Pergamon Krallığı
Pergamon Krallığı veya Bergama Krallığı,[(Yunanca:Βασίλειο της Περγάμου) Batı Anadolu'da başkent Pergamon (bugünkü Bergama[3]) olmak üzere kurulmuş devlettir.[4] Krallığın kurucusu I. Attalos, kuruluş tarihi de M.Ö. 241 yılı kabul edilmektedir.[5] Bunun nedeni devletin ilk hükümdarı olan Filetairos ve halefi I. Eumenes'in kral ünvanını kullanmamış olduklarıdır.[6] M.Ö. 133 yılında Roma Cumhuriyeti'ne bağlanana kadar varlığını sürdürmüştür.[7]
Yöneten Hükümdarlar
- Filetairos (M.Ö. 281-263)
Filetairos, (Yunanca: Φιλέταιρος, Philetairos, Latince Philetaerus ), MÖ 2. ve 3. yüzyıllarda Anadolu'da Toros Dağları'ndan Marmara Denizi'ne kadar uzanan bir alanda egemen olan Pergamon Krallığı'nın ve bu Krallığı yöneten Attalos Hanedanı'nın kurucusudur. MÖ 343-263 yılları arasında yaşamıştır.
Anadolu'nun Batı Karadeniz Bölgesi'nde, antik çağda Paflagonya denen bölgede bulunan Tieion kentinde doğmuştur. Tieion, eski adı Billaeus olan Filyos Çayı ağzındadır. Bu kent bugün Zonguldak ilinin Çaycuma ilçesine bağlı Filyos beldesinde bulunmaktadır.Belki Makedonya kökenli olan babasının adı Attalos, Paflagonya yerlisi olan annesinin adı Boa'dır.
Büyük İskender MÖ 323'de öldüğünde Filetairos yirmi yaşındadır ve İmpatarorluk topraklarını paylaşma kavgasına düşen komutanlarında Lysimakhos Trakya’da, Antigonos Frigya’da, Seleukos Suriye’de hükümrandır. Filetairos, önce Antigonos’a hizmet eder, o savaşta öldürülünce Lysimakhos’un emri altına girer. Kısa zamanda güvenilir bir kişi olur. Lysamakhos 9.000 talent'lik, yaklaşık 2.700.000 Cumhuriyet altını değerindeki hazinesini, Pergamon kalesinde koruması için Filetairos’a teslim eder. Pergamon kalesi bugün İzmir iline bağlı bir kent olan Bergama'dadır.
Filetairos Lysimachos'a MÖ 282 yılına kadar hizmet eder. Lysimachos'un üçüncü karısı Arsione ile anlaşmazlığa düşünce Suriye Kralı Seleukos'un tarafına geçer. Bir yıl sonra Seleukos Lysimachos'u Manisa yakınlarındaki Korypedion'da yenip öldürür. Birkaç ay sonra da Arsione Trakya'da Seleukos'a tuzak kurdurur ve öldürtür.
Filetairos bu durumdan yaralanır. Seleukoslarla iyi geçinir ve Pergamon yarı otonom bir kent devletçiği olur. Kyzikos (Erdek), Pitane (Çandarlı), Kyme (Aliağa) gibi komşu kentlerle dayanışma içine girer. Anadolu'yu haraca kesen vahşi Galatlarla savaşır. Çevresini yavaş yavaş genişletirken Pergamon Akropolü’nü kalın ve yüksek surlarla çevirir, arsenaller, silah depoları yapar, paralı askerlerden güçlü bir ordu kurar.
Pergamon'a Athena kültünü getirir. Aspordone, Yunt Dağları’na Anadolu’nun Ana Tanrıçası, Magna Mater, Kybele adına bir tapınak kurar. Annesi Boa onuruna, Pergamon tepesinin eteklerinde, bereket ve hasat tanrıçası Demeter’in tapınağını yaptırır.
Filetairos hiç evlenmemiştir ve çocuğu yoktur. Bu konuda birçok söylenti vardır. Coğrafyacı Strabon'a göre bunun nedeni; küçük bir çocukken Tieion'da bir cenaze töreninde izdihamdan dolayı çıkan bir kargaşada testislerinin ezilmesi ve hadım kalmasıdır. Tarihçi David Maggie ise bunun, Filetairos'un hiç evlenmemiş olmasından dolayı çıkarılan bir dedikodu olduğunu söyler. Ancak bir çocuğunun olmadığı kesindir.
Bu nedenle kardeşi Eumenes'in aynı adlı oğlu I.Eumenes'i evlat edinir ve onu varis yapar. Geride temelleri atılmış bir krallık bırakarak İ.Ö.263'de ölür.
- I. Eumenes (M.Ö. 263-241)
I. Eumenes, Pergamon Krallığı'nın ikinci yöneticisi. MÖ 263-241 yılları arasında beylik yapmıştır. Attalos Hanedanı'nın kurucusu Filetairos'un vârisi ve yeğenidir.
Babası, kurucu Filetairos'un kardeşi Eumenes, annesi Satyra'dır. Pergamon bir krallık olacak kadar geniş alana yayılmadığından kral olarak değil bey (dynast) olarak adlandırılır. Hüküm sürdüğü dönemde, küçük bir kent devletçiği olan Pergamon'un çevresine tutunmasına, komşu kentlerle dostluğun gelişmesine çalışmıştır.
- I. Attalos (M.Ö. 241-197)
I. Attalos Soter (Greek: Ἄτταλος Α΄ Σωτήρ,)) ("Soter"=Kurtarıcı) (d. MO 269 Pergamon (günümüzde Bergama - o. MO 197, Pergamon (günümüzde Bergama) Pergamon Krallarından Attalos Hanedanı'nin üçüncü üyesi olarak MO 241– MO 197 yılları arasında hüküm sürdü.
Attalos Hanedanı'ni kuran Filetairos'un küçük kardeşi Attalos'un torunudur. Babasının adı da Attalos'dur. Annesi Selevkos İmparatorluğu kızı Antakyali prenses Antıochis'tır. Kyzikoslu Apollonis ile evlenmiş ve Eumenes, Attalos, Filetairos, Atheneaos (annesinin babsainin ismi) adli bilinen dört oğlu olmuştur.[1]
Orta Anadolu'ya yerleşen ve tüm Anadolu'yu haraca kesen Galatlar'a karşı savaşmış ve büyük bir zafer kazanmıştır.[2] Bu nedenle kendine "söter", "kurtarıcı" unvanı verilmiştir. Küçük bir kent devletçiği olan Pergamon'un sınırlarını genişletmiş ve "Kral" (basileos) unvanını almıştır.
- II. Eumenes (M.Ö. 197-159)
II. Eumenes (Εὐμένης Β' τῆς Περγάμου) (ö. MÖ 159, Pergamon (gunumuzde Bergama) Pergamon Krallarından Attalos Hanedanı'nın dördüncü üyesi olarak MÖ 197– MÖ 159 yılları arasında hüküm sürdü.
Pergamon Kralı I. Attalos ile Kraliçe Apollonis'in oğludur. Kapadokya Kralı IV. Ariarathes'in kızı prensesi Stratonike ile evlendi.
Antakya merkezli Selevkos İmparatorluğu'nun Anadolu'daki genişlemesini müttefiki olduğu Romalıların desteği ile durdurdu. MÖ 190'da, bugünkü Manisa yakınlarındaki Magnesia ad Spyllium'daki Magnesia Savaşı'nda Selevkos İmparatoru III. Antiokus Magus'un ordusuna karşı Romalı müttefikleri ordusu komutanı Konsül Lucius Cornelius Scipio ve (Afrikali Scipio adı verilen) kardeşi Publius Cornelius Scipio komutasındaki Roma Cumhuriyeti ordusu ve müttefiki olan Bergama kralı II. Eumenes ile birlikte Romalılar çok üstün bir galibiyet kazandılar. MÖ 188'de, Afyon, Dinar yakınlarındaki Apamea'da yapılan barış antlaşmasıyla Batı Anadolu'daki egemenliğini pekiştirdi. Ama o zamana kadar büyük kısmı Selevkoslar tarafından idare edilmekte olan Anadolu'nun içişleri de tümüyle efektif olarak Romalı idaresi eline geçti.
Daha sonraki yıllarda kuzeyde Makedonyalılarla uğraştı. MÖ 172'de Roma'ya yaptığı bir görüşme gezisinden dönüşte Makedonya kralı Perseus'un Delfi yakınlarında kurduğu bir tuzak sonucunda ağır yaralandı ancak iyileşti.
Fakat sonradan Romalılar II. Eumenes'in Makedonya Kralı Perseus ile gizli ilişkiler kurduğundan şüphelenmişlerdir. Bunun için Romalılar MÖ 167'de kardeşi II. Attalos'u Pregamon Krallığı tahtına geçirmek için girişime geçmişlerdir ama bunu sağlayamışlardır. II. Eumenes kendinin Roma'ya ihanette bulunmadığını Romalı idarecilere şahsen bildirmek için Roma'ya gelme izni istemiştir ama bu izin verilmemiştir. [1].
II. Eumenes MÖ 160'da ciddi olarak hastalandı. Devlet işlerini idare etmek için kardeşi II. Attalos'u kendine ortak kral tayin etti. MO. 159'da Bergama'da öldü. Varisi olan oğlu Attolos küçük yaşta idi. Romalıların teşviki ile kardeşi II. Attolos olarak Pergamon Krallığı tahtına çıktı ve II. Eumenes'in dul karısı Stratonike ile evlendi.
Yöneticilik yaptığı süreçte, zamanla 200.000 kitaplık bir birikime sahip olacak Pergamon Kütüphanesini büyüttü. Kuzu ve keçi derilerinden yapılan ve bugün parşömen olarak bilenen Pergamene Karte'nin geliştirilmesinin ve kullanılmasını yaygınlaştırdı. Pergamon'u bir kültür merkezi yaptı.
- II. Attalos (M.Ö. 159-138)
II. Attalos (Άτταλος Β' ό Φιλάδελφος) (d. MÖ 220 Pergamon (günümüzde Bergama) - ö. [MÖ 138] Pergamon (günümüzde Bergama) Pergamon Krallığı kralı olarak MÖ 160–138 yılları arasında hüküm sürdü. Pergamon Krallarından olan, Attalos Hanedanının beşinci üyesi Κral I. Attalos ile Kraliçe Apollonis'in oğlu, II. Eumenes'in kardeşidir. Ağabeyi II. Eumenes'e olan bağlılığından ve sevgisinden dolayı "Kardeşini seven", (Φιλάδελφος) olarak anılır. Kardeşi II. Eumenes ölünce vasisi III. Attalos küçük olduğundan, ağabeyinin karısı kraliçe Stratonike ile evlenerek kral oldu.
Krallığı sırasında Selevkos, Makedonya ve Bitinya krallıklarıyla savaştı. Bir yandan ülkesinin sınırlarını genişletirken bir yandan da ülkeyi büyüttü. bu süreçte Romalılar ve Kappadokia Krallığıyla birlikte davrandı. Filedelfia (Alaşehir -Manisa-) ve Attalia (Antalya) kentlerini kurdu.
Atina’daki ünlü ve görkemli Attalos Stoa’sı, iki katlı galeri, II. Attalos ve eşi Stratonike tarafından inşa edilmiş önemli yapılardan biridir. Modern zamanlarda, 1950’lerde ünlü Rockefeller ailesi tarafından restore ettirilen bu yapı, günümüz Atina’sında ayakta duran en önemli antik yapılardan biridir.
Özgün yapıda, galerinin orta kısmının önünde, II. Attalos’u bir Quadriga, dört atlı araba üzerinde gösteren bronz bir heykel vardı. Eşi Stratonike’nin de stoa’da bir heykeli olduğu sanılıyor .
- III. Attalos (M.Ö. 138-133)
III. Attalos (Άτταλος Γ') (d. MÖ 170 Pergamon (günümüzde Bergama) - ö. MÖ 133Pergamon (günümüzde Bergama)) (Pergamon Krallığının son Kralı, Attalos Hanedanının altıncı üyesi MÖ 138 - MÖ 133 yılları arasında hüküm sürdü. Κral IΙ. Eumenes ile Kraliçe Stratonike'in oğludur. Annesine olan bağlılığından ve sevgisinden dolayı "Annesini seven", (Φιλάμετορ) olarak anılır. Amcası II. Attalos ölünce kral oldu.
Genç yaşta Mısırlı Ptolemaios hanedanından Berenike ile nişanlanmıştı ancak nişanlısı daha evlenmeden önce öldü.
Diğer Pergamon Kralları’ndan farklı olarak, kuşkucu ve zalim davranışları nedeniyle hem kendi hem de komşu halklar tarafında nefret edilmesine yol açıldı.
Adı kötü ve dengesize çıktığından III. Attalos'a ilişkin fantastik söylentiler, anlatılar yayılmıştı. Yazılanlara göre kraliyet bahçelerine tıbbi bitkiler ekip yetiştirip, bunların meyvelerini ve meyve sularını incelemeyi kendine iş edinmişti. Zamanla bu çabayı öyle ilerletmiştir ki, çeşitli zehirli bitkiler üzerine uzman olmuştu. Zamanla ilgisini tarımla uğraşmaktan farklı alanlarla kaydırdı, pirinç ve metale çekiçle şekiller vermekle, balmumuyla modellere yapmakla vakit geçirdi. Zaten, Justınus’a göre “annesi için bir anıt yaparken güneş çarpması sonucu hastalanıp yedinci gün olmuştur.”
MO 133 yılında öldüğünde, bir vasisi olmadığından, geriye, Pergamon Krallığıni Romaya bırakan bir vasiyet bırakmıştır. Strabon'un, “Kraliyet ailesine mensup saygın bir kişi” olarak tanıttığı, [1],kendini II. Eumenes'in oğlu olduğnu söyleyen Aristonikos bu kararı tanımamış ve kendinis Pergamon Kralı III. Eumenes adını alarak Romalılara isyan etmiştir. Ancak Romalılar tarafından yenilip, yakalanıp idamm edilmiştir..
Bergama’da ilkler şunlardır;
• İlk
parşömen (deriden kağıt yapımı)
• İlk
Asya kütüphanesi (200000 ciltlik)
• İlk
büyük hastane (Asklepion)
• İlk
telkinle tedavi (Psikoterapi)
• İlk doğal tedavi
(Müzik,tiyatro,spor ,güneş ve çamur ile)
• İlk
farmakoloji
(doğal ilaçlar)
• İlk
afyon modeli ilaç
• İlk
kent hijyeni (sağlık alt yapısı )
• İlk tıp ve eczacılık simgesi olan yılan
Bergama kralı II. Eumenos
(MÖ 197-159)
döneminde prestij ve tapınma
amaçlı mermerden inşa edilen bu muhteşem sunak, sanat değeri emsalsiz heykel duvar kaplamalarıyla antik çağdan kalan anıtsal mimari yapılar arasında çok önemli bir yere sahiptir.
“Doktor tanrı” ve
“doktorluk tanrısı” olan Asklepios’un adına kurulan sağlık
tapınakları olan “asklepionlar” Antik Batı Anadolu tıbbının en önemli yapılarıdır. Anadolu’nun batısında, Ege adalarında ve Yunanistan’da 200′den çok asklepion bulunduğu
tahmin ediliyor.
Normalde bir
hastanede
olmasını
beklediğimiz bölümler
dışında tiyatro, kütüphane, spor alanları gibi bölümler olan Asklepion’da yapılan tedavilerde beklenen ve bilinenin dışındaydı. Asklepios Yunan
mitolojisinde hekimlik sanatının ustası olan tanrı olarak geçer. Bu sanatı o kadar
ileri götürmüştür ki ölümler son bulmuş hatta ölüleri bile diriltmeye başlamıştır.
Bunun üzerine Zeus tarafından doğal düzeni bozduğu gerekçesiyle cezalandırılır.
Benzer bir hikâye Lokman Hekim için de anlatılmaktadır. Asklepios doğadaki dengeyi koruyan iyileştirici gücü temsil etmektedir. Güçlü sağlıklı elinde yılan sarılı asası bir erkek heykeli ile temsil edilir.Döneminin
sağlık merkezi olarak
çalışan Asklepion’da birbirinden çok farklı ve geçerli
tedavi yöntemleri
kullanılmaktaydı. Kuluçka uykusu bu uyku sırasında görülen
rüyaların yorumlanması, şifalı sularda yıkanmak, yenilenlere dikkat edilmesi özel
diyetler, tiyatroda yapılan psikodrama tedavileri, tapınaklarda, soğuk ve sıcak su banyoları, maden suları
kaynaklarından sular içilmesi, kan alınması, kusturmak, gerekirse
müshil vermek, deniz kıyısında bulunanlara özellikle deniz banyosu vermek,
değişik ilaçlarla tedaviler, telkin, teselli ve
iç sıkıntısını gidermek
için ruhsal tedaviler
bunların en bilinenleriydi. Uyku
ve rüyalar perhiz, sıcak
ve soğuk banyo-beden hareketleri sindirim sistemi bozukluğu ile gelen bir hastaya; ekmek- peynir- maydanoz-marul
ve ballı sütten oluşan bir beslenme verilmiştir. Çıplak
ayakla dolaşması, her gün koşması, çamur banyosu yapması ve sıcak bir banyo almadan önce tüm bedenini şarap ile ovması öğütlenmiştir. Tedavi başarılı
sonuç
vermiş hastanın şükranlarını
belirten bir yazıt günümüze kadar
gelebilmiştir(Bayatlı,1993). Antik dönemde, Anadolu’da yapıldığı bilinen ilk tıbbi girişim olan beyin delme ameliyatları (trepenasyon) da Bergama’da yapılmıştır. On bin
yıl
öncesinden kalan insan
kafataslarında
bilinen
en eski
cerrahi
girişimlerin izleri bulunmuştur. Üstelik izler, ameliyattan sonra kişinin bir süre daha yaşadığını da göstermektedir. Bundan hemen sonra,
neolitik dönemden kalan epilasyon
aletlerinin bulunması, bedendeki kılların da alındığının gösteriyor. Bu
aletlerden çok sayıda bulunması epilasyonun, günümüzde olduğu
gibi, eskiden de yaygın olarak yapıldığını gösteriyor(Gözcelioğlu,2008).Pergamon’da
çamur banyosundan da yararlanılıyordu. Aristeides’in yazılarında; tanrının buyruğu
üzerine, soğuk bir
kış
gününde, nasıl çamur banyosu yapıp, tapınakların çevresinde üç kez koştuğunu ve nihayet kutsal çeşmede üstündeki
çamurları temizlediğini çok açık bir dille aktarır. Yazarın
dediğine göre hava o kadar
soğukmuş
ki hiçbir giysi insanı ısıtamıyormuş. Yazara eşlik etmeye gönüllü iki dostundan
biri hemen geri dönmüş, diğeri spazm geçirmiş ve gevşetilmesi için hamama götürülmesi gerekmiş. Baldıran suyu, kireç katılmış su içmek, pekliğe karşı uzun süre oruç tutmak,
günlük ile
tütsülenmek,
keklik perhizi yapmak,
yazıtlarda pek çok mucize olaydan da söz edilir, dua ederken tek dileğim hamile
kalmak dediği için yıllarca doğuramayan kadınlar ve daha niceleri .
2. Antik Çağ’da İki Büyük Tıp Adamı: Galen ve Hipokrat
Antik Anadolu
tıbbının, tıp tarihi açısından en önemli
doktorları, kuşkusuz Hipokrates ve Galen’di. Hipokrates’in
ortaya koyduğu nesnel nedenlere dayalı,
gözleme dayanan, akılcı, uygulamaya dönük
ve dinsel-büyüsel etkilerden sıyrılmış tıp anlayışı Galenle sürmüş ve ondan sonra Rönesans’a kadar değişmemiştir.
Galen ünlü bir
Asklepios
tapınağının
bulunduğu
Batı Anadolu’daki Bergama’da dünyaya geldi. Genç yaşta önce felsefe sonra tıpla ilgilendi. İzmir’e giderek orada da tıp eğitimi aldıktan sonra İskenderiye’ye geçti
ve
burada anatomiyle ilgilendi. Hipokrat
tıbbını öğrenmeye çalışıyordu. Buradaki
çalışmalarından
sonra
28
yaşındayken çok iyi
bir doktor olarak
Bergama’ya
döndü. Buraya geldiğinde gladyatör okulunda bir doktora gereksinim vardı. Bu
göreve atandı. Böylece daha da önemli bir konuma geldi. Galen’in tıbba yaptığı
katkılar o kadar iyiydi ki Ortaçağ tıbbı “Galen Tıbbı” adıyla anıldı. Galen, tedavi çalışmalarının yanı sıra anatomi, fizyoloji, farmakoloji bilimleri ve de felsefeyle ilgilendi. Zamanın tıp bilimine tamamıyla
hâkim olan Galen,
bu
bilim dalını orijinal ilkelere göre yeniden düzenledi. Ününü de özellikle yeni geliştirdiği araştırma yöntemiyle kazandı. Galen’e
göre analizler, hastalıkların incelenip iyileştirilmesinin temelini oluşturur. Droglardan
ilaç elde etmeye başlamış olduğundan
da eczacılığın ve farmasötik teknolojinin babası olarak kabul
edilir .
Bergamalı Galenos’un Heykeli 3 metre uzunluğunda ve tıp biliminin
simgesi olan yılan
motiflerinin bulunduğu 4 metrelik bir sütun üzerindedir…
14.-18. yy. Bergama’daki Türk Mahalleleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder