17 Eylül 2015 Perşembe

Hz. Musa, Hz. İsa’nın dayısı mıdır? Değilse, neden Kur’an’da Hz. Meryem’e “Harun’un kız kardeşi” olarak hitap edilmektedir?

1700 Yıl Arayla Yaşadıkları Kabul Edilen İki Ayrı "Meryem" (İsa'nın Anası "Meryem" ile Musa'nın Ve Harun'un Kız Kardeşleri Olan Meryem )

BİR DE BU KURAN TECVİTLİ Mİ OKUNUR ?

Hz. Musa, Hz. İsa’nın dayısı mıdır? Değilse, neden Kur’an’da Hz. Meryem’e “Harun’un kız kardeşi” olarak hitap edilmektedir?

Hz. Musa ve Hz. Harun ile Hz. Meryem ve Hz. İsa arasında çok uzun bir süre geçmiştir. Bu anlamda, Hz. İsa’nın annesi olan Hz. Meryem ile Hz. Musa ve Hz. Harun’un kardeş olmaları mümkün değildir. Hiçbir İslam âlimi tarafından da böyle bir iddiada bulunulmamıştır. Ancak, Kur’an’da Hz Meryem’in Hz. İsa’yı dünyaya getirdikten sonra kavminin kendisini “Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildi; annen de iffetsiz değildi. (Meryem, 28)” diyerek kınadığına yer verilmesi ve Hz. Meryem’in “Harun’un kız kardeşi” olarak tanıtılması nasıl açıklanacaktır? Bu konuda birkaç farklı yorum olsa da, ikisinin öne çıktığını görüyoruz:
  • Birinci görüşe göre, Hz. Meryem’in, Harun adlı salih ve iffetli bir kardeşi bulunmaktaydı. Bu hitap ile, böyle salih birinin kız kardeşi olan Hz. Meryem’e zina etmeyi asla yakıştıramadıklarını be­lirtmek istemişlerdir. Muğire b. Şube anlatıyor: “Resûlullah, beni Necran kabilesine gönderdi. Necranlılâr, ‘Sizler ‘Ey Harun’un kız kardeşi!’ âyetini okursu­nuz, oysa, Hz. Musa, Hz. İsa’dan çok zaman önceydi’ dediler. Ben birşey demedim, gelip aynısını Resûlullah’a anlattım. Resûlullah şöyle dedi: “Onlar, çocuklarına geçmiş salih kişi ve velilerin isimlerini koyarlardı.” Bu hadiste, Hz. Meryem’in kardeşine de Harun adı verildiğine işaret edilmiştir.
  • İkinci görüşe göre, Hz. Meryem’in Hz. Musa’nın kardeşi olan Hz. Harun’un soyundan gelmiş olması münasebetiyle kendisine böyle hitap edilmiştir:
  •  “Oğlu”, “kızı”, “kızkardeşi” vb. ifadelerin dini metinlerde sıkça kullanıldığı görülmektedir. Bu ifadeler, akrabalık ve mensubiyet ifadesi olarak da kullanılabilmektedir. Örneğin, Âdemoğulları, İsrailoğulları ve Haşimoğulları ifadeleri ile, Hz. Âdem, Hz. Yakup ve Haşim’in oğullarının kastedilmediği açıktır. Efendimizin eşi Hz. Safiyye’yi bazıları “Yahudi kızı” diyerek kızdırdıklarında o da gidip üzüntüsünü Hz. Muhammed’e (sav) açmış, bunun üzerine Efendimiz şöyle demiştir: “Bak, bir daha aynı şeyleri söyleyecek olurlarsa, sen de şu cevabı ver:‘Benim kocam Hz. Muhammed, babam Hz. Harun, amcam da Hz. Musa’dır. Bu durumda ben hepinizden daha üstünüm!’” Benzeri ifadelerin çeşitli şekillerde İncil’de kullanıldığı görülmesine rağmen, Hıristiyanların “Harun’un kızkardeşi” tabirini eleştirmeleri akıl alır değildir. Zira, Hz. İsa, Hz. Davud’un oğlu olmamasına rağmen, Matta İncili, 1. Bölüm 1. âyette Hz. İsa’dan “Davud’un oğlu” diye bahsedilmektedir. Yine İncil içerisinde Hz. Yahya’nın annesi Elizabeth de dahil olmak üzere birçok kadın için “Harun’un kızı (Daughter of Aaron)” tamlaması kullanılmıştır.
  • Luka İncili’ne göre Hz. Zekeriyyâ’nın eşi Elizabeth, Levi kabilesine mensup olarak Hz. Hârûn’un soyundan gelmektedir. Bu anlamda, Elizabeth ile akraba Hz. Meryem de Hz. Harun’un soyundan gelen Levi kabilesine mensuptur. Bu durumu bilen kişilerin Hz. Meryem’e “Harun’un kız kardeşi” demesi doğaldır. Nitekim, Muhammed Hamidullah da, “Harun’un kız kardeşi” olarak tercüme edilen âyeti “Harun’un soyundan gelen kız kardeş” olarak anlamaktadır. Zira Arapça’da “uht (kız kardeş)” kelimesi, bir soyun, kavmin, inancın mensubu için kullanıldığı gibi, İngilizce’de de bir inanç grubuna tabi olan kişileri nitelemekte kullanılabilmektedir (“Catholic sisters” ifadesinde olduğu gibi).
  • Yahudi kaynaklarına göre; Amram; Hz. Harun’un, Hz. Musa’nın ve kızkardeşleri Meryem’in babasıydı. Yani Hz. Musa ile Hz. Harun’un Meryem adında ablaları vardı. Hz. Harun, İsrail’in en üst seviyedeki rahibiydi ve onun soyundan gelenler rahiplik (Kohanim) sınıfını oluşturuyordu. Hz. Musa ile Hz. Harun’un kızkardeşi Meryem’den (ismi Kur’an’da açıkça geçmese de, bazı tefsirlerde Hz. Musa’nın kız kardeşi Meryem olarak ifade edilmiştir) şu şekilde bahsedilmektedir: “Annesi, Musa’nın ablasına ‘Onun izini takip et’ dedi. O da kimse farkına varmadan, Musa’yı gözetledi. Biz, daha önce onun, sütannelerinin sütünü emmemesini sağladık. Musa’nın ablası ‘Sizin için onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verip onu güzelce eğitecek bir aileyi göstereyim mi?’ dedi. Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.” (Kasas, 11-13).
Yukarıda yer alan tefsir ve yorumlardan, “Harun’un kız kardeşi” tabiri ile, Hz. Harun’un gerçek kız kardeşi Meryem’e latif bir hatırlatmada da bulunularak, Hz. Meryem’in Hz. Harun’un soyuna ve inancına mensup olduğunun ifade edildiği anlaşılmaktadır.
Herşeyin doğrusunu O bilir.
Dr. Naim Tatlıcı

turandursun.com

1700 Yıl Arayla Yaşadıkları Kabul Edilen İki Ayrı "Meryem" (İsa'nın Anası "Meryem" ile Musa'nın Ve Harun'un Kız Kardeşleri Olan Meryem )

Kur'an'da Meryem adında iki kadından söz edilir ve her ikisi de "kutsal" olarak tanımlanır. Bunlardan biri

İsa'nın anası olan Mer­yem'dir, diğeri ise Musa ile Harun'un kız kardeşleri olan Meryem! İsa'nın anası olan "Meryem"in adı Kur'an'da 34 kez geçer1 ve öylesine önemli bir yer işgal eder ki çoğu kez İsa'dan söz edilirken, "Meryem'in oğlu İsa" diye söz edilir. Örneğin Maide Suresi'nde Tanrı'nın İsa'ya:

"Ey Meryem oğlu İsa..." (Maide Suresi, ayet 110, 116117; 7276) diye hitap ettiği görülür; Bakara Suresi'nde:
"Meryem oğlu İsa'ya da belgeler verdik..." (Bakara Suresi, ayet 87, 253; Nisa Suresi, ayet 155158)

dediği yazılıdır. Ne ilginçtir ki Muhammed, kendi öz anasının adı­nı Kur'an'da asla zikretmediği (ve hatta Tanrı'nın kendisine anası için mağfiret dileme iznini vermediğini söylediği) halde, İsa'nın

l Bu  konuda bkz. Turan Dursun, Kur'an  Ansiklopedisi, c.VIII, s. 154 vd.

anası Meryem'i pek yüce ve pek kutsal nitelikte olmak üzere tanım­lamıştır Kur'an'da. Örneğin Âli İmran Suresi'ne koyduğu bir ayette, Tanrı'nın meleklerinin Meryem'i şöyle yücelttiklerini belirtmiştir:
"Melekler şöyle demişti: 'Ey Meryem! Allah seni seçip temiz­ledi, dünyaların kadınlarından seni üstün tuttu..." (Âli İmran Suresi, ayet 42246.)

Meryem Suresi'ne koyduğu bir ayetle de Tanrı'nın İsa'ya, anası­na iyi davranması için emir verdiğini bildirmiştir:

"Meryem çocuğu (İsa'yı) gösterdi... Çocuk: '... (Allah) bana Ki­tap verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, beni mübarek kıldı. Yaşadığım müddetçe namaz kılmamı ve zekat ver­memi ve anneme iyi davranmamı emretti. Beni bedbaht bir zor­ba kılmadı. Doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim gün­de bancı selam olsun' dedi..." (Meryem Suresi, ayet 2933.)

Hemen ekleyelim ki Muhammed, Meryem'i (ve oğlu İsa'yı) kut­sal niteliklerle gösterirken onları Hıristiyan olarak değil fakat Müs­lüman olarak tanıtmıştır.2 Tanıtırken de Tanrı'nın Meryem'i dünya­nın kadınlarına üstün tuttuğunu bildirmiştir.

Ne var ki bunu yaparken, İsa'nın anası Meryem ile, Musa'nın ve Harun'un kız kardeşleri olan Meryem'i birbirleriyle karıştırmış ve örneğin Kur'an'a şu ayetleri koymuştur:

"Nihayet (Meryem, İsa'yı kucağında) taşıyarak kavmine getir­di. Dediler ki: 'Ey Meryem! Hakikaten sen ilginç bir şey yaptın. Ey Harun'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir insan değildir; annen de iffetsiz değildir..." (Meryem Suresi, ayet 2728.)

Dikkat edileceği gibi ayette, İsa'nın anası olan Meryem ile Ha­run'un kız kardeşi olan Meryem aynı kimseymiş gibi gösterilmiştir. Oysa dinsel kaynakların bildirmesine göre bu iki Meryem, birbirlerin­den
l700 yıl arayla yaşamışlardır. İmran'ın kızı (ve aynı zamanda Ha­run ile Musa'nın kız kardeşleri olan) Meryem, Musa'nın Nil Nehri'ne

2 Bu konuda bkz. İlhan Arsel, İslama Göre Diğer Dinler.
bırakılması ve sonra Firavun'un karısı tarafından sudan kurtarılması     olaylarında rol oynayan bir kimsedir. Ancak Harun'un kız kardeşi olan     bu Meryem'in, İsa adında bir çocuğu olmamıştır. İsa, bu tarihten l 700 yıl sonra yaşayan ve Yusufun (Joseph 'in) karısı olan Meryem'in oğlu­dur. Bu böyle olduğu halde Kur'an'da bu iki Meıyem, biraz önce be­lirttiğimiz gibi, bir tek Meryem olarak tanıtılmıştır. Bunun böyle oldu­ğunu anlatan bir diğer ayet, Tahrim Suresi'nde şöyle diyor:

"Mahrem yerini korumuş olan İmran kızı Meryem de bir misal­dir. Ona ruhumuzdan üflemistik" (K. 66, Tahrim Suresi, ayet 12).

Buradaki "Ona ruhumuzdan üflemistik" sözlerinden anlaşılmak gereken şey Tanrı'nın Meryem'e bir oğlan çocuk bağışladığının ifa­desidir. Hikaye odur ki güya bu Meryem, hiç kimse ile cinsi müna­sebette bulunmadığı halde İsa'ya gebe kalmıştır. Olayın Kur'an'da ("Meryem" Suresi'nde) anlatılışına göre Cebrail, bir gün insan kılı­ğında Meryem'e görünür ve ona:

"Ben, temiz bir oğlan bağışlamak için Rabbinin sana gönderdiği elçiden başkası değilim" (K. 19, Meryem Suresi, ayet 1619)

der. Meryem de kendisine:

"Bana bir insan temas etmemişken, ben kötü kadın da olmadığım halde, nasıl oğlum olabilir" (K. 19, Meryem Suresi, ayet 20)

diye karşılık verir. Bunun üzerine Cebrail, kendisine mucizeler ya­ratan Tanrı'nın emriyle bu işin olup biteceğini bildirir. Bildirmesiyle birlikte Meryem oğlana gebe kalır ve o haliyle uzakça bir yere çekilir. Doğum sancılarıyla bir hurma ağacının dibine sığınır. Bu sı­rada bir ses kendisine der:

"Sakın üzülme, Rabbin içinde bulunanı şerefli kılmıştır. Hur­ma ağacını kendine doğru silkele, üstüne taze hurma dökül­sün. Ye iç gözün aydın olsun, insanlardan birini görecek olur­san: 'Ben Rahman'a oruç adadım, bugün hiç bir insanla ko­nuşmayacağım' de" (K. 19, Meryem Suresi, ayet 2126).

Daha sonra Meryem çocuğu alıp kavmine getirir. Fakat kavmi­nin insanları bu çocuğun gayri meşru doğmuş olduğunu söyleyerek, kendisine sitemde bulunurlar ve şöyle derler:

"Meryem utanılacak bir şey yaptın. Ey Harun'un kız kardeşi! Baban kötü bir kimse değildi; annen de iffetsiz değildi..." (K. 19, Meryem Suresi, ayet 2728.)

Görülüyor ki Kur'an'ın bu ayetinde İsa'nın anası olan Meryem, sanki İmran'm kızı ve Harun'un kız kardeşiymiş gibi gösterilmiş ve Tanrı'nın ona "Ruhumuzdan üflemiştik" diye konuştuğu bildirilmiş­tir. Oysa ki İmran adı Amram'ın Arapça telaffuzudur ve Amram da Yahudilerin Mısır'da bulundukları dönemde Levi kızı Yokebed'in kocasıdır. Eski Ahit'e (Ahdi alatik'e) göre Yokebed'in Amram'dan (ikisi erkek, biri kız) üç çocuğu olmuştur, ki adları "Musa", "Ha run" ve "Miriam"dır (bkz. Tevrat/ Sayılar, Bap 26: 59). "Miriam" adı Arapçada "Meryem" olarak telaffuz edilir. Bundan dolayıdır ki Harun'un kız kardeşi olan Meryem (Miriam) ile İsa'nın anası olan Meryem, aynı kimseymiş gibi Kur'an'a girmiştir. Ne var ki İsa'dan l 700 yıl önce3 yaşadığı kabul edilen ve Harun'un kız kardeşi olan İmran kızı Meryem'in İsa adında bir çocuğu olmamıştır.

İsa'nın anası olan Meryem'e, gelince o, incil'in bildirmesine gö­re, Yakub'un oğlu Yusuf'un karışıdır. Fakat burada adı geçen Yakub'u İbrahim "Peygamber'in" torunu olan İshak'ın oğlu Yakub ile karıştırmamak gerekir; yine bunun gibi Meryem'in kocası olan Yu­suf u, daha önceki devirlerde yaşadığı kabul edilen "Yusuf Peygam­ber" ile karıştırmamak gerekir (bkz. Tevrat/Sayılar, Bap 26: 59). İsa'nın anasının kocası olan Yusuf, Matta'nın oğludur (bkz. Mat­ta ya göre İncil; Bap 1:116). Öte yandan İsa'nın anası olan bu Mer­yem'in "Harun" adında bir erkek kardeşi yoktur. Mes'udi ya da Ta­beri gibi kaynaklara göre bile Meryem'in, Harun adında değil fakat, olsa olsa İşba adında bir kardeşi vardır.4

3 Bazılarına göre l 570 yıl, bazılarına göre de l 800 yıl önce.
4 Mes'udi'nin, Muruc, c.l, s.120 ve Taberi, Taf'sir, c.III, s. 144 adlı yapıtlarından ak­tarma olarak İslam Ansiklopedisi'nde "Meryem" bahsine bkz. c.VII, s.783.
Görülüyor ki Kur'an oldukça büyük bir hataya yer vemiştir ki o da İsa'nın anası olan Meryem'i, yüz yıllar önce yaşadığı kabul edi­len Harun'un kız kardeşi olan Meryem ile karıştırmış olmaktır (K. 19, Meryem Suresi, ayet 2728).

Kur'an 'daki Bu Hatayı Örtbas Etme Çabaları

Kur'an'da yer alan bu yanlışlığı örtbas etmek için Müslüman ya­zarlar çeşitli kurnazlıklara başvururlar; genellikle farklı dönemlerde yaşamış iki ayrı İmran ve bu iki ayrı İmran'dan olma iki ayrı Mer­yem faraziyesine yönelirler.5 İddia ederler ki "peygamberler" (Enbi­ya) tarihinde iki ayrı Âli İmran vardır: Bunlardan birisi Musa ile Ha­run'un babalan olan İmran'dır ve bu İmran'm ayrıca Meryem (Miri­am) adında bir kızı olmuştur; bu Meryem, Musa ile Harun'un ablala­rıdır. Diğer İmran ise, İsa'yı doğuran Meryem'in babası olan İm­ran'dır.6 Güya bu İmran'm Hanne adında bir karısı vardır ve Hanne, Meryem'e hamileyken vefat etmiştir.7 Meryem'e hamile kalışı ve onu doğurması ile ilgili olaylar Kur'an'ın Âli İmran Suresi'nin 3337 ayetlerinde anlatılmıştır. Bu anlatışa göre güya Hanne, karnındaki "hamli" (yükü) Tanrı'ya adadığını ve ona Meryem adını verdiğini söyler ve onu şeytandan koruması için Tanrı'ya havale eder. Tanrı da Meryem'i Zekeriyya'nın himayesine bırakarak ona bol rızık verir. Da­ha sonra Meryem, güya Tanrı'nın "kelimesi" ve "Ol" demesiyle İsa'ya hamile kalır (Âli İmran Suresi, ayet 4244).

Ancak hemen belirtelim ki Müslüman yazarlar, İsa'nın anası Meryem'le ilgili olarak Kur'an'da yer alan yanlışı gidermek isterler­ken, bu kez daha fahiş bir yanlışa düşmüşlerdir. Bir kere İsa'nın anası Meryem'in ne "İmran" adında babası ve ne de "Hanne" adın­da anası vardır. Hanne, olsa olsa Tevrat'ın "Birinci Samuel" bölü

5 Bu konuda bkz. Sahihi..., c.IX, s. 166, Not 3.
6 İbid.
7 Sahihi..., c.IX, s.165.

münde adı geçen "peygamberin" anasının adıdır. Çünkü Tevrat'a gö­re Hanne, Efraim dağlığında yaşayan "Elkana"nın eşidir. Uzun za­man çocuğu olmamış ve nihayet Tanrı'ya yaptığı dualar ve yalvarma­lar sonucunda güya bir oğlan çocuk doğurmuş ve adını Samuel koy­muştur ki, İsrailoğulları tarihinde "Birinci Samuel" diye bilinir.

Öte yandan Kur'an'ın Meryem Suresi'nde İsa'nın doğumu ile il­gili olay anlatılırken aynen söyle denmekte:

"(Meryem) Çocuğu alıp kavmine getirdi, onlar: 'Meryem! Utanılacak bir şey yaptın. Ey Harun'un kız kardeşi. Baban kö­tü bir kimse değildi..." (K. 19, Meryem Suresi, ayet 2734.)

Görüldüğü gibi, İsa'nın anası olan Meryem, Kur'an'ın bu ayetin­de Harun'un kız kardeşi olarak tanımlanıyor. Oysa Harun, biraz ön­ce belirttiğimiz gibi, İsa'dan l 700 (ya da l 570) yıl önce yaşadığı kabul edilen bir kimsedir. Nitekim biraz önce belirttiğimiz gibi, Mes'udi ve Taberi gibi Müslüman yazarlar bile İsa'nın anası Mer­yem'in, sadece İşba adında bir kardeşi olduğunu söylemekteler! Bundan başka bir de şu var ki Kur'an'da:

"Mahrem yerini korumuş olan İmran kızı Meryem de bir misal­dir. Ona ruhumuzdan üflemiştik" (K. 66, Tahrim Suresi, ayet 12)

diye yazılıdır. Buradaki "ruhumuzdan üflemiştik" sözleri, Mer­yem'in İsa'ya hamile kalmasının ifadesidir. Bundan dolayıdır ki Kur'an 'a göre, Meryem, kendisine "Kötü bir şey yaptın" diyenlere:

"Bana bir insan temas etmemişken, ben kötü kadın da olmadığım halde, nasıl oğlum olabilir" (K. 19, Meryem Suresi, ayet 20)

diye konuşmuş görünmektedir. Oysa ki Harun'un kız kardeşi olan Meryem için böyle bir şey esasen söz konusu değildir.

Bütün bunlardan anlaşılan şu ki, Harun'un kız kardeşi olan Mer­yem ile İsa'nın anası Meryem, Kur'an'da birbirleriyle karıştırılmış olarak tanımlanmışlardır.


33 GERÇEK ŞU Kİ Allah, Âdem'i ve Nûh'u, İbrahim Soyunu ve İmrân Soyunu bütün insanlığın üzerinde bir konuma çıkardı, 34 tek bir soy zinciri halinde.
Allah, her şeyi işiten, her şeyi bilendir. 35 Bir vakit İmran ailesinden bir kadın, “Ey Rabbim! Rahmimdeki [çocuğumu] Senin hizmetine adayacağıma söz veriyorum. Benden bunu kabul et: Doğrusu, yalnız Sen, her şeyi duyan, her şeyi bilensin!” diye (Rabbine) seslenmişti.

Ayetlerin meali bu şekildedir. İmranın kızı diye çevirmeniz sadece insanların kafasını karıştırmak için yaptığınız birşey. Harun'un kız kardeşi derkende o dilde gelenek olarak soyunun en ulu kişilerinin ismiyle anılmak normal bir kullanım şeklidir. Hani bizim dilimizde de Fatihlerin yavuzların, Atatürk'ün torunlarıyız şeklinde kullanılır ya. Yorgun beyinler çaktınız?  


sorularlaislamiyet.com Değerli kardeşimiz;
“Onu kucağına alıp akrabalarına getirdi. 'Kız Meryem! Sen ne tuhaf bir şey yapmışsın öyle!' dediler. Ey Harun’un kız kardeşi! Baban kötü bir insan değildi. Annen de iffetsiz bir kadın değildi!..”(Meryem, 19/27-28).
“Harun’un kız kardeşi” ifadesi, kaynaklarda farklı şekilde yorumlanmıştır:
a. Buradaki Harun, İsrailoğulları tarihinde salahati ve iyiliğiyle meşhur bir şahıstır. Eskiden beri güzellikler için örnek olarak gösterilen bir kişiydi. Hz. Meryem, hep saliha bir kadın olarak bilindiği için ona -benzetilmek üzere- nispet edilmiştir.
b. Bu zat, bildiğimiz Hz. Musa’nın kardeşi olan Hz. Harun’dur. Burada “Harun’un kız kardeşi” ifadesi, onun gibi iyi ve sempatik olduğuna işaret edilmiştir.
c. Kötülüğüyle meşhur bir adamdır. Buna göre bu ifadeyle Yahudiler, Hz. Meryem’i kötülükte bu adama benzeterek yargılamışlardı.
d. Bu zat, İsrailoğulları arasında çok iyi bir kimse olarak nam yapmış Hz. Meryem’in gerçek kardeşidir. Bu görüşün en kuvvetlisi olduğunu savunanlara göre, bunun doğruluğunu destekleyen iki önemli neden vardır. Birincisi: İfadelerde asıl olan -mecaz değil- hakikattir. Bunun hakikat olması ise, ancak Meryem’in Harun adında gerçek kardeşinin olmasıyla mümkündür. İkincisi: Bu makamda Yahudilerin Hz. Meryem’i azarlaması söz konusudur. Bunun dozunu arttırmak için, Meryem’in temiz ailesine benzemediğini, onlara yakışmadığını hatırlattılar. Anne ve babasının kötü olmadıklarını, iffetli olduklarını vurguladıkları gibi, ailenin diğer bir ferdi olan kardeşinin de iyi bir insan olduğunu vurgulayarak, onun bu aileye yakışmayan bir fert olduğunu yüzüne vurdular.
“Ey Harun’un kız kardeşi! Baban kötü bir insan değildi. Annen de iffetsiz bir kadın değildi!..”(Meryem, 19/28)
ayetinde bu gerçeğe vurgu yapılmıştır.(bk. Razî, Meryem, 27-28. ayetlerin tefsiri).
Taberî, İbn Aşur gibi bazı müfessirler, bu konuda var olan bazı hadis rivayetlerine dayanarak, (a) şıkkını tercih etmiştir. Bu rivayetler şöyledir:
Sahabeden Müğîre b. Şube anlatıyor:
Hz. Peygamber (asm) beni, Necran halkına gönderdi. Onlar bana; "Gerçekten siz Kur’an’da 'Ey Harun’un kız kardeşi!' diye bir ayet okuyorsunuz değil mi?” (bir diğer rivayette “Peygamberiniz Meryem Harun’un kız kardeşidir, diyormuş, doğru mu?” diye sordular. Ben de “Evet” dedim. Onlar, “Herhalde, Hz. İsa ile Hz Musa arasında ne kadar zaman geçtiğini de biliyorsunuz..” dediler. Ben Reslullah’(a.s.m)’ın yanına döndüğümde bunu kendisine anlattım. “Deseydin; Onlar daha önceki peygamberlerin ve salih kimselerin ismini kullanıyorlardı...” diye buyurdu.(bk. Taberî, İbn Aşur, Meryem, 27-28. ayetlerin tefsiri).
Ayrıca şunu da hatırlamak gerekir ki, Arapçada eb (baba), eh (kardeş) ve uht (kızkardeş) kelimeleri birçok durumda geniş mânada kullanılır. Gerçek bir kardeşlik değil, akrabalık ve mensubiyet bildirir. Çünkü, Hz. Meryem validemiz beni İsrailden olup Yahudi idi. Hz. Peygambere (a.s.m) bu, bir müşkil olarak sorulmuş, o da:
“Meryem zamanındaki insanlar, kendilerinden önce geçen peygamberlerinin ve iyi kimselerin isimlerini çocuklarına isim yaparlardı, yani onlara nisbet edilirlerdi.”
buyurmuştur. Nitekim: Hz. Safiyye, bazı kadınların kendisine “Yahudi kızı Yahudi!” dediklerini şikâyet edince Hz. peygamber (asm) şöyle buyurmuştu:
“Sen niçin onlara: “Oh ya, Harun babam, Mûsâ amcam, Muhammed eşim oluyor, daha ne isterim!” deseydin ya!” (Tirmizî, Menâkıb 63; Hâkim, el-Müstedrek, 4/31)
Diğer taraftan Kureyş'te Haşimoğulları vardı. Bu kabileden birisi yanlış bir şey yaptığında "Ey Haşimoğlu, bu yanlışı sen nasıl yaparsın." gibi bir söz söylense, bu o kişinin gerçek anlamda Haşim ismindeki soy büyüğünün oğlu olduğunu göstermeyip, o soyun bir ferdi olduğuna kinaye olarak söylenmiş olur. (bk. Razî, Meryem, 27-28. ayetlerin tefsiri)
Bu isimler o zamanda soyu hatırlatan ve soyun büyüklerine hürmeten çok koyulan isimlerdir. Nitekim günümüzde de bazı yörelerde büyüklere hürmeten bazı isimler son derece çok koyulmaktadır.
Son olarak şunu vurgulayalım ki, hiçbir İslam alimi, bu ayetten Hz. Meryem’in gerçekten Hz. Harun’un kız kardeşi olduğunu anlamamış ve böyle bir şeyi düşünmemiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder