15 Haziran 2016 Çarşamba

EL HÂFİZ ( الحافض ) Celle Celaluhu




EL HÂFİZ ( الحافض ) (Zalimleri alçaltan, onları zelil eden, saltanatlarını devirip değersiz kılan.)


YÂ HAFİZU (El-Hafiz)



Koruyucu ve muhafaza edici
"Ey halkı mekruhlardan saklayıcı."

Muhafaza eden, koruyup saklayan, yapılan işleri bütün ayrıntılarıyla saklayıp, her şeyi belli vaktinde afet ve belâlardan koruyandır.

EL-HAFİZ: İyi-kötü, küçük-büyük, güzel-çirkin, doğru-yanlış, gizli-açık yapılan bütün iş ve davranışları, bütün incelikleriyle birlikte zapt edip saklayan, koruyan demektir.

Cenab-ı Hak buyuruyor:

"Onu itaatten çıkan her şeytandan koruduk." (Saffat,37:7)

"... Senin Rabbin her şey üzerinde hakiki bir koruyucudur." (Sebe,34:21)

"İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah'ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah'tan başka hiçbir yardımcı da yoktur." (Ra'd,13:11)

"El-Hafiz" ismi Kur'an-ı Kerim'in 6 yerinde geçmektedir.

Melekler insanları Allah'ın emri ile korumaktadırlar. Bunun yanında işlediklerini de kaydetmekte, böylece korumaya almaktadırlar. Allah, dostlarını günah işlemekten ve şeytanın tuzaklarına düşmekten korur.

Her şeyi en ince teferruatına kadar bilip koruyan ve kayıt altına alan yüce Allah, bu kayıt işlemini pek çok yol ve yöntemle yaptığını bize bildirmektedir.
"Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız. ﴾16﴿ Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. ﴾17﴿ İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın. ﴾18﴿" (Kâf,50: 16-18)

İki melek yazmaya yeter, ancak bir de herşeyin bir çeşit kayıt cihazı olduğunu düşünürsek, yazmanın boyutu hakkında ayrıca bir bilgi edinmiş oluruz. Çünkü insanın dokunduğu yerde parmak izi, girdiği yerde vücut ısısı ve teninin kokusu kalıyor. Ayrıca atomlar da birer kayıt cihazı olarak çalışıyor. Radyo dalgalarını da düşünürsek, atmosferde bizimle ilgili hiçbir şeyin kaybolmadığını aksine her şeyin kaydolduğunu anlarız.

Yüce Allah'ın, bütün bunları yapmaktan maksadı, mahşer gününde kullarını hesaba çekerken, herkese ne yaptığını göstermektir. Nitekim "Zilzal" suresinin 7. ve 8. ayetlerinde; yapılan zerre kadar iyilik veya kötülüğün ortaya çıkarılıp herkesin karşılığını alacağı belirtilmektedir. Zaten kayıtlarda bunun için tutulmakta, adaletin yerine gelmesi ve getirilmesi ve kulun hiç bir şekilde itirazına meydan verilmemek için yapılmaktadır.

Allah, sıkıntı zamanında seni şikayet etmekten koruyan, nimet zamanında da seni felaketlerden koruyandır.

Allah'ın bütün varlıkları koruması olmasaydı, varlığı mümkün olan hiçbir şeyin varlığı devam etmezdi. Allah, bütün varlıkları tekrar yokluğa dönmekten korumuştur.

En büyük koruma, kalpleri korumadır. Müslümanın dinini her türlü küfür, nifak, fitne, sınırsız arzu ve isteklerden ve türlü bi'd'atlerden koruması korumaların en büyüğüdür. Çünkü bu sayede Müslüman, doğru yoldan ayrılıp başka yollara sapmaktan kurtulur.

Bu ismin manası ancak Allah'ın yüceliğini ve kainatı koruma gücünü uzun uzun düşünmekle bilinebilinir. Yoksa sadece lügatteki manasını düşünmekle değil.

Korumak iki yönden olur:
Birincisi, varlıkların belli bir zamana kadar devamını sağlamak, muhafaza etmek ki, Allah gökler, yerler gibi fazla yaşayan varlıkların da, hayvan, bitki ve insan gibi ömrü az olan varlıkların da hafızıdır.

Mesela, yerden biten otu bile muhafaza etmiştir. Onun özünü korumak için ona kabuk vermiştir. Bir kutu gibi onu, kabuğun içine saklamıştır. Yumuşak kalması için de ona rutubet bahşetmiştir. Yalın kabukla korunmayacak şeyi, ona diken vererek korumuştur.

İkincisi, birbirine zıt olan şeyleri birbirlerinin şerrinden korumak. Allah bunları, kâh eşit kuvvette kılmakta, kâh mağlup olan tarafın imdadına yetişmekle korumuştur. Bunu bir misal ile izah edelim:

Mesela, hararet rutubeti yok eder, kurutur. Mağlup olduğu zaman, soğukluk (bürudet) ve rutubet zayıflamaya hatta yavaş yavaş yok olmaya başlar. Hararet ve kuruluk fazlalaşır. Bunu önlemek için Allah başka bir cisimle o rutubetin imdadına yetişir. Ona bir susuzluk verir, su içme ihtiyacını duyar. Su içtiği gibi harareti bertaraf edilmiş olur. Böylece vücutta gereken denge temin edilmiş olur.

Ayrıca EL-HAFİZ, kendisine sığınanı koruyan anlamına da gelmektedir ki, kulun tek sığınak ve dayanağı yine kendisini yaratıp yaşatan yüce Allah'tır. Ondan daha güzel koruyup gözeten yoktur ve olamaz. İnsanlarda ki koruma hissi de onun vergisidir zaten.
"Eğer yüz çevirirseniz; bilin ki ben, benimle gönderileni size tebliğ ettim. Rabbim (dilerse) sizden başka bir kavmi sizin yerinize getirir ve siz ona bir zarar veremezsiniz. Şüphesiz Rabbim, her şeyi koruyup gözetendir." (Hud, 11-57)

Bilim adamlarının çoğu bugün artık evrenin yoktan var olduğu konusunda fikir birliği içindedirler. Büyük patlama olayı da bunun en açık kanıtıdır ve bunu da İsviçre'nin Cern şehrinde yaptıkları deneyle (Proton çarpıştırması) kanıtlamaya çalışmaktadırlar. Evrenin yoktan varoluşu sırasında ortaya çıkan atomlar ile bugün canlı-cansız her şeyi oluşturan atomların birbirleriyle aynı olduğunu da bilim ortaya koymaktadır. Evrenin ilk yaratılış anında ne kadar atom varsa, şu anda da o kadar atom vardır. Ancak şöyle bir farkla:

Yoktan varoluş anında büyük bir hızla etrafa dağılan atomlar, bugün yıldızları, Dünya'yı, atmosferdeki havayı, yeryüzündeki suyu, toprağı ve hatta sizin bedeninizi meydana getirmektedirler. Üstelik bunu öylesine kusursuz bir düzenle yapmaktadırlar ki, her bir atoma hakim olan düzenleyici gücün varlığı kesin olarak anlaşılmaktadır. Zira bir düzenin varlığı düzenleyicinin varlığını zorunlu kılar. Bu noktada karşımıza şu gerçek çıkmaktadır.

Ortada hiç bir şey yokken maddeyi yaratan ve kusursuz bir düzen oluşturan Allah elbetteki bu düzenin meydana gelişteki her aşama hakkında bilgi sahibidir. Çünkü böylesine karmaşık bir sistemin tek bir anının dahi kontrolsüz oluşması mümkün değildir.

İşte bu gerçek bize kainattaki sistemi düzenleyen, var eden Allah'ın sonsuz ilmini göstermektedir. O, her şeyi yoktan var etmiş ve kusursuz bir düzen kurmuştur. Ve halen de bu düzeni gözetlemekte ve korumaktadır.

İşte bu gerçeği şu ayet açıklamaktadır. "Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir." (Fecr, 89:14) Bu demektir ki, Allah (c.c) kainatı sürekli koruyup gözetlemektedir. Başka bir takım ayetlerde ise bu koruma ve gözetleme değişik yönleri ile şöyle anlatılmaktadır.

"Şüphesiz biz, toprağın; onlardan neleri eksilttiğini bilmekteyiz. Yanımızda (o bilgileri) koruyan bir kitap vardır."
(Kaf, 50-4)

"Oysa şeytanın onlar üzerinde hiçbir hakimiyeti yoktu. Ancak ahirete inananları, onun hakkında şüphe içinde bulunanlardan ayırt edelim diye (ona bu fırsatı verdik). Senin Rabbin her şey üzerinde hakiki bir koruyucudur." (Sebe,34:21)



Not : EL-HAFİZ isminin zikri 998 adettir. Cumartesi günü sabah güneş doğarken ve ikindi namazı sonrasıdır. Gece okumak isteyenler içinse tam gece yarısı uygundur. Bu ismi şerifi şartlarına uygun olarak zikreden kimse, hasta ise şifa bulur. Bir yerde salgın hastalık varsa, onun meydana getireceği felaketten de yine bu ismiyle Allah'a sığınılır, yardımı ve himayesi istenir. Cenab-ı Hak da bu ismi hürmetine, salgın felaketini ülkenin üzerinden kaldırılır. Çokça tecrübe edildiği söylenmektedir.

 Alıntı :http://www.eflatunnur.com/forum/
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder