25 Temmuz 2015 Cumartesi

MUSA PEYGAMBER VE BALIK


MUSA PEYGAMBER VE BALIK
Kehf suresi benim için en gizemli surelerin başında geliyor.Zülkarneyn yani fay hattı yazımdan sonra bazı konuları anlamak için çok fazla araştırma yaptım ama bir türlü Musa ve ilim verilen kulun yolculuğu kıssasında geçen balık sembolünü aklımda oturtamadım ta ki bir sabah buldum galiba diye uyanana kadar.
Kütüb-i Sitte’de bulunan bir hadise göre;
Musa peygamber İsrail’e hutbe irad etmek üzere ayağa kalkar kendisine “insanların en bilgini kimdir?” diye sorulur.Benim diye cevap verince Allah’tan ilham gelir “iki denizin birleştiği yerde bulunan bir kulum senden daha alimdir”diye.Musa peygamber
-“Ey Rabbim ben onu nasil bulabilirim? diye sordu.
Kendisine: -“Bir zenbile bir balık koy, onu sırtına al. Balığı nerede yitirirsen o zat oradadır” dendi.
Kehf Suresine dönecek olursak
  • 60 – Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: “İki denizin birleştiği yere ulaşıncaya kadar gideceğim, yahut senelerce gideceğim.”
  • 61-Bunun üzerine ikisi de iki denizin birleştiği yere vardıklarında balıklarını unuttular. Bu arada balık, denizde yolunu bulup kaybolmuştu.
  • 62 – İki denizin birleştiği yeri geçtikleri zaman, Musa genç arkadaşına: “Kuşluk yemeğimizi getir. Gerçekten biz bu yolculuğumuzda epey yorulduk” dedi.
  • 63 – Adam: “Gördün mü! dedi. Kayaya sığındığımız vakit doğrusu ben balığı unutmuşum. Onu hatırlamamı, muhakkak şeytan bana unutturdu. O denizde garip bir yol tutup gitmişti.”
  • 64 – Musa da demişti ki: “İşte aradığımız o idi.” Bunun üzerine izlerine dönüp gerisin geri gittiler.
BALIK TEORİSİ
Zülkarneyn yazımı okuyanlar hatırlayacaktır.Zülkarneyn (fay hattı) iki denizin birleştiği yere gelmiş orada Medyen Kavmi’ni bulmuştu.Mısır’dan ayrılan Musa Peygamber’de Medyen’de yaşıyordu.Son kesinleşmiş araştırmalara göre Turu Sina dağı(Jebel Al Lawz)da bu bölgedeydi.
Musa Peygamber’e İki denizin birleştiği en yakın yer Tiran Boğazı’ydı(yukarıdaki fotoğraf) fakat dünya üzerinde bir çok yerde bu tanıma uyan yerler vardı.Onun için bu noktayı bulmak senelerini alabilirdi.
Medyen’den yardımcısı ile yola çıktılar 60-70 km sonra Tiran boğazına gelip orada kayaya büyük ihtimalle uyumak için sığındılar sabah karşıya geçtikten sonra yardımcısının aklına suda kaybolan balık geldi peki balık ile sembolize edilen neydi?
Günümüz bilim adamları geçmiş çağlarda insanların astroloji alanında ileri derecede bilgi sahibi olduklarını hayatlarını yıldızlara göre planladıkları ve yol bulma konusunda yıldızlardan yararlandıklarını açıklamaktalar.
Antik Mısırlılar ve birçok medeniyet fark ettiler ki yaklaşık olarak her 2150 yılda bir bahar gün dönümünde şafak 12 burçtan birine denk geliyordu ve her 2150 yıl bir çağ olarak adlandırılıyordu.Musa Peygamber 10 emri aldığında Boğa Çağı bitip Koç Çağı’na geçilmişti.Musa peygamber Koç Çağının temsilcisiydi.(ama ona tabi olanlar boğa heykeline tapıyorlardı.)
Musa Peygamber Koç Çağının temsilcisi ve ondan daha bilgin biri varsa Koç Çağından sonra gelecek Balık Çağının temsilcisi olması gerekirdi.Onun için Balık Takımyıldızı’nı Musa Peygamber pusula olarak aldı ve yoluna devam etti ta ki Tiran Boğazı’na gelene kadar.
Eski Arap Efsanelerinden Leyla ile Mecnun’da Leyla göçebe bir hayat yaşamaktadır. Mecnun Leyla’nın çadırını bulur fakat Leyla yoktur çadırın üstünde Leyla’nın dilini uzatmış köpeği yatmaktadır. Aslında burada bahse konu olan köpek canis majör büyük köpek takımyıldızıdır.
Yukarıdaki örnekte olduğu gibi Musa Peygamber’in yardımcısı deniz üzerinde balık takımyıldızının kayboluşunu izledi ve bunu söylemeyi unuttu.Karşıya geçtikten sonra kuşluk vakti(Güneş doğduktan 45dk sonra başlayıp öğle vaktine kadar olan zaman dilimi)kahvaltıda bu durum yardımcının aklına geldi ve Musa Peygamber’e söyledi.Yıldızın garip bir şekilde suda yol alması da;
İlkbahar ılımı noktası günümüzde Balık takımyıldızı bölgesinde, ω Psc yıldızının güneyine doğru yer alır. Bu nokta devinim dolayısıyla yavaşça batıya, Balık’ın aşağısına, Kova takımyıldızı bölgesine doğru sürüklenmesinden kaynaklanmaktaydı.
Musa Peygamber bunu bir işaret olarak algılayıp geldikleri yoldan gece uyudukları noktaya tekrar döndüler.
Sonuç Olarak;
Musa Peygamber kıssasında anlatılan ve balıkla sembolize edilen şey balık takım yıldızıdır.Bundan sonraki yazımda Musa Peygamber’in Ledün ilmine sahip bir kulla karşılaşmasını anlatacağım.Aşağıdaki iskendername’de bulunan resmin(Zülkarneyn ve ilim sahibi kul) yorumunu size bırakıyorum şimdilik
S. Barış Yazıcı 
Zülkarneyn ve Kaf Dağı 
Kaf Suresi 50. suredir.Kaf rivayetlere göre Dünyayı çevreleyen yeşil zümrütten bir dağın adıdır ve sureye başlarken Allah bu dağın adına ve Kur’an üzerine yemin etmektedir. Sure mistik tefsirlerde Kafdağı ile bağlantılanır.
“Allah’u Teala şu Arz’ın arkasından bir bahr-ı muhıyt yaratmıştır, sonra onun arkasından da <Kaf> denilen bir dağ yaratmıştır ki dünya seması onun üzerinde dalgalanır.”
“Allah bir dağ yaratmıştır ki ona <Kaf> denilir. Bu dağ âlemi ıhata etmiştir ve onun kökleri Arz’ın üzerinde bulunduğu Kaya’ya uzanır…”
Yorumlardan ve rivayetlerden anlaşılan aslında Kaf Dağı dünyayı çevreleyen manyetik alandır.Daha önceki yazımızda Zülkarneyn’i tektonik fay hattı olarak tanımlamıştık.Fay Hatları ile dünyanın manyetik alanı arasındaki ilişkiyi bakalım Mevlana Mesnevi’de nasıl anlatmış
Zülkarneyn’in Kafdağına gitmesi ve “Ey Kafdağı, bize Tanrı’nın ululuğundan bahset” demesi, dağın da “Onun ululuğu söze gelmez.. o ululuk karşısında anlayışlar yok olur” diye cevap vermesi, Zülkarneyn’in “Bari hatırında olan ve sence söylemesi kolay bulunan Tanrı sanatlarından bahset” diye yalvarması.

Zülkarneyn, Kaf dağına gitti… o dağın saf zümrütten olduğunu gördü.
Bütün âlemi halka gibi çepeçevre çevirmişti… Zülkarneyn, o dağı görüp şaşırdı.
Dedi ki: Sen dağsan öbür dağlar ne? Onlar senin yanında bir oyuncak âdeta!
Kaf dağı dedi ki: O dağlar, benim damarlarımdır… onlar, güzellikte, alımda bana eş olmazlar.

3715. Benim her şehirde gizli bir damarım vardır… âlemin çevresi damarlarıma bağlıdır.
Tanrı, bir şehirde yer deprentisi yapmak isterse bana söyler, ben oraya varan damarı oynatırım.
O şehre ulaşan damarı kahırla oynattım mı orada yer deprenir.
Tanrı yeter deyince damarım yatışır… durur görünürüm ama daima işteyim ben!
Merhem gibi dururum ama hayli iş görürüm… akıl gibi hani; o da durur ama söz, ondan doğar, harekete gelir.

3720. Fakat bunu aklı kavramayana göre yer deprentisi yerdeki buharlardan olur.
3730. Zülkarneyn, Kafdağı’nın konuştuğunu, söz incilerini deldiğini görünce,
Dedi ki: Ey sırları bilen ve her şeyden haberi olan, söz söyleyen dağ, bana Tanrı sanatlarından bahset.
Kaf dağı dedi ki: Yürü… Tanrı sanatları söylenebilmekten söze gelmekten çok üstündür.
Yahut kalemin ne haddi vardır ki sayfalara o sanatların nişânesini yazabilsin!
Zülkarneyn, ona ait küçük bir hikâye olsun söyle… Tanrının şaşılacak kudretlerinden bahset ey iyi huylu âlim dedi.

3735. Kaf dağı dedi ki: “İşte sana üç yüz yıllık yol olan şu ova. Padişah, onu kar dağlarıyla doldurmuştur.
Dağ, dağın üstüne sayısız olarak yığılmıştır… daha da her zaman oraya kar yağıp durmada!
Bir kar dağının üstüne başka bir kar dağı yığılıp durmada… karın soğukluğu, ta yerin dibine kadar işlemede!
An be an o uçsuz bucaksız, o büyük ambardan kardan meydana gelen bir dağ üstüne kardan bir dağ daha yığılmada!
Padişahım, böyle bir ova olmasaydı cehennemin harareti beni mahvederdi!”

3740. Gafilleri kar dağları bil! Tanrı, akıllıların perdeleri yanmasın diye onları böyle soğuk yaratmıştır.
Karlar yağdıran bilgisizliğin aksi olmasaydı o Kafdağı, iştiyak ateşiyle yanar erirdi.
Zaten ateş de Tanrı kahrından bir zerredir… aşağılık kişileri korkutmak için âdeta bir kamçıdır.
Fakat bu kadar büyük ve üstün olan kahrı ile beraber yine de bak… lûtfunun soğukluğu ondan ileri!
Keyfiyetsiz ve mânevi bir ileri oluştur bu… geri kalanı da, ileri gideni de ikiliksiz olarak gör. Mesnevi 4.Cilt

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder