khass (marul) haram kılınmıştır; çünkü kadın peygamberimiz olan Khassa'nın adını anımsatmaktadır. Kuru fasulye de haramdır. Koyu mavi boya kullanmamız yasaktır.
Yunus peygambere saygısızlık etmiş olmamak için, balık yememiz haramdır. Ceylanları da yemeyiniz; çünkü onlar, peygamberlerimizden birinin sürüsü olmuşlardır. Ayrıca, Şeyh ve müritleri, tavus kuşuna saygısızlık etmemek için, horoz da yemeyiniz; çünkü tavus kuşu, daha önce sözü edilen yedi tanrıdan biridir ve biçimi horozu andırır.
Yine, Şeyh ve müritleri sayın, helvacıkabağı yemekten sakınınız. Bundan başka, ayakta işemek, ya da oturmuş haldeyken giyinmek, ya da Müslümanların yaptığı gibi helada taharetlenmek, ya da onların banyolarında gusül etmek, bize yasaklanmıştır.
Ayrıca, tanrımız olan Şeytan'ın adını ya da onu anımsatan Kitan, Sar, Sat gibi adları ya da Mal'un, [...] na'l gibi sözcükleri ağza almak yasaktır.
Önce [ ...] bizim dinimize, putataparlık dediler ve Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve İranlılar, dinimizden uzak durdular. Kral Ahab ile Amran, bizdendi; öyle ki, bizim Pirbub diye adlandırdığımız Ahah Beelzebub'un Tanrısından yardım dilerlerdi.
Bizim Babil'de Bakti-Nossor (Nebukadnezzar) adlı bir krallımız vardı; İran'da Ahasuerus, İstanbul'da Ağrıkalus da bizdendi.
Gök ve yer var olmadan önce Tanrı, suların üzerinde bir teknenin içindeydi. Sonra, yaratmış olduğu inciye kızdı, onu başından attı; incinin karılmasından dağlar, çınlamasından kum tepeleri, dumanından da gökler meydana geldi.
Sonra Tanrı, göğe çıktı ve gökleri yoğunlaştırdı ve onları, altlarına destek koymadan yerleştirdi ve yeryüzünü her yanından çevirdi. Sonra ellerine kalemi aldı ve tüm yaratıklarının adlarının listesini çıkardı. Kendi özünden ve nurundan altı tanrı yarattı ki bunların yaratılması, bir lambanın başka bir yanan lambadan yakılması gibiydi.
Sonra Birinci Tanrı, İkinci Tanrı'ya dedi ki: “Ben göğü yarattım; sen oraya çık ve bir şeyler yarat.” Ve o, göğe çıktığı zaman, Güneş var oldu. Kendisinden sonraki Tanrıyla, 'Çık' dedi ve ay yaratıldı. Ve ondan sonraki Tanrı, gökler'i harekete geçirdi ve ondan sonraki Tanrı, yıldızları yarattı ve ondan sonra gelen Tanrı, el - Kuragh'i, yani Sabah Yıldızı'nı (venüs) yarattı ve her şey böyle yarattı.
Bize khass (marul) haram kılınmıştır; çünkü kadın peygamberimiz olan Khassa'nın adını anımsatmaktadır. Kuru fasulye de haramdır. Koyu mavi boya kullanmamız yasaktır.
Yunus peygambere saygısızlık etmiş olmamak için, balık yememiz haramdır. Ceylanları da yemeyiniz; çünkü onlar, peygamberlerimizden birinin sürüsü olmuşlardır. Ayrıca, Şeyh ve müritleri, tavus kuşuna saygısızlık etmemek için, horoz da yemeyiniz; çünkü tavus kuşu, daha önce sözü edilen yedi tanrıdan biridir ve biçimi horozu andırır.
Yine, Şeyh ve müritleri sayın, helvacıkabağı yemekten sakınınız. Bundan başka, ayakta işemek, ya da oturmuş haldeyken giyinmek, ya da Müslümanların yaptığı gibi helada taharetlenmek, ya da onların banyolarında gusül etmek, bize yasaklanmıştır.
Ayrıca, tanrımız olan Şeytan'ın adını ya da onu anımsatan Kitan, Sar, Sat gibi adları ya da Mal'un, [...] na'l gibi sözcükleri ağza almak yasaktır.
Önce [ ...] bizim dinimize, putataparlık dediler ve Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve İranlılar, dinimizden uzak durdular. Kral Ahab ile Amran, bizdendi; öyle ki, bizim Pirbub diye adlandırdığımız Ahah Beelzebub'un Tanrısından yardım dilerlerdi.
Bizim Babil'de Bakti-Nossor (Nebukadnezzar) adlı bir krallımız vardı; İran'da Ahasuerus, İstanbul'da Ağrıkalus da bizdendi.
Gök ve yer var olmadan önce Tanrı, suların üzerinde bir teknenin içindeydi. Sonra, yaratmış olduğu inciye kızdı, onu başından attı; incinin karılmasından dağlar, çınlamasından kum tepeleri, dumanından da gökler meydana geldi.
Sonra Tanrı, göğe çıktı ve gökleri yoğunlaştırdı ve onları, altlarına destek koymadan yerleştirdi ve yeryüzünü her yanından çevirdi. Sonra ellerine kalemi aldı ve tüm yaratıklarının adlarının listesini çıkardı. Kendi özünden ve nurundan altı tanrı yarattı ki bunların yaratılması, bir lambanın başka bir yanan lambadan yakılması gibiydi.
Sonra Birinci Tanrı, İkinci Tanrı'ya dedi ki: “Ben göğü yarattım; sen oraya çık ve bir şeyler yarat.” Ve o, göğe çıktığı zaman, Güneş var oldu. Kendisinden sonraki Tanrıyla, 'Çık' dedi ve ay yaratıldı. Ve ondan sonraki Tanrı, gökler'i harekete geçirdi ve ondan sonraki Tanrı, yıldızları yarattı ve ondan sonra gelen Tanrı, el - Kuragh'i, yani Sabah Yıldızı'nı (venüs) yarattı ve her şey böyle yarattı.
Çok ilginç bir metin! Ezidiler aslında çok ilginç bir dini azınlık. Demiurge Azazil hakkındaki tamamen olumlu görüşünüz büyüleyici. Zamanın İslami ezoterik okullarında Azazil'e benzer bir olumlu/yaratıcı bakış açısı olup olmadığını merak ediyorum. Alevilerle olabilir mi? Veya Batıniler?
YanıtlaSilYine ilginc bir konu ve tazi bulmussun .bir solukta okufum.
YanıtlaSil