7 Ekim 2018 Pazar

Ağzımızı Sulandıran Mucize: TÜKÜRÜK







“Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” (Nahl Suresi, 18) 



Tükürük renksiz, berrak, karmaşık (kompleks) ve değişken bir sıvıdır. Ağızda ortalama 1,1 ml bulunur ve tüm ağız içi yapıları 0,1 milimetre kalınlığında (100 mikron) ince bir film tabakası (biyofilm) oluşturarak kaplar. Bu ince sıvı tabaka hareketli olup ağzın değişik bölgelerinde değişik hazlara sahiptir. Yutkunmadan sonra ağız içinde kalan tükürük hacmi 0,8 ml’ye iner. 

Tükürük salgısının % 99’undan fazlasını su oluşturur. Ancak % 1’e yakın bir bölümü organik ve inorganik moleküllerden müteşekkildir. Her an ağız içinde mevcut olan tükürük salgısının bu kadar seyreltik oluşu, ağza alınacak besin maddelerinin tatlarını daha iyi almamızı sağlar. 

Günlük tükürük salgısı 500-1500 ml arasında değişir. Tükürüğün %93’ü ektodermal kökenli büyük tükürük bezlerinden (parotis, submandibüler, sublingual); kalan %7’si mezodermal kökenli 450-750 adet küçük tükürük bezlerinden salgılanır. 

Tükürük, salgı bezini terk ettiğinde doğal olarak sterildir (mikropsuz), fakat ağız içine girip yiyecek atıkları, oluk sıvısı, dökülmüş ağız mukoza hücreleri ve serbest mikroorganizmalarla karıştığında bu sterillik ortadan kalkar. 

Peygamberimiz rastgele yere tükürmeyi yasaklamış, tükürüğün toprakla örtülmesini istemiştir. Bu da steril olmayan tükürükten başkalarını korumak içindir. 

Yine torunlarının ağzından sızarak üzerine bulaşan yeni salgılanmış tükürüğü temiz görmesi de ilginçtir. 



Tükürüğün faydaları 

Tükürüğün sayısız yararları vardır. En başta ağız yapılarının bütünlüğünde, ağız enfeksiyonlarının (mikrobik hastalıklar) kontrolünde, sindirimde ve hatta kişisel ve sosyal ilişkilerde önemi vardır. 

Tükürük salgısı başta şekerli gıdalar olmak üzere diş sağlığı için zararlı maddeleri seyrelterek, tamponlayarak, dişin mineral dengesini sağlayarak ve içerdiği kimyasal ve biyolojik ajanlar sayesinde antimikrobik (mikrop yok edici) etki yaparak ağız-diş sağlığında koruyucu rol oynar. 

Tükürük, solunum ve sindirim yollarının başlangıç bölümlerini nemlendirerek ferahlama sağlar. Böylelikle ağzımız kurumadan daha rahat konuşuruz. 

Konuşma gibi çiğnemenin kolaylaşması ve yutmanın mümkün olabilmesi için de sulanma gereklidir. Tükürük çiğnemeyi mümkün kılar, ağızdaki besin maddelerini nemlendirerek lokma haline gelmesini sağlar. 

Yine tükürük, epitel hücreleri ile besin maddeleri arasında kaygan bir tabaka, adeta bir bariyer oluşturur. Böylece diş üzerindeki plaklarda bakteriler tarafından üretilen enzimlerden de, sigara içimi ve diğer yollarla ağza giren kanser yapıcı kimyasallardan da ağız içi yapılarını korumuş olur. 

Bu bariyer fonksiyonunun yanısıra, tükürüğün müköz özelliği besin maddelerinin epitel hücreleri üzerinden rahatça kaymasını sağlar. Bu durum ise çiğneme ve yutmayı kolaylaştırdığı gibi sert besinlerin ince mukoza tabakasını çizmesini engelleyerek koruma fonksiyonuna da katkıda bulunur. 

Konuşma, çiğneme ve yutmada tükürüğün sağladığı bu kayganlık çok önemlidir. Heyecanlı bir konuşma yaparken ağzı kuruyan bir konuşmacının çektiği zorluk, bu kayganlığın önemini gösterir. 
Tükürük, hem belli konsantrasyonlarda barındırdığı mineraller sayesinde hem de bikarbonat iyonu salgısı sebebiyle diş çürüğüne ve aşınmasına karşı koruyucu rol oynar. 



Ağza besin alırken tükürük 

Ağza alınan besin maddelerinin kana geçmelerinden dolayı gerekli tedbirler alınarak bunların ayıklanmaları ve temizlenmeleri gerekir. İlk kontrol yöntemi görme ve koklamadır. Yiyecekler henüz ağız ortamına alınmadan zararlı iseler öncelikle bu iki duyu organımızca fark edilir. Toksik (zehirli) maddelerden korunmada tükürük ve tat duygusu işbirliği yaparlar. 
Tat duyusunun yardımıyla, eğer yiyeceğin zararlı olduğuna karar verilirse, bu noktada tükürük salgısının önemi büyüktür. Tükürük olmasaydı zararlı maddelerin kuru ağız ortamından uzaklaştırılması büyük oranda başarısız olurdu. Oysa tükürük; ağzı yıkayarak, kasların yardımıyla çalkayarak, ulaşılması güç diş aralarına ulaşarak, salgısıyla ağızdaki kalıntıları sürekli seyrelterek; yanak, dudak ve dil adaleleriyle işbirliği yaparak vücuda zarar vermesi muhtemel maddelerin ağız ortamından uzaklaştırılmasında en önemli rolü üstlenir. 

Normal akışının dışında tükürmek yoluyla gerektiğinde tükürük salgısı hızlandırılabilir. Bu, özellikle zararlı ve uygunsuz tadı olan maddeler ağza alındığında önemli bir savunma mekanizmasıdır. 

Tükürük, ağız içinde bulunan şekerli ve zararlı maddeleri seyreltir, onların mideye doğru akmasını kolaylaştırarak ortamdan uzaklaşmalarına yardımcı olur. Bu yüzden şekerlerin süratle ağızdan elimine edilmesini sağlayarak dişleri korur. Aynı şekilde ağızdan mideye gönderilen mikroorganizmaları da midenin asidi karşılar. 


Tükürüğün iyileştirici etkisi 

Tükürük bezleri çıkarılan deney hayvanları ile yapılan çalışmalarda, tükürüğün ağız içi ve diğer yaraların iyileşmesinde etkili olduğu anlaşılmıştır. Bu bulgular hayvanların kendi yaralarını ve tanıdıklarının yaralarını yalama alışkanlıklarını aydınlatmaktadır. İnsanlarda da kültüre bağlı olarak kendi yaralarını yalama veya tükürük sürme davranışları gözlenmektedir. Tükürük, yara iyileşmesinde kritik önemi bulunan bağ dokusu olaylarını hızlandırıcı bir rol oynamaktadır. 

Ağız içinde ayrıca hem sıvısal hem de hücresel bağışıklık elementleri bulunur. Tükürük ağız içi bakteri florasının devamlılığı için önemli olan proteinleri ihtiva ettiğinden buradaki ekosistemi korur, böylece diş çürüklerini önleyici etki sözkonusu olur. 

Tükürüğün mekanik yıkayıcı özelliği, ağız boşluğundaki besin kalıntıları ile birlikte yapışmayan ağız mikroorganizma ve ürünlerinin inaktive edilmek üzere sindirim kanalına gönderilmesinde etkili bir rol oynamaktadır. Yutkunmayla birlikte çok sayıda mikroorganizma ağız ortamından uzaklaştırılır. 

Enteresan olan şudur: Tükürük, tüm mikrop öldürücü etkisine rağmen seçici davranır ve çürük yapmayan (nonkaryojenik) ağız içi mikroflorasına ait bakterilere zarar vermez, aksine gelişmelerine imkân sağlar. 

Peygamber Efendimiz, bir çıban veya yaradan muzdarip olan birine, “Bismillah. Arzımızın toprağı, birimizin tükürüğü ile karışarak Rabbimizin izniyle hastamıza şifa olacaktır” buyurmuştur. 15 asır önceden tükürüğün mikrop öldürücü ve şifa verici özelliğinden yararlanılması gerçekten şaşırtıcıdır. 



Özel durumlarda tükürük 

Çiğneme durumunda tükürük salgısı uyarılır, sekresyonun artmasıyla oluşan tükürük salgısında bikarbonat fazla olur. Bu besinle gelebilecek asidik maddelere karşı koruyucu niteliktedir. Alınan besin, sitrik asit gibi maddelerden daha zengin ise çiğneme refleksinin yanında tat refleksi de devreye girerek tükürük salgısını daha da artıracaktır. Böylelikle sindirim daha hızlanacak ve kolaylaşacaktır. 

Bir kimsede kusma hali varsa, kusmadan önce asidik mide muhtevasına karşı yemek borusunu, ağızdaki yapıları ve özellikle de dişleri korumak için otomatikman tükürük salgısı artar. Bu artış aynı zamanda kusma öncesinde bulantıya sebep olan irritan (tahrik edici) faktörün seyreltilmesinde de (tesirinin azaltılmasında) faydalıdır. Reflü de tükürük salgısını artırır, bu da yemek borusunu asitten korumaya yönelik bir reflekstir. 

Tükürük salgı hızı günün saatine göre sirkadyen bir salınım gösterir. Uykuda çok düşer, gündüz ise yükselir. Bu sirkadyen salgılanma ağız hijyenini koruyucudur. 



Tükürük salgısı yetersizse 

Tükürüğün ağız sağlığı açısından önemi, salgısı yetersiz kişilerde ortaya çıkan problemlerden daha iyi anlaşılır. 

Tükürük eksikliğinde yiyeceklerin sindirime hazırlanması tamamlanamaz ve ağız içi yapılarda problemler ortaya çıkar. Sık susama, çiğneme ve yutma güçlüğü, iştahsızlık belirir. Giderek kuru gıdaların yutulması imkânsız hale gelebilir. Yemeklerde sıklıkla su içilmek zorunda kalınır. Giderek konuşma güçlüğü (disfoni), diş protezlerine tahammülsüzlük, ağrı, mukoza irritasyonu ve devamı halinde giderek mukoza iltihabı, ağır ağız kokusu, ağızda ve dilde yanma hissi, tat almada sorunlar gibi pek çok zorluklar kişinin yaşamasını zorlaştırır. 

Ayrıca uykusuzluk, yaşlılarda beslenme bozukluğu, ağız mukozasında kuruluk ve çatlamalar ortaya çıkar. Ağızda sık enfeksiyonlar gelişir ve diş çürükleri oluşur. Tükürük bezleri şişer, hassas ve ağrılı olur. 

Evet, günlük hayatta farkında bile olmadığımız tükürük, asla basit bir salgı değildir. Aksine çok hassas oranlara sahip çeşitli kimyasal maddeler içeren ve tamamıyla muhtaç olduğumuz özel ve mükemmel bir karışımdır. Eksikliğinde adeta hayat durur, yaşayamaz hale geliriz. 



Tükürük yaraları nasıl iyileştiriyor? 

İnsan tükürüğünün içindeki ana protein, prolin/glisin/glutamin açısından zengin olan fosfoproteindir. Bu madde yaralara sürüldüğü zaman, her 24 saatte bir, etkilenen bölgenin yarı yarıya küçüldüğü görülür. Hayvanların yaralarını yalayarak iyileştirmeye çalışmalarının nedeni budur. 

Son yapılan araştırmalarda ortaya çıkan ilginç bulguya göre, bir hayvan yaralandığı zaman, aynı türden başka bir hayvanın yarasını yalamasına izin verdiği takdirde yarası daha hızlı iyileşiyor. (Cumhuriyet Bilim Teknik, 26 Aralık 2008) 



KAYNAKLAR 

1. Tükürük. Histolojisi – Fizyolojisi, Mikrobiyolojisi ve Biyokimyası. Editörler: Prof. Dr. Nesrin Emekli ve Prof. Dr. Ayşen Yarat. Nobel Tıp Kitabevleri. İstanbul, 2008 

2. Hadis Ansiklopedisi. Kütüb-i Sitte. Prof. Dr. İbrahim Canan. 8, 11 ve 16. ciltler 

Dr. Mustafa Reyhanlı 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder