27 Mayıs 2017 Cumartesi

Üç defa cumaya gitmeyen kimsenin durumu !





     يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِي لِلصَّلَاةِ مِن يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ ﴿٩٩

    Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.

       Tirmizi’de, Ebu Davud’da ve İbni Mace’de sahih olarak İbn-i Ömer ve İbn-i Abbas’tan (r.a.) rivayet edilen hadis-i şeriflerde “Özürsüz olarak üç defa Cuma namazını kılmayanın kalbi mühürlenir…” “… İslam’a sırtını dönmüş olur.” “Kim Cuma namazını özürsüz terk ederse münafık olarak yazılır.”  “Ya cumayı terk etmeyi bırakırlar, ya da Allah kalblerini mühürler de gafillerden olurlar” buyrulmaktadır. (Müslim, Mesâcid, 254; Nesâî, Cuma, 2, 3; Tirmizî, Cuma 7)


Cuma namazını kılmak farzdır; bunu kılmayanlar günahkâr olur. Ancak günah işleyenler kâfir olmazlar. Bu nedenle cuma namazını kılmayanlara kâfir diyemeyiz.
Hadislerde cuma namazının önemi anlatılmış, bilerek ve hiç bir mazereti olmadan cumaya gitmeyenlerin münafık özelliği taşıyacağı ifade edilmiştir. Bunlar cumanın önemini anlatmak içindir.
Her sıfat ve özellik insanı münafık yapmaz. Örneğin yalan söylemek Müslümanın özelliği olmamalıdır. Bir münafığın veya kâfirin özelliğidir. Ancak bir mümin de yalan söylemekle münafık özelliği taşısa bile, münafık olmaz ve münafık diyemeyiz. Bunun gibi cuma namazını hiçbir mazereti yokken kılmamak münafıkların özelliğidir. Bir Müslüman camiye gelmemekle münafık olmaz. Ancak mescide gelmeyen münafığın özelliğini taşımış olacağından Peygamberimiz (asm) bu konuyu hatırlatmak istemiştir.
- Daire amiri, memurların cuma namazına gitmelerine izin vermezse ne yapmaları gerekir?
Cuma namazı akıl baliğ olan sağlıklı erkeklere farzdır. Bu nedenle cuma namazını bilerek kılmayanlar haram işlemiş olurlar.
Daire amiri, memurların cuma namazına gitmelerine izin vermezse, önce amiri, makbul bir yolla takındığı menfi tavırdan vazgeçirmeye çalışırlar. İmkân olmadığı takdirde memur ya kendi naklini başka yere yaptıracak, yahut da maddi durumu müsait olduğu takdirde istifa edecektir. Durumu müsait olmazsa görevine devam edip cuma namazına gitmeden öğle namazını kılar, vebal de amire ait olur, işçinin de durumu böyledir.
İbn Kasım ve Şebramilisi şöyle diyorlar:
"Cuma namazına izin vermeyen bir işverenin yanında bir işçinin çalışabilmesi için, muhtaç olması gerekir. Muhtaç olmadığı takdirde cuma namazını kılmayarak yanında çalışması haramdır."(1)
Hanefî ulemâsından el-İmam Abu Hafs gibi zevat; "İş verenin izni olmadan, işçinin cuma namazına gitmesi caiz değildir." demişler ise de işçi ve memurun cuma namazına gitmelerine mani olmak büyük bir vebaldir(2.)
- Büyük günahları işleyen kâfir olur mu?
Bu soruyu cevaplarken, işlediği günahlarla övünen ve bunlardan pişmanlık duymayanların konumuz dışında olduğunu hemen belirtelim. Asıl mevzumuz, inandığı hâlde bu tür günahlara düşen ve onlardan pişmanlık duyanlardır.
Ehl-i sünnetin dışında kalan mutezile mezhebi ve haricilerin bir kısmı, “büyük günah işleyenlerin kâfir olacağını veya imanla küfür ortasında kalacağını” söyler ve bunu şöyle izah etmeye çalışırlar:
“Büyük günahlardan birini işleyen bir mü'minin imanı gider. Çünkü Cenab-ı Hakk'a inanan ve cehennemi tasdik eden birinin büyük günah işlemesi mümkün değildir. Dünyada hapse düşme korkusuyla kendini kanun dışı yollardan koruyan birinin, ebedi bir cehennem azabını ve Cenab-ı Hakk'ın gadabını düşünmeyerek büyük günahları işlemesi, elbette onun imansızlığına delalet eder.”
İlk bakışta doğru gibi görünen bu hüküm, insanın yaradılışını bilmeyen sakat bir düşüncenin mahsulüdür. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, bu sorunun cevabını Lem'alar adlı eserinde şu şekilde vermektedir:
“... İnsanda hissiyat galip olsa, aklın muhakemesini dinlemez. Heves ve vehmi hükmedip, en az ve ehemmiyetsiz bir lezzet-i hazırayı (el altında bulunan hazır bir lezzeti), ileride gayet büyük bir mükafata tercih eder. Ve az bir hazır sıkıntıdan, ileride büyük bir azab-ı müecceleden (sonradan gelecek, tehir edilmiş bir azaptan) ziyade çekinir. Çünkü tevehhüm ve heves ve his, ileriyi görmüyor. Belki, inkar ediyorlar. Nefs dahi yardım etse, mahall-i iman olan kalb ve akıl susarlar, mağlup oluyorlar.
"Şu halde; kebairi (büyük günahları) işlemek, imansızlıktan gelmiyor, belki his ve hevesin ve vehmin galebesiyle, akıl ve kalbin mağlubiyetinden ileri gelir.”
Evet, Bediüzzaman Hazretleri'nin ifade ettiği gibi, insanın yaradılışında cennetin akıl almaz lezzetlerini çok ötelerde görmesi ve bu yüzden onları ikinci plana atıp, hemen eli altındaki günah lezzetlerine meyletmesi gibi bir özellik vardır. Çok acıktığı için kendisini en yakın lokantaya atan bir adamın, ısmarladığı iki porsiyonluk döner 10-15 dakika gecikeceği için hemen eli altında bulunan kuru ekmeği kemirmeye başlaması ve midesinin yarısını onunla doldurması, bu sırdandır.
Yine Bediüzzaman'ın dediği gibi, insan bir ay sonra gireceği bir hücre hapsinden çok, hemen yemek üzere olduğu bir tokattan korkar. Yani bu hissiyata göre cehennem azabı, onun için çok uzaktır ve Allah da zaten affedicidir.
İşte insan, bu mülahazalarla 'imanlı olmasına rağmen, günahlara meyleder ve nefsinin de desteklemesiyle içine düşebilir. Evet, büyük günahları işlemek, imansızlıktan gelmez. Fakat o günahlar, tövbe ile hemen imha edilmezse, insanı imansızlığa götürebilir. Bu konuda yine Bediüzzaman'ı dinleyelim:
“Günah kalbe işleyip siyahlandıra siyahlandıra, ta nur-u imanı (iman nurunu) çıkarıncaya kadar katılaştırıyor. Her bir günah içinde küfre (Allah'ı inkâra) gidecek bir yol var. O günah, istiğfar ile çabuk imha edilmezse, kurt değil belki küçük bir manevi yılan olarak kalbi ısırıyor...”
Dipnotlar: 
1. Şebramilisi: II/134.
2. el-Fetava'l Hindiye: I/144.


Cuma namazlarını önemsemeyerek üç hafta cuma namazı kılmayan kimsenin kalbini Allah Teâlâ mühürler" (Ebû Dâvûd, Salât 204; Tirmizî, Cum`a 4; Nesâî, Cum`a 2; İbni Mâce, İkâmet 93) 


Varsayılan C: "Cuma namazına üst üste 3 hafta gitmeyen dinden çıkar." sözü doğru mu?



CUMAYI TERK ETMENİN HÜKMÜ NEDİR?

Cuma, şartları oluşunca farz olur.

Bizden önceki müslümanlar çok büyük sıkıntılar içinde bile cumayı terk etmemişlerdir.

Son zamanlarda cumadan, camiden, cemaatten uzaklaştırma gayretlerini görmekteyiz. Cumaya boykot için adeta sabepler aranıyor; bir tek camide kılınır, ilk tekbir alanın cuması makbuldür. Devlet başkanı kıldırması lâzımdır. Darul – Harpteyiz, gibi iddialar ortaya atılıyor.

Unutmayalım ki, Cuma kılmamanın, başkasına kıldırmamanın vebali büyük.

Bu konuda Hz. Peygamberin hadisleri çok açık:

1- “Kim cumayı meşru mazeret olmadan üç kere terk ederse, Allah kalbini mühürler” (K. Sitte 17/43)

2- “Kim özürsüz olarak cumayı terk ederse bir dinar tasattuk etsin. Bulamazsa yarım dinar versin” (Ramuz: 412/3)

3- “Kim üç cumayı terk ederse, münafıklardan yazılır.”

4- “Cumayı terk edenin Allah perişanlığını toplama-sın. İki yakasını bir araya toplamasın, işinde bere-ket göstermesin.”

5- “Bir topluluk ya Cuma namazlarını terk etmekten sakınır, ya da Allah onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar.” (R. Salihin 2/1154) buyurur.

Buralarda, geçerli mazeret söz konusu, Nedir o? Esarettir, camiye gidemeyecek kadar hastalık, yaşlılık, hasta bakıcılık, can, mal, emniyetinin olmaması, hava şartlarının müsait olmaması, yolculuk gibi mazeretlerdir. Bunların dışında özürsüz cumayı terk eden, altından kalkamayacağı bir riskin altına girmiş olur.



CUMAYA İZİN YOKSA:


Memur, işçi, cumaya gitmesi için izin alamazsa ne yapacak? Önce münasip şekilde izin isteyecek. Vermezlerse sorumluluğu, vebâli hatırlatacak, gene izin verilmezse, başka bir iş imkânı arayacak. Veya başka bir yere tayin isteyecek. Bunlarda olmazsa, işi bırakmayı düşünecek. Eğer maddî durumu iyi değilse, o işe muhtaç ise, başka da çare yoksa o zaman o işte çalışmaya devam eder. Vebâl, artık onu cumaya salmayanlarındır.

Bu durumda o kişi, öğle namazını kılar. Başka uygun bir iş aramaya da devam eder. Çünkü Cuma namazı kılmayanın ve kıldırmayanın yanında, emrinde çalışmak uygun değildir.

Cumaya gidemediği için, cumadan çıkılınca öğle namazını kılan kimse Allah'tan af diler, kendiine hayırlı bir iş isterler.

Cumaya izin verilmeyen bir kimse, içşi olsun, memur olsun, izinsiz camiye gitmesi doğru mudur? İzinsiz cumaya gidip, işi aksatması doğru değildir. Hele kazancın helâl olmasına ve alınan paranın hak edilmesine son derece dikkat edilmelidir. Bir işçi, memur kaç saat çalışması gerekiyorsa o kadar zaman çalışacaktır.

Kendisine namaz için izin verildiyse, hiç oyalanmadan işine dönecektir. Hatta tesbih çekmeyecek duayı da çalışırken yapacaktır.

Cuma için izin verilirse, Cuma için çalışmadığı vakti telafi etmelidir. Laf getirmek şöyle dursun, müspet bir intiba bırakmalıdır.

Not: Alıntıdır.
Kaynak: Araştırmacı Yazar Mustafa ÖSELMİŞ'in Mübarek Günler ve Geceler kitabından alınmıştır.

((( ... CUMA NAMAZI … SİYASİ BİR NAMAZ DEĞİLDİR … KÖLE - KADIN - HASTA - YOLCU DIŞINDA HER MÜSLÜMANA FARZDIR …)))

Muhakkak ki bütün övgüler Allah’adır.O’na hamd eder, O’ndan yardım ister ve yine O’ndan mağfiret taleb ederiz… Nefislerimizin ve kötü amellerimizin şerrinden de O’na sığınırız .

Allah kime hidayet ederse onu hiç kimse sapıttıramaz, kimi de sapıttırırsa ona hiç kimse hidayet veremez .

Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve şeriksiz olarak birdir. Ve yine şehadet ederim ki Muhammed O’nun kulu ve Rasulüdür.”

Değerli Müslümanlar … ! bilindiği gibi Cuma namazı Allah’u Teala’ın mü’minler üzerine farz kıldığı mühim bir ibadettir. Allah c.c kerim kitabında şöyle buyurmaktadır :

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِي لِلصَّلَاةِ مِن يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ

” Ey iman edenler Cuma günü namaza çağırıldığı zaman, hemen Allah’ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer siz gerçeği anlayan kimseler iseniz elbette bu, sizin için daha hayırlıdır. ”

Cuma : 9

Rabbimiz, bu ibadeti inanaların üzerine farz kılmasına rağmen, ne yazık ki bugün bu ibadeti birtakım insanlar delilsiz, mesnedsiz, zanni gerekçelerle sulandırmış ve onu terk etmişlerdir…

Halbuki basiretli bir müslümana yakışan şey ; - hangi konu olursa olsun - onu, sağlıklı bir şekilde araştırıp - soruşturup ve sahih olan delillere dayandırması, ardından da ya kabul ya da reddetmesi gerekir … Eğer gerçekten davasında samimi ve Allah’tan hakkıyla korkuyorsa bir Müslüman, bunu böyle yapmalıdır…

Allah’u azze ve celle inananlara körü körüne hareket etmemelerini sık sık hatırlatarak kerim kitabında şöyle buyurmuştur :

وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولـئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُولاً

“ Bilmediğin bir şeyin ardına düşme ; zira kulak, göz ve gönül bunların hepsi de ondan mes’uldür. “

İsra : 36

“... Allah’tan bir yol gösterici olmadan, yalnız kendi keyfine uyandan daha sapık kim olabilir ?..... “

İsra : 50

“ Rabbinden bir delil üzerinde bulunan kimse ile, kötü işi kendisine süslendirilen ve keyfine uyan gibi olur mu hiç ?. “

Muhammed : 14

“ Kendilerine gelmiş hiç bir delil olmadan, Allah’ın Ayet’leri üzerinde tartışırlar. Bu çirkin iş ise, gerek Allah’ın yanında ve gerekse mü’minlerin arasında büyük bir kızgınlık doğurur. Allah her kibirli zorbanın kalbini mühürler. “

Mü’min : 35

Allah’u Teala’nın bu ve bununla eş manalı Ayeti celileleri, inananlara bilinçli ve şuurlu bir şekilde hareket etmelerini, körü körüne bir şeylerin ardına düşmemelerini ve bu şekildeki bilinçsiz ve şuursuz hareketlerinden dolayı da bir gün mutlaka hesaba çekileceklerini bildirmektedir…

İmamların aldığı maaşı, attıkları imzayı, burası daru’l harb’tir sözünü veya idarecileri bahane ederek bu ibadeti terk edenlerin dikkatine şunu sunmak isterim : acaba Cuma’nın terki için öne sürdüğünüz bu gerekçeler herhangi bir delile dayanıyor mu … ? Veya bunların sizce mazeret olması Allah indinde de mazeret midir … ?

Halbuki ( az önce de ifade ettiğimiz gibi ) her konuda olduğu gibi bu konuda da Müslümanlar uyanık olmalı ve yaptıkları her şeyi delile dayandırmalıdırlar… Hele hele bu konudaki hadisleri akıllarından asla çıkarmamaları gerekir… Çünkü Cuma namazını kılmayıp terkedenlerin, Allah tarafından kalplerinin mühürleneceyi hadislerde anlatılmaktadır…

“ … Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem cumaya gelmeyen bir kavim için : Vallahi bir adama cemaate namaz kıldırmasını emretmeyi, sonra da cumaya gelmeyenlerin evlerini üzerlerine yakmayı arzu ettim,” buyurmuşlardır. “

Sahih Terğib : 723 – Ter : 2 / 169 / 1

“ … Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki : Kim özürsüz üç cumayı terk ederse Allah onun kalbini mühürler…. Kim özürsüz üç cumayı terk ederse o münafıktır.”

Sahih Terğib : 726 – Ter : 2 / 171 / 3 – Ebu Davud : 2.c.1052.n - İbni Hibban ve İbni Huzeyme

“ … Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki : “ Kim peşpeşe üç cuma namazını terk ederse o, islami arkasına atmıştır.”

Sahih Terğib : 723 – Ter : 2 / 174 / 10

“ … Ukbe b. Amir el-Cuheni r.a’dan rivayete göre ; Rasulullah s.a.v şöyle buyurmuştur : " Ümmetimden iki taife helak olur : Ehli Kitab ve Ehli Leben !

Ehli Kitab ; Allah’ın Kitabını O’nun indirdiğinden başkasıyla te’vil ederek müslümanların alimleriyle mücadele edecekler.

Ehli Leben ise ; Cuma ve Cemaatleri terk edip, bedevileşeceklerdir. "

el Albani S.Sahiha : 6/647 ; 2778 Taberani : 17/297 Hakim : 2/374 Ahmed : 4/155 Ebu Ya’la : 1746 Mecmauz Zevaid : 2/194 Maksadul-Ali 372 Buhari Halku Ef’ali’l-İbad : 615 Herevi Zemmu’l-Kelam : 2/28

Burası daru’l harp’tir diyenlerin biraz insaflı ve adil olmaları gerekmez mi … ? Sizler rahatınızdan hiç taviz vermeden, kimseyle de savaşmadan yan gelip yatıyorsunuz… Bu nasıl darul harp se … ! Hem cumayı kılmıyor, hem iddia ettiğiniz harpten kaçıyorsunuz … ! Allah’tan korkun ve bu konuyu güzel düşünün …

Bununla beraber hür değiliz diyen beyefendilerin dikkatine şunu da sunmak isterim ; sizler tacirler, memurlar, amirler olarak yaptığınız işleri veya seyahatleri acaba köle olarak mı yapıyorsunuz … ? … Efendisinin malı olan, alınıp satılan köleye bile bu namaz haram ( yasak ) değilken, sizi cami’den, Müslümanlardan ve cemaatten koparan şey nedir … ? … Ve yine kendinizi köle kabul ederken, acaba hanımlarınızın da cariye sınıfına girdiğini hiç düşündünüz mü … ?

Bana kalırsa ümmet içerisinde körü körüne estirilen bu ayrılık rüzgarından yakanızı kurtarın ve basiretli bir şekilde konuyu düşünün… Eğer düşünemiyor, anlayamıyorsanız, yada bu şekildeki Müslümanlardan ayrılık size hoş geliyorsa, bilin ki Allah’ın elçisi yalan söylememiştir… Yani kalbinizi kontrol edin, çünkü doğruları anlama hususunda kalbiniz kapanmış olabilir…

“ … Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur : “ Bir takım kimseler Cuma namazlarını terk etmelerinden ya yaz geçerler, yahut da Allah onların kalpleri üzerine muhakkak mühür vuracak sonra da kendileri muhakkak surette gafillerden olacaklardır. “

Müslim : 3.c.865.n - Sahihu’t Terğib : 724 ter. 2/170/2 - Ebu Davud : 2.c.1052.n

CUMA NAMAZININ FARZ OLMADIĞI KİMSELER …

{ … Tarık bin Şihab r.a dan gelen haberde Rasulullah s.a.v şöyle buyurdu : Cuma cema her müslümanın hakkı ve ödevidir. Dört sınıf hariç ; köle, kadın, çocuk ve hasta.. “ }

Ebu Davud : 2.c.1067.N

“ … Temim Ed-Dari r.a şöyle dedi : Nebi Sallallahu Aleyhi ve Selem : Cuma namazı : Kadın, Çocuk, Hasta, Köle ve Yolcu dışında herkese vaciptir, buyurdu.”

Tabarani Mucemu’l-Kebir : 1257 - Beyhaki : 3/183-184 - Ukayli Ed-Duafa : 1257 – el Albani İrva : 3/55

CUMA NAMAZI SİYASİ VE DEVLET NAMAZI DEĞİLDİR …

Değerli Müslümanlar … ! Unutmayalım ki Cuma namazı ne devlet namazıdır ve ne de siyasi bir namazdır… Cuma namazı, daha islami bir idare yokken de Medine’de kılınmıştır… Hatta şehirlerde ve köylerde bile Cuma namazı kılınmıştır.

Daru'l-Harb sayılan Medine'de sahabelerin de bir devleti yoktu… Mus'ab b. Umeyr r.a davetçi sıfatıyla Medine'ye geldiğinde Hazrec kabilesi reislerinden Useyd b. Hudayr ve Sa'd b. Muaz gibi kimselerin kılıçlarıyla karşılaşmışlardı. Buna rağmen o, Müslümanları Sad b. Hayseme'nin evinde gizlice biraraya toplayarak onlara Cuma namazı kıldırıyordu.

Ebu Davud Mesailu Ahmed : s.56-57

“ … Abdurrahman b. Ka'b demiştir ki : Ka'b Cuma günü ezanı duyunca Es'ad b. Zürâre için dua eder¬di. Kendisine :
- Ezanı işitince Es'ad b. Zurâre'ye niçin dua ediyorsun ? dedim. Dedi ki :
- O, Nakîu'l-hadamat denilen çukurdaki Beni Beyâda Harrasından Hezmü'n-Nebît denilen yerde bize ilk defa Cuma namazını kıldırandır. O gün kaç kişiydiniz ? dedim.
- Kırk kişi idik, diye cevap verdi. “

Ebu Davud : 2.c.1069.n

Bu ve emsali delillerde de görüldüğü gibi Cuma namazı siyasi bir namaz veya devlet namazı falan değildir… Kırk kişiyle eğer bir mıntıkada Cuma namazı kılınmış ise bu demektir ki ; Cuma namazını kılmak için illa İslami bir idare veya Cumayı illa da - birilerinin dediği gibi - emirel Mü’minin kıldırması gerekir diye de bir şart yoktur …

Ama ne yazık ki Cuma namazını terk edenler, beşeri kanunların uygulandığı ülkelerde müslümanların köle hükmünde olduklarını, dolayısıyla bu tip yerlerde Cuma namazı kılınmaz gibi garip ve delilden yoksun şahsi görüşler ileri sürerek bu ibadetten kendilerini mahrum etmişlerdir…

Eğer durum onların dediği gibi olsaydı, başta Nebi s.a.v olmak üzere bütün sahabe Mekke devrinde kendilerinden köle diye bahsetmeleri ve Medine’li müslümanların da Cuma namazı kılmamaları gerekirdi…

Bu kimselerin garip yaklaşımlarından biri de, “ Cuma neden Mekke’de kılınmadı ki ? ”… takıntısıyla hareket ederek, “ demek ki devlet olmadığından dolayı Cuma kılınmadı “ anlayışına sahip olmalarıdır…

Halbuki, Cuma namazı Medine de farz kılınmıştır… Dolayısıyla bu konuyu devletin varlığına yokluğuna bağlamak, çok saçma bir anlayıştır… Çünkü Mekke de farz kılınmayıp ta Medine de farz kılınan o kadar mesele var ki. Şimdi kalkıp da İslami bir idare yok diye, o bahsi edilen şeyleri - yani Medine de farz kılınan şeyleri - terk mi etmek gerekir… İçki, Hicap, gibi daha bir çok şeyleri …

CUMA NAMAZI KILMAYANLARIN BU KONUDA SAMİMİ OLMADIKLARI …

İmamları bahane ederek Cuma namazını kılmayan kimselerin bu konudaki samimiyetsiz oluşları şurdan da bellidir ; Şöyle ki, bu kimseler eğer bu anlamda ciddi ve samimi olan insanlar olsaydılar, en azından Cuma’yı kendi aralarında kılardılar… Yani madem ki imamlar onlara göre fasık, müşrik veya Tağut’un temsilcileri, öyleyse bunu kendi aralarında kılmaları gerekirdi… Çünkü az önce de delilini verdiğimiz gibi sahabe öyle yapmıştır.

“ … Mus'ab b.Umeyr r.a davetçi sıfatıyla Medine'ye geldiğinde Müslümanları Sad b. Hayseme'nin evinde gizlice biraraya toplayarak onlara Cuma namazı kıldırmıştır. “

Ebu Davud, Mesailu Ahmed : s.56-57

CUMA NAMAZI KÖYLER DE DAHİ KILINIR …

“ … İbni Abbas r.a Şöyle demiştir : Rasulullah s.a.v’in Medine'deki mescidinde kılınan Cum'adan sonra kılınan ilk Cum'a namazı, Bahreyn köylerinden bir köy olan Cuvâsâ'da kılınan Cum'a namazıdır."

Buhari : 2.c.861.s - Ebu Davud : 2.c.1068.n - Beyhaki Sünenu Kubra : 3/176

Not : Hadisin ravilerinden olan Osman İbnu Ebi Şeybe ; Cuvâsâ Abdulkays'ın köylerinden bir köydür demiştir. "

İbnu Hacer, Fethu'l Bari, 2/442

Yine İbnu Hacer şöyle demiştir : " Abdulkays oğulları Cum'a namazını ancak Peygamber s.a.v haberi ile kılıyorlardı. Zira vahiy nazil olup dururken şer'i işlere yeltenmenin sahabenin âdetinden olmadığı bilinen hususlardandır… Şayet köylerde Cum'a namazı kılmak caiz olmasaydı, derhal bu hususta vahiy nazil olurdu. "

İbnu Hacer, Fethu'l Bari, 2/442


CUMA NAMAZI KILMAYANLARIN ÖNE SÜRDÜKLERİ ZAYIF BİR HADİS …

"... Câbir bin Abdillah r.a Şöyle demiştir : Rasulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem bize şu hutbeyi irad buyurdu : Ey İnsanlar ! Ölmeden Önce Allah'a tevbe ediniz. Meşgul olmadan önce sâlih amellere koşunuz. Rabbinizi çok anmakla ve gizli - açık bol sadaka ( vermek ) ile O'nun, sizin üzerinizdeki hakkını yerine ulaştırınızki rızıklanasınız, yardım olunasınız ve İslah olunasınız. Bilmiş olunuz ki içinde bulunduğum bu yılın bu ayının bu gününde ve burada kıyamet gününe kadar Allah size Cuma namazını şüphesiz farz kıldı. Ben hayatta İken veya benden sonra, başında âdil veya zâlim bir devlet başkanı varken kim Cuma namazını küçümsiyerek veya farziyetini inkâr ederek bırakırsa Allah onun işini düzene sokmasın ve işinde ona bereket vermesin. Bilmiş olunuz ki tevbe etmedikçe böylesinin ne namazı, ne zekâtı, ne haccı, ne orucu, ne de hiç bir hayrı sahihtir. Kim de tevbe ederse Allah tevbesini kabul eder - veya kabul eylesin -. Bilmiş olunuz ki, hiç bir kadın hiç bir erkeğe namaz kıldıramaz. Hiç bir bedevi hiç bir muhacire imam olamaz. Hiç bir fâsık, hiç bir Mü'mine namaz kıldıramaz. Meğer ki fâsık zor kullanır, Mü’min de onun kılıcından ve copundan korktuğu zaman Mü'min ona uyar. "

El Albani … Zayıf … İbni Mace : 3.c.1081.n - Beyhaki Sünen : 3.c.177 de Zayıf diyor.

Cuma namazını terk eden birçok zavallı, bu hadisi şerifte zikri geçen “ Hiç bir fâsık, hiç bir mü'mine namaz kıldıramaz “ ifadesini kendilerine delil alarak Cuma Namazını terk ederler…

Ne yazık ki davalarını üzerine bina ettikleri bu hadis sahih bir hadis değildir...

Zevaid de Hadisin ravilerinden Ali bin Zeyd bin Cüd’an Ve Abdullah bin Muhammed el Adevi zayıf oldukları için isnadın zayıflığı bildirildiği gibi Asrımızın Muhaddislerinden şeyh el Albani de bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir …

Allah’u Azze ve Celle bizlere, İslamı hakkıyla öğrenmeyi ve ona uygun bir hayat yaşamayı nasibeylesin.

Amin

Tacuddin El Bayburdi



DERLEME


.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder