Ma'rib (Arabic: مأرب) or Marib is the capital city of the Ma'rib Governorate, Yemen and was the capital of the Sabaean kingdom, which some scholars believe to be the ancient Sheba of biblical fame.[1] It is located at 15°25′0″N 45°21′0″E, approximately 120 kilometers east of Yemen's modern capital, Sana'a.
Arim (Baraj) Seli / Marib Barajı
Sebe Suresi :
15-Sebe halkı için, ülkelerinde bir ibret vardı: sağlı sollu bir bahçe!-Rabbiniz'in rızkından yiyin ve O'na şükredin. Güzel bir belde ve bağışlayıcı bir Rab!
16-Yüz çevirmişlerdi de, onlara “arim seli”ni göndermiştik. Onların bahçelerini, buruk meyveli, acı ılgın ağaçlı ve bol otlu bahçelere çevirmiştik.
Sebe; Güney Arabistan'da, bu günkü Yemen sınırları içerisinde yaşamış bir kavimdir. Habeşistan (Etiyopya) ve Yemen topraklarında hüküm sürmüştür. Ülkenin başkenti Sana'nın yaklaşık 120 km doğusunda bulunan Marib, Sebe'nin önemli kentlerden birisidir. Milattan önceki yıllarda Sabi Krallığının başkentiydi.(1)
Sebeliler; Wadi Adhana / Dhana üzerinde, Cebel Belek (Balaq)'in girişine, kurulan Marib barajı ve Jufaina Barajı ve diğer barajlar sayesinde ülkenin geniş alanlarını sulayabilecek sulama sistemini kurmuşlardır.(2) Bir kaynağa göre; MÖ 800 lerde başlayıp, MÖ 500 lerde tamamlandığı tahmin edilen Marib Barajı bu Arabia Felix(refah arabistan) imajının yaratılmasındaki en önemli etkenlerden biri. 670 metre boyu ve 16 metre yüksekliği olan barajın, çöl sıcağında suyun buharlaşmasını nasıl önlediği ve suyun kanallar ile tarım alanlarına nasıl taşındığı bugünde çok anlaşılamayan bir sır. 4000 –8000 hektar arası bir alanı sulayan barajın 30-50 bin arası insanı beslediği varsayılıyor. MÖ 800 de yapılan ilk barajın konstrüksüyonu kerpiçken, MÖ 500’de taş konstrüksüyon kullanılıyor. (3)
Bir diğer kaynağa göre; Marib'deki bu barajın yüksekliği 16 metre, genişliği 60 metre ve uzunluğu da 620 metreydi. Hesaplara göre baraj aracılığıyla sulanabilen toplam alan 9.600 hektardı ki, bunun 5.300 hektarı güney, geri kalanı ise kuzey ovasına aitti. Bu iki ova, Sebe kitabelerinde bazen "Marib ve iki ova" diye anılırdı.(5) Buradaki ifade dikkat çekici olarak Sebe Suresi 15.nci ayette de sağlı-sollu bahçe olarak ifade edilmiştir.
Tarihi bilgilerden Sebelilerin; ülkelerini barajlardan, kanallardan oluşan tarihin eşisiz sulama sistemlerini oluşturmuşlardır. Bilinen bazı barajlar; Marib barajı, Jufaina Barajı (Bu baraj Marib şehir merkezinin 8 km güneydoğusunda bulunmaktadır. Barajın uzunluğu 300 m, yüksekliği 10 m'dir. MÖ 350-100 yılları arasında tamir edilmiştir. Büyük Marib barajı sistemine bağlıdır.) ve Derivasyon barajı (55 m uzunluğunda, 30 m genişliğindedir). Özellikle Marib barajının kalıntıları bir ibret olarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Eski Marib barajın batısında Türkiye’nin en büyük inşaat şirketlerinden biri olan Doğuş İnşaat’ın mühendisleri ve işçileri tarafından yapılan modern Marib barajı 1987 yılında tamamlanmıştır.
Kur'an-ı Kerim'in 58(34)Sebe suresi: 15-19. ayetlerinde Sebe ülkesinden bahsedilmektedir. Ayetlerden çağının en refah, en güçlü devletlerinden olduğu anlaşılan Sebeliler güneşe tapıyorladı.(Neml 24. ayet). Marib'deki Bar'an Tapınağı(Güneş tapınağı), MÖ 8. yüzyılda yapılmıştır.(1)
Yüce Allah tarafından nankörlükleri nedeniyle "Arim seli" ile cezalandırıldılar. Arim kelimesinin anlamı "barajlar, bentler, sedler" demektir. Ülkenin başkenti Marib'de bulunan barajın çökmesiyle meydana gelen "Arim seli" Sebe ülkesinin tüm refah kaynağı olan bahçelerini yerle bir etmiştir.(2) Arim Seli ile beraber gelen felaketten sonra bölgede çölleşme başlamış ve tarım alanlarının yok olmasıyla en önemli gelir kaynakları elden çıkmıştır. Böylece Rabbimiz; yüzçeviren kavmin gücünü, zenginliğini ellerinden alarak cezalandırmış, ancak bu kavmi toptan helak etmemiştir. Verimli arazileri ellerinden çıkan Sebeli kabileler Arabistan yarımadasının kuzeyine doğru göç etmişlerdir. Bölgenin süper gücü olan, güçlü ordusuyla yayılmacı politika izleyen Sebe, hızla gerileyerek tarih sahnesinden çekilmiştir.
Koordinatları verilen yerler sırasıyla;
1- Yeni Ma'rib barajı : 15° 23' 52.57" N 45° 14' 26.56" E
2- Eski Ma'rib barajı (Kur'an'da anılan, yıkılan baraj) : 15° 23' 51.34" N 45° 16' 7.33" E
3- Ma'rib barajı sel tahliye kanalı : 15.40303,45.266279
3- Güneş tapınağı (Sun temple): 15° 24' 12.34" N 45° 20' 34.09" E
4- Eski Ma'rib (Sebe Ülkesi başkenti) : 15.427509,45.336369
5- Yeni Ma'rib şehri : 15.456187,45.327945
Google earth programı veya maps.google.com/ adresinde; yol tarifleri al kısmına yukarıdaki koordinatlar girildiğinde hepsini aynı anda görebiliriz.
SEBE HALKI VE ARİM SELİ |
Sebe Halkı, Ad Kavmi bölümünde bahsettiğimiz, Güney Arabistan'da yaşamış olan dört büyük uygarlıktan birisidir. Bu kavmin kuruluş tarihi hakkındaki tahminler MÖ 1000-750 seneleri arasında değişir, yıkılışı da MS 550'li yıllarda İranlılar'ın ve Müslüman Araplar'ın iki yüzyıl süren saldırılarıyla olmuştur. Sebe Devleti'nin kuruluş tarihi anlaşmazlık konusudur. Sebe Kavmi, devlet tutanaklarını MÖ 600'lü yıllarda işlemeye başlamıştı. Bu sebeple Sebeliler'in bu tarihten öncesine ait kayıtları bulunmamaktadır. Sebe Kavmi'nden bahseden en eski kaynaklar, Asur kralı II. Sargon'un zamanından kalma savaş yıllıklarıdır. (MÖ 722-705) Sargon, bu yazıtlarda kendisine vergi ödeyen devletlerden söz ederken Sebe Kralı Yis'i-amara'dan bahsetmektedir. Bu kayıt, Sebe Devleti hakkında bilgi veren en eski yazılı kaynaktır. Ancak sadece bu kaynağa dayanarak Sebe Devleti'nin MÖ 700 yılında kurulduğunu söylemek doğru olmayacaktır; zira Sebe Devleti'nin yazılı kaynaklara geçirilmeden uzun bir ömür sürmüş olması oldukça kuvvetli bir ihtimaldir. Yani Sebe Devleti'nin tarihi, bilinenden çok daha eskilere dayanıyor olabilir. Nitekim Ur Krallığı'nın son hükümdarlarından Arad-Nannar'ın kitabelerinde "Sebeliler memleketi" anlamına geldiği düşünülen "Sabum" kelimesi yer almaktadır.1 Eğer bu kelimenin gerçek anlamı buysa, bu, Sebe devletinin tarihinin MÖ 2500'lü yıllara kadar uzandığını gösterir.
Sebeliler, tarihte medeni bir kavim olarak bilinmişlerdir. Sebe hükümdarlarının yazıtlarında "onarma", "vakfetme", "inşa etme" gibi kelimeler ağırlıktadır. Bu kavmin en önemli eserlerinden olan Marib Barajı da, ulaştıkları teknolojik seviyenin önemli göstergelerindendir. Sebe devleti, bölgenin en güçlü ordularından birisine sahipti. Ordusu sayesinde yayılmacı bir politika izleyebiliyordu. Eski Kataban devleti topraklarını ele geçirmişti. Afrika kıtasında birçok toprağa sahipti. MÖ 24 yılında başkenti Marib'e sefer yapan dönemin tartışmasız en güçlü devleti olan Roma İmparatorluğu'nun Mısır valisi Marcus Aelius Gallus yönetimindeki bir ordusunu ağır bir yenilgiye uğratmıştı. Sebe, ılımlı bir politika izleyen, ancak gerektiğinde şiddet kullanmaktan da çekinmeyen güçlü bir devlet tablosu çiziyordu. Gelişmiş kültürü ve ordusuyla Sebe devleti, tam anlamıyla zamanında o bölgenin bir "süper gücü" idi. Sebe devletinin bu dikkat çekici derecede güçlü ordusundan Kuran'da da bahsedilmektedir. Sebe ordusunun komutanlarının Kuran'da aktarılan bir ifadesi, bu ordunun kendisine ne kadar güvendiğini göstermektedir. Komutanlar, Sebe'nin kadın yöneticisine (Melikesi'ne) şöyle derler: Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız. İş konusunda karar senindir, artık sen bak, neyi emredersen (biz uygularız). (Neml Suresi, 33)Sebe ülkesinin başkenti, bulunduğu coğrafyanın avantajlı konumu sebebiyle oldukça zenginleşmiş olan Marib idi. Başkent, bölgede bulunan Adhana Irmağı'nın çok yakınındaydı. Bu nehrin Cebel Balak'a girdiği nokta, baraj yapımına çok uygundu; bundan yararlanan Sebeliler de daha uygarlıklarını kurma aşamasındayken buraya bir baraj inşa etmişler ve sulama yapmaya başlamışlardı. Bu baraj sayesinde de çok ileri bir refah seviyesine kavuşmuşlardı. Başkent Marib o dönemin en gelişmiş şehirlerinden bir tanesiydi, bölgeyi gezen ve bu diyarı oldukça öven Yunanlı yazar Pliny, buranın ne kadar yeşil bir bölge olduğundan bahsetmekteydi.2 Marib'deki bu barajın yüksekliği 16 metre, genişliği 60 metre ve uzunluğu da 620 metreydi. Hesaplara göre baraj aracılığıyla sulanabilen toplam alan 9.600 hektardı ki, bunun 5.300 hektarı güney, geri kalanı ise kuzey ovasına aitti. Bu iki ova, Sebe kitabelerinde bazen "Marib ve iki ova" diye anılırdı.3 İşte Kuran'daki "sağdan ve soldan iki bahçe" ifadesi, muhtemelen bu iki vadideki gösterişli bağ ve bahçelere işaret eder. Bu baraj ve sulama tesisleri sayesinde bölge, Yemen'in en iyi sulanan ve en verimli kesimi olarak ün yapmıştı. Fransız J. Holevy ve Avusturyalı Glaser, Marib setinin çok eski devirlerden beri var olduğunu yazılı belgelerle ispat ettiler. Himer lehçesiyle yazılan belgelerde bu barajın ülke topraklarını verimli kıldığı yazılıydı. Bu baraj, MS 5. ve 6. yüzyıllarda geniş çaplı onarımlar görmüştü. Ancak bu onarımlar barajın MS 542 yılında yıkılmasını önleyemedi. Bu tarihte yıkılan baraj, Kuran'da bahsedilen "Arim seli"ne yol açmış ve büyük tahribata neden olmuştu. Sebe Halkı'nın yüzlerce seneden beri işletmekte olduğu bağları, bahçeleri ve tarım alanları tamamen yok olmuştu. Barajın yıkılmasından sonra Sebe Kavmi'nin de hızlı bir gerileme sürecine girdiği görülmektedir; barajın yıkılmasıyla başlayan bu sürecin sonunda Sebe devletinin de sonu gelmiştir.
Sebe Devleti'ne Gönderilen Arim Seli
Yukarıda belirttiğimiz tarihsel gerçekler ışığında Kuran ayetlerini incelediğimiz zaman, ortada çok somut bir uyum olduğunu görürüz. Arkeolojik bulgular ve tarihsel gerçekler, Kuran'da yazanlara işaret etmektedir. Ayette belirtildiği gibi, kendilerine gönderilen peygamberin uyarılarını dinlemeyen ve Allah'ın nimetine nankörlük eden halk, sonunda korkunç bir sel felaketiyle cezalandırılmıştır. Kuran'da Sebe Devleti'ne gönderilen sel felaketi şöyle tarif edilmektedir:Yukarıdaki ayetlerde de vurgulandığı gibi, Sebe Halkı, estetik yönüyle çarpıcı, bereketli bağ ve bahçeleri olan bir toprakta yaşıyordu. Ticaret yolları üzerinde bulunan ve bu nedenle de refah düzeyi oldukça yüksek olan Sebe ülkesi, dönemin en gözde beldelerinden biriydi. Hayat şartlarının ve ortamın böylesi olumlu olduğu ülkede Sebe Halkına düşen, ayette söylendiği gibi "Rablerinin rızkından yemek ve O'na şükretmek"ti. Ama öyle yapmadılar. İçinde bulundukları refahı sahiplenme yoluna gittiler. O ülkenin kendilerine ait olduğunu, içinde bulundukları olağanüstü ortamı kendi kendilerine elde ettiklerini sandılar. Şükretmek yerine kibirlenmeyi seçtiler. Allah'tan, ayetin ifadesiyle, "yüz çevirdiler"... Ve içinde bulundukları refahı sahiplenmeye kalkmaları nedeniyle onu kaybettiler. Ayette bildirildiği gibi, Arim seli bütün ülkeyi yerle bir etti. Kuran'da Sebe Kavmi'ne gönderilen azaptan "Seyl-ül Arim" yani "Arim seli" olarak bahsedilmektedir. Kuran'da geçen bu ifade, aynı zamanda bu selin meydana geliş şeklini göstermektedir. Zira "Arim" kelimesinin anlamı, baraj ya da settir. "Seyl-ül Arim" kelimesi de, setin yıkılması sonucunda meydana gelen bir seli anlatmaktadır. Bu konuyla ilgili İslam yorumcuları da Kuran'da Arim seli ile ilgili olarak kullanılan terimlerden yola çıkarak, konuyla ilgili tutarlı yer ve zaman tespitlerinde bulunmuşlardır. Mevdudi, tefsirinde şöyle yazar: Metindeki (Seyl-ül Arim) ifadesinde kullanıldığı gibi "arim" kelimesi "baraj, set" anlamına gelen ve Güney Arapçası'nda kullanılan "arimen" kelimesinden türemiştir. Yemen'de yapılan kazılarda ortaya çıkarılan harabelerde bu kelime sık sık bu anlamda kullanılmıştır. Mesela Yemen'in Habeşli hükümdarı Ebrehe'nin büyük Marib seddinin tamirinden sonra yazdırdığı MS 542 ve 543 tarihli bir kitabede, bu kelime tekrar baraj (set) anlamında kullanılmıştır. O halde Seyl-ül Arim, "bir set yıkıldığında meydana gelen sel felaketi" anlamına gelir.Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük" (Sebe Suresi,16). Yani setin (barajın) yıkılmasından sonra meydana gelen sel sonucu bütün ülke harab oldu. Sebeliler'in dağların arasına setler inşa ederek kazdıkları kanallar yıkıldı ve bütün sulama sistemi bozuldu. Bunun sonucu daha önceden bir bahçe gibi olan ülke yabani otların yetiştiği bir cangıl haline geldi ve küçük bodur ağaçların kiraza benzer yemişi dışında yenebilecek hiçbir meyve kalmadı.4"Kutsal Kitap Doğruyu Söyledi" (Und Die Bibel Hat Doch Recht) kitabının yazarı Hıristiyan arkeolog Werner Keller de, Arim selinin Kuran'a uygun olarak gerçekleştiğini kabul ederek şöyle yazar: "Böyle bir barajın olması ve yıkılarak şehri tamamen harap etmesi, Kuran'daki bahçe sahipleriyle ilgili verilen örneğin gerçekten de meydana geldiğini kanıtlıyor."5
Sebe halkının yaşadığı ve artık tümüyle ıssız bir harabe konumuna gelmiş olan Marib, şüphesiz, Sebe Halkıyla aynı hatayı işleyen herkes için bir ibrettir. Sebe, sel ile altüst edilen kavimlerin tek örneği değildir. Kehf Suresi'nde iki bahçe sahibi anlatılır. Birinin, aynı Sebe Halkı gibi, çok gösterişli ve verimli bir bahçesi vardır. Hatası da Sebe Halkı'yla aynıdır: Allah'tan yüz çevirmek. Kendisine nimet olarak verilenleri, kendisine "ait" sanır ve şöyle der: Ayetlerden anlaşıldığı gibi, bahçe sahibinin hatası, Allah'ın varlığını inkar etmek değildir. O, Allah'ın varlığını inkar etmez, tam tersine "eğer Allah'a döndürülecek olsa" daha da iyi bir sonuçla karşılaşacağını öne sürer. İçinde bulunduğu durumu ise, kendi başarısı olarak görmektedir.
| ||||||
----------------------------------------------------------------------------------------------
| ||||||
DİP NOTLAR | ||||||
1. "Seba", İslam Ansiklopedisi: İslam Alemi, Tarihi, Coğrafya, Etnoğrafya ve Bibliyografya Lugati, Cilt 10, s. 268. 2. Hommel, Explorations in Bible Lands, Philadelphia: 1903, s. 739. 3. "Marib", İslam Ansiklopedisi: İslam Alemi, Tarihi, Coğrafya, Etnoğrafya ve Bibliyografya Lugati, Cilt 7, ss. 323-339. 4. Mevdudi, Tefhimül Kuran, Cilt 4, İstanbil: İnsan Yayınları, s. 517. 5. Werner Keller, Und die Bibel hat doch recht (The Bible as History; a Confirmation of the Book of Books), New York: William Morrow, 1956, s. 230. 6. New Traveller's Guide to Yemen, s. 43. |
Kaynaklar
1- http://www.turkcewiki.org/wiki/Marib
2- Tebyin 6. cilt (94-108. sayfa)
3- http://www.istekuran.com/index.php/58-sebe-suresi
4- http://mavilimon.blogspot.com/2007/07/marib-yemen.html
5- http://www.kavimlerinhelaki.com/sebehalkiarimseli.html
6- http://www.turkcewiki.org/wiki/Saba_(kavim)
Marib barajı resimleri
Diğer baraj resimleri için;
http://nabataea.net/marib.html
Güneş tapınağı - Sebe
Eski Marib kenti
Sebe’ Halkı ve Arîm Seli
"Andolsun, Sebe’ (halkı)nın oturduğu yerlerde de bir âyet vardır. (Evleri) Sağdan ve soldan iki bahçeliydi. (Onlara demiştik ki:) "Rabbinizin rızkından yiyin ve O'na şükredin. Güzel bir şehir ve bağışlayan
Sebe ordusunun komutanlarının Kuran'da aktarılan bir ifadesi,bu ordunun kendisine ne kadar güvendiğini göstermektedir.Komutanlar,Sebe'nin kadın yöneticisine şöyle derler: ... "Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız.İş konusunda karar senindir,artık sen bak,neyi emredersen."(Neml,33)Kuran'da Sebe kavmine gönderilen azaptan "Seyl-ül Arim" olarak bahsedilmektedir."Arim" kelimesinin anlamı,baraj ya da settir."Seyl-ül Arim"kelimesi de,setin yıkılması sonucunda meydana gelen bir seli anlatmaktadır